Lami Çelebi Şem ü Pervane Hakkında ve Özeti

27.02.2016

Lamîi Çelebi  Şem ü Pervan

 

Bursalı Lami Çelebi  (1472-1533)  Edebiyatımızda en çok eser veren en çok mesnevi yazan aynı zamanda nakkaş olan  bir şair ve  yazardır. Daha çok nesir eserleri ile tanınmış,  birçok mesneviyi İran Edebiyatından Türkçeye nakletmiştir. ( bkz Lami Çelebi Bursalı Hayatı Eserleri Edebi Kişiliği

Lami Çelebi Ebsal ü Selaman Mesnevisi Hakkında Özeti- Lami Çelebi Şem ü Pervane Hakkında ve Özeti )

Pervane ile Şem’in alegorik aşk hikâyesi ilk defa Hallac-ı Mansûr (ö. 309/922) tarafından “Kitâbü’t-Tavâsîn “adlı eserde işlenmiş,  hikâyeyi mesnevi şeklinde ilk işleyen İranlı şair ise Ferîdüddin Attâr ,( Mantıku't Tayr adlı eserinde )  olmuştur.

Şem ü Pervane onun en önemli eserlerinden  biridir. Türk edebiyatında Şem ü Pervane konusunu işleyen ve mesnevisini yazan birçok şair vardır. Muidi, Zati,  Fehmî, Feyzî Çelebî,  Şeyh Abdullah-ı Şebüsterî-i Niyâzî’nin (ö. 936/1529 ve Lami Çelebi [1] konusu  ve adı Şem ‘i Pervane olan  müstakil mesneviler yazmış olan şairlerdir. Bu mesneviler arasında en tanınmış olanları Şem ü Pervane Mesnevisi Zati ve Lami Çelebi’nin yazmış olduklarıdır.

“Şem” Arapçada mum cerağ, aydınlık veren anlamlarında teşbih ve mecaz olarak da  Ay, ışık, sevgilinin yüzü, yanağı,  anlamlarına gelmektedir. “ Pervâne kelimesi Pervin, Ülker (yıldızı) anlamına gelen “perv” ile nispet bildiren “âne” son ekinin birleşmesiyle meydana gelmiştir”[2]

LAMİ’NİN ŞEMİ PERVANESİ HAKKINDA

Lami bu eserini Rodos’un fethi münasebetiyle 1522 yılında yazmış ve  Kanûnî Sultan Süleyman’a takdim etmiştir. 

Lami’nin bu eseri tertibi ve işlenişi bakımından  Niyâzî’nin  yazmış olduğu şem ü Pervane mesnevisine benzemektedir. [3] Lami’nin yazmış olduğu Şem ü Pervane Mesnevisi   birçok açıdan Şeyh Abdullah-ı Şebüsterî-i Niyâzî’nin (ö. 936/1529) yazıp  Yavuz Sultan Selim’e takdim ettiği yirmi beş bölüm ve 760 beyitten  oluşan şem ü Pervane mesnevisine benzemektedir. [4]  Fakat Lami’nin yazmış olduğu Şem ü Pervane  Niyâzî’nin  eserinden birçok   yanları ve ayrıntıları ile  oldukça farklıdır. İskender Pala 'ya göre eser  İran şairi Ehlî-i Şirazî'nin  (1489) yazdığı kırk bölüm ve 1001 beyitten oluşan aynı adlı mesnevisinin Türkçeye  çevirisidir

 

Lami’nin Mesnevisi, , klasik mesnevi tertipleri ile yazılmış, Tevhid, Naat, Ciharyar-ı güzin bölümlerini de kapsar. Eserde  dibaçe ( sebeb-i telif)  bölümü de yer alır.  “ Etrafını aydınlatmakla beraber, ömrünün şem gibi azaldığından” yakınan Lami, Kanuni’ye yazılmış bir kaside yazdıktan sonra asıl hikâyesinin konusuna girer.   Eser,  “feilâtün mefâilün feilün” kalıbıyla yazılmış, 1653 beyitlik bir mesnevidir. Lami  hikâyesinin sonuna  18 beyitten oluşan  Kanuni’niye övgü manzumesi,   Rodos’un fethi üzerine söylenmiş bir kıt’a ve padişah için yazılan 29 beyitlik bir dua da eklemiştir.  Bu eklentiler ile eser  toplamda 1704  beyittir. Lami’nin Şem ü Pervanesi Zati’nin ve diğerlerinin yazmış olduğu mesnevilerden olay örgüsü ve diğer özellikleri bakımından farklı bir hikâyedir.  ( BKZ Şem ü Pervane Mesnevisi Zati) Örneğin bu versiyonda  Diyar-o Rum ilkesi ile Çim Fagfuru savaşmaz, öykü  mutlu son ile bitmez. 

Eserin karakterleri ve diğer bazı özelikleri benzer olmakla beraber Lami’nin  yazdığı bu hikâyenin  özgün bir hikâye olduğu ortaya çıkar. Lami’nin Şem ü Pervane’si karakterlerin isimleri  aynı olan farklı  hikâye ve olay örgüsüne dayanan özgün bir mesnevi olduğu izlenimini  yaratmaktadır.

Lami Çelebi  bu eserini benzerlerinden farklı bir vaka düzeni halinde işlemiş, hikâyesini bir ölçüde Leyla ile Mecnun hikâyesine benzetmiştir.  Şem ile Pervane gibi önceden  yazılmış olan mesnevilerin klasik kahramanları olduğu halde hikâyenin vaka düzeninin özgün olduğu ama bazı açılardan Mezopotamya kökenli  mitleri  ve Leyla ile Mecnun hikâyesinin özelliklerine  büründüğü de görülür.

Eserin  Yazma  Nüshaları

Lami’nin bu eserinin  dokuz adet yazma nüshası günümüze kadar ulaşmıştır. Bu nüshalar, Esad Efendi Kütüphanesi ( Süleyamniye, no : 2744, Hüsrev Paşa Kütüp. ( Süleymaniye no: 604, Topkapı Sarayı Kütüp. No 2315, H. 714,Bursa İl Halk Kütüp., No, 2393, Konya İzzet Kouyunoğlu Kütüp., Çorum Kütüpanesi, no 21 95, Flügel, no , 670 , Leningrad, ( St. P4etersburg), Asiatic Muzeum, s. 207, Pertsch, No 355- 2 , Diez A 886 [5]

LAMİ’NİN ŞEM Ü PERVANE’SİNİN ÖZETİ.

Şam’da bir Padişah’ın  Şem adında  güzel bir kızı vardır. Şem, rind, ayyaş ve eğlenceyi seven bir şahtır Şem’in adları Kâfur ve Anber olan iki dadısı vardır. Şem etrafına nazenin kızlardan oluşan  bir meclis kurmuş vaktini işret ve eğlence ile geçirmektedir.

Bir gün mağripten bu ülkeye yakışıklı bir gencin yolu düşer. Bu genç ise Diyar’ı Rum padişahının oğlu Pervane’dir.  

Pervane çok iyi eğitim alır. Babası ona bir saray yaptırmış ve bir sancağa bey tayin etmiştir.  Pervane’ye bir saray yapılmış duvarlarına da Çin Fağfuru’nun kızının resimleri çizilmiştir. Pervane bu resme âşık olur. Durumu öğrenen babası resimlerdeki yüzleri değiştirtir. Ama Pervane çılgına döner ve sevgilisini bulmak için yollara düşer.

Bir gece Pervane’nin yolu  gezip dolaşırken  Şem’in nazeninleri ile birlikte işret ettiği bağa düşer.  Işıklar içinde kalmış çok güzel bir çadırın   içinden şarkıların ve güzel kızların seslerinin geldiğini duyar.  Pervane çadıra doğru gitmek isteyince kapıcı Amber onu içeri bırakmaz.  Ama  Pervane güzeller içinde  ve güzellerin ortasında oturan Şem’i görmüş ve derin bir ah çekmiştir. Pervane ah ederek derin bir yalvarış feryadı koparır. Fakat çadırdan içeri giremez.

Bu esnada Şem sıkılmış, biraz dolaşmak için dışarı çıkmıştır.  Dışarı çıkınca bir an görünüp kaybolmuştur. Bunu da gören Pervane  delirip divaneye döner. Şem’in  bahçıvanı olan Nesim ( meltem)  etrafta dolaşırken  bağın halinin değiştiğini,  bahçenin  düzenin bozulup  bütün çiçeklerin perişan olduğunu görür. Bahçenin bu hale gelmesinin suçlusu olarak Şem’i görür ve  bağban Nesim  bu nedenle Şem’e çıkışır.  Şem ise Nesim’in öfkelendiğini görünce  Nesim’in yanından uzaklaşır.

Nesim biraz daha dolaşınca yerde yatan Pervane’yi görür. Onunla konuşur. Şem ve arkadaşı olan güzeller, geceleyin  sarhoş olmuş,  her biri bahçenin başka bir yerine  sızıp kalmışlardır.   Her güzelin başka bir yerde yatıp kaldığını gören Nesim,  bahçenin sahibi olan Bahar Sultan’a giderek durumu anlatır.

Bahçesinin harap olduğunu öğrenen Bahar Sultan, beylerinden birisi olan  Bulut’u yanına çağırır. Bulut’a yağmur yağdırmasını emreder.  Bulut emri derhal yerine getirerek bahçeye yağmur yağdırır. Bahçede yatan  sarhoş güzellerin hepsi ıslanıp perişan olurken, meclisleri de darmadağın edilmiştir.  Şem ve nazeninleri  Şem’in kasrına kaçışırlar.  Şem, bütün olanlara inat o akşam da işret için  hazırlıklara başlar.

Kasrın  bekçisi Amber  yağmurda da ıslanıp daha da perişan hale düşen Pervane’nin haline çok acımıştır. Pervane, Şem’e âşık olduğunu; kendi haline acımadığını; ama  yağmurda ıslanan sevdiceği  Şem’in düştüğü hali endişe edip  kahrolduğunu söyler.

Amber, Pervane’yi alarak Şem’in yanına götürmek ister. Fakat  Şem’in diğer dadısı Kâfur buna şiddetle karşı çıkar. Anber ise  ısrar ederek Kâfur’a karşı çıkınca aralarında bir münakaşa başlar. Bu arada  nur yüzlü, ak saçlı, aksakallı, hırkalı ve sarıklı  bir  cemaat peyda olur. Kâfur bunları görünce korkup kaçar. Şem’in yanına giderek meclise Aksakallı pirlerin dolduğunu haber  verir. Meclis dağılmış, Şem şaşırıp ağlamaya başlamıştır. Pervane yere kapanıp,   cemaatin şeyhi olduğu belli olan şeyhin ayağına kapanıp, yüz sürüp Şem ile görüştürülmesi için  yalvarmaya başlar. Şeyh, Kâfur^’a nasihat eder. Kâfur, Pervane’yi Şem’in  yanına götürmeyi vaat eder.

 Kâfur, kendi sarayında büyük bir  ziyafet hazırlayarak Şem’i ve Pervane’yi davet eder.  Ziyafet  sırasında  Kâfur,  Pervane’nin halini Şem’e anlatır. Şem  de Pervane ile ilgilenmeye başlar. Pervane’ye iltifat ederek şehrinde rahat yaşamasını  söyler.  Pervane ise dayanamayarak Şem’in üzerine atılır ve Canının canı için feda etmek istediğini söyler. Fakat Pervaneye mani olurlar.

Pervane  o günden sonra işini gücünü bırakıp Şem’in derdine düşüp  Mecnun gibi olmuştur. Şem’in aşkı ile ah edip erimektedir.  Onun bu  cünunluğu ve Mecnunluğu en sonunda Şem’in kulağına kadar gelir.  Pervane’nin haline acıyan Şem, bir gece Pervane’yi yatak odasına çağırır.  Fakat Pervane aşkı vasıtası ile Allah’ın  sırlarına vasıl olmuştur.  Bu kavuşmanın heyecanına dayanamayan Pervane, Şem’in  kollarında ölür.

Bu olaya kalbi dayanamayan Şem’de sararıp solmaya başlar.

 

İlgili Linklerimiz

Lami Çelebi Bursalı Hayatı Eserleri Edebi Kişiliği

Lami Çelebi Ebsal ü Selaman Mesnevisi Hakkında Özeti

Lami Çelebi Şem ü Pervane Hakkında ve Özeti

Şem ü Pervane Mesnevisi Zati

Şem ü Pervâne Mesnevileri

KAYNAKÇA 

·         [1] Şem ü Pervane Mesnevisi - Zati https://www.edebiyadvesanatakademisi.com/E

·         [2] Sadık ARMUTLU, “KELEBEĞİN ATEŞE YOLCULUĞU: KLASİK FARS VE TÜRK EDEBİYATINDA ŞEM‘ Ü PERVÂNE MESNEVİLERİ”, .Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 39, Erzurum 2009 Prof. Dr. Hüseyin AYAN Özel Sayısı, s. 877-907

·         [3] Sadık Armutlu, ŞEM‘ u PERVÂNE , TDV İA, cilt: 38; sayfa: 496

·         [4] Sadık Armutlu, ŞEM‘ u PERVÂNE , TDV İA, cilt: 38; sayfa: 496

·         [5] Doç Dr Gönül Ayan, Lâmi'î Çelebi'nin Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri, https://turkoloji.cu.edu.tr/ESKI%20TURK%20%

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar

Esa Resmi Hesap

Esa Resmi Hesap

2 years ago

İskender Pala’nın Ans. Divan Şiiri Sözlüğü adlı eserinde belirttiğine göre  Lam'i Çelebi’nin bu eseri Fars edebiyatında yazılmış olan en kapsamlı Şem ü Pervane adlı eserlerden birisi olan Ehlî-i Şirazî'nin  (1489) yazdığı kırk bölüm ve 1001 beyitten oluşan aynı adlı mesnevisinin çevirisidir.  Ancak Lamiî Çelebi bu eserini yazarken diğer eserlerinde de olduğu gibi eseri tercüme ederken eserin aslına riayet etmeyi çok önem vermemiş esere kendisinden çok şey katarak eseri adeta te'lîf bir eser haline getirmiştir.  Lami Çelebi’nin yazmış olduğu esrin biline iki nüshası vardır.  ( TS. Hazine Bl. nr. 714; Süleymaniye Ktp. Hüsrev Paşa Bl. nr. 604)