Vadi Koyak
Osmanlıca yazışlı vâdî : ﻭﺍﺩﻯ
Vâdî, Arapça kökenli bir sözcüktür. Vadi gerçek anlamı ile iki dağ arasında bulunan çukur arazi, geçit, nehir yatağı, dere boyu, mecrâ, boğaz, kanyon anlamlarındadır. Vadiler akarsular, ırmaklar, depremler veya diğer coğrafik sebepler ile oluşan yeryüzü şekillerdir. Vadiler genellikle akarsuların dağları veya tepeleri yanlamasına veya derinlemesine aşındırması ile oluşur. Coğrafik manadaki vadi sözcüğünün Türkçedeki karşılığı koyak sözcüğüdür.
Vâdi sözcüğü soyut ve mecaz anlamda çalışma alanı, tutulan yol, tutum, tarz, eda anlamlarında da kullanılmıştır. Edebiyat ve divan şiirinde vâdî sözcüğü daha ziyade değişmeceli ve soyut anlamları ile karşımıza çıkmaktadır.
Gezer vâdî ve vâdî nâle peymâ turfa vahşîsin
Bu vâdilerde kimdir söyleye üstadın ey bülbül Naili Kadim
Naili’nin bu beytinde vâdi; gerçek ve mecaz pek çok anlama gelecek şekilde kullanılmıştır.
Tarz-ı nâdide reviş , gayr-i müşahid cünbiş
Geldi bir vâdi ile gülşene dâmen – be meyân Sabit
Sabit’in bu beytinde vadi sözcüğü eda, tarz, usul anlamında kullanılmıştır.
Eder her şahsı Hak rûhundan ilhâmât ile âgâh
Bu yolda vâdi-i inkâra gitmek nâ-revâdır hep Leskofçalı Gālib.
Ya Rab dilimi sehv-ü hatâdan sakla
Endîşemi tezvîr-ü riyâdan sakla
Basdım reh-i vâdî-i rubâîye kadem
Tan'ı har-ı nâdân-ı dü-pâdan sakla Nef'î
Cûybâr-ı vâdî-i gam eşk-i çeşm-i ter yiter
Rûy-ı zerd ol cûybâra berg-i nîlûfer yiter Baki'
Yine vâdî-i hışm ü çengi çeşm-i bî-amân tutmuş
Per-i Cibrîli zülf ol kahramâna sâyebân tutmuş Şeyh Galip
Çâk-ı sînem seyl-i eşkün dem-be-dem vâdîsidür
Suları hûnin akarsa nola gam vâdîsidür Şeyhülislam Yahya