Göksunlu Âşık Hüdaî Hayatı

16.03.2012

 

Âşık Hüdaî 

Âşık Hüdaî (d. 1940, Yoğunoluk - ö. 23 Kasım 2001, Ankara) Asıl adı Sabri Orak. Halk şairi.

Asıl adı Sabri Orak'tır. Âşıklık geleneğimizde var olan mahlas seçme özelliğine göre Askerliğini bitirdikten sonra Hüdai Mahlasını kullanmış ve bu adla tanınmıştır. Gezgin, badeli ve Alevi Bektaşi  halk ozanlarımızdandır. Âşık Edebiyatımız çerçevesi içerisinde hem beşeri hem de dini tasavvufi halk ozanı özelliklerinin pek çoğunu taşımaktadır. ( bkz BADE İÇME RÜYADA AŞIK OLMA GELENEĞİ VE ÖZELLİKLER )

1940 yılında Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesinin Yoğunoluk köyünde doğdu.  Yaşlı ve usta âşıkların yanında kendisini yetiştirmişti. Küçük yaşta babasını yitirdi. Okumayı yazmayı birçokları gibi Hüdaî de askerlikte öğrendi. Pek çok ödüller kazanan usta bir halk şairiydi. Hakkında 1976 yılında “Yaralar Beni” adıyla Ahmet Özdemir bir kitap hazırlamıştı. Şiirleri iç dünyasını yansıtır. Tasavvufa yönelmiştir. Şiirlerinde kendine özgü bir incelik ve deyiş güzelliği vardır.

Evlendiği eşinden Ali adlı bir oğlu doğmuştur. Sağlığında iki şiir kitabı yayınlamıştır. [1] İki yıl Konya da yapılan âşıklar bayramına katıldı. 1968 yılında şiir dalında birinci olarak Fuzuli ödülünü aldı. 1969 da atışma ve şiir dallarında ikinci olarak Dadaloğlu ve Yunus Emre ödüllerini kazanmıştır.

Asıl adı Sabri Orak olan Âşık Hüdâi, 1940 yılında Kahramanmaraş’ın Göksun  ilçesine bağlı Yoğunoluk köyünde doğmuştur. Henüz dokuz yaşında iken babası vefat eden Hüdâi üç kardeşiyle yetim kalmıştır. Kardeşleri içinde en küçük yaşta olanı Hüdai'dir. (Âşık Hüdâi,  1998: 10). [2]Hüdâi on bir yaşında iken ailesi, Göksun’dan Adana’nın Kadirli ilçesine göçüp, yerleşmiştir. Bu yıllar  ailenin en acılı ve en zorlu yılları olmuştur. Hüdâi, çalışmak zorunda olduğu için okula gidememiş, geçim derdiyle pamuk tarlalarında çalışmış daha çok da Toroslarda çobanlık yapmıştır. İşte tam olarak da bu yıllarda daha 11 yaşında iken irticalen şiir söylemeye başlamıştı.

On bir yaşından itibaren irticalen  şiir söylemeye başlayan Hüdâi, on dört yaşında iken saz çalmaya başlamıştır. Âşık, “Hûdai” mahlasını Kadirli Âşıklar Gecesi’nde gösterdiği başarı sebebiyle almıştır. Okuma yazmayı asker ocağında öğrenen Âşık Hüdâi, okuyup  dinlediği halk hikâyeleri ve eski  şairlerin/âşıkların eserleri vasıtasıyla  şiir ve âşıklık konularında bilgisini artırıp pekiştirmiştir.

Askerliğini bitirdikten sonra “Hüdâi” mahlasını kullanmaya başlamıştır. Kelime Arapça imlası ile “doğru yol gösterene, Kur’ân’a tabi olan”  manasına gelmektedir. Ayrıca Farsça “Allah’a mensup” manasına gelmektedir. [3]

Askerlik sonrası otuz yıl ayık gezmeyen Hüdâi, ömrünün çoğunu gurbette, otel odalarında geçirmiş, bu yıllarda sadece sazı ve sözüyle geçinmiştir. Gezmeyi âşıklığın bir gereği olarak görmüş, sık sık Anadolu gezilerine çıkmış, yaşayan usta âşıkların yakınında bulunarak kendisini yetiştirmiştir. Yirmi beş  yıl  İstanbul’da kalan Hüdâi, işsiz güçsüz ve perişan yılların ardından kısa bir müddet de olsa  İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çalışmıştır. Her nedense Hüdâi, birkaç gün çalıştığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki işinden ayrılarak 1990’lı  yıllarda Ankara’ya gelmiştir. Ankara’da Çankaya Belediyesi’nde işe alınan Hüdâi, Park ve Bahçeler Müdürlüğü’ne bağlı olarak Âşık Veysel Parkı’nda çalışmıştır. [4]

 

Konya’da yapılan Âşıklar Bayramı’na üç yıl katılan Âşık Hüdâi, 1968 yılında  şiir dalında birinci olarak Fuzuli ödülünü almış, 1969 yılında da atışma ve  şiir dallarında ikinci olarak Dadaloğlu ve Yunus Emre ödüllerini kazanmıştır. 1970 yılında ise  şiir dalında Karacaoğlan, atışma dalında Müdâmî ödüllerini almıştır. [5]

Çevresinde, ağırbaşlı, sessiz, sakin ve mahzun tabiatıyla tanınan Hüdâi, hayatının  son devresinde içkiyi bırakmış tasavvufa yönelmiştir. 1995 yılında Asiye Hanım’la evlenen Hûdai'nin 1996 yılında Ali Kerem adında bir oğlu dünyaya gelmiştir. Biraz olsun huzura ve düzene kavuşan Âşık Hüdâi, bu yıllarda daha çok oğluyla ve  şiirle uğraşmıştır. Âşık Hüdâi’nin geç kavuştuğu saadeti ileri derecedeki şeker hastalığı sebebiyle uzun sürmemiştir.  Ankara’da 23 Kasım 2001 tarihinde 61 yaşında iken vefat eden âşık, Ankara’da toprağa  verilmiştir. 23 Kasım 2001. [6]

EDEBÍ ŞAHSİYETİ

Âşıkların yetişmesi geleneklerin belirlediği bir takım kurallara bağlıdır. Âşıklar, ya usta-çırak ilişkisiyle yetişir ya da bade içerek âşık olurlar. (Karahan, 1991: 548; Erşahin,2005: 33).  Âşık Hüdâi’nin hayatına bu bağlamda baktığımızda her iki yetişme tarzının yansımalarını görürüz.  Âşık Hüdai'nin şiirlerine, yaşama biçimine ve şiirlerindeki  konularına baktığımız zaman onu, Hem dilden hem de telden söyleyen bir şair olarak değerlendirmek zorunda kalırız. Ayrıca gezgin âşıklık geleneği içerisinde Alevi Bektaşi saz şairleri içerisinde dini tasavvufi ve beşeri aşkı da işleyen bir yapıda olduğu ortaya çıkar.

Geçmiş  âşıkları usta kabul eden Hüdâi’, sevip etkilendiği âşıkları şöyle sıralar: “Aşkı ve aşktaki bağlılığı Kerem’de,  şiir sanatını Karacaoğlan’da, tasavvufu, insan sevgisini ise Yunus’ta buldum, onlardan öğrendim. Dertli, Everekli Seyranî’yi okuyup sevdim, Veysel’i tanıdım, arkadaşlık ettim.” (Âşık Hüdâi, 1980: 22). Bu âşıklar içinde Karacaoğlan ve Kerem’in Hüdâi’nin yanında ayrıcalıklı bir yeri vardır. [7]

Hüdâi’yim Hüda’mız var
Pir elinden bademiz var
Muhabbetten gıdamız var
Ölüm ölür biz ölmeyiz [8]

 Bu dörtlüğünden de anlaşıldığı gibi Âşık Hüdâi de şiirlerinde, pir elinden aşk badesi içip mest olduğunu söyleyen ve badeli bir âşık olduğunu iddia eden badeli âşıklarımızdan birisidir. ( bkz BADE İÇME RÜYADA AŞIK OLMA GELENEĞİ VE ÖZELLİKLER  )

Yıllarca içki içip hemen hemen hiç ayık gezmeyen Hüdai en sonunda içkiyi de sigarayı da bırakmıştır. Âşık Hüdâi;  İslam kültürüne vâkıf, kimi şiirlerinde dini ve tasavvufi konulara da değinen bir ozandır.

Diğer pek çok halk ozanlarımızda da olduğu gibi gezgin ve badeli âşıklar geleneği içinde yetişen ve yaşayan Hüdai'nin şiirlerinde gurbet, sılaya özlem, dünyevi aşkın yanı sıra dini ve zaman zaman tasavvufi konular, dostluk, sosyal hayatla ilgili anlık seslenişler, sevgiliye sitem vb önemli konular olarak karşımıza çıkar. Çeşitli konulara temas etmesine rağmen Hüdai’nin şiirlerindeki ana konu Beşeri ve ilahi aşk olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

Hüdâi’nin  şiirlerinde tasavvufi neşve önemli bir yere sahiptir. Bu yaklaşım  çerçevesinde âşık, ezeli olan aşkın kendisine mana âleminde nasip olduğunu söylemektedir. Yunus, Mevlana ve  Hacı Bektaşi Veli  etkisinde tasavvufi konularda deyişleri olduğunu görmekteyiz. Aşağıdaki dörtlük ve dizelerinde bu etkiler ve bağlıkları açıkça ortaya çıkar.

Ateş icat olup tütün tütmeden 
Aşkın ocağında ben yanıp tüttüm 
Güller açılmadan bülbül ötmeden 
Mânâ âleminde şakıdım öttüm  

Hüdâi Yunus’un sülâlesiyiz
Tasavvuf ilmini biz tamam ettik  

Hüdai varayım pirin yanına
El bağlayıp duram ben divanına

Yetiştiği muhit itibarıyla Alevi-Bektaşi âşıklarından kabul edilen Hüdâi’nin, gönülden bağlı olduğu mutasavvıf Hacı Bektaş Veli’dir.   

Ehl-i Beyt’e düşman Ali’ye düşman
Muhammed’i sevdim dese yalandır
Pirim Hacı Bektaş Veli’ye düşman
Muhammed’i sevdim dese yalandır  

Hüdai hakkında son sözü bu yazımızda çok önemli bir kaynak olarak kullandığımız Yrd. Doçent Doktor Lütfi Alıcı'ya bırakalım " Göksunlu Âşık Hüdâi, sazı ve sözüyle âşıklık geleneğinin adap ve erkânına sahip bir âşıktır. Ülkenin siyaseten sıkıntılı döneminde yaşamasına rağmen, sanatına siyaseti bulaştırmamıştır. Şiirlerinde daha çok tabiat, insani ilişkiler, sevgi, aşk ve tasavvuf konularını işlemiştir. Hece vezniyle ve çoğunlukla dörtlükler halinde yazdığı şiirlerini saz eşliğinde çalıp söylemiştir. Âşık Hüdâi, sade Türkçesi ve samimi üslubuyla, bitti bitiyor denilen âşıklık geleneğinin 21. yüzyıla uzanan yolculuğunda önemli halkalardan biri olmuştur. " [9]


ESERLERİ 

·         1. Âşık Hüdâi, Gönül Diyarından Deyişler, Yağmur Yayınevi, İstanbul 1971, 5

·         2. Ahmet Özdemir, Yaralar Beni-Maraşlı Hüdâi, 1976. (Çiftçi, 2000: 140

HAKKINDA YAPILAN ÇALIŞMALAR

·         Âşık Hüdâi, Bütün Evren Semah Döner, (hzl.: Celal Kılıç),

·         Âşık Hüdâi,  Yaşamı-Kişiliği-Sanatı ve  Şiirleri (hzl.: Zeynep Başaran) Emek Matbaacılık ve İlancılık Yay., İstanbul 1980,

·         Âşık Hüdâi, Yaşamı, Sanatı, Duygu, Düşünce ve Kişiliği, Çankaya Belediyesi Yay., Nu: 9, Ankara

·         Yard. Doç. Dr.   Lütfi ALICI, GÖKSUNLU ÂŞIK HÜDÂİ, HAYATI, EDEBÍ ŞAHSİYETİ VE ESERLERİ, https://turkoloji.cu.edu.tr/HALK%20EDEBIYATI/lutfi_alici_asik_hudai.pdf

·         Aydın, Ayhan. “Sabri Orak (Hüdâi)” www.alewiten.com (18.05.2008)

·         Cemil Çiftçi, (2000). Maraşlı Şairler Yazarlar Alimler. Kitabevi Yay.  İstanbul

·         Yücel, Nihat. (2002). “Yitirdiklerimiz Âşık Hüdâi”. Alkış Dergisi. Yıl: 1. S: 3. Ağustos Kahramanmaraş.              

   Önemli Halk Ozanlarımız ( İlgilendiğiniz isme tıklayınız )

Kayıkçı Kul Mustafa  Katib , Erzurumlu Emrah  Erzurumlu Aşık Sümmani  ,  Divriğili Deli Derviş Feryadi ,  Aşık Yemini Derviş Muhammet ( Malatya- Arguvan) ,  Aşık Ferrahi ,  Kağızmanlı Hıfzı  ,  Musa Merdanoğlu  ,  Posoflu Aşık Müdami  Deliktaşlı Ruhsati , Âşık Zülali,  Âşık Şenlik,  Ercişli Emrah  ,  Âşık Ardanuçlu Efkari, Şarkışlalı Âşık  Şarkışlalı Talibi Çoşkun ,  Kaygusuz Abdal  ,  Kul Himmet Üstadım , Arapgirli Aşık Fehmi Gür

TÜM ŞİİRLERİ İÇİN TIKLAYINIZ  

·         Duygular Dönüştü Söze

·         Makbuldür

·         Gönül Çalamazsan

·         Öyle Gel

·         Bana Sor

·         Zamanı Geldi

·         Kız Niçin

·         Dostlarım

·         Anlamaz ki

·         Ateş İcat Olup

·         Ayrı Duruyor

·         Gönül, çalamazsan.. 


KAYNAKÇAMIZ

[1]  Yard. Doç. Dr.   Lütfi ALICI, GÖKSUNLU ÂŞIK HÜDÂİ, HAYATI, EDEBÍ ŞAHSİYETİ VE ESERLERİ, https://turkoloji.cu.edu.tr/HALK%20EDEBIYATI/lutfi_alici_asik_hudai.pdf

[2] Âşık Hüdâi, 1998: 10; Aydın, www.alewiten.com; Kaymak, www.aleviyol.com; Yücel, 2002)

[3] Âşık Hüdâi, 1998: 10; Aydın, www.alewiten.com; Kaymak, www.aleviyol.com; Yücel, 2002)

[4] Âşık Hüdâi, 1998: 10; Aydın, www.alewiten.com; Kaymak, www.aleviyol.com; Yücel, 2002)

[5] Âşık Hüdâi, 1971: 54-59; Çiftçi,2000: 140).

[6]  Âşık Hüdâi, 1998: 10; Kaymak, www.aleviyol.com; www.ozanlar.eu; Yücel, 2002: 16).

[7] Yard. Doç. Dr.   Lütfi ALICI, GÖKSUNLU ÂŞIK HÜDÂİ, HAYATI, EDEBÍ ŞAHSİYETİ VE ESERLERİ, https://turkoloji.cu.edu.tr/HALK%20EDEBIYATI/lutfi_alici_asik_hudai

[8] Âşık Hüdâi, 1998: 14)

[9] Yard. Doç. Dr.   Lütfi ALICI, GÖKSUNLU ÂŞIK HÜDÂİ, HAYATI, EDEBÍ ŞAHSİYETİ VE ESERLERİ, turkoloji. cu.edu.tr)

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar