profile-img

Aşık Çelebi

Aşık Çelebi (d. 1519– ö. 1571) 16 YY şair, münşeatçı ve tezkire yazarı. 16 Asrın hem Şairli hem de Münş'i olan tezkire yazarıdır. Asıl adı Pir Mehmed olup namı Es-seyyid Pir Mehmed bin Çelebi’dir. Soyu aslen Bağdatlıdır. Büyük dedesi Seyyid Muhammed Nattâî XIV. yy.ın sonlarında Bursa’ya gelip yerleşmiştir. [1] Dedesinin babası Mehmet Nattâi, 14. yüzyılın sonunda Emir Sultan ile Bursa'ya gelerek yerleşmiş bir seyyîd ailesindendir. Seyyid Muhammed Nattâî XIV. yy.ın sonlarında Bursa’ya gelip yerleşmiş, Bursa’da I. Bayezid’in yaptırdığı Ebû İshâk zaviyesinde şeyh ve mütevvelli olan ve seyyidlere ait işlere nezaret vazifesi görmüş bir kimsedir. Seyyid Muhammed’den sonra oğlu Zeynelâbidin de Fatih Sultan Mehmet ve II. Bayezid zamanlarında aynı görevlerde bulunmuşlardır. [2] Babası Seyyid Ali, çeşitli kadılıklarda bulunmuş II. Bayezid devrinde büyük bir nüfuz sahibi olan meşhur şair ve âlim kazaskerdir. Babası Müeyyedzâde’nin kızı ile evlenmiş ve Filibe kadısı iken H 941/M 1534-35’de ölmüştür. Âşık Çelebi işte bu evlilikten, babasının Üsküp'te kadılık yaptığı bir tarihte Prizen ‘de dünyaya gelmiştir. [3]Babası Seyyid Ali’nin düşürdüğü feyzullah tarihinden anlaşıldığına göre Âşık Çelebi bugün Kosova sınırları içinde kalan Üsküp, Prizren’de Filibe Kadısı olan babasının Prizren’de teftişi sırasında H926/ M1520’de dünyaya gelmiştir.[4] Fakat Âşık Çelebi, çok küçük yaşlarda önce annesini daha sonra da on dört yaşındayken babasını kaybedecek ve yetim kalacaktır. Âşık Çelebi, on beş yıl süren Rumeli’deki çocukluğundan sonra H941/M1535’de İstanbul’a gelir. [5] Rumeli yıllarını ailesi hakkındaki bilgileri kendi tezkiresinde anlatmıştır. [6] Çocukluğunu Rumeli'de, okuma çağını İstanbul 'da geçiren Pîr Mehmet, Âşık mahlasını kullanmış ve bu mahlasla şiir söylemeye başladığı zaman tanınmıştır. Çocukluğundan itibaren dedesinin sağladığı edebi ve ilmi bir muhit içinde yetişen Âşık Çelebi, mesnevi şairi Surûrî, Taşköprülüzâde, Arapzâde, Saçlı Emir Efendi, Karasılı Hasan Çelebi, Ebussuûd Efendi ile eniştesi Muhîddîn Fenârî gibi devrin ileri gelen âlim ve Divan Şairlerinden dersler alarak yetişmiştir. Tezkiresini yazabilmek için gereken bilgileri de İstanbul'daki bu geniş muhitinden derlediği bilgiler ile yazdığı muhakkaktır. Dedesinin ve babasının sağladığı bu muhit içinde Tezkiresinde yer verdiği Divan Şairleri ve yazarlar hakkında bol bol bilgi toparlamış ve bu bilgileri de eserlerinde kullanmayı başarmıştır. Âşık Çelebi tahsil hayatından sonra devlet kademelerinde memurluk yapmaya başlar. İlk görev yeri Bursa Mahkemesi'nde kâtipliktir. [7]Kâtiplik görevi esnasında yanında bir şair daha vardır. Bu şairin ismi ise Şair Sayi’dir. [8] Daha sonra Emir Sultan Vakıflarına mütevelli tayin ed..........

Eserler