25.01.2015
Bu terim divan edebiyatında beş adet mesnevi yazmış olan şairler için kullanılır ve “Hamse sahibi şair” dendiğinde beş adet mesnevi yazmış bir şairi kasteder.Hamse, Arapça beş sayısı anlamına gelen hams, kelimesinden türemiş; beş, beşleme anlamında kullanılan bir edebiyat terimidir.
Hamse Arapça hams (beş) kelimesinin müennesidir. Hamse ise beş öğeden meydana gelen şey demektir. “Evkât-ı hamse (beş vakit)”, havâss-ı hamse (beş duyu) gibi. Hamse kelimesinin edebiyatta beş mesneviden oluşan eserler birliği anlamında bir terim haline gelmesi ise Nizami ile ortaya çıkmıştır.[1] Nizami beş mesneviden oluşan bir mecmua meydana getirmiş, bunu Penç Genç ( beş hazine) adı ile bir mecmua içinde toplamıştır. Sonraki şairlerin bu mesnevileri taklit etmeleri ve bazılarının Genceli Nizam gibi beş mesnevi yazarak yazdıkları bu beş mesneviye hamse demeleri ile ve bu sözcük beşleme anlamını taşıyacak şekilde bir edebiyat terimi haline gelmiş, “bir müellifin beş kitabını içine alan eserler topluluğu” anlamında kullanılır olmuştur.
Eğer bir şair altı veya yedi mesnevi yazarsa buna Sâhib-i Sitte , ( altı mesnevi sahibi) Sâhib-i Seb‘a ( yedi mesnevi sahibi) gibi adlar verilir. Örneğin Lami Çelebi’nin on mesnevisi vardır.İslam Edebiyatının ilk hamse yazarı Genceli Nizami’dir. Genceli Niizami’nin yazmış olduğu beş mesnevi hem ilk hamseyi oluşturan mesneviler oldukları gibi onun yazdığı bu beş mesnevi İslam ve Türk Edebiyatının en belli başlı klasik mesnevileri de olmuşlardır. Nizami’nin hamsesini oluşturan bu mesnevilerin her biri hem Türk hem de İranlı, Arap ve Urdu dilinin şairleri tarafından çeşitli yüzyıllarda defalarca yazılmıştır.
Nizami Gencevi ‘nin hamsesini oluşturan mesneviler şunlardır.
Genceli Nizami ‘nin yazdığı bu mesneviler hem ilk hamseyi oluşturduğu gibi hem de mesnevi şairlerinin en belli başlı mesnevileri olmuşlar. Mesnevi yazan ve hamse sahibi olan şairlerin pek çoğu bu mesnevilerden bir ya da bir kaçını hamselerine almışlardır. Nizâmî’den sonra İran edebiyatında Hâcû-yı Kirmânî,Hüsrev-i Dihlevî, Abdurrahman Câmî ve Molla Câmî’nin hemşire-zâdesi Ab-dullâh-ı Hatîfî, Mirza Muhammed Sâdık Nâmî, Hilâlî-i Esterebâdî, Kemâlüd-dîn-i Zamîrî ve Türk Çağatay edebiyatı şairi olan Mîr Ali Şîr Nevâî beş mesnevi yazan bu sebepten de “Hamse-nüvîs” olarak adlandırılan şairlerdir.
Nizami’den sonra mesnevi yazan hamse sahibi veya hamse sahibi olmayan İran, Türk, Arap ve Urdu şairlerinin pek çoğu mesnevilerini oluştururken çoğunlukla Nizami’nin hamsesini oluşturan mesnevilerden birini, hepsini veya bir kaçını taklit etmekten kaçınamamışlardır. Örneğin İskendername Fars edebiyatında Emîr Hüsrev-i Dihlevî’nin Âyîne-i İskenderî’si ile (Aligarh 1918; Moskova 1977) Abdurrahman-ı Câmî’nin Mıredname-i İskenderî’sidir (Moskova 1984). Ayrıca Zeynelâbidîn Ali Abdî Beg Nevîdî Şîrâzî’nin Âyîne-i İskenderî (Moskova 1977), Bedreddin Keşmîrî’nin İskendernâme (Blochet, III, 352-354), Hasan Bey İtâbî’nin Sikendernâmeleri şeklinde defalarca işlenmiştir.[2]
Türk edebiyatında ise Ali Şir Nevai, Ahmedi ve İskendername’si( öl. 1412-13 ), Hamzavl (Ahmedi'nin kardeşi [öl. ?]), Ahmet Rıdvan ve hamsesinde bulunan İskendernamesi(öl. 1528-1539 arası), Karamanlı Figani (öl. 1532) ve ) Behişti Ahmet SinanÇelebi (XVI. Asır) bu türde eser veren müelliflerdir. Hamzavl'nin eseri yer yer manzum kısımlar içeren mensur bir eserdir ve bu yönüyle diğer İskender namelerden ayrılır. Bu müstakil eserler haricinde İskender hikâyesi, Ravzatii 'l-Envar (Derviş Hayali [15. asır]), Tulhfetu'l-Emsal (Naili Mehmed [öl. 1675] ), Gencine-i Raz Taşlıcalı Yahya [öl. 1582] ) ve başka bazı eserlerde bir bölüm olarak geçmektedir.
Yine ilk kez Nizami’nin yazmış olduğu Leyla vü Mecnun Mesnevisi Fars edebiyatında Hüsrev-i Dihlevî, Abdurrahman-ı Câmî, Hilâlî, Hatifî, Mektebî ve Süheylî işlemiş (Yavuz, 2005: s. 57) Türk edebiyatında ise; Ali Şîr Nevâî, EdirneliŞâhidî, Bihiştî, Hamdullah Hamdi Ahmed Rıdvan, Kadîmî, Celîlî ve Tebrizli Hakîrî , Fuzûlî, Leylâ Larendeli Hamdî, Sâlib, Halîfe, Atâyî, Fâ’izî, Örfî, Andelîb; XIX. yüzyıl: Nâkâm (Âzerî şairi) bu hikayeyi yazmışlardır. [3]Hayâtî, Çâkerî Sinan, Necâtî, Hayâlî Abdülvehhâb, Ârifî Fethullah, Kireççizâde Sinan, Mahvî İdris, Muhyî, Zamîrî, Rif‘atî Abdülhay’in yazdıkları eserler ise günümüze ulaşmamıştır.[4]
Hamse yazarı şairler hamse şairi ya da hamse nüvis diye bilinir. Türk edebiyatında ilk hamse sahibi şair Çağatay sahasından Ali Şir Nevai’dir. Anadolu sahasında ise ilk hamse sahibi şair Hamdullah Hamdi olmuştur.
Türk edebiyatında hamse sahibi şairlerin sayısı ileriki yıllarda muhtemelen artacaktır. Çünkü bazı şairlerimizin yazmış olduğu bilindiği halde elimize ulaşamayan mesnevileri vardır. Elimize ulaştığı halde kimin tarafından yazıldığı kesinleştirilemeyen mesneviler de bulunmaktadır.
Nizami’nin ilk örneklerini yazdığı klasik konulu ve yaygın olarak yazılmış mesnevilerin dışında farklı konulara yazılmış pek çok mesnevi de vardır. Varka-ı Gülşah , Vamuk u Azra , Taşlıcalı Yahya Şah u Geda , Huma ve Humayun, Ferruh ile Huma , Niyâz-nâme-i Sa’d ü Hümâ’,[5] Ebsal ü Selâman Mesnevisi, Şem ü Pervane, Taşlıcalı Yahya Gülşen- i Envar , DERVİŞ ŞEMSEDDİN VE DİH MURG MESNEVİSİ, İznikli Hümami ve Si- name Mesnevisi, Işkname-, Şeyhi’nin Harnamesi, HOCA MESUD SÜHEYL Ü NEVBAHAR MESNEVİSİ , Gülşen-i Raz, Fuzuli Rind ü Zahid , Nevîzâde Atâî Alemnüma (Saki-name) Mesnevisi gibi her biri farklı konuları işleyen mesneviler de yazılmıştır.
Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda mevcut duruma göre hamseye sahip olduğu kesin olan şairlerimiz ve eserleri şu şekildedir.
Ali Şir Nevai, (1441-1501): (1)Hayretü’l-ebrâr , (2)Ferhâd u Şîrîn , (3)Leylî vü Mencîn , (4)Seb‘a-i Seyyâr , (5)Sedd-i İskenderî
Hamdullah Hamdi (1449-1503): (1)Yûsuf u Züleyhâ , (2) Leyla ile Mecnun,(3)Mevlid , (4)Tuhfetü’l-uşşâk , (5) Kıyâfet-nâme
Behişti Ahmet Sinan Çelebi (ö. 1512 ?):(1)Vâmık u Azrâ , (2)Yûsuf u Zelîha , (3)Hüsn ü Nigâr , (4)Süheyl ü Nevbahâr , (5)Leylâ vü Mecnûn
Lami Çelebi (ö. 1532): (1)Vâmık u Azrâ , (2)Vîs ü Râmin , (3)Ferhâd-nâ-me (Ferhâd u Şîrîn,Husrev ü Şîrîn ), (4)Şem‘ u Pervâne , (5)Gûy u Çevgân , (6)Heft Peyker , (7) Absâl u Salamân , (8)Maktel-i Hüseyn , (9)Şehr-engîz-i Bursa ,(10)Kıssa-i Edhem ü Hümâ , (11)Hıred-nâme (Hayret-nâme ?), (12)Câbir-nâ-me , (13)Mevlid ( Lami Çelebi’nin bunlardan başka eserleri de vardır ve sayısı 46 ya kadar ulaşmaktadır. ) [6]
Ahmet Rıdvan (ö. 1528-1538 arası ?): (1)Leylâ vü Mecnûn , (2)Husrev ü Şî-rîn, (3)İskender-nâme , (4)Heft Peyker , (5)Mahzenü’l-esrâr , (6)Rıdvâniyye [7]
Fuzuli (ö. 1556): ( 1) LEYLA İLE MECNUN , (2) Beng ü Bade (3) Rind ü Zahid, (Sâkî-nâme (Heft Câm ) (Farsça), (5)Hüsn ü Aşk (Sıhhat ü Maraz,Rûh-nâme ) (Farsça), (6)Şâh u Gedâ .
Kara Fazlı ( 16. yy) (ö. 1563):29(1) Gül ü Bülbül, (2)Hümâ vü Hümâyûn-nâme , (3)Leylâ vü Mecnûn , (4)Nihâlistân , (5) Lüccetü’l-esrâr
Hamîdî-zâde Celîlî (1487-1569): (1)Husrev ü Şîrîn , (2)Leylâ vü Mecnûn ,(3)Gül-i Sad-berg-i Bî-Hâr , (4)Hecr-nâme , (5)Mehek-nâme [8]
Fikrî Derviş Çelebi (ö. 1574):[8] (1)Hurşîd ü Mâh , (2)Mihr ü Müşterî , (3)Eb-kâr-ı Efkâr,(4)Behrâm u Zühre , (5)Hurşîd ü Nâhid , (6)Şükûfe-zâr ( Derviş Çelebi’nin yazmış olduğunu bildiğimiz bu mesneviler ve hamse günümüze ulaşmamıştır.)
Kalkandelenli Mu‘îdî [9](XVI. yüzyıl): (1)Gül ü Nevrûz , (2)Şem‘ u Pervâne , (3)Vâmık u Azrâ , (4)Husrev ü Şîrîn ( Mu’idi’nin yazdığı bilinen bu mesneviler günümüze ulaşmamıştır. )
Taşlıcalı Yahya (ö. 1582): (1) Gencine-i Raz , (2)Usûl-nâme , (3) Şâh u Gedâ ,(4) Yusuf u Züleyha(Zeliha) , (5)Gülşen-i Envâr
Hayâtî [10](XVI. Yüzyıl): (1)Mahzenü’l-esrâr , (2)Heft Peyker , (3)Behrâm-ı Gûr , (4)İskender-nâme , (5)Leylâ vü Mecnûn
Nergisi (1591-1634), Hamse (mensur): (1)Nihâlistân , (2)İksîr-i Sa‘âdet (3)Meşâkku’l-uşşâk , (4)Kânûnü’r-reşâd , (5)Gazavât-ı Mesleme , (6)el-Vas- fu’l-kâmil fî ahvâl’ul-vezîri’l-âdil
Nev’izade Atayi (1583-1636): (1)Sâkî-nâme ( Âlem-nümâ ), (2)Nefhatü’l-ez-hâr , (3)Sohbetü’l-ebkâr , (4)Heft Hân , (5)Hilyetü’l-efkâr .
Bosnalı Sabit(ö. 1712):(1 Zafername), (2) Edhem-i Huma (3)Dere-nâme , (4)Berber-nâme , (5) Amrü’l-Leys .
Subhî-zâde Feyzî [11](ö. 1739): (1)Dîvân , (2)Heft Seyyâre , (3)Mir’ât-ı Sû-ret-nümâ (Mir’ât-ı Âlem-nümâ ), (4)Safâ-nâme , (5) Aşk -nâme [9]
İsimleri zikredilen hamse sahini şairlerimiz dışında Tezkirecilerimizin hamse sahibi olduğunu bildirdikleri bir kaç şarimiz daha vardır. Örneğin Arif adlı şairimizin 1436-1438 yılları arasında beş mesnevi yazdığı, hatta yazdığı mesnevilerinin isimleri dahi bilinmektedir. Buna rağmen eserleri günümüze ulaşmamıştır. Nitekim bazı kaynaklar Karamanlı Figânî’nin Hamse ’si olduğunu bildirmektedir. Bazı tezkireciler Revânî (ö. 1524)nin de hamse sahibi olduğunu yazmaktadır. Hatta Ahmedi’ye ait olduğu düşünülen Yusuf’u Züleyha adlı bir mesnevinin Ahmedi’ye ait olduğu kanıtlanırsa Ahmedi’de hamse yazarları arasına girecek ve Anadolu sahasındaki ilk hamse yazarı olacaktır.
Kaynaklarda Revânî Çelebi, Çâkerî Sinan, Muîdî (İznikli), Fuzûlî, Fazlî, Halîfe, Cemâleddin Hulvî, Fikrî Derviş, Karamanlı Figanî ve İlyas Çelebi de hamse sahibi şairler olarak zikredilmekteyse de kendilerine atfedilen mesenviler ise günümüze ulaşmamıştır.
Nergisi, mesnevileri mensur şekilde yazan tek mesnevicidir. Divan edebiyatının son hamse yazarı Subhîzâde Feyzî (ö. 1152/1739) dir. Şairin Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’ndeki (Revan Köşkü, nr. 801) divanında yer alan Heft Seyyâre, Mir’ât-ı Sûretnümâ, Safânâme ve Işknâme adlı mesnevileri divanıyla birlikte bir hamse oluşturmaktadır [10]
KAYNAKÇA
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın
Tunahan İpek
7 years ago