Hamdullah Hamdi Hayatı Edebi Kişiliği

18.03.2012

Hamdullah Hamdi

(d. 1449 - ö. 1503)

Hamdullah Hamdi, devrinin şairleri tarafından Hamdi Çelebi diye de adlandırılan mesnevileri ile tanınan divan şairidir.

Göynük’te doğan Hamdullah Hamdi’nin babası, Fatih Sultan Mehmed:’in hocalarından ve Hacı Bayram Vel’nin halifelerinden ünlü mutasavvıf Akşemseddin ’dir. Yedi erkek kardeşin en küçüğüdür.[1] Hamdullah Hamdî ilk eğitimini çocukluğunda babasından almış, Arapça ve Farsçayı da yine çocuk denecek yaşta öğrenmiştir.

Divan ve mesnevi şairi Hamdullah Hamdi,  babası gibi devrinin önde gelen âlim, edip ve velilerinden biri olmayı başarmıştır. Sülalesi babası Akşemseddîn’den, Şeyh Şihâbeddîn-i Sühreverdî'ye,  ulaşmaktadır.[2] Asıl adı Muhammed Hamdullah'tır. [3]On beşinci asırda, hem ilim, irfan hem de  edebiyat dünyasının en seçkin şahsiyetlerinden biri olmuştur..

Hamdi Çelebi, Babası Akşemseddîn'in gözetimi altında ilk ve temel tahsilini yaptı. Babası vefat ettiği zaman henüz, on veya on iki yaşlarında bulunuyordu. Babasının ölümünden sonra kardeşleri tarafından yoksul bırakılmış buna rağmen güçlükler içinde dahi olsa da eğitimini tamamlamıştı. Çağının başarılı Âlim, arif ve şair olacağını, babasının keşif yoluyla çok önceden haber vermiş olduğu rivayet edilir.

Babası Akşemseddin ' Hamdullah Hamdi daha on iki yaşındayken haber vefât etmiştir. Hamdi Çelebi eserlerinde babasının ölümünden sonra kardeşlerinin ona bakmadığını ve bu yüzden çok sıkıntı çektiğini ifade ederek ağabeylerinden şikâyet etmiştir. Babasının vefatından sonra bir hayli maddî manevi güçlük ve zorluklarla karşı karşıya kalan Hamdi Çelebi, her şeye rağmen mükemmel bir tahsil yapmayı başarmış, Hamdi bu dönemde kardeşleriyle bazı problemler yaşamış ve sonunda “ilmiye” yolunu seçmiştir. Tefsir, hadis, fıkıh gibi dinî ilimlere dair önemli kitapları okumuş; kuvvetli bir edebî kültür almıştır. Medrese eğitimini, Bursa’da Sultan Muhammed bin Yıldırım Medresesinde okumuş, Medreseyi bitirdikten sonra Mevlâna Hayalî Mu’îd’e danişment olmuştur. Aynı zamanda, müzik dâhil, devrinin bütün zahirî ilimlerini almıştır.(Yurd & Kaçalin, 1994)[4]

Çeşitli kaynaklarda verilen bilgilere göre bir müddet Bursa’daki Çelebi Sultan Mehmed Medresesinde danişmenttik yapmıştır.[5]

Hamdi Çelebi, kuvvetli bir edebiyat kültürü elde etmiş, bir süre Bursa’da Çelebi Mehmet Medresesi’nde müderrislik yaptıktan sonra Göynük’e çekilmiştir. Özellikle ortaya koyduğu manzum eserleri ile ve mesnevileri ile tanınmıştır.

Hamdullah Hamdi çocukluğunu Fatih Sultan Mehmed döneminde, gençliğini ve orta yaşlılık dönemini ise II. Bayezid  döneminde geçirmiştir. Fakat Hamdullah Hamdi’nin II. Bayezid’den fazla itibar görmediği anlaşılmaktadır. Belki de bunun yüzünden Yusuf ve Zeliha mesnevisinde önce II. Bayezid’i öven mısralar yazmışken, daha sonra onları eserinden ç›karmış olduğu söylenir.[6]

Din ve fen ilimlerinde, şiir ve edebiyatta söz sahibi oldu. Bir aralık Bursa'da Çelebi Sultan Mehmed ve Yıldırım Bâyezîd medreselerinde müderrisliğe tâyin edildi ise de, bir müddet sonra kendi isteği ile bu mesleği bıraktı ve Göynük'e çekilerek kendini tamamen tasavvuf yolunda yetişmeye ve mesnevîlerini hazırlamaya verdi. “ İnzivaya çekilmesine, bir gece rüyasında babası Akşemseddîn'in kendisine yaptığı nasihatler Sebep olmuştu. Akşemseddîn ona, artık âhiret hazırlığına koyulmasını, bunun için de, Kayseri'de bulunan halifesi İbrahim Tennûrî'ye varıp, teslim olmasını nasihat etmişti. Hamdi Çelebi bu rüyasından uyandığında, gönlü yanmış, âdeta kendinden geçmişti. Kayseri'ye gitmek için hemen hazırlıklara başladı. Tam bu esnada aniden Şeyh İbrahim Tennuri , Bursa'ya geldi. Hamdi Çelebi, babasının nasihatine uyarak hemen sohbetine koşup teslim oldu. Görüştüklerinde, İbrâhim-i Tennûrî ona dönüp, "Seni bana gönderen, beni de sana gönderdi." demişti.”[7]

Bu rüya üzerine Hamdi Çelebi, Kayseri'ye gitti. Şeyh İbrahim Tennuri’nin yanında kaldı ve onun yanında çalışmalara başladı. İbrâhim Tennûrî'nin terbiye altında olgunlaşarak onun halifesi oldu. Hocasının izni ile Göynük'e gelerek yerleşti. Ölümüne kadar Göynük’te adeta bir inziva hayatı yaşamış, bu esnada çeşitli eserler yazmıştır. 

Hamdullah Hamdi’de aileden gelme bir özellik olan güzel yazı yazma kabiliyeti vardı. Kınalızade’nin tezkiresinde anlattığına göre Yusuf ve Zeliha mesnevisinin nüshalarını satarak geçimini temin ederdi (Kınalı zade Hasan Çelebi, 1978)[8]

Şair 1503 yılında memleketi Göynük’te vefat etmiş ve burada babası Akşemseddin’in yattığı türbeye defnedilmiştir.[9]

HAMDULLAH HAMDİ'NİN EDEBİ KİŞİLİĞİ

Hamdullah Hamdi’nin edebi kişiliğine etki eden üç önemli şahsiyet vardır. Bunlardan ilki babası Akşemseddin, diğeri İbrahim Tennuri üçüncüsü ise Molla Camî’dir.  Hamdullah Hamdi mesnevilerini çevirirken Molla Cami’nin eserlerini tercüme etmiştir.

Hamdi Çelebi, Türk edebiyatında batı Türkçesiyle ilk hamse i , yani beş mesnevî yazan şairdir.  ( bkz Hamse Sahibi Şairler ve Eserleri ) Mesnevîleri arasında en çok Yusuf u Züleyha ve Leylâ vü Mecnûn mesnevîleri beğenildi ve meşhur oldu. Bu ikisi ve diğer eserleri kendi zamanında ve sonraki asırlarda zevkle okundu. Özellikle Yûsüf ü Zelîha'sı dili ve üslûbu bakımından, o zamana kadar bu konuda yazılan eserlerin en güzeli olarak kabul edildi. Bu eserinin önsözünde, Akşemseddîn ile ilgili bir menkıbeye şöyle işaret etmektedir.

Menkıbe şöyledir: Akşemseddîn hazretleri daima derdi ki, "Şu küçük oğlum Muhammed Hamdi yetîm, zelîl kalmasa şu mihneti çok dünyâdan göçerdim". Bir gün, Hamdi Çelebi'nin annesi, Akşemseddîn'e dönüp, "Göçerdim dersin durursun, ama yine de göçmezsin!" deyince, Akşemseddîn "Göçelim!" buyurdu. Göynük kasabasında yaptırmış olduğu mescide girip vasiyetini yaptı, yakınları ile helâlaştıktan sonra Yasin suresini okumaya başladı. Sünnet üzere yatıp mübarek ruhunu Hak telâya teslim eyledi. Yukarıda zikredilen manzumenin ilk mısralarında Hamdi Çelebi mübarek babasının bu kerametine işaret etmektedir.[10]

Hamdullah Hamdi Efendi Göynük'te babasının halifesi olan İbrahim Tennûrî’ye derviş olmuş, eserlerini yazarak kanaatkârca bir hayat sürmüş, 1503 (H.909)te Göynük'te vefat etmiş, babası Akşemseddîn'in yanına defnedilmiştir. Fuad Köprülünün İslâm Ansiklopedisi’ndeki Hamdi maddesinde şairin haya­tı, şahsiyeti ve eserleri hakkında geniş bilgi vardır.

Hamdullah Hamdi, Anadolu sahasının ilk hamse sahibi divan şairidir. Hamse'si içinde Yusuf u Züleyha, Leyla vü Mecnun, Mevlid, Kıyafetname ve Tuhfetü'l-Uşşâk mesnevîleri yer alır. Yusuf u Züleyha en tanınmış eseridir.

Özellikle onun Yusuf u Züleyha mesnevisi yüzyıllar boyunca bu konuda yazılan en başarılı Türkçe eser olarak takdir görmüştür. Hamdî, aynı zamanda mürettep divan sahibi bir şairdir.

Şairin hayatının büyük kısmını memleketinde inzivada geçirdiği ve tasavvufi bir hayatı benimsediği hatırlanacak olursa bu farklılığın sebebi rahatlıkla anlaşılabilir. Şeyhi, Ahmed

Paşa ve Necati’nin bariz bir etkisi göze çarpar. Her ne kadar Hamdî’nin yazdıklarıyla bu şairleri aştığını söylemek mümkün değilse de şiirlerinde kullandığı dil ve üslup özellikleri bakımından dönemin genel  şiir zevkini yansıtan ortalama bir  şair olduğunu söylemek mümkündür.  Özellikle şiirlerinde kullandığı deyimler, atasözleri, çeşitli adetlere gönderme yapan telmihler ve kelime oyunlarına dayalı edebî kullanımlar dönemin şiir dilini yansıtan ilginç örnekler olması bakımından önemlidir[11]

Hamdi Çelebi, hayatının sonuna kadar münzevi yaşadı. Umumiyetle, eserlerinden kazandığı para ile geçimini temin ediyordu. Bir ara Anadolu'ya gelen meşhur Abdürrahmân-ı Câmî ile de görüştü, sohbetinden istifade etti. Eserlerinde de ondan aldığı feyzi aksettirmektedir. Câmî'yi taklit etmiştir diyerek tenkit edenler çıkmışsa da eserlerindeki üslûb ve tasvirler orijinaldir ve pek lezzetlidir. Almış olduğu derin ve geniş muhtevalı din, fen, edebiyat ve tasavvuf kültürünün potasında tam pişmiş ve olgunlaşmış olarak eser telif etmiştir. Mesnevîlerinde, dînî, ahlâkî, tasavvufî konuları ve incelikleri pek güzel ve samîmi bir üslûpla, işlemiştir. Eserlerinde az da olsa tasannu (yapmacık) bir üslûb ve zorlanma göze çarpmaz. Pek kıymetli bir kültür yâdigârı bırakmıştır. Dîvanı ve hamsesi vardır. Türk edebiyatındaki en güzel Yusuf u Züleyhâ mesnevîsini Hamdi yazmıştır. Çağının en verimli şairlerinden biri olarak kabul edilmektedir.

Yusuf u Züleyha'yı Molla Câmî'nin eserini örnek alarak yazmış; tasvirleri ve duygulu ifadeleriyle başarı göstermiştir. Yusuf u Züleyha'sı Naci Onur tarafından 1991 yılında yayınlanmıştır.  Kıyafetnâme'si kıyafetname türünün ilk manzum örneği olduğu için önemlidir. Âmil Çelebioğlu yayınladı.

·          Hamdullah Hamdi Edebi Kişiliği Divanı ve Şiir Linkleri

·          Hamdullah Hamdi , Hayatı ve Edebi Kişiliği

·         Hamdullah Hamdi’nin Yusuf U Züleyha Mesnevisi Ve Hamsesi

·          Hamdullah Hamdi (d. 1449 - ö. 1503) Şiirleri

·          

ESERLERİ

Divanı

Hamdî divanı 3 kaside, 199 gazel, 1 murabba, 1 terci-bend, 5 kıta, 3 “nazım”, 9 müfred ve 1 beyitten oluşmaktadır. [12]Metin, Divanın bilinen iki yazmasının karşılaştırılması (Süleymaniye, Esad Efendi, 2626; Millet, Ali Emiri-manzum, 120) bir mecmuadaki Hamdî’ye ait şiirlerin bu metne eklenmesiyle (Milli Kütüphane, FB, 442) oluşturulmuştur.

Birçok divan şairinin aksine Hamdî, divanında padişaha veya her hangi bir devlet büyüğüne övgüde bulunmamıştır divanında yer alan 3 kasidenin ikisi tevhid biri de naattır.

Hamdullah Hamdi Eserleri

·         Hamdullah Hamdi Hayatı Edebi Kişiliği

·         Hamdullah Hamdi Yusuf u Züleyha Mesnevisi Ve Hamsesi

·         Hamdullah Hamdi Edebi Kişiliği Divanı ve Şiir Linkleri

·         Leylâ vü Mecnûn (mesnevî),

·         Tuhfet'ül-Uşşâk (mesnevî),

·         Kıyâfetnâme,

·         Mevlîd-i Nebî,

Ahmediyye, şiirlerini ihtivâ eden Divân'ı, tasavvuf ile ilgili Risâle, Mecâlis'üt-Tefâsir adlı tefsiri.

Hamdi Çelebi'nin Dîvân'ı ve mesnevîleri, yazma hâlinde olup, henüz basılmamıştır. Mesnevîleri gazel ve kasidelerine tercih edilmekle beraber, sade ve güzeldir, zevkle okunabilir. Ayrıca menkıbe ve kerametleri de vardır.

Yûsüf ü Zalîha mesnevîsindeki bir gazeli:

GAZEL

Kâlû belâ'da ekdi çü tohum-i belâ-yı aşk
Bitürdi âb-i derd ile ben bî-nevâyi aşk

Çün hâsıl etti döğe döğe harmânımı derd
Bir demde hâsılım yele verdi hevâ-yi aşk

Gönlümü âşinâ edeli derd-i yâr ile
Bîgâne etti bana kamu âşinâyı aşk

Benden selâmı kesdi, selâmet çûn eyledi
Dest-i melâmetiyle bana merhabâ-yi aşk

Kalmadı gözde hâb eseri, doldu âb ile
Bilmem ki âkıbet nidiser mâcerâ-yi aşk

Şiir Başlıklarını Kopyalayıp Siteden arayınız

·         medhü’n-nebî (s.a.v) Yâ sahibe’ş-şefâ’a ve’l-

·         velehu fî-medhi’n-nebî (s.a.v) Yâ emlahe’l-beriyye yâ efsahe’l-Arab

·         kasîde-i belîga fî-medhi’n-nebî Dil derdine devâdur hakkâ du’â-yı Ahmed

·         Ney gibi sensüz eylerem feryâd

·         Yokdur dehânı gibi nigârun şeker lezîz

·         Anun ki şükri gönül tûtîsine şekkerdür

·         Güneş yüzüngöricek şerm idüp sehâba girür

·         Yine gönülde heves bir nigâra olmışdur

·         Kahramânî bakışun kasd-ı dil ü cân eyler

·         Niyâz eyledigümce nigâra nâzlanur

·         Cûş-ı sînem gözüme eşk-i firâvân getürür

·         Âfet-i fürkat bu yıl halka belâ-yı ‘âmdur

·         Ol kalender-meşrebe âzâdelik erzânîdür

·         Bu ‘ışk meşrebi yâ Rab ne turfa meşrebdür

·         Gönül ki bir sanemi kendüye nigâr eyler

·         Her ehl-i dil ki bana o cândan haber virür

·         Hevâ-yı sünbülün ile sabâ ki hoş-demdür

·         Zülfi ol reyhâna benzer sahn-ı bâgı yasdanur

·         Ney ki meclisde nevâsı nâleme âheng olur

·         Cihânda her ki gam-ı ‘ışk ile melâmetdür

·         Figân-ı nâyı işit [kim] neden şikâyet ider

·         Şevk ile her kim cemâlün şem’ine pervânedür

·         Haddün gibi çemende ne nâzük semen biter

·         Cigerde dâgum içün şefkat ile tag aglar

·         ‘Îş-i cihân ki fasl-ı bahâr ile hoşçadur

·         Her kim yanınca bir sanem-i meh-likâsı var

·         Dil-ber yolınun kâfilesi bî-ser ü pâdur

·         Türk ü Tâtâr mıdur çeşm-i mugal-çînün kim

·         Ol bir hümâ ki sâyesi devlet nişânıdur

·         Mecnûn odur ki gussa-i Leylâda şâd olur

·          

KAYNAKÇA

 

·         [1] ZEHRA Öztürk, TDV İS. Ansklop. C.15. shf, 452-454

·         [2] https://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-213627/h/giris.pdf )

·         [3] ZEHRA Öztürk, TDV İS. Ansklop. C.15. shf, 452-454

·         [4] Yurd, A.İ, & Kaçalin, M. (1994). Akşemseddin hayat› ve eserleri. istanbul: İFAV Yayınlar›.

·         [5] Dr.ZEHRA Öztürk, TDV İS. Ansklop. C.15. shf, 452-454

·         [6] Dr.Zehra ÖZTÜRK, On Be?inci Yüzy›l ?airlerinden Akşemseddinzade Hamdullah Hamdi’ninYusuf ve Zeliha Mesnevisinde İşlenen Değerler, dem.org.tr/ded/10/, shf 47, son erişim , 11-08 -2012

·         [7] Hazırlayan Al İhsan Yurt,Mustafa KAÇALIN, Emir Hüseyin Enisi,Menakıb-ı Akşemseddin,, İst. 1996- shf-138-149

·         [8] Dr.Zehra ÖZTÜRK, On Be?inci Yüzy›l ?airlerinden Akşemseddinzade Hamdullah Hamdi’ninYusuf ve Zeliha Mesnevisinde İşlenen Değerler, dem.org.tr/ded/10/, shf 47, son erişim , 11-08 -201

·         [9] Ali Emre Özyıldırım, Hamdullah Hamdi Divanı, https://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-213627/h/giris.pdf 

·         [10] Ali Emre Özyıldırım, Hamdullah Hamdi Divanı, https://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-213627/h/giris.pdf )

·         [11] Ali Emre Özyıldırım, Hamdullah Hamdi Divanı, https://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-213627/h/giris.pdf 

·         [12] Ali Emre Özyıldırım, Hamdullah Hamdi Divanı, https://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-213627/h/giris.pdf )

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar

Esa

Esa

2 years ago

Kıyafetname :  kıyafetname" adlı eserinde her bölümü bir başka konuya ayırmış, insanın dış görünüşüne göre belirlediği 26 başlık altında karakter hükümleri çıkarmıştır. Bunlar ten rengi, boy, davranış, göz, burun, ses tonu, karın, yanak, saç, çene, sakal, parmak vb dir.