Taşlıcalı Yahya Yusuf u Züleyha Mesnevisi

20.10.2014

 

Taşlıcalı Yahya Yusuf u Züleyha Mesnevisi

 

Taşlıcalı Yahya, 16. Yüzyılda  Fuzuli  gibi şairler ile çağdaş  Gülşen- i Envar ,  Şah u Geda , Yusuf u Zeliha ( Züleyha )  adlı  mesnevileri “Şehzade Mustafa Mersiyes”  ile ünlü Divan şairimizdir.

Taşılıcalı Yahya’nın divanı dışında iki Şehrengiz-i ve hamsesi vardır. Yahya Bey ana dili Türkçe olmayan pek çok şair içerisinde Türkçeyi en güzel kullanan birkaç şairden biridir. Hiçbir şiirinde ana dili Türkçe olan bir şairden geri kalmayan şiirleri bulunmaktadır. Bazı şiirlerinde Mevlana’ya olan sevgisini de dile getirmiş   “Mevlanâ Celâleddin , (1207-1273) pek çok Divan şairi gibi Yahya Beyi (XVI.) de derinden etkilemiştir.”[1]

Hamse: Yûsuf ve Zeliha, Şâh ü Gedâ, Gencîne-i Râz, Kitâb-i Usûl, Gülşen-i Envâr mesnevilerinden oluşur. Yusuf ve Zeliha ile Şâh ü Gedâ, uzun aşk konularını işleyen mesnevilerdir. Öteki üçü, çeşitli konuları ele alır. Yûsuf ve Zeliha ve Şâh ü Gedâ mesnevileri dışındakiler henüz yayımlanmamıştır.[2]

 

Yusuf u Züleyha (Zeliha):

Yahya Bey’in bu mesnevisi  Divan şairleri tarafından yazılmış en güzel Yusuf u Züleyha mesnevilerinden biridir. “Yusuf u Züleyha“, şairin en ünlü ve en sevilen mesnevisidir.

Konusunu kutsal kitaplardan, özellikle Kur’an-ı Kerim’den almış dinî ve anonim hikâyelerimizden biri olan bu hikâyenin kaynağı  Kur’an  ve  Tevrat’tır. İslam edebiyatında da bu konudaki ilk mesnevî Firdevs’iye aittir. Türk edebiyatında yazılan Mesnevilerin kaynağını ise Molla Cami’nin yazmış olduğu aynı adlı eser teşkil eder.

Yusuf u Zeliha mesnevîleri genellikle üç tema üzerine kurulur: 1. Yusuf’un kardeşlerinin ona karşı hasetleri ve sonuçta Yusuf’un başına gelenler, 2. Züleyha’nın tek taraflı beşeri aşkı, ayrılık ve özlemi, 3. Allah’a tevekkül, sevgi ve Allah korkusu (PALA: 1999, 420).

Yusuf u Züleyha  konusunda  çok sayıda mesnevi yazılmıştır. Agâh Sırrı Levend’in tespitine göre, Türk edebiyatında yüze yakın Yusuf u Züleyhâ mesnevisi yazılmıştır.” Yazılan manzum ve mensur onlarca Yusuf u Züleyha mesnevisinin konusu kutsal kaynaklardaki Yusuf Kıssasının ana teması ile benzerlikler arz etmekle beraber, hepsinin ayrı bir yazılış amacı, üslûbu ve anlatım şekli vardır”. [3]Taşlıcalı Yahya’nın yazdığı Yusuf u Züleyha Mesnevisi yüze yakın mesnevi içerisinde 16 yy da yazılmış diğer  Yusuf u Züleyha mesnevileri arasında en güzel olanlardandır. XVI. yüzyılda  Kemal Paşazade, Abdurrahman Gubarî, Şerifî ve Taşlıcalı Yahya 16 yy da Yusuf’u Züleyha Mesnevisi yazan şairlerdir. [4]

Kemal Paşazade’nin 7777 beyitten oluşan Yusuf u Züleyha mesnevisi, bu konuda yazılan mesnevilerin en ünlülerinden biridir.  Yahya Bey’in mesnevisi de çok beğenilen Yusuf’u Züleyha mesnevilerinden dir.

Taşlıcalı Yahya’nın Yûsuf u Zelîha, Mesnevisi  Mehmed Çavuşoğlu tarafından hazırlanan tenkitli neşri (İstanbul 1979) da yayınlanmıştır. Buy eser 5179 beyit­ten meydana gelir.  Şair, eserin sebeb-i telif bölümünde  eserini genç yaşında aşka düşüp terk-i diyar etmesi dolayısıyla Mısır’a var­dığında yazdığını belirtir.[5]

Yahya Bey konu­yu beşerî ölçüler içinde ele almaya çalış­mış, dil ve üslûp bakımından özgün sayı­labilecek bir eser meydana getirmiştir.

Taşlıcalı Yahya  mesnevisini, ömrünün sonlarına doğru yazdığı ustalık döneminde yazmıştır.  Yahya Bey, Yusuf u Züleyha mesnevilerinin genel çerçevesine uymakla birlikte eseri­ne kendi edasını yansıtabilmiştir. Daha önce yazılmış olan Yusuf u Züleyha eserlerini oku­yan şair, bu eserlerden çok etkilenir ve içinde olayın geçtiği mekânı görme arzusu uyanır. Bu sebeple Mısır’a gider. Orada gördüğü güzellikler karşısında büyülenir ve bu hayran­lık duygusunun etkisiyle Yusuf u Züleyha adlı eserini yazar. Eser, tarih içinde tükenmeden ilerleyen aşk, macera, entrika, aile bağları, devlet yönetimi, şehir hayatı, baba duygusu, in­sanın kendi duygularıyla sınava girmesi gibi pek çok konuyu içerir. Yahya Bey bu konuyu oldukça başarılı bir biçimde işler. Özellikle aşk ve ihtiras sahnelerinde dikkate değer bir sanatçılık örneği gösterir.

Kur’an-ı Kerim’ de sözü edilen  Yusuf’un hikâyesi  hem ilahi hem de dünyevi  ve bedeni i bir aşk ve ihtiras hikâyesidir. İran Edebiyatı’nda dini-tasavvufi inanışlarla birleştirilen hikâye aslında bir İbrani menkıbesidir. Yahya Bey bunlara rağmen orijinal bir eser meydana getirmiş,  eserinde  Kıssa-i Yusuf’un değişmeyen kanlı olaylarından da söz ettiği halde  esere kendinden çok şey katmıştır.

Yahya Bey’in bu eseri özellikle aşk ve ihtiras sahneleriyle esere özgün bir hava katmıştır.  Şair, bu eserinde daha çok  beşeri bir aşkı işlemeye yönelmiştir. Züleyha bu eserde  aşk ve ihtirasın sembolü haline gelir.  Yusuf ise dini ve ahlaki inanışlarıyla Züleyha’nın aşk ve ihtiras duygularına direnen bir erdem ve  nefsine hâkim inanç adamı hüviyetinde anlatılır.

YUSUF’U ZÜLEYHA’NIN ÖZETİ

Âdem Peygamber, ruhlar âleminde Yusuf’un güzelliğini görüp ona hayran olur. Başka peygamberler de bu durumdadır. Ancak Allah, Yusuf’u Yakup’a ihsan eder ve Yusuf, Yakup’un on ikinci oğlu olarak dünyaya gelir. İki yaşındayken annesi ölür. Yakup, bakması için onu amcasının kızı İnase’ye teslim eder. İnase onu sevgi ve şefkatle büyütür. Aradan zaman geçip Yakup, Yusuf’u isteyince İnase vermek is­temez. Yusuf, ölünceye kadar halası İnase’nin yanında kalır. İnase’nin ölümünden sonra Yakup, oğluna kavuşur. Uzun yıllar çocuğu olmadığı için üzülen Mağrip şahı Taymus’un, bir kızı dünyaya gelir. Züleyha adındaki bu kızın güzelliği dillere des­tandır. Züleyha bir gece rüyasında gördüğü bir güzele âşık olur. Öyle ki hastalanıp yataklara düşer. Her ne kadar bu hâlini saklamaya çalışsa da sararıp solan ve günden güne eriyip giden Züleyha’nın âşık olduğu anlaşılır. Annesi ve dadısı onu aşkından vazgeçirmeye çalışsalar da o, aşkından dönmez. Bir gece rüyasında yine o güzeli gö­rür ve ondan kendisini beklemesi gerektiği telkinini duyar. Züleyha’nın durumun­dan haberdar olan babası, kontrol edebilmek maksadıyla onu tek başına karanlık bir yerde tutmaya başlar. İki yıl süren bu tecrit hâlinden sonra yine rüyasında âşık ol­duğu güzelin Mısır azizi olduğunu öğrenir. Bundan sonra Züleyha eski hâline dö­ner, neşelenir. Züleyha’nın babası bir mektupla durumu Mısır azizine bildirir. Mısır azizi bu duruma çok sevinir. Mısır sultanı, Züleyha’yı kendisine göndermesini ister.

Bunun üzerine Züleyha çeyiziyle birlikte Mısır’a gider. Mısır azizi büyük bir törenle kendisini karşılar, evlenirler. Ama bu aziz, Züleyha’nın rüyasında görüp âşık olduğu kişi değildir. Kocası her ne kadar uğruna kul köle olsa da Züleyha onu bir türlü sev­mez. Çünkü o rüyasında gördüğü güzelin aşkıyla yanıp tutuşmaktadır. Gaipten ge­len bir ses sürekli ona sabretmesi gerektiğini telkin etmektedir.

Bir gece Yusuf rüyasında güneş ve ayın on bir yıldızla birlikte kendisine secde et­tiklerini görür. Rüyayı yorumlayan babası, bu rüyadan kardeşlerine bahsetmemesi konusunda onu uyarır. Ancak rüyayı anlattığı bir arkadaşı, kardeşlerine aktarır. Bu­nun üzerine kardeşleri kıskançlıkla onu yok etmeye karar verirler. Gezmeye götür­me bahanesiyle Yakup’u güçlükle ikna ederler ve Yusuf’u bir kuyuya atarlar. Üç gün üç gece kuyuda kalan Yusuf’u bir kervan oradan kurtarır ve köle olarak satmak üze­re alıkoyarlar. Bu sırada durumunu öğrenmek için gelen kardeşleri, onun kendi kö­leleri olduğunu, isterlerse kervana satabileceklerini söyleyerek on altı dirhem karşı­lığında Yusuf’u satarlar. Kervan Mısır’a vardığında güzelliği dillere destan olan bir kölenin de bu kervanda bulunduğunu öğrenen halk, bu güzeli görmek için topla­nır. Bu sırada Züleyha da bu köleyi görür ve onun rüyasında âşık olduğu güzel ol­duğunu anlar. Bir servet ödeyip tacirlerden onu köle olarak satın alır. Ancak ne ka­dar uğraşsa da uğruna köşkler, saraylar yaptırsa da Yusuf’u aşkına karşılık verme­si konusunda razı edemez. Onu razı etmek uğruna yaptırdığı ve her birine kendile­rinin tasvirlerini nakşettirdiği yedi odalı bir sarayda Yusuf’u ikna etmeye çalışırken Yusuf’un kayıtsızlığı üzerine kendini hançerle öldürmeye kalkışır. Yusuf buna en­gel olur. Yusuf, bu baskıdan kurtulmak üzere kaçarcasına kapıdan çıkarken Züleyha, eteğine yapışır ve yırtılan eteği Züleyha’nın elinde kalır. Daha sonra Yusuf’u azizin yanında gören Züleyha, her şeyi azize anlattığını sanarak Yusuf’un kendisine saldır­dığını söyler. Bu iftira üzerine aziz, Yusuf’un zindana atılmasını emreder. Bu sırada orada bulunan üç aylık bir bebek, azize acele karar vermemesini, eteğin önden yır- tıldıysa Yusuf’un, arkadan yırtıldıysa Züleyha’nın suçlu olacağını söyler. Bunu dü­şünen aziz, Yusuf’un suçlu olmadığını anlar ve bu durumdan kimseye bahsetme­mesini ister. Ama bir şekilde bu durum halk arasına yayılır ve olayı duyan herkes Züleyha’yı ayıplar. Züleyha da onlara bir ziyafet verir ve yemek esnasında Yusuf’u onlara gösterir. Yusuf’un güzelliği karşısında bütün kadınlar ellerindeki bıçaklarla parmaklarını keserler ve Züleyha’ya hak verirler. Bu sefer de kendileri Yusuf’a âşık olup, onu aşklarına karşılık vermesi için ikna etmeye çalışırlar. Karşılık göremeyin­ce de Züleyha’ya onu zindana attırmasını belki bu şekilde karşılık vereceğini söyler­ler. Züleyha, azize yalvarıp Yusuf’u zindana attırır. Yusuf, Züleyha’nın zulmünden kurtulduğu için mutlu olur. Züleyha ise sonradan yaptığına pişman olur. Geceleri­ni zindanda Yusuf’u seyrederek geçirir. Bu durum yıllarca devam eder. Mısır sulta­nının gördüğü, Mısır’ın yedi bereketli yılına ve sonrasında gelecek yedi kurak yılı­na delalet eden rüyasını yorumlayınca zindandan kurtulur ve Mısıra aziz olur. Ko­cası ölen Züleyha ise Yusuf’un aşkıyla yokluk ve sefalet içinde yaşlanmış, güzelliğini kaybetmiştir. Bir şekilde karşısına çıkmayı başaran Züleyha’nın hâline acıyan Yusuf, duasıyla onun eski güzelliğine kavuşmasına yardımcı olur ve onunla evlenir. Ancak bu kez de Züleyha, Yusuf’un aşkına karşılık vermez. Onun dünya nimetlerinden el çektiğini gören Yusuf, bir saray yaptırarak Züleyha’nın rahat bir şekilde yaşamasını temin eder. Böylece yıllar geçer. Bir gün Yusuf, ata binmeye hazırlanırken Cebrail, onun vadesinin dolduğu haberini getirir. Buna çok sevinen Yusuf, Cebrail’in elinden aldığı elmayı koklayarak ruhunu teslim eder. Halk, Yusuf’un ölümüne üzülür. Züleyha ise sevgilisinin mezarının başında yas tutar.

Taşlıcalı Yahya İle ilgili linkler 

 Taşlıcalı Yahya Hayatı ve Edebi Kişiliği

 Gencine-i Raz Mesnevisi Taşlıcalı Yahya

Taşlıcalı Yahya Kitab-ı Usul ile Edirne ve İstanbul Şehrengizleri

 Taşlıcalı Yahya Bey Divanı

 Taşlıcalı Yahya Gülşen- i Envar ( Alıntılar Özet ve Hakkında Bilgile

 Taşlıcalı Yahya Şah u Geda Konusu Hakkında Bilgiler

Taşlıcalı Yahya Şah u Geda Mesnevisinin Özeti

Taşlıcalı Yahya Yusuf u Zeliha ( Züleyha ) Mesnevisi

 Taşlıcalı Yahya Seçilmiş Şiirleri

YUSUF U ZÜLEYHA İLE İLGİLİ BAŞLIKLAR VE LİNKLERİMİZ 

NAHİFİ YUSUF U ZÜLEYHA MESNEVİSİ
Hamdullah Hamdi Yusuf u 
Züleyha Mesnevisi Ve Hamsesi

Taşlıcalı Yahya Yusuf u Züleyha Mesnevisi

Şeyyad Hamza Yusufu Züleyha Ve Diğer Eserleri

Yusuf-u Züleyha'dan

YUSUF U ZÜLEYHA MESNEVİSİ’inden

Yusuf ve Züleyha Kıssası ve Ana Hatları DOÇ. DR. NURULLAH ÇETİN

Ahsenü' l Kassas En Güzel Kııssa ve Hz Yusuf

Gürg-i Yusuf

KAYNAKÇA 

 

[1] Şahametin Kuzucular, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/taslicali-yahya-hayati-ve-edebi-kisiligi/74197

[2] İdris Güven KAYA, DUKAGİN-ZADE TAŞLICALI YAHYA BEY’İN ESERLERİNDE MEVLANA CELÂLEDDİN, https://www.turkishstudies.net/Makaleler/7531460_SHF, 358

[3] Dr. İdris KADIOĞLU, DİYARBAKIRLI AHMEDÎ,YÛSUF U ZÜLEYHÂ, Kültür Bakanlığı, KÜLTÜR ESERLERİ ISBN 978-975-17-3430-3 Ankara – 2009

[4] Şahametin Kuzucular,  https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/taslicali-yahya-hayati-ve-edebi-kisiligi/74197

[5] Bayram Alİ Kaya, islam ans. cilt, 40

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar