Yusuf ve Züleyha Kıssası ve Ana Hatları DOÇ. DR. NURULLAH ÇETİN

24.08.2016

 

 

Bu Yazıda ( DOÇ. DR. NURULLAH ÇETİN "YENİ TÜRK ŞAİRİNİN "YUSUF VE ZÜLEYHA HİKÂYESİ DUYARLIĞI, " Adlı Çalışmasından Önemli ölçüde İstifade edilmiştir. Kendisine Teşekkür ediyoruz.

DOÇ. DR. NURULLAH ÇETİN "YENİ TÜRK ŞAİRİNİN "YUSUF VE ZÜLEYHA HİKÂYESİ DUYARLIĞI,

---------------

Hikaye ilk olarak bazı unsurlarıyla M.Ö.14. yüzyılda eski bir Mısır hikâyesinde yer almıştır. Ayrıca Tevrat'ın ilk kitabı "Tekvin - bab 0-50"de de geniş biçimde yer almıştır. İncil'de ise "Resullerin İşleri, bab 7"de kısaca yer almıştır.

İslâm toplumları da Kur'an'daki şeklini esas alarak hem pek çok tefsirlere hem de özellikle mesnevî NazımTürlerinde edebiyatlarına konu edine gelmişlerdir.

"Yusuf ve Züleyha" hikâyesini Batılılar genellikle Tevrat, Doğulu İslâm toplumları da Kur'an kaynaklı anlatı ve bilgilere dayalı olarak işlemişlerdir. İslâm inancına göre Kur 'an 'dan önceki İlâhî kitapların asılları kaybolduğu ya da bozulduğu, içlerine insan düşünceleri ve bilgileri karıştırıldığı için onlar geçerliliklerini kaybetmiştir. Onun için Müslüman edebiyatçılar bu konuyu işlerken Kur'an'da anlatılan bilgileri esas alırlar. Ancak buna rağmen kimi Müslüman edebiyatçılar Tevrat'tan da bazı motifleri alıp eserlerinde kullanmışlardır.

 

Yusuf ve Züleyha Kıssası’nın Ana Hatları

 

Doğu İslâm edebiyatlarının Kur'an ve diğer kaynaklardan yararlanarak temel aldıkları Yusuf ve Züleyha kıssası ana hatlarıyla şöyledir:

Ken'an (Filistin) diyarında yaşamakta olan Yakup peygamberin Râhil adlı karısından olma oğlu Yusuf, çocukluğunda rüyasında on bir yıldız, güneş ve ayın kendisine secde ettiğini görür. Yusuf’un Bünyamin adlı bir öz ve on bir de üvey kardeşi bulunmaktadır. Kardeşleri kendinden büyüktür. On bir yıldız Yusuf’un on bir kardeşinin sembolüdür. Bunların kendisine secde etmesi Yusuf’un onlara üstün olacağının işaretidir. Hz. Yakup oğluna bu rüyasını kardeşlerine açmamasını söyler. Çünkü şeytan insana düşmandır ve kardeşlerine vesvese verip kalplerine kıskançlık düşürebilir ve ona bir hile yapabilirler. Cenabı-ı Hak Yusuf a peygamberlik ve büyük bir devlet verecektir. Hz. Yakup oğullan içinde en güzel ve en akıllı olan Yusuf u sevmektedir. Bu durum üvey kardeşlerin kıskançlığına sebep olur, babalarını açıkça bir şaşkınlık içinde bulunmakla suçlarlar ve Yusuf u ortadan kaldırmaya karar verirler. Bir gün hile ile onu kıra gezmeye çıkarttıklarında kör bir kuyuya atarlar. Gömleğine bir hayvan kanı bulaştırırlar. Eve geri döndüklerinde babalarına yalan söyleyerek ona kanlı bir gömlek uzatırlar ve Yusuf’un bir kurt tarafından parçalandığını söylerler. Yakup bu yalana inanmaz ama elinden de bir şey gelmez ve külbe-i ahzânında yıllarca Yusuf’un hasretiyle ağlaya ağlaya gözlerini kaybeder.

Mısır'a doğru gitmekte olan bir kervandan bir kişi, su almak için kuyuya kova saldığında orada Yusuf u bulur ve onu kuyudan çıkarır. Olan biteni uzaktan gizlice takip eden kardeşleri hemen yanaşıp Yusuf u ucuz bir fiyatla kervana köle olarak satarlar. Kervan sahipleri de Yusuf u Mısır'a götürüp köle olarak satılığa çıkarırlar. Bu sırada Mısır hükümdarı Reyyân İbn-i Velid adında biridir. Onun baş veziri, maliye bakanı olan ve "Aziz" denilen Katifer, Yusuf’u eşi Züleyha'nın ısrarı üzerine ağırlığı miktarı altın karşılığında satın alır. Bu sıralarda Yusuf, 18 yaşında bulunuyordu.

Yusuf gelişip olgun bir delikanlı olduğunda güzelliği ve yakışıklılığı ile dikkatleri üzerinde toplar. Mağrip melikesi iken Mısır Azizinin eşi olan Züleyha ("Zeliha" da denir) da Yusuf a sırılsıklam âşık olur ve onu kendisiyle cinsel ilişkiye zorlar. Yusuf ise bu teklifi reddedip kesinlikle izin vermez. Züleyha Yusuf’u daha önce rüyasında görüp âşık olmuştu. Mağrip sultanının kızı iken güzelliği dillere destan olmuş ve kendisini birçok hükümdar istemesine rağmen o kimseyle evlenmek istememiş ve sonunda babası onu Mısır Azizi ile evlendirmişti. Züleyha, aşkıyla ülkenin önde gelen üst tabaka hanımlarının dillerine düşer. Bir gün onlara bir davet verir. Meyve yedikleri bir sırada Yusufu da içeri çağırtır. Orada bulunan kadınlar Yusufun eşsiz güzelliği karşısında kendilerini kaybedip büyük bir hayranlıkla bakarken meyve soydukları bıçakla ellerini keserler.

Bir başka gün Züleyha, yalnız kaldıkları bir sırada Yusuf u mahrem odasına çağırtır ve ona sahip olmak ister. Yusuf büyük bir ürküntüyle odadan kaçmak isterken Züleyha peşinden koşar ve gömleğine yapışır. Bu kovalamaca esnasında Yusufun gömleği yırtılır ve azizle karşı karşıya gelirler. Züleyha korkusundan Yusuf a iftira atıp onu kendisine tecavüz etmeye çalışmakla suçlar. Bu iftira üzerine aziz, Yusuf u zindana attırır. Yusufun yedi yıl süreyle kaldığı zindanda Allah kendisine rüya yorumlama bilgisini verir. Orada mahpusların rüyalarını tabir eder.

Mısır hükümdarının gördüğü bir rüyaya göre yedi cılız inek yedi semiz ineği yemekte, yedi kuru başak da yedi yeşil başağı sarmaktadır. Bu rüyayı yedi yıl bereketten sonra yedi yıl kıtlık olacağı şeklinde en gerçekçi biçimde Yusuf yorumlar. Nitekim dediği gibi de olur. Hükümdar bu tutarlı yorum üzerine Yusuf u zindandan çıkarıp ülkesinin maliye bakanı yapar. Bu sıralarda otuz yaşlarındadır. Böylece Yusuf köle olarak geldiği Mısır'a sultan olur. Zamanla Yusuf’un bir iftira sonucu hapse girdiği anlaşılır ve bu arada Hükümdar ölür. Züleyha'nın Yusuf’a olan aşkı hâlâ sönmemiştir.

Bütün mal varlığını Yusuf tan haber getirenlere bağışlar. Yusuf tan başka bir şey düşünmez. Yusuf, rüyanın işaret ettiği gibi bereketli geçen yedi yıl boyunca biriktirdiği erzakı takip eden yedi yıllık kıtlık vaktinde halka âdil bir şekilde dağıtır. Kıtlıktan etkilenen Yusuf’un kardeşleri de Mısır'a erzak almaya gelirler. Yusuf onları tanırsa da kendini açığa vurmaz. Onlara gereken iyilik ve yardımı gösterip yeteri kadar erzak verir. Tekrar gelişlerinde onlardan baba bir kardeşlerini de getirmelerini ister. Yakup onun da kaybolmasından korkarak Bünyamin'i göndermek istemezse de istemeye istemeye onu göndermeye razı olur. Bünyamin geldiğinde onu bir hileyle, hükümdarın tasını onun erzak yüküne gizlice saplayıp sonra da düzmece bir hırsızlık suçlamasıyla kendi yanında bırakır. Kardeşlerine de kendi gömleğini verip bunu babalarına takdim etmelerini ister. Bünyamin'in de elinden çıktığına üzülen Yakup

Yusuf’un gömleğini alıp oğlunun kokusunu hisseder ve onu ağlaya ağlaya kör olmuş gözüne sürer sürmez gözleri birden açılır. Yusuf’un kayboluşunun üzerinden yirmi bir yıl geçer. Kardeşleri onun sağ olmadığını zannediyorlardı. Yakup ise Yusufun çocukken gördüğü rüyayı hatırlıyor ve buna göre kardeşlerinin mutlaka bir gün Yusuf a secde edeceklerine inanıyordu. Yakup eşi ve bütün çocuklarını toplayıp Mısır'a gider. Oraya vardıklarında kardeşleri Yusuf’u yere eğilerek selâmlayıp saygılarını sunarlar. Böylece rüyadaki kardeşlerin ona secde etmeleri gerçekleşmiş olur. Yusuf da gerçek kimliğini açıklar ve böylece aile yeniden birleşmiş olur.


DİVAN EDEBİYATINDA YAZILMIŞ BAŞLICA YUSUF U ZÜLEYHA KISSALARI

Haliloğlu Ali (M. 1235),Şeyyad Hamza (13. yy), Süle Fakih (14.yy) Ahmed (14.yy), Rabguzî (M.1311), Hamzavî (l.yy), Erzurumlu Darir (M.1366-67), Kırımlı Abdülmecid (14.yy); Ahmedî (6.1412), Şeyhoğlu Mustafa (15.yy), Dür Big (15. yy Çağatayca), Hataî (15.yy), Çakerî Sinan Çelebi (15.yy), Behiştî Ahmed Sinan (15.yy), Kemalpaşazade (ö. 155), Hamidî (1516 Çağatayca), Celilî (16.yy), Likaî (16.yy), Nimetullah(16.yy), Taşlıcalı Yahya (Ö.1582), Halife ( ö. 1572), Kami Mehmed (Ö.1545), Ziyaî Yusuf Çelebi (Ö.1543), Şikârı (Ö.1584), Manastırlı Kadı Sinan (16.yy), Abdurrahman Gubarî (Ö.1566), Havaî Mustafa (ö. 1608), Zihnî Abdü'd-Delil (Ö.1622), Rifatî Abdülhayy (Ö.1669), Havaî Abdurrahman (Ö.1710), Köprülüzade Esad Paşa (Ö.1726),Ahmed Mürşidî (Ö.1760), Molla Hasan (1761), Süleyman Tevfık Bey(19.yy), Mehmed İzzet Paşa (ö. 1911).

Bu Yazı için : DOÇ. DR. NURULLAH ÇETİN "YENİ TÜRK ŞAİRİNİN "YUSUF VE ZÜLEYHA HİKÂYESİ DUYARLIĞI, " Adlı Çalışmasından Önemli ölçüde İstifade edilmiştir. Kendisine Teşekkür ediyoruz.

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar