Varidat Şeyh Bedrettin

18.03.2015

 

Şeyh Bedreddin İslâm tasavvufunun Vahdet-i Vücud okuluna mensup ünlü Türk mutasavvıftır eserlerini de bu noktadan hareketle vermiştir. Söylentilere bakılırsa eserlerinin pek çoğu  yakıldığı veya gizlendiği için günümüze ulaşamamıştır.  Günümüze ulaşan eserlerinin içersinde en önemlisi Varidat adlı eseridir.

Eser de işlenen konular Şeyh’in düşüncelerini ortaya koyan konulardır.

“Âhiret  işleri, cahillerin  iddia ettiği gibi değildir. O  işler  gayb   ve  meleklerin  dünyasıyla  ilgili  olup, gözle görülen dünyayla ilgili değildir. Cennet,  köşkler,  ağaçlar,  huriler, mallar, ırmaklar, meyvalar, azap, ateş ve benzerleri rivayetlerde  söylendiği  ve  gibi, sadece görüntülerle  izah edilemez; onların başka anlamları da vardır. Bu anlamları, velilerin hâlisleri bilmektedirler.[1]

Ölümünden sonra eserlerinin birçoğu gizlenmiş veya kaybolmuştur. Menakıpnamelere göre 48, başka kaynaklara göre 38 yapıtı vardır. [2] Bazı yapıtlarının adı bilinmekle beraber günümüze ulaşmamıştır. En iyi incelenmiş yapıtı Varidat’ tır.

  • Varidat

  • Cami’ü’l-fusuleyn

  • Letai'fü’l-işarât

  • et-Teshil

  • Meserretü’l-kulûb

  • Unkudü’l-cevahir

  • Çerağu'l-fütuh

  • Nurü'l-kulub

VARİDAT'TAN ÖRNEKLER

Bezmi Nusret Kaygusuz’un Şeyh Bedreddin Simaveni, (1957) çevirisinden: [3]

“Var olmak ve yok olmak, bir suretin bir maddeden gitmesi ve yerine bir diğerinin gelmesinden ibarettir. Bu da öncesiz ve sonrasızdır. Ondan dolayı dünya ve ahret itibari bir şeydir. Görülen suretler fani sayılan dünya; görünmeyenler için baki telakki edilen ahrettir. Hakikatte bunların her ikisi için de tükenme yoktur. Fakat itibar galibe olduğundan dünyaya tüken, ahrete de kalım denilmiştir.” (Nusret Kaygusuz,agy., s.146)

“Dünya ve ahret birbirlerinin mukabilidir. Her şeyin başlangıcına Dünya, sonuna da Ahiret denilir. Mesela zina, rakı ve şarap gibi şeylerle ilk önce tatlı bir lezzet hâsıl olur. Fakat bu sevincin ardından insana bir rezalet ve pişmanlık gelir. İşte bu lezzete Dünya, o pişmanlığa da ahret ismi verilir. Hâlbuki bunların her ikisi de bu dünyada vaki olmaktadır. Bütün işleri ve onları takip eden neticeleri buna kıyas edebilirsin.” (Nusret Kaygusuz, agy., s.166)

“Kuran'da bahsi geçen huriler, köşkler, ırmaklar, ağaçlar ve benzeri şeylerin kâffesi (hepsi) cisim âleminde değil, hayal âleminde gerçeklenir. (Nusret Kaygusuz ,agy., s.122) Çirkin ve iğrenç her şeye Cehennem ve ateş denildiği gibi, yüksek ve şerefli her mertebeye de Cennet ismi verilir.” Nusret Kaygusuz ,(agy., s.151)

“Bizim bildiğimize göre, kıyamet zatın, zuhuru ve sıfat saltanatının sönmesidir. Eğer sen dilersen ölen herhangi birisi için 'kıyamet koptu' diyebilirsin. Haşir de, ölünün benzerini dünyaya getirmektir. (agy.,s.153) Halkın zanneylediği üzere cesetlerin haşri, yani gövdelerin tekrar dirilip mahşere çıkması olanaksızdır. Meğerki zaman gelsin de dünyada insan cinsinden kimse kalmasın. Ondan sonra anasız babasız topraktan bir insan doğsun ve yine tenasül (cinsiyet) başlasın.” (Nusret Kaygusuz ,agy., s.129) 

“İnsandaki algıların, biliş ve tasarrufların gerek mücedderat (soyutluk-İ.K.) denilen ruhani şeylerde, gerek onların daha üstlerinde bulunması imkânsızdır. Saltık varlık (``Mutlak' olan, Tanrı-İ.K.) için bu kemalat ancak insan mertebesinde hâsıl olur. Başka mertebede olmaz. İnsan saltık varlığın sadık ve parlak bir aynasıdır... Tüm akıl, tüm nefs ve bunların üstünde mertebeler insanın üstünde zuhur etmedikçe, insan gibi birşeyi bilmenin ve algılamanın onlar için (Melekler kastediliyor) imkanı yoktur.” (Nusret Kaygusuz ,agy., s.161-162) 

“Bütün Âlem kendisini örgüleyen cüzleriyle (parçalarıyla) birlikte sapasağlam bir insan gibidir. Ucu bucağı bulunmayan bu boşluk içindeki büyük ve küçük herhangi bir şeyin diğerlerine çok kuvvetli bir bağlantısı ve hafiflenemeyecek birçok tesirleri vardır. Bu Âlemin düzenine sebep olan şey, onun bu rabıtalı hal üzere kurulmuş olmasıdır.” (Nusret Kaygusuz ,agy., s.167)

Tanrı dünyayı yarattı ve insanlara verdi. Demek ki; dünyanın toprağı ve bu toprağın bütün ürünleri insanların ortak malıdır. Ben senin evinde kendi evim gibi oturabilmeliyim, sen benim eşyamı kendi eşyan gibi kullanabilmelisin. Çünkü bütün bunlar hepimiz içindir ve hepimizin malıdır.  (Nusret Kaygusuz ,agy., s.124) 

Ölmezden önce ölmek, dünyanın zevklerinden ve hayvani hırs ve şehvetlerinden sakınmaktır. Onu yapabilen insan, şüphesiz ki; hakiki varlık ile birleşir. Ve sonsuz hayat ile diri olur. Ancak insanlar dünyanın bin bir türlü çekici ve aldatıcı zevkinden, çeşit çeşit yakıcı hırslarından ayrılmadıkları için buna gönül vermezler.“Hakka erişmek, insanın kendi saf varlığına erişmesi demektir. Ancak bu yolları gösteren bilim adamlarına karşı saygılı olmak yerinde olur. Ama bu yolları gösteriyoruz diye, ortaya çıkan 'hatip, imam ve ilim adam gibi cemaat büyüklerinin dileği Hak olmazsa, bunlardan uzaklaşmak gerekir.” (agy., s.125) 



İLGİLİ LİNKLER


Şeyh Bedrettin Hayatı İsyanı ve Fikirleri

Şeyh Bedrettin'in Fikirleri T. Münzer Hegel ve Reform Hareketlerine Tesirleri

Varidat Şeyh Bedrettin

ŞEYH BEDRETTİN-İ SİMAVİYE GAZEL

 

KAYNAKÇA 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar