Şah u Geda Özetleri Bursalı Rahmi Taşlıcalı Yahya

27.11.2015


Şah u Geda Mesnevileri ve Özeti

Şah u Geda Türk edebiyatına İran edebiyatından çevrilmiş, aşk konulu çifte kahramanlı  bir hikâye üzerine kurulmuş bir mesnevidir.  Konu ilk defa İranlı şair   Halîli tarafın­dan işlenmiş bu mesnevi  edebiyatımıza ilk kez Bursalı Rahmi tarafından  işlenmiş daha sonra Taşlıcalı Yahya ’da  Şah u Geda Mesnevisini yazan ikinci şairimiz olmuştur. [1] Her iki mesnevi de   İranlı şair Halili’inin  yazmış olduğu özgün mesnevinin  tercümesi ve genişletilmiş benzeri olan mesnevilerdir.

 Bursalı Rahmi’nin Şah u Gedası

Şah u Geda mesnevisini  Türk edebiyatında ilk defa yazan Bursalı Rahmi’nin eseri  Şah  ile Gedâ arasında geçen sembolik  bir aşk  hikâyesidir. 1734 beyitten oluşan “fe’ilâtün mefâ’ilün fe’ilün” kalıbıyla  yazılan mesnevinin Manisa İl Halk (nr. 2711) ve Erzurum Atatürk Üniversitesi (Agâh Sırrı Levend, nr. 18) kütüphaneleriyle Londra British Museum’da (Or. nr. 7183) mevcut üç nüshası vardır.  Sevim Birici bu üç nüshayı da göz önünde bulundurarak eser hakkında yüksek lisans tezi hazırlamıştır. [2] Bursalı Rahmi’nin ese­ri klasik mesnevi tertibine göre yazılmıştır. Eserde, , tevhit, münacat, naat, sebeb-i telif bölümlerinden sonra esas konuya geçilir.

Taşlıcalı Yahya’nın Şah u Gedası

Diğer mesnevi ise Taşlıcalı Yahyatarafından yazılmıştır. Aşık Çelebi , Yahya Bey’in sipahi bölüğünde bulunduğu sıralarda saray kapıcılarından Şah Ahmed adlı birini sevdiğini ve o münasebetle bu eseri te’lif ettiğini ifade eder. Taşlıcalı Yahya bu eseri tahminen  1537 yılı civarında yazmıştır. “Eserde insanın mecazi aşka kapılması ve nihayet kalp gözünün açılarak hakiki aşka yönelişi anlatılmaktadır”[3]

Taşlıcalı  Yahya’nın Şah u Geda’sı Bursalı Rahmi’nin eserinden çok daha kısa ve 1000 beyit civarındadır. Eser,  tevhîd, münâcât, naat, cihar yar-ı güzin gibi dini manzumeler ve klasik tertipte başlar daha sonra asıl konuya geçilir. Taşlıcalı Yahya  bu esere kendisinden çok şey katmış, eserin konusunu ve mekânlarını İstanbul’a taşımış, İstanbul surlarını, Ayasofya’yı, At Meydanı’nı (Sultanahmet) ve burada gezen  güzelleri betimleyerek eseri tercümeden çok telif bir eser haline getirmiştir. Taşlıcalı Yahya’nın Şah-u Geda  eseri üzerinde   Pınar Aydemir’in yüksek lisans tezi vardır. Mehmet Çavuşoğlu Şâh ü Gedâ ve Yusuf ve Züleyha’yı incelemiş ve günümüz Türkçesine çeirip bastırmıştır. [4]

 

Bursalı  Rahmi’nin Şah u Geda Mesnevisinin  Özeti

Bu Özet daha uzun olan ve daha önce yazılan Bursalı Rahmi’nin yazdığı Şah u Geda esas alınarak  hazırlanmıştır.

Fakir bir  seyyah derviş olan Geda Çin’de dolaşırken bahçeler içinde muhteşem bir saray görür. Sarayın içine gezerken  ağlayıp inleyen bir şehzade görüp o şehzadeye âşık olur. Şehzade onun halini hatırını sorsa da hayranlığından dolayı şaşırıp cevap veremez.

Şah’ın güzelliğine hayran olan Geda  feryat ve figana başlar. Bir gece şehzade güzel sevgilileri ile zevk  ü sefa içinde eğlenirken  saray civarında feryatlar ile figanlar ederek dolaşan Geda’nın sesini duyar. Şehzade onu yanına çağırarak ona iltifatlar eder. Diğer zamanlarda derviş saray civarında gördükçe pencereden ona iltifat etmeyi de ihmal etmez.

Derviş Geda’nın  bu hâli halk tarafından kınanmakta ancak  Şah, kendi güzelliğini seyretmesi için Geda’ya zaman zaman izin ve­rmektedir.  Fakat Şah’ın bir mahbubu vardır. Rakip, Geda’nın Şah’a  meylettiğini öğrenince, dilenci kılıklı bir dervişin Şah’a yakışmayacağını düşünerek,  Geda’yı şehirden uzaklaştırmayı planlıyor.  Fakat Şah’ın bu niyetine kızacağını düşündüğünden  kendisi müdahale edemeyip şehrin çocuklarına Geda’yı taşlatır.

Bunun üzerine Geda bir mağaraya sığınır. Mağarada yaşarken bir gün Şah’ın güvercini gelip Geda’nın başının üstü­ne konar. Bunun üzerine Geda  o da durumunu anlatan bir mektup yazarak güvercinin ayağına bağlar. Güvercin ise bu mektubu alıp Şah’a götürür.

Böylece Geda’nın halinden haberdar olan  Şah, halka hitap etme bahanesiyle kendini Geda’ya gösterir. Üstelik bir tellal tutarak Geda’ya dokunanı idam ettireceğini de ilan eder.  Bunu duyan Geda’nın  ıstırabı ar­tar ve  tekrar ah u figan etmeye başlar. Şehre inerek Şah’ı görmek umuduna kapılır. Bir sabah Şah atına binerek gezmeye çıkar. Bir meydanda ok atarken kalabalığın arasında Geda’yı görüp hemen onun yanına gider. Derviş te kendinden geçip Şah’ı hayran hayran seyre dalar.

 Şah her seyrana çıktığında Geda hemen onun seyrine koşmaktadır. Bu durum halk arasında dedikodulara yol açmıştır. Şehzadenin mahbubu  ve Geda’nın  düşmanı olan Rakip  tekrar işe koyulur. Rakip de  Geda’yı  Şah’tan ayırmak için planlar kurmaya devam etmektedir fakat hem günah olduğu için  hem de   Şah’ın gözünden düşerim korkusuyla da Geda’yı öldürmekten çekinmektedir.

Rakip bir gün Şah’ı  ava götürür. Şah’tan bir müddettir ayrı kalan Geda  perişan bir hâlde dağlarda yaşamaktadır.  Şah ava çıktığında Geda’nın dost olduğu bir ceylanın peşinden gider ve  Ceylan Geda’nın olduğu mağaranın içine kaçar. Ceylan’ın peşinden giden Şah  mağarada bulunan Geda ile karşılaşır. Şah,  Geda ile bir müddet konuştuktan sonra İlerdi padişah olması için Geda’nın dua etmesini ister. Geda ise Şah’ın isteğine uygun bir  şekilde Şah’a dua eder.

Geda dua ettikten sonra Şah’ın büyük bir hükümdar olacağını müjdeler.  Fakat padişah olunca bana ne yapacaksın diye sorar. Şah’ta onu mesut edeceğini söyleyerek parmağından bir yüzüğü çıkarıp Geda’ya hediye eder.  Arkadan gelen adamlarının görmemesi için de Şah, mağaradan çabuk ayrılır. Derviş ise yüzüğü ile teselli olmaya başlar.

 

Şah, adamları ile tepe üzerinde zevk ve sefa işreti kurar ve büyük bir eğlence tertip eder. Büyük çadırlar kurdurtup dağlarda yaşamaya başlar.  Geda ise uzaktan gizlenerek onları seyre dalmakta ama her seferinde  mahzun mahzun mağarasına dönmektedir.  Şah’ın babası oğlunun hasretine dayanamayarak onu çağırtıp tahta geçmesini ister.  Tahta oğlunu geçirdikten sonra da ölür. Babası­nın ölümüyle Şah, tahta oturup padişah olur. Geda da Şah’ın yanına gelip yüzüğü gösterir ve kapısına köle olmayı ister.  Şah’ta onu kapsına alır ve birlikte zev kü sefaya dalarlar.

Bu sıra­da ülkeye düşmanlar saldırır.  Rakip de bunu fırsat bilerek tüm bu musibetlerin uğursuz dilenci Geda’nın saraya gelmesi yüzünden çıktığını söylemeye başlar.  Bu söylentilerden sonra Geda saraydan uzaklaştırılır. Çetin bir savaş çıkar. Geda  tekrar gelerek savaşı kazanması için Şah’a dua eder. Geda’nın duasıyla savaşı kazanırlar. O gece Şah rüyasında  yeşil sarıklı Hızır kıyafetli birini görür. Hızır ona bu savaşı Geda’nın duası sayesinde kazandıkları söyler.  Hızır, rüyasında Şah’a Geda’yı yanına almasını, onu Nedim yapmasını  ve Geda’yı bu şekilde  sıkıntıdan kurtarmasını da tavsiye eder.  Bunun üzerine Şah, Geda’yı  tekrar dost edinir. Geda ile  Şah bir müddet mesut yaşadıktan sonra ölürler.

İLGİLİ BAŞLIKLAR VE LİNKLERİMİZİ TIKLAYINIZ

Bursalı Rahmi Hayatı Eserleri

Şah u Geda Özetleri Bursalı Rahmi Taşlıcalı Yahya

Taşlıcalı Yahya Hayatı ve Edebi Kişiliği

Gencine-i Raz Mesnevisi Taşlıcalı Yahya

Taşlıcalı Yahya Yusuf u Züleyha Mesnevisi

Taşlıcalı Yahya Şah u Geda Konusu Hakkında Bilgiler

Kitab-ı Usul ile Edirne ve İstanbul Şehrengizleri Taşlıcalı Yahya

Taşlıcalı Yahya Bey Divanı

Taşlıcalı Yahya Seçilmiş Şiirleri

Taşlıcalı Yahya Şah u Geda Mesnevisi Hakkında ve Özeti

Şah u Geda Özetleri Bursalı Rahmi Taşlıcalı Yahya


KAYNAKÇA

[1] Şahamettin Kuzucular, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/taslicali-yahya-sah-u-geda-mesnevisi-hakkinda-ve-ozeti/77980

[2] Şahamettin Kuzucular, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/bursali-rahmi-hayati-eserleri/77979

[3] Şahamettin Kuzucular, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/taslicali-yahya-sah-u-geda-konusu-hakkinda-bilgiler/76278

[4] Şahamettin Kuzucular, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/taslicali-yahya-hayati-ve-edebi-kisiligi/74197

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar