KategorilerEDEBİYATCumhuriyet Dönemi Şiiri ŞairleriZeki Ömer Defne Hayatı Edebi Kişiliği Eserleri

Zeki Ömer Defne Hayatı Edebi Kişiliği Eserleri

11.11.2013




HAYATI

(d. Çankırı, 1903 - Aralık 1992) yazı ve şiirlerinde Asri Baba takma adını da kullanan Öğretmen ve Şai

1903 yılında Çankırı’nın İmaret ( diğer adıyla Saray mahallesi) [1] Mahallesinde dünyaya gelmiştir. Şairin Dedesi asıl adı Mehmet Zeki olan ve Hanyalıoğlu [2]aile adıyla anılan bir zattır.

Babası kendi ifadesine göre  hattat ve Hulusi mahlası ile şiirler yazan bir şairdir ve asıl adı Ömer Efendi’dir. Şairin verdiği bilgilere göre de babası Ömer Efendi, Hafız, hattat ve Bektaşi şairidir.[3] Şairin babası Ömer Efendi, önceleri memur olarak çalışmış, daha sonra kahvecilik yapmıştır.

Annesi Hacer Hanımın ise Ahmediye, Muhammediye, Kuddusi gibi eserleri okuyan kültürlü ve sanatsever bir kadın olduğunu çeşitli mülakatlarında ifade etmiştir. Şairin verdiği bilgilerden yola çıkıldığında sanatsever bir aileden yetiştiği anlaşılır olmaktadır.

Çankırı’ Ertuğrul ilkokulunda başlayan ilkokul eğitimi sırasında babası  askere gitmiştir1911. Babası Ömer Bey gittiği Balkan savaşından sağ salim döner ama bu yıllar şair ve annesi için zor geçen yıllar olmuştur. [4] Şair İlkokulu bitirdikten sonra Çankırı’ orta mektebine giderken Babası bu defa I. Dünya savaşına çağrılır. Rüştiyeyi bitirdikten sonra Çankırı İdadisine gitmeye başlar. I. Dünya Savaşından gelen babasını bu defa Kurtuluş Savaşına çağırılar.[5]  Şair Çankırı İdadisini birincilik ile bitirdikten sonra öğrenimine Ankara Muallim Mektebi ( İlköğretim öğretmenliği okulunda) de devam etmeye başlar. Bu arada babası vefat etmiştir. Çocukluğundan beri doktor olmak istemesine rağmen imkânsızlıklar ve hocalarının isteği üzerine Ankara Keçiören Muallim Mektebine devam etmeye başlar. Ankara Muallim Mektebinde okurken çok başarılı bir öğrencidir. Ankara Sultanîsinden on ve Ankara Muallim

Mektebinden iki öğrencinin İtalya’ya resim tahsiline gönderilmesi kararı alınmış ve iki öğrenci seçilmiştir. İki öğrenciden biri de Zeki Ömer’dir; fakat Eskişehir Yunanlılar tarafından işgal edildiği için bu proje gerçekleşemez.  Ancak Ankara Muallim Mektebi’ni1921’de birincilikle bitirir.

 Mülakatlarında da belirttiği gibi henüz 18 yaşındayken annesini de kaybeder. (1921) Öldüğünde annesi 33 yaşında genç bir kadındır. Şair ve  iki kardeşi yetim kalmıştır. Burayı bitirdikten sonra ilkokul öğretmeni olarak çalışmaya başlar. O zamanlar bir köy olan Korgun’da ve Çankırı İdadisi ilk kısmında ilkokul öğretmenliği, müdür muavinliği ve müdür vekilliği görevlerini yürütür.[6] Yetim kardeşlerini de yanına almıştır. Korgun köyünde iken yeterlik sınavını vererek ortaokul öğretmeni olur ve Çankırı İdadisinin ilk kısmına atanır. (12.08.1339)(1923[7]

1923 senesinden itibaren şiir denemelerine başlayan Zeki Ömer Defne’nin Mûsikî adlı ilk şiiri, Çankırı’da  Hak Yolu gazetesinde çıkmıştır. Bu şiirlerini Asri Baba mahlası ile yazdığı şiirleri izler (1923). 11 Nisan 1340’ta (1924) Kastamonu Kız Muallim Mektebini bitirmiş olan Zehra Hanım ile evlenir.  Zeki Ömer Defne ve eşi aynı zamanda öğretmenliğe başlar.[8]

Defne evlendikten sonra, yetim ve öksüz kalan iki kardeşini de yanına alır. İlk çocuğu Türkân 15 Ocak 1341(1925)’de dünyaya gelir. Aynı yıl FUAD KÖPRÜLÜ  ’nün yaptığı imtihanda başarılı olur ve 1925’te Kastamonu Erkek Lisesinde Türkçe stajyeri olarak göreve başlar.[9]

Defne burada Türkçe derslerine girer ve beş yıl boyunca müdür muavinliği yapar. Kastamonu’da bulunduğu dönemde üç çocuğu daha dünyaya gelir. Turhan Tuna Defne 16 Mayıs 1927’de, kızı Ayten Suna Defne ise 15 Ocak 1929’da doğar. Çetin isminde bir çocuğu daha dünyaya gelir ancak iki yaşlarında Kastamonu’da vefat eder.[10]

İlk şiirlerinden sonra şiirleri Çınaraltı (1941), Ün ( Isparta, 1943), Hareket (1948–1949), Şadırvan (1949), Zeytin Dalı (1950), İstanbul (1953–1956), Edebiyat Dünyası (1956), Çağrı (1959), Galatasaray (8 Mayıs 1964, 12 şiir) ve Varlık gibi dergilerde yayınlanmıştır.[11]

1925–1935 arasında Türkçe Edebiyat öğretmeni ve yönetici olarak Kastamonu Lisesi’nde görev yaparken  dışarıdan bitirme sınavlarına girip bitirmiş ve lise öğretmenliği diplomasını da almıştır. Bu sayede  (1931). 1935’te İstanbul’a, Kabataş Lisesi’ne atanınca, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne devam etmeye başlar. Bir yandan fakülteye devam eder, diğer yandan Kabataş Lisesindeki görevini sürdürür.

Edebiyat Fakültesinde iken Ali Nihat Tarlan ve Fuad Köprülü onu asistanları yapmak istemişlerdir. Zeki Ömer Defne’ye doktora yapılması da önerilir. Fakat verilen tezleri bitirdiği halde ağır bir sürmenaj hastalığına yakalanacak ve bunu başarmayacaktır.[12]

 

 İlk şiirini yayımladığı yıllarda yirmi yaşında olan şair, kırk yaşına kadar da en fazla yirmi şiir yazmıştır. Buna rağmen 1948’ yılında yayımlanan “Resimli Türk Edebiyatı Tarihinde Nihat Sami Banarlıeserine onu da almış ve böylece şair olarak kabul edilmiş olur.  Fazla şiir yazmamış olmasından ve biraz da hayata karşı karamsar bir tavır almasından dolayı kendisini 30 -40 yılda bir çiçek açan Puya bitkisine benzetmiştir.

Defne, 9 Kasım 1950 tarihinde Galatasaray Lisesine tayin edilir. Galatasaray Lisesinde öğretmenlik yaptığı sırada Şişli Terakki Lisesinde de görevlendirilir.

27 Eylül 1951 tarihinde Batı’daki edebiyat öğretiminin tanımak ve görmek üzere, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından bir yıl süre ile Fransa’ya gönderilir. Paris’te üç ayrı lisede edebiyat derslerini takip etme ve inceleme fırsatı bulmuş olur.[13]

Alman Lisesi, Şişli Terakki Lisesi, Galatasaray Lisesi, Yıldız Harp Akademisi gibi okullarda hocalık yapan Zeki Ömer Defne, 1968 yılında Galatasaray Lisesinde öğretmen iken yaş haddinden emekli olmuştur. Bazı kaynaklarda tarih 1969 olarak verilir.

Emekli olduktan sonra şiirlerini kitap olarak da yayımlamaya ve bastırmaya soyunan şair 1970’lerden sonra şiir kitaplarını çıkarmaya başlar.  Emekli olduktan sonraki yıllarda yazdığı şiirlerini daha çok Varlık dergisinde yayımlamıştır.

Eşi Zehra Hanım’ı 21 Kasım 1990’da kaybeder. Zeki Ömer Defne’ de, 2 Aralık 1992 tarihinde İstanbul’da hayata gözlerini kapatmıştır.

ŞAİRLİK YÖNÜ VE ŞİİRLERİNDE TEMA 

Zeki Ömer Defne, şiirin yanında resim ve müzik ile de ilgilenen bir şairimizdir.  Heceli şiirleri ile tanınan ve daha çok memleket konulu şiirleri ile adını duyuran şair,Ömer Bedrettin Uşaklı  ve   Ahmet Kutsi Tecer , çizgisinde yeni bir şiir dili aramıştır. Bu dil arayışını verdiği mülakatlarda şu şekilde dile getirmiştir.  “henüz üzerine eğilmediğimiz atalardan miras kalan hazinelerini, bugünün imkânları, bugünün aydınlığı içinde yaşayan, sıcak, bizden, samimi ve tatlı canım Türkçenin şiirdeki yerini denemek ve sesini, teneffüsünü duymak ve duyurmak ”  kaygısı ile şiirler yazmış, bunu da büyük ölçüde başarmıştır. Zeki Ömer Defne’nin hem öğrencisi hem de meslektaşı olan   Behçet Necatigi onun hakkında şu değerlendirmelerde bulunur.  “saz şiir geleneklerine bağlı şiirinde yerli motifleri, işlenmiş ince bir halk diliyle kullandı. Ölçülü-uyaklı, özgün bütün şiirlerinde duyarlılığın gücü, dilinin yoğunluğu ile saz şairleri dünyasından modern şiirin estetiğine göre, en iyi yararlanmasını bilen şairlerimizden oldu” ( Behçet Necatigi) şeklinde tanımlamıştır. 


 İlk şiirini yirmi yaşındayken yayımlayan şairin  çok fazla sayıda şiir bulunmamaktadır.  1948’de “Resimli Türk Edebiyatı Tarihi”nde Nihat Sami Banarlı  onu keşfederek taltif etmiş bu tarihten sonra Şairlik yönüyle dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştır.[14] Bu dönemlerde şiirlerini bir kitap haline toplamış "Bu Memleket Böyle Ağlar "isimli Erzincan depremini anlatan şiiriyle dikkatleri üzerine çekmiştir. 
Zeki Ömer Defne,  âşıklık geleneği tarzında şiirler yazamaya yatkın bir ozandır. Üstelik onun şair olarak tanınmasına vesile olan şiirleri de bu tarzda yazmış olduğu şiirler sayesindedir.   “Ilgaz, Gül Ey Isparta’nın Pembe Gülleri ve Bu Memleket Böyle Ağlar ”âşıklık geleneği tarzında yazılmış olan tanınmış şiirleridir. 

Zeki Ömer Defne, memleketçilik akımın moda olduğu yıllardan da kalma alışkanlıklarla hem halk şiiri tarzında yazmış ve yazamaya devam etmiş, hem de şiirlerindeki konuları  Memleketçi ve Beş Hececilerin de yaptığı gibi Anadolu’yu şiirlerinin ana teması olarak ele almış ve işlemiştir. Şiirleri arasında  çok sayıda yurt güzellemeleri temalı şiirleri vardır.  Bu tip şiirlerinde  Erzurum, Eğin, Ilgaz, Isparta, Bursa, İstanbul, Konya illerini çeşitli özellikleriyle anlatmaya çalışmıştır.
Güçlü bir anlatıma ve duyarlığa sahip olan şiirleri ancak 1970'lerden itibaren kitap haline gelebilmiştir.

Zeki Ömer Defne,  gündelik konuları, olayları ve günlük hayatından aldığı izlenimlerini şiirlerine konu edinen bir şairdir.  “Bir Telli Kitap”, Kırık bir masa, virane bir ev “Radyo Dolabı”,  “Erozyon” hadisesi, “Katakomp”, “Arefe”, vb. onun şiirlerine konu olabilmiş nesnelerdir. Şiirlerinde öğrenci temasını sık sık işleyen şaire "Şair Öğretmen" veya "Öğretmen Şair" sıfatları yakıştırılmıştır.[15]

Şiirlerinde karamsar bir  ruh hali içindedir. Bunun nedeni ise çocukluk ve gençlik yıllarındaki ülkenin  koşulları, I. ve  II. Dünya savaşı yıllarını yaşamış olmasıdır.

"İlhamını günlük hadise ve eşyalardan alan Zeki Ömer Defne’nin şiirlerinde kendisini hissettiren belirli bir ideoloji yoktur. Çok ağır şartlarda bile şairlerin kendilerini mesut edecek şeyler bulabildikleri göz önüne alınacak olursa, bunu devrin müşterek hassasiyet tarzı ile izah etmek mümkündür." [16]

Kendisini, Güney Amerika’da yetişen ve 60–70 yılda bir defa çiçeğini veren Puya bitkisine benzeten büyük şairimiz, Çocukluk yıllarını ve meslek yıllarının bir kısmını geçirdiği Çankırı’yı hiçbir zaman unutmamış,  Çankırı için de şiirler yazmıştır. Çankırı, Ilgaz, Çankırı Alacası, Yeğen, Eskipazar’ın Taşları bunların en tanınmış olanlarıdır. [17

Zeki Ömer Defne, eserlerinde Asri Baba mahlasını da kullanmıştır. Hece vezni ile yazdığı tabiat, vatan, millet ve aşk temalarını işlediği şiirlerinde, anonim edebiyat şiirinden, destanlardan faydalanmış,  halk şiiri geleneklerini kullanmayı tercih etmiştir. Yerli Motiflerle bezediği  yurt güzellemeleri ile adını duyurmuş olmasına rağmen 1980’den sonra Türk Edebiyatı dergisinde yayımlanan şiirlerinde daha çok serbest mısralara da yer vermiş, günlük olayları anlatan serbest şiirler de yazmıştır.

Şiir Kitapları 
 

  • Denizden Çalınmış Ülke (1971)

  • Sessiz Nehir (1985)

  • Kardelenler (1988

  • Ilgaz

  • Orta Anadolu

  • Ziller Çalacak


Araştırma Kitabı 

  • Dede Korkut Hikâyeleri Üzerinde Edebi Sanatlar Bakımından Bir Araştırma (1994)


KAYNAKÇA
 

[1] İbrahim Akyol, “Zeki Ömer Defne’nin Hayatı”, Doğumun 100. Yılında Zeki Ömer Defne ve

Çankırılı Şairler Sempozyum Bildirileri, TC Çankırı Valiliği, Ocak 2004, s.86.

[2] Mülâkat: Kızı Suna Paşamehmetoğlu, 25.04.2002.

[3]  Mustafa Baydar, “Zeki Ömer Defne”, Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar, İstanbul, Yeni Matbaa, 1960,

[4] Banu SELÇUK ALAKEL, ZEKİ ÖMER DEFNE’NİN ŞİİRLERİNİN TEMATİK AÇIDAN İNCELENMESİ, YÜKSEK LİSANS TEZİ,  İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ,SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ, İSTANBUL, 2006- s.14

[5] Banu SELÇUK ALAKEL, age. İSTANBUL, 2006- s.14

[6] İbrahim Akyol, “Zeki Ömer Defne’nin Hayatı”, Doğumun 100. Yılında Zeki Ömer Defne ve

Çankırılı Şairler Sempozyum Bildirileri, TC Çankırı Valiliği, Ocak 2004, s.86.

[7] Banu SELÇUK ALAKEL, age. İSTANBUL, 2006- s.14

[8] Banu SELÇUK ALAKEL, age. İSTANBUL, 2006- s.14

[9] Banu SELÇUK ALAKEL, age. İSTANBUL, 2006- s.14

[10] İbrahim Akyol, “Zeki Ömer Defne’nin Hayatı”, Doğumun 100. Yılında Zeki Ömer Defne ve

Çankırılı Şairler Sempozyum Bildirileri, TC Çankırı Valiliği, Ocak 2004, s.86.

[11] Anonim, https://kabkagag.blogcu.com/zeki-omer-de/ son erişim, 21-12-

[12] Banu SELÇUK ALAKEL, age. İSTANBUL, 2006- s.17-18

[13] Banu SELÇUK ALAKEL, age. İSTANBUL, 2006- s.17-18

[14] https://kabkagag.blogcu.com/zeki-omer-defne/1895439

[15] https://kabkagag.blogcu.com/zeki-omer-defne/1895439

[16] https://kabkagag.blogcu.com/zeki-omer-defne/1895439

[17] https://kabkagag.blogcu.com/zeki-omer-defne/1895439

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da