profile-img

Aşık Hüdaî

Aşık Hüdaî (d. 1940, Yoğunoluk - ö. 23 Kasım 2001, Ankara) Asıl adı Sabri Orak. Halk şairi Asıl adı Sabri Orak'tır. Âşıklık geleneğimizde var olan mahlas seçme özelliğine göre Askerliğini bitirdikten sonra Hüdai Mahlasını kullanmış ve bu adla tanınmıştır. Gezgin, badeli ve Alevi Bektaşi halk ozanlarımızdandır. Âşık Edebiyatımız çerçevesi içerisinde hem beşeri hem de dini tasavvufi halk ozanı özelliklerinin pek çoğunu taşımaktadır. ( bkz BADE İÇME RÜYADA AŞIK OLMA GELENEĞİ VE ÖZELLİKLERİ ) 1940 yılında Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesinin Yoğunoluk köyünde doğdu. Yaşlı ve usta âşıkların yanında kendisini yetiştirmişti. Küçük yaşta babasını yitirdi. Okumayı yazmayı birçokları gibi Hüdaî de askerlikte öğrendi. Pek çok ödüller kazanan usta bir halk şairiydi. Hakkında 1976 yılında “Yaralar Beni” adıyla Ahmet Özdemir bir kitap hazırlamıştı. Şiirleri iç dünyasını yansıtır. Tasavvufa yönelmiştir. Şiirlerinde kendine özgü bir incelik ve deyiş güzelliği vardır. Evlendiği eşinden Ali adlı bir oğlu doğmuştur. Sağlığında iki şiir kitabı yayınlamıştır. [1] İki yıl Konya da yapılan âşıklar bayramına katıldı. 1968 yılında şiir dalında birinci olarak Fuzuli ödülünü aldı. 1969 da atışma ve şiir dallarında ikinci olarak Dadaloğlu ve Yunus Emre ödüllerini kazanmıştır. Asıl adı Sabri Orak olan Âşık Hüdâi, 1940 yılında Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesine bağlı Yoğunoluk köyünde doğmuştur. Henüz dokuz yaşında iken babası vefat eden Hüdâi üç kardeşiyle yetim kalmıştır. Kardeşleri içinde en küçük yaşta olanı Hüdai'dir. (Âşık Hüdâi, 1998: 10). [2]Hüdâi on bir yaşında iken ailesi, Göksun’dan Adana’nın Kadirli ilçesine göçüp, yerleşmiştir. Bu yıllar ailenin en acılı ve en zorlu yılları olmuştur. Hüdâi, çalışmak zorunda olduğu için okula gidememiş, geçim derdiyle pamuk tarlalarında çalışmış daha çok da Toroslarda çobanlık yapmıştır. İşte tam olarak da bu yıllarda daha 11 yaşında iken irticalen şiir söylemeye başlamıştı. On bir yaşından itibaren irticalen şiir söylemeye başlayan Hüdâi, on dört yaşında iken saz çalmaya başlamıştır. Âşık, “Hûdai” mahlasını Kadirli Âşıklar Gecesi’nde gösterdiği başarı sebebiyle almıştır. Okuma yazmayı asker ocağında öğrenen Âşık Hüdâi, okuyup dinlediği halk hikâyeleri ve eski şairlerin/âşıkların eserleri vasıtasıyla şiir ve âşıklık konularında bilgisini artırıp pekiştirmiştir. Askerliğini bitirdikten sonra “Hüdâi” mahlasını kullanmaya başlamıştır. Kelime Arapça imlası ile “doğru yol gösterene, Kur’ân’a tabi olan” manasına gelmektedir. Ayrıca Farsça “Allah’a mensup” manasına gelmektedir

Eserler