profile-img

Koçi Bey

ultan Dördüncü Murat ve kardeşi Sultan İbrâhim’e sunduğu risâleleri ile tanınan 17. yüzyıl Osmanlı devlet adamı. Asıl adının Mustafa olduğu söylenen Koçi Bey’in doğum ve vefat tarihleri kesin değildir. Kaynaklardan öğrenilen bilgilere göre Arnavut asıllı bir devşirmedir ve asıl adı Mustafa’dır. Koçi Bey ilk gençlik yıllarında İstanbul'a getirilmiş ve Saray-ı Hümayun'a alınmıştır. Tarihçiler onun lakabını Koci Bey olarak zikretmişlerdir. Diğer kaynaklarda lakabı "Koca" ve "Kuçi" olarak da geçmektedir. [1]Arnavut asıllı olan Mustafa Bey'in yüzündeki kırmızılık (Arnavutça'da kuç, kırmızı anlamına gelmekteymiş) O'nun Koçi Bey lakabıyla anılması yüzündeki bu belirgin kırmızılık sebebi ile olduğu zikredilmektedir. Doğum tarihi, hayatı ve vefât tarihi hakkında kesin bilgiler elimizde bulunmamaktadır. Kardeşinin Rus Çarlığı'nda Koçi Beyin Osmanlıda yaptığı gibi yüksek danışmanlık yaptığı bildirilmektedir.Kaynağını pek belirlemediğimiz bilgilere bakılırsa Koçi Bey’in kardeşi Rus Çarına danışmanlık yapmıştır. [2] Gençliğinde Rumeli’de Görice kasabasından devşirilerek getirildiği, Enderun Mektebine kabul edilen Koçi Bey, Sultan Birinci Ahmed (1603-1617) devrinde Enderûn’da İslâm terbiyesi üzerine yetiştirildiği bütün kaynakların kabul etmiş göründüğü detay bilgiler arasındadır. Enderûn’da yetişen Koçi Bey’in Sultan I. Ahmed (1603-1617)'den İV. Murad'a kadar Enderun'daki çeşitli odalarda çeşitli görevlerde bulunduğu, bu görevlerinde sürekli yükseldiği ve Enderun’daki en yüksek makam olan Has odada görev alabilecek kadar başarılı olduğu İV. Murat (1623-1640) devrinde has odaya alındığı kaynakların teyid ettiği bilgiler arasındadır. Muhtelif odalarda hizmet gördükten sonra, padişah olan Sultan Dördüncü Murâd (1623-1640) devrinde has odaya alınabilecek kadar yükselen Koçi Bey’in son muktedir Osmanlı Padışahı olan IV. Murat’ın sırdaşı olabilecek kadar etrafına güven telkin edebilecek biri olabilmiş ve Padişahın musahibi- sırdaşı- olabilmeyi de başarmıştır. [3] I.Murat gibi bir Sultanın bile sırdaşı olmayı başarması onun ne kadar Sadık, görevine bağlı ve güvenilir bir insan olduğunun kanıtıdır. 1630 yılında Bağdâd seferine iştirak ederek [4]sultan Murâd’ın musahibi (sohbet arkadaşı, sır dostu) olduğu pek çok kaynak tarafından aktarılır. I. Murat’ın danışmanı, sırdaşı ve özel olarak görevlendirdiği bir kişi olması onun tarihçi olmasına vesile olmuştur. IV. Murat’ın danışmanı olarak Devlet idaresinde gördüğü yolsuzlukları rapor hâlinde padişaha sunmaya başlamış ve bu görevi sayesinde de tarih yazarlığı bir çeşit devlet görevi olarak başlamıştır. (1631). İlk risalesi de Bağdat Seferi sırasında gördüklerini rapor haline getirerek sunduğu risalesidir. İlk risalesi padişahın isteği doğrultusunda hazırlamış olduğu devlet idaresinde gördüğü yolsuzluklar hakkındadır. Yolsuzlukla mücadele etmek hususunda çok dikkatli ve dirayetli biri olan Sultan Murat’a sunduğu bu risaleler Osmanlı devletinin geri kalma sebeplerinin tespit edilebilmesinde oldukça faydalı olmuştur................

Eserler