Kökenleri Anlamları
Turfa ve Turfanda sözcükleri Arapça kökenlidir ve Arapça “ ṭrf “ üçlü- sülasi -kökünden gelmektedirler.
” Turfa(t) طرفة “yeni çıkmış şey, icat, tuhaflık” sözcüğünden türetilmiş olabilir; ancak bu kesin değildir.”[1] Eski edebiyatta turfa sözcüğü daha ziyade “değeri düşük, kaçınılması gereken” [2], “ yeni, nadir, acayip, şey, gülünç tuhaf, “ hatta eşsiz, benzersiz [3] anlamlarında kullanılmıştır.
Turfanda sözcüğü ise doğal koşullarda ve mevsiminde yetişemeyen meyve ve sebzeleri yetişme zamanından önce veya daha sonraki mevsimi dışında yetiştirmek tarzı ve yöntemidir. Zamanından önce yetişmiş meyve veya sebzelere turfanda denmektedir. Sözlüklerde de “Mevsimin başında ilk yetişen (meyve, sebze): [2] Yeni, ilk kez ortaya çıkan “ anlamlarıyla tarif edilir. Günümüzde serada yetişen sebze veya meyvelere turfanda denmektedir. Kısaca “Turfanda” kelimesinin sözlük anlamı “yeni ortaya çıkan, mevsimi dışında yetişen meyve sebze”, anlamlarına gelir.
Mizancı Murat’ın Fransa’dan tıp eğitimi alarak ülkesine dönen Mansur adlı idealist bir gencin ülkesini geri kalmışlıktan kurtarmak için girdiği mücadeleleri anlattığı “Turfanda mı Yoksa Turfa mı”adlı bir eseri vardır. Yazar bu eserinde Mansur gibi idealistlerin “İlerde çoğalacak benzerlerinin turfandaları mı yoksa kimsenin beğenmeyeceği cemiyet düşkünleri, yani turfaları mıdır?” sorusuna cevaplar aramıştır. Yazar bu romanında “Ülkenin çağdaşlaşması, gelişmesi, kurtulması, halifeliğin İslam dünyasına tekrar önder olabilmesi için; eğitime önem verilmesi, bürokrasinin düzeltilmesi, dinin gereklerine samimiyetle uyulup, ahlaki değerlerin öne çıkarılması ile mümkün olabilir düşüncelerini” [4]işlenmektedir.
Eski devirlerde vaktinden önce açan çiçeği, mevsimini şaşırıp daha erken yetişen turfanda meyveyi, sebzeyi , çiçeği yüze göze sürmek, koklamak ve öpmek adeti vardı. Turfanda bitkiyi, sebzeyi meyveyi koklamak veya öpmenin uğur getireceğine inanılırdı. Esnafların siftahlarını öpmesi, yüzlerine sakallarına sürmesinin nedeni de bu inançtan kaynaklanırdı. Çünkü ilk alışveriş kazanılan ilk paraya böyle muamele edilirse kazancın çoğalacağı bereket getireceği umulmaktaydı.
Nola öpsem gözüme sürsem seni
Sen dahi alemde bir turfandasın Kadı Burhaneddin
Bu ‘ışk meşrebi yâ Rab ne turfa meşrebdür
Ki hûn-ı dîde-i ‘uşşâk ile leb-â-lebdür Hamdullah Hamdi
Turfa mecnûnum ki pey- der pey hayâl-i çeşm-i yâr
Dolanır etrafımı serkeşte âhûlar gibi Naili
Turfa rengareng-i aheng eylemem sahrayı pür
Kâh ses verdikçe şeydâ bülbülün efgânına Nedim
KAYNAKÇA
[1] https://www.nisanyansozluk.com/kelime/turfanda
[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/turfanda-mi-yoksa-turfa-mi-hakkinda-konu-ozet-mizanci-murat/106273
[3] A.T. Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, MEB, 1996, s. 481-482
[4] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/turfanda-mi-yoksa-turfa-mi-hakkinda-konu-ozet-mizanci-murat/106273