Yunus Emre Divanları Nüshaları Hakkında Çalışmalar ve Divan'ından Seçmeler

16.03.2015



 Yunus Emre’nin   şiirleri bir divanda  toplanmıştır.  Yunus Emre’nin şiirleri  hem aruz ölçüsüne hem de hece ölçüsüne ve durak sistemine uyabilecek bir ustalıkla yazılmıştır.  Yunus Eme divanına ait birçok  nüsha  bulunur bunların en belli başlı olanları Fatih nüshası, Nuruosmaniye nüshası, Yahya Efendi nüshası, Kahraman (Karaman?) nüshası, Balıkesir nüshası, Niyazi Mısrî  nüshası, Bursa nüshasıdır.

1-Fatih Nüshası: [1]

Yunus Emre’nin en çok bilinen eseri divanıdır. Fakat bu eserin aslını veya en eski nüshasını  tespit etmek çok zordur. Yunus Emre Divanı’nın  Türkiye, dünya veya şahıs kütüphanelerinde elliden fazla yazma nüshası bulunmaktadır. Bu eserler daha sonra şifahi olarak derlenmiş veya bir yazmadan istinsah edilmiş nüshalardır.

Bugüne kadar yapılan araştırmalarda Yunus Emre’nin kendi kaleminden çıkmış bir nüshaya rastlanmamıştır. Eski ve yeni el yazması Yunus Emre divanları içinde 15. y.y. da istinsah edildiği anlaşılan  Süleymaniye Kütüphanesi- Fatih bölümünde bulunan el yazması nüshadır.
Fatih nüshası istinsah tarihi belli olmamakla birlikte, yazı karakteri, imla ve kâğıt özellikleri  yönüyle 15. y.y özelliklerdi arz etmektedir. Huruf-u Hece usulüne göre tertip edilen bu eser,  her yönüyle 15. y.y özelliklerdi arz etmektedir. Huruf-u Hece usulüne göre tertip edilen bu eser, bilinen Yunus Emre Divanlarının  en iyisidir, ancak istinsah edeni bilinmemektedir. Bu eser Süleymaniye Kütüphanesi- Fatih Kitapları bölümünde 3889 no’da kayıtlıdır. 210 yapraklı olan Divan nesih yazılı olup, içinde 203 adet şiir bulunmaktadır.

2-Nuruosmaniye Nüshası:
Nuruosmaniye Kütüphanesi 4904 no’da kayıtlıdır. 315 yapraktan müteşekkildir ve içerisinde 219 adet şiir  bulunmaktadır. İstinsah tarihi  H.940, M.1534 dür.

3-Yahya Efendi Nüshası:
Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Hahmud Efendi bölümünde 3480 no’da kayıtlıdır. 107 yapraktan oluşan  bu Divan’da 302 şiir yer almaktadır. 16.y.y.da istinsah edilmiştir.

4- Karaman Nüshası :
Karaman nüshası olarak bilinen  bu nüsha Merhum Baha Kayserilioğlu’nun elindeki nüshadır.

5-Balıkesir Nüshası:
Bu nüsha Balıkesir İl Halk Kütüphanesi  451 no’da kayıtlıdır.

 

6-Niyazı Mısri nüshası:
Topkapı Sarayı Müzesi, Hazine Kütüphanesinde 303 numarada kayıtlıdır. Şerh-i Gazel-i Yunus Emre adlı bu nüsha H.1127 tarihinde istinsah edilmiş olup, 16 yapraktan oluşmuş ve nesih yazı ile yazılmıştır.

7-Bursa Nüshası:
Bursa İl Halk Kütüphanesi Eski Eserler Bölümünde 882 numarada kayıtlıdır. Nesih Yazı ile yazılmış olan bu nüshada 120 şiir bulunmaktadır ve 53 yapraktan oluşmuştur. [2]

Yunus Emre’nin divanı hakkında çok sayıda çalışma yapılmıştır. Yunus Emre üzerine yapılan ilk bilimsel çalışma Fuat Köprülü'nün, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar (İlk basımı: Matbaa-i Âmire, İstanbul 1919) isimli eseridir.

Yunus Emre'nin şiirlerinin bugünkü  alfabeyle ilk yayımı ise Burhan Ü. Toprak, Yunus Emre Divanı, I-III (İstanbul 1933-1934) isimli eseridir. Bu çalışma, Yunus şiirleri ile ilgili ilk kaynak sayılır.

Abdulbâkî Gölpınarlı, Yunus Emre: Hayatı (İstanbul 1936, İkbal Kitabevi) ve Yunus Emre Divanı: Metinler, sözlük, açıklama (İstanbul 1943, Ahmed Halid Kitabevi). Gölpınarlı, Yunus Emre ve Tasavvuf (İstanbul 1961) isimli eserinde tasavvufi görüşleri, kaynakları ve mensup olduğu tasavvufi ekol üzerinde durmuştur. Gölpınarlı'nın Yunus Emre : Risâlat al-Nushiyya ve Dîvân (İstanbul 1965) adlı çalışması ise Yunus üzerinde yapılmış önemli çalışmalarından biridir. Bu çalışmada Risaletü'n-Nushiyye ve Divan birlikte yayımlanmış olup metni bir heyet hazırlamıştır. Çalışmanın sonuna Fatih nüshasının tıpkıbasımı da konmuştur. Gölpınarlı'nın Yunus'un şiirlerini yayımladığı son çalışması Yunus Emre: Hayatı ve Bütün Şiirleri, Altın Kitaplar Yayınevi, İstanbul 1971, yeni baskı İş bankası Kültür Yayınları,  İstanbul 2006).

Faruk Kadri Timurtaş, Yunus Emre Divanı, Ankara 1980. Adlı çalışmasında diğer Yunuslara ait şiirleri, Yunus’un şiirlerinden ayırmaya çalışmıştır.

Mustafa Tatçı, Yunus Emre Divanı (İnceleme - Metin), 2 Cilt, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Ankara 1990) isimli doktora çalışmasında Divan'ın bilimsel bir edisyonunu ortaya koymuştur. Sonraki çalışmalarında bu tezi geliştirerek yayımlamıştır: Yunus Emre Divanı (1. cilt, : İnceleme, Ankara 1990) ; 2. cilt: Tenkitli Metin, Ankara 1990); 3. cilt : Risaletü'n-Nushiyye: Tenkitli Metin, Ankara 1991; 4. cilt : Âşık Yunus, Ankara 1991)

Risaletü'n-Nushiyye'nin önemli yayımlarından biri de Umay Günay ve Osman Horata tarafından hazırlanmış olanYunus Emre : Risâletü'n-Nushiyye (Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1994); Erdoğan Boz, Risâletü’n-Nushiyye (Öğüt Kitabı), Gazi Kitabevi, Ankara 2012. [3]

RİSALET-ÜN NUSHİYYE (Ögütler Risalesi):

Mesnevi biçiminde, aruz ölçüsü ile yazılmış bu şiir  573 beyittir.  Başta 13 beyitlik  bir başlangıçtan sonra, kısa bir düz yazı vardır. Arkasından destanlar gelir. Destanlarda  Ruh, Nefis, Kanaat, Gazap, Sabır, Haset, Cimrilik, Akıl konuları işlenir.   Öğretici ve öğüt verici bir eserdir. Risalenin sonunda yazıldığına göre “Söze tarih yedi yüz yediydi” mısraından  H.707 de M. 1307 veya 1308 da yazıldığı  anlaşılmaktadır. [4]

 

 Yunus Emre Divanından Seçmeler

 

DERTLİ DOLAP 

Dolap niçin inilersin, Derdim vardır inilerim
Ben Mevlaya Aşık oldum, Onun için inilerim

Benim adım dertli dolap, suyum akar yalap yalap
Böyle emreyledi CALAP, Derdim vardır inilerim

*** ***

Beni bir dağda buldular, Kolum kanadım kırdıla
Dolaba layık gördüler, derdim vardır inilerim

Ben bir dağın ağacıyım, Ne tatlıyım ne Acıyım
Ben Mevlaya duacıyım, Derdim vardır inilerim

Şol dülgerler beni yondu, her azam yerine kondu
Bu iniltim Haktan geldi, Derdim vardır inilerim

Yunus burda gelen gülmez, Kişi muradına ermez
Bu fanide kimse kalmaz, Derdim vardır inilerim

CAN İÇİNDE CAN OL

Can olgil can içinde, kalma guman içinde
İstediğin bulasın, yakın zaman içinde

Rüku secde de kalma, Ameline dayanma
İlm u amel gark olur, naz u niyaz içinde

İkiligi terketgil birlik makamın tutgil
Canlar canın bulasın, işbu dirlik içinde

Şeriat korucudur, hakikat ordusunda
Senin için korunur, hasıl ordu içinde

Aynel-yakin görüptür, Yunus mecnun oluptur
Bir ile bir oluptur, Hakkel-yakin içinde

 

TAŞTIN YİNE DELİ GÖNÜL
Taştın yine deli gönül sular gibi çağlar mısın
Aktın yine kanlı yaşım yollarımı bağlar mısın
Nidem elim ermez yare bulunmaz derdime çare
Oldum ilimden avare beni bunda eğler misin

Yavı kıldım ben yoldası onulmaz bağrımın başı
Gözlerimin kanlı yaşı ırmak olup çağlar mısın
Ben toprak oldum yoluna sen aşırı gözetirsin
Şu karşıma göğüs geren taş bağırlı dağlar mısın

Harami gibi yoluma arkuri inen karlı dağ
Ben yarimden ayrı düştüm sen yolumu bağlar mısın
Karlı dağların başında salkım salkım olan bulut
Saçın çözüp benim için yaşın yaşın ağlar mısın

Esridi Yunusun canı yoldayım illerim kanı
Yunus düşte gördü seni sayru mısın sağlar mısın

 

ŞOL CENNETİN IRMAKLARI

Şol cennetin ırmakları akar Allah deyu deyu
Çıkmış islam bülbülleri öter Allah deyu deyu
Salınır tuba dalları, Kuran okur hem dilleri
Cennet bağının gülleri, kokar Allah deyu deyu
*** ***
Kimi yiyip kimi içer, hep melekler rahmet saçar
İdris nebi hulle biçer, biçer Allah deyu deyu
Altındandır direkleri, Gümüştendir yaprakları
Uzandıkca dudakları, biter Allah deyu deyu
*** ***
Aydan arıdır yüzleri, misk-i amberdir sözleri
Cennette Huri kızları, gezer Allah deyu deyu
Hakka aşık olan kişi, akar gözlerinin yaşı
Pür nur olur içi dışı, söyler Allah deyu deyu
*** ***
Ne dilersen Haktan dile, Kılavuzla gir bu yola
Bülbül aşık olmuş güle, öter Allah deyu deyu
Açıldı gökler kapısı, rahmetle doldu hepisi
Sekiz cennetin kapısı, açar Allah deyu deyu
*** ***
Rıdvan-durur kapı açan, idris-durur hulle biçen
Kevser şarabını içen, kanar Allah deyu deyu
Miskin Yunus var yarına, koma bugünü yarına
Yarın Hakkın divanına, varam Allah DEYU DEYU

AŞKIN ALDI BENDEN BENİ

Işkun aldı benden beni bana seni gerek seni
Ben yanarım düni güni bana seni gerek seni

Ne varlığa sevinürem ne yokluğa yirinürem
Işkun ile avınuram bana seni gerek seni

Işkun âşıklar öldürür ışk denizine taldurur
Tecellîyile toldurur bana seni gerek seni

Işkun şarâbından içem Mecnûn olup tağa düşem
Sensin dün ü gün endîşem bana seni gerek seni

Sûfilere sohbet gerek ahîlere ahret gerek
Mecnunlara Leylî gerek bana seni gerek seni

Eğer beni öldüreler külüm göğe savuralar
Toprağum anda çağıra bana seni gerek seni

Cennet cennet dedikleri bir kaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver onları bana seni gerek seni

Yûnus’durur benüm adum gün geldükçe artar odum
İki cihanda maksûdum bana seni gerek seni
BİR MOLLA KASIM GELİR

Ben dervişim diyene Bir ün edesim gelir
Tanıyuban şimdiden Varup yetesim gelir

Sırat kıldan incedir Kılıçtan keskincedir
Varıp anın üstüne Evler yapasım gelir

Altında gayya vardır İçi nâr ile pürdür
Varıp ol gölgelikteBiraz yatasım gelir

Ta’n eylemen hocalar Hatırınız hoş olsun
Varuban ol tamu’daBiraz yanasım gelir

Ben günahımca yanam Rahmet suyunda yunam
İki kanat takınam Biraz uçasım gelir

Andan Cennet’e varam Hak’kı Cennet’te görem
Hûri ile gılmanı Bir bir koçasım gelir

Derviş Yunus bu sözü Eğri büğrü söyleme
Seni sıygaya çeker Bir Molla Kasım gelir
MÂNÂ EVİNE DALDIK
Mânâ evine daldık Vücut seyrini kıldık
İki cihan seyrini Cümle vücutta bulduk

Yedi yer yedi göğü Dağları denizleri
Uçmağ ile tamuyu Cümle vücutta bulduk

Gece ile gündüzü Gökte yedi yıldızı
Levhte yazılı sözü Cümle vücutta bulduk

Musa ağdığı Tûr’u Yoksa Beyt_ül Mü’mur’u
İsrafil çalan sûru Cümle vücutta bulduk

Tevrat ile İncil’i Furkan ile Zebur’u
Bunlardaki beyanı Cümle vücutta bulduk

Yunus’un sözleri hak Cümlemiz dedik sadak
Nerd’istersen orda Hak Cümle vücutta bulduk
KALANLARA SELAM OLSUN

Bu dünyadan gider olduk Kalanlara selam olsun
Bizim için hayır dua Kılanlara selam olsun

Ecel büke belimizi Söyletmeye dilimizi
Hasta iken halimizi Soranlara selam olsun

Tenim ortaya açıla Yakasız gömlek biçile
Bizi bir asân vechile Yuyanlara selam olsun

Azrail alır canımız Kurur damarda kanımız
Yuyacağın kefenimiz Saranlara selam olsun

Selâ verile kastımıza Gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze Duranlara selam olsun

Dünyaya gelenler gider Hergiz gelmez yola gider
Bizim halimizden haber Soranlara selam olsun

Miskin Yunus söyler sözün Yaş doldurmuş iki gözün
Bizi bilmeyen ne bilsin Bilenlere selam olsun
İÇÜBENİ YUTAN GELSİN

Bugün sohbet bizim oldu Bize bizim diyen gelsin
Bu aşk zehrin seve seve İçübeni yutan gelsin

Kanaat hırkası içre Selâmet başımı çektim
Melâmet gömleğin biçtim Ârif olup geyen gelsin

Bu aşk meydanı içinde Çağırdım bir avaz ettim
Müezzinlik bizim oldu İmam oldum uyan gelsin

Bu ummanda türlü türlü Gevher vardır elim ermez
Akar rahmet suyu çağlar Gönül kirin yuyan gelsin

A dostlar işidin sözüm Dün etmişim bu gündüzüm
Yavı kılmışam kend’özüm Bu hak yola giren gelsen

Yunus miskin anı görmüş Eline bir divan almış
Âlimler okuyamamış Bu mânâda duyan gelsin
HAK CİHANA DOLUDUR

Hak cihana doludur Kimseler Hakk’ı bilmez
Onu sen senden iste O senden ayrı olmaz

Dünyaya inanırsın Rızka benimdir dersin
Niçin yalan söylersin Çün sen dediğin olmaz

Ahret yavlak ıraktır Doğruluk gey yaragtır
Ayrılık sarp firaktır Hiç varan geri gelmez

Dünyaya gelen göçer Bir bir şerbetin içer
Bu bir köprüdür geçer Cahiller onu bilmez

Gelin tanış olalım İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim Dünyaya kimse kalmaz

Yunus sözün anlarsan Ma’nisini dinlersen
Sana bir amel gerek Bunda kimesne kalmaz
GEL DOSTA GİDELİM GÖNÜL

Yoldaş olalım ikimiz Gel dosta gidelim gönül
Haldaş olalım ikimiz Gel dosta gidelim gönül

Gel gidelim can durmadan Suret terkini urmadan
Araya düşman girmeden Gel dosta gidelim gönül

Gel gidelim kalma ırak Dost için kalalım yarag
Şeyh’in katındadır durak Gel dosta gidelim gönül

Terk edelim ili şarı Dost için kılalım zarı
Ele getirelim yâri Gel dosta gidelim gönül

Bu dünyaya kanmayalım Fanidir aldanmayalım
Bir iken ayrılmayalım Gel dosta gidelim gönül

Biz bu cihandan geçelim O dost iline uçalım
Arzu hevadan geçelim Gel dosta gidelim gönül

Kılavuz olgıl sen bana Yönelelim dosttan yana
Bakmayalım önden sona Gel dosta gidelim gönül

Bu dünya olmaz payidar Aç gözünü canın uyar
Olgıl bana yoldaş u yâr Gel dosta gidelim gönül

Ölüm haberi gelmeden Ecel yakamız almadan
Azrail hamle kılmadan Gel dosta gidelim gönül

Gerçek erene varalım Hakk’ın haberin soralım
Yunus Emre’yi alalım Gel dosta gidelim gönül
EVVEL BENEM AHİR BENEM

Evvel benem ahir benem Canlara can olan benem
Azıp yolda kalmışlara Hazır medet eden benem

Bir karara tuttum karar Benim sırrıma kim erer
Gözsüz beni nerde görer Gönüllere giren benem

Kün deminde nazar eden Bir nazarda dünya düzen
Kudretinden han döşeyip Aşka bünyad olan benem

Düz döşedim bu yerleri Baskı kodum bu dağları
Sayvan gerdim bu gökleri Yeri sonra düren benem

Halk içinde dirlik düzen Dört kitabı doğru yazan
Ak üstüne kara dizen Ol yazdığı Kur’an benem

Dost ile birliğe yeten Buyruğu neyise tutan
Mülk eyleyip dünya düzen O bahçıvan hemen benem

Ben bu yere buyuracak Yeryüzüne gün vuracak
Ulu deniz mevc urucakGemiye yol bulan benem

Diller damaklar şaşıran Aşk kazanın taşıran
Hamza’yı Kaf’tan aşıran O ağulu yılan benem

Yunus değil bunu diyen Kendiliğidir söyleyen
Mutlak kâfir inanmayan Evvel ahir zaman benem
DERVİŞLİK DEDİKLERİ

Dervişlik dedikleri Hırka ile taç değil
Gönlün derviş eyleyen Hırkaya muhtaç değil

Hırkanın ne suçu var Sen yoluna varmazsan
Vargıl yolunca yürü Er yolu kalmaç değil

Dirsin Şeyh’in aşkına Yalın ayak başı açık
Er var dirlik dirlikmiş Yalın ayak aç değil

Durmuş marifet söyler Erene Yunus Emrem
Yol eriyle yoldadır Yolsuza yoldaş değil
BİZE DİDAR GEREK DÜNYA GEREKMEZ

Bize didar gerek dünya gerekmez
Bize mânâ gerek dâvâ gerekmez

Bize Kadir gecesidir bu gece
Ko seher olmasın seher gerekmez

Bize aşk şerbetinden sun a saki
Bize uçmaklarda Kevser gerekmez

Badyalarda dolu dolu içelim biz
Biz esrik olmazız humar gerekmez

Yunus esriyiben düştü sokakta
Çağırır Taptuk’ una âr gerekmez
Hak Bir Gönül Verdi Bana

Hak bir gönül verdi bana ha demeden hayran olur
Bir dem gelir şâdî olur bir dem gelir giryân olur

Bir dem gelir söyleyemez, bir sözü şerh eyleyemez
Bir dem dilinden dür döker, dertlilere derman olur

Bir dem çıkar arş üzere, bir dem iner taht-es-serâ
Bir dem sanasın katredir, bir dem taşar umman olur

Bir dem cehalette kalır, hiç nesneyi bilmez olur
Bir dem dolar hikmetlere Câlînus u Lokman olur

Bir dem gelir Isâ gibi ölmüşleri diri kılar
Bir dem girer kibr evine Fir’avn ile Hâmân olur

Bir dem döner Cebrâile, rahmet saçar her mahfile
Bir dem gelir güm-râh olur, miskin Yunus hayran olur

 

KAYNAKÇA 

[1] https://www.yunusemre.net/eserleri

[2] https://www.yunusemre.net/eserleri

[3] https://yee.org.tr/urdun-amman/tr/yunus-emre/yunus-emre-uzerine-calismalar-7

[4] https://www.yunusemre.net/eserleri

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar