Rahmî’nin Meşâirü’ş-Şuarâ’daki minyatürü (Millet Ktp., Ali Emîrî Efendi, Tarih, nr. 772, vr. 305)
Bursalı Rahmi (ö. 975/1567-68)
Şah u Geda Mesnevisi ile meşhur, Bursa doğumlu 16 yy Divan şairi.
Bursa’da doğan şairin asıl adı Pîr Mehmet, babası ise Nakkaş Bâlîzâde Pîr Mehmed Çelebi’dir. [1] Kaynaklar onun doğum tarihi hakkında bizlere bilgi vermemiştir. Yard. Doç. Dr. Mustafa Erdoğan’a göre “Künhü’l-Ahbar “ da vefat ettiğinde elli altmış yaşlarında olduğu “ bilgisinden hareketle 1514-151915 veya 1510-151916 yılları arasında doğmuş olmalıdır. [2]
Fakat Nakkaş babası ile küçük yaşta iken İstanbul’a gelmiş olduğu, öğrenimine İstanbul’da başladığı önce Defterdar İskender Çelebi ile tanışıp onun himaye ve yardımlarını gördüğü, Defterdar İskender Çelebi aracılığı ile Sadrazam İbrahim Paşa’ya takdim edildiği anlaşılır.
Rahmi’nin hangi hocalardan ders aldığı, hangi ilimleri okuduğu bilinememektedir. Ancak geleneksel eğitim sistemine göre ilk eğitimi babası Nakkâş Bâlî’den almış olması gerekir. Yine eserlerine ve şiirlerine bakarak sarf, nahiv, kıraat, Kur’an, ilmihal, bilgilerini öğrenmiş olduğu ortaya çıkar. Bu bilgileri de çocukluk yıllarında öğrenmiş olması gerekmektedir. Fıkıh, tefsir, kelam, şiir ve inşa ile Ma’ânî, beyân ve bedî bilimlerini de öğrenmiş olduğunu idrak ettiğimiz Rahmi’nin medrese eğitimi aldığı kadı ve müderris olabilmesinden de anlaşılması gerekir. Ancak ilk gençliğinde eğitimini tamamlayamadığı, medreseden mezun olamadığı belki de medreseyi İbrahim Paşa ile İskender Çelebi’nin idam edilmesinden sonra tamamladığı tahmin edilebilir.
Henüz buluğ çağındayken Hamisi İskender Çelebi ve Vezir İbrahim Paşa’nın sayesinde Kanûnî Sultan Süleyman ile tanışmış, onların meclislerinde şiirler okuyup câizeler almıştır. [3]Nitekim kaynaklara ve Âşık Çelebi’nin ifade ettiğine göre Kanuni’nin şehzadelerinden Şehzade Mustafa’nın 936 (1529-30) yılındaki sünnet düğününde aralarında Zati , Hayali Bey , Figânî , Deli Birader Gazâlî’nin de bulunduğu yirmi beş şair ile [4] birlikte padişaha şiirlerini sunarak dikkatleri çekmiştir. [5] “Aşık Çelebi bu tarihte – 1530- Rahmî’nin henüz “ ayvatüyleri çıkmamış, büluğ yaşına ulaşmamış, oyundan kopamamış bir çocuk olduğunu söylemektedir.” [6] Yani Rahmi bu tarihte henüz 15 yaş civarındadır. Bu nedenle de şairin 1516-1518 tarihleri arasında doğmuş olabileceği ortaya çıkmaktadır.
Fakat devlet kademelerinde görev alma isteği yerine gelmediği gibi Defterdar İskender Çelebi ile Sadrazam İbrahim Paşa’nın idamlarıyla himayesiz kalmış, zor günler geçirmiştir. Rahmi’nin sonraki hayatında evlenip evlenmediği, çocuğunun olup olmadığına dair de kaynaklarda bilgi yoktur. Celâlzâde Sâlih Çelebi’ye mülâzım olan Rahmi, bu dönemde tahsilini de tamamlar. İranlı şair Hilâlî’nin Farsça Şâh u Gedâ’sını Türkçeye tercüme eden Rahmi’nin Farsçayı ne derece iyi bildiği ve ne derece iyi bir eğitim aldığını ortaya koymaktadır.
Rahmi, hocası Celâl-zâde Sâlih Çelebi’den mülâzım olduktan sonra ilmiye sınıfına dâhil olan Rahmi’nin müderris olabilmesi hayli uzun sürmüş ancak II. Selim’e sunduğu Gül-i Sad-berg adlı eseri ve “tîr” redifli kaside ile hayatının sonlarına doğru Yenişehir’de küçük bir medrese de müderrisliğe de tayin edilebilmiştir.
Yenişehir’e kadı ve müderris olarak atanan Rahmi bu küçük medresede birkaç yıl müderrislik yaptıktan sonra H. 975 (M. 1567/1568) yılında vefat etmiştir. Ölümüne Bursalı Cinânî, “Bâdâ rahmet-i Rahmî mezîd ” (975) tarihini düşürmüş, ayrıca “Cân-ı Rahmî’ye rahmet” tarihi söylenmiştir. [7]Mezarı Bursa Yenişehir’dedir.
Şah u Geda Özetleri Bursalı Rahmi Taşlıcalı Yahya
Edebi Kişiliği
Rahmi hakkında ilk defa Ali Nihat Tarlan bir kasidesini, iki terciibend, üç müseddes, üç tahmîs ve otuz gazelini neşretmiş; Sabahattin Küçük de üç kaside, iki tahmîs ve kırk bir gazelini yayımlamıştır. Rahmi’nin şiirleri ve divanı üzerinde Yard. Doç. Dr. Mustafa Erdoğan gayretli bir çalışma yapmış, yazma divanı ile diğer kaynaklarda bulunan tüm şiirlerini derleyerek Rahmi’nin biyografisi hakkında çok detaylı bir çalışma ile Rahmi’nin tüm şiirlerini tek bir kitapta toplamayı başarmıştır.
Rahmî şiirlerinde anlama önem veren gösterişli, ağır ve uzun söyleyişlerden kaçınmış, Naci ile Baki arasında yetişen kuvvetli bir şair olarak dikkat çekmiştir. İran şairlerinin etkiisnde kalmış olan Rahmi mazmunculuk anlayışına düşkün çağdaşları kadar kuvvetli bir şairdir. Şiirlerinde devrinin canlı hayatına dair tasvirler de yapmış, şiirlerinde atasözlerine ve deyimlere de yer vermiş, gösterişsiz ama derin anlamlı şiirler yazmıştır. Vasfi Mahir onu” Hayali’ye yakın, Baki’ye doğru giden, Naili’yi müjdeleyen bir şair”[8]olarak görür.
DİVANI
Devrin kaynakları onun Şah u Geda adlı mesnevisinden söz ederlerken divanından hiç söz etmemişler, onu XVI. yüzyılın en değerli şairlerinden biri olarak göstermişlerdir. Onun bir divanı olduğu Kaf-zâde Fâizî , Zübdetü’l-Eş’âr adlı eserinde ve Katip Çelebi ise Keşfü’z-Zünûnda söz etmiş, Kayıp olan divanı yakın zamanlarda bulunmuştur. Rahmi’nin divanının ölümünden sonra tertip edildiği düşünülmektedir. Bursalı Rahmî Divanı’nın bilinen tek nüshası, Ankara Millî Kütüphane yazmaları arasında bulunmaktadır ( Yz. A, nr. 6803/1).
Kasîdeler 12, Musammatlar 23, Gazeller 160, Kıt’a 1, Beyitler 14 tanedir. [9] Fakat Rahmi’nin divanı Yard. Doç. Dr. Mustafa Erdoğan’ın sayesinde incelenmiş Yard. Doç. Dr. Mustafa Erdoğan, Rahmi divanının tek nüshasındaki şiirler ile diğer kaynaklarda bulunan şiirleri tarayıp karşılaştırıp, birleştirerek Rahmi’nin bilinen tüm şiirlerini tespit edip bir eser içerisinde toparlamış Rahmi’nin divanını ortaya çıkarmıştır. Yard. Doç. Dr. Mustafa Erdoğan bu çalışmasında yarıca Türk Edebiyatında adı geçen Rahmi adlı diğer tüm şairler hakkında bilgiler derlemiş ve eserinde tanıtmıştır.
Yard. Doç. Dr. Mustafa Erdoğan ‘ın toparladığı Rahmi’nin divanında 13 kaside, 34 musammat, 232 gazel, 3 kıt’a ve 1 rubai olmak üzere toplam 295 manzûme bulunmaktadır.[10]
Gelibolulu Ali’ye göre o devrin Bursa şâirleri arasında en iyi şair Rahmi’dir. [11] SEHİ BEY ve Latifi de onu mesnevisi ile tanıtmış, bizzat tanışık olduğu Âşık Çelebi ise “şairin güzelliğini, ahlâkını ve şiirlerini övdükten sonra “gazeliyyâtı müsellemdür Şâh u Gedâ nâm kitâbı vardur ol dahı makbûl-i âlemdür” diye notlar düşmüştür.
Rahmi Hakkında Yapılan Çalışmalar
· Ali Nihat Tarlan, Şiir Mecmualarında XVI ve XVII. Asır Divan Şiiri, I, Fevrî, İstanbul 1948, fas. I, s. 1-3
· Sabahattin Küçük, “16. Yüzyıl Şairlerinden Bursalı Rahmi Çelebi ve Şiirleri”, MÜTAD, sy. 7 (1993), s. 423-472.
· Gülgün Erişen, Bursalı Rahmî ve Gül-i Sad-Berg’i, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1990;
· Gülgün Erişen “Bursalı Rahmî ve Gül-i Sad-Berg’i”, Ankara Üniversitesi Türkoloji Dergisi, C. 10, S. 1 (1992), s. 285-315.
· Pervin Aynagöz, “Bursalı Rahmî’nin Gül-i Sad-Berg’i Üzerine Bir Değerlendirme”, Fırat Üniversitesi Dergisi (Sosyal Bilimler), C. 3, S. 1 (1989), s. 1-27. –
· Turan Boranoğlu, Bursalı Rahmî Çelebi Divanı’nın Tahlili, Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Elazığ, 199711 .
· Sevim Birici, Bursalı Rahmî Şâh u Gedâ, Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Elazığ, 1996.
· Kadir Atlansoy, Bursa Şairleri, Bursa 1998, s. 295;
· Mehmet Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî (haz. Cemal Kurnaz - Mustafa Tatcı), Ankara 2001, I, 329-330;
· Doç. Dr. Mustafa Erdoğan, Bursalı Rahmî ve Divanı , Kültür Bakanlığı Yayınları 2011
· Mustafa ERDOĞAN, Bursalı Rahmî ve Yenişehir Şehrengizi, dergipark.ulakbim.gov.tr/erdem/article/view/500004014
Gül-i Sad-berg: Bu eser besmele konulu uzun bir manzume ile başlar. Yedi bölüm ve yedi hikâyeden oluşan bir mesnevidir. Eser 984’te (1576) istinsah edilmiş, 1498 beyitten oluşur. Eserin bir nüshası, Erzurum Atatürk Üniversitesi Kütüphanesi’nde Agâh Sırrı Levend kitapları arasında Rahmî’nin diğer eseri Şah u Gedâ ile aynı ciltte bulunmaktadır. Eser “Müfteilün / müfteilün / fâilün” vezniyle yazılmıştır. Gül-i Sad-berg hakkında Pervin Aynagöz, “Bursalı Rahmi’nin Gül-i Sad-Berg’i Üzerine Bir Değerlendirme” adıyla bir yüksek lisans tezi hazırlamıştır.
Şah u Geda (Şâh u Dervîş). Eser İranlı şair Hilâlî-i Çağatâyî’nin aynı adlı eserinden tercüme edilmiş br mesnevidir. Eserin konusu Şah ve Gedâ arasında geçen sembolik bir aşk hikâyesidir. 1734 beyitten oluşan mesnevinin Manisa İl Halk (nr. 2711) ve Erzurum Atatürk Üniversitesi (Agâh Sırrı Levend, nr. 18) kütüphaneleriyle Londra British Museum’da (Or. nr. 7183) mevcut üç nüshası vardır. Sevim Birici bu üç nüshayı da göz önünde bulundurarak eser hakkında yüksek lisans tezi hazırlamıştır
Şehrengîz. Rahmî’nin müderris olarak bulunduğu Bursa Yenişehir’i anlatan 970’ten (1562-63) sonra yazdığı bir şehrengizidir. Eser her güzelin üçer beyitle tavsif edildiği toplam 279 beyitten oluşur. [12] Girişinde kâinatın yaratılışından ve aşktan bahsedilmektedir. “Asıl konunun işlendiği bölümde ise Rumeli'de bulunan Yenişehir'in güzelliklerinden ve buradaki önde gelen yirmi dört kişiden söz edilmektedir.” Eserin nüshaları Nuruosmaniye (nr. 4962, vr. 202a-205b), Yapı ve Kredi Bankası Sermet Çifter Araştırma (nr. 697, vr. 71b-77b) ve Konya Mevlânâ Müzesi kütüphanelerinde (Abdülbaki Gölpınarlı kitapları, nr. 124, vr. 31b-36a) dadır.
· Yârsuz peygûle-i hecr oldı çün mesken bana
· Karâr u sabr gitdi kaldı bâkî cism ü cân tenhâ
· Dehânun hasretiyle olmış idi dilde gam peydâ
· Kül idüp eczâmı yakmak oldı çünkim hû sana
· Sâkiyâ alsan ele bezm içre bir rengîn kadeh
· Derd-i hicrân ile kaldum nideyin âh meded
·
KAYNAKÇA
[1] Fatih Tığlı, RAHMİ,DİA, cilt: 34; sayfa: 422
[2] Yard. Doç. Dr. Mustafa Erdoğan, Bursalı Rahmî ve Divanı , Kültür Bakanlığı Yayınları 2011, shf. 24
[3] Yard. Doç. Dr. Mustafa Erdoğan, Bursalı Rahmî ve Divanı , Kültür Bakanlığı Yayınları 2011, shf. 24
[4] Yard. Doç. Dr. Mustafa Erdoğan, Bursalı Rahmî ve Divanı , Kültür Bakanlığı Yayınları 2011, shf. 24
[5] Fatih Tığlı, RAHMİ,DİA, cilt: 34; sayfa: 422
[6] Filiz Kılıç, Meşairü’ş-Şuara, İnceleme Tenkitli Metin, GÜSBE, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Doktora Tezi, Ankara, 1994, C. II, s.750
[7] Fatih Tığlı, RAHMİ,DİA, cilt: 34; sayfa: 422
[8] V. M. Kocatürk, Türk edebiyatı Tarihi, MEB, 1970. S. 367-370
[9] Yard. Doç. Dr. Mustafa Erdoğan, Bursalı Rahmî ve Divanı , Kültür Bakanlığı Yayınları 2011
[10] Yard. Doç. Dr. Mustafa Erdoğan, Bursalı Rahmî ve Divanı , Kültür Bakanlığı Yayınları 2011
[11] Gelibolulu Âlî, Künhü’l-Ahbâr, Tezkire Kısmı, Haz. Mustafa İsen, Ankara, 1994, s. 267
[12] Mustafa ERDOĞAN, Bursalı Rahmî ve Yenişehir Şehrengizi, dergipark.ulakbim.gov.tr/erdem/article/view/500004014