Künhü’l-Ahbar’dan
Tâli'î: Kastamonılıdur. Zamânında haylice şöhret bulmış ba'zılar Necâtî Beg merhûma mu'âdil tutmış. Ehl-i dil ü nükte-dân ve dergâh-ı 'âlî yeniçeri kitâbeti ile kâmrân bir kâbil-i vücûd imiş. Nazmuhu
Göreli tal'at-ı garrâsını ol sîm-berün
Çarhı batdı güneşün yıldızı düşdi kamerün
Keskin oldugı bu yeniçerinün
Dâ'imâ seyf-i kâtı'ı biledür
Yagdurur hasma tîr-i bârânı
Harbeden berk-i lâmi'i biledür
Zârdur gerçi nef'i de çokdur
Çok muzır var menâfi'i biledür
Bahtı kördür bu gün bu tâ'ifenün
Nereye varsa Tâli'î biledür
Merhûm Sultân Selîm bunlara ve Sücûdîye fütûhât te'lîfini emr eylemiş. İkisi dahi nazm u nesr ile birer eser komış. Ve illâ ol pâdişâh-ı zî-şânun tab'-ı 'âlîlerine muvâfık ve gâh u bî-gâh istimâ' u ısgâlarına lâyık olmamagın hîç birisi şöhret bulmamış. Yine bu bizâ'a ile iltifâten ser-vakt-i hâssa dâhil olurmış. Hâlâ ki kendü işti'âl-i nâr-ı gazâbından korkup duhûlden ibâ üzre olurmış. Esnâ-yı musâhabetde ur Tâli'înün boynını buyururlarsa benüm hâlüm nice olur diyu tereddüd kılurmış. Bu makûle vehm ü havf-ı hafiyye müeddâ olan ülfetden tecennüb ü ferâğat yegdür diyu çekinmiş. Vaktâ ki bu mazmûn sem'-i şerîf-i pâdişâhîye makrûn olur. Dâhil-i meclis olmaksızın da ol ma'nâ mukarrer degül midür. Ya'nî ki ur boynını dinilmek ülfet bahânesi yoğ iken dahi müyesser degül midür buyurmışlar. Mezbûrun nev'an ictinâbından âzürde-hâtır olmışlar. Ba'de zamânki bâlâda mestûr olan kıt'ayı dimiş. Husûsâ
Nereye varsa Tâli'î biledür
mısra'ını musarra' söylemiş idi. Ma'lûm oldı ki yeniçeri zümresi paşalarun evlerini basdukda dahi bile mi imiş buyuruldukda havfından bir tedârük idüp bile idüm ammâ def'-i fitne için varmış idüm diyü söyler ve bu havfla mansıbından ferâgat eyler. Az zamân geçmedin dâr-ı âhirete rıhlet eyler. (İsen, 1994:181)