KategorilerGÜZEL SANATLARMinyatür ve Gravür SanatıArifi Fethullah Çelebi,Şehnâme-i Âl-i Osmân ve Minyatürleri

Arifi Fethullah Çelebi,Şehnâme-i Âl-i Osmân ve Minyatürleri

21.12.2014

 

Arifi Fethullah Çelebi, Süleymannâme, Topkapı Sarayı Müzesi Hazine 1517 yaprak 412 a'

Şehnâme-i Âl-i Osmân

 

Şehnâmecilik,  Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1550 yılı civarında kurulmuştur. Dâimî ve maaşlı bir memuriyet haline getirilen   şehnâmecinin başlıca görevi,  “o dönemi veya Osmanlı tarihinin yakın geçmişini edebî şekilde tasvir veya rapor etmektir.”

Kanûnî Sultan Süleyman  bir çok şairi şehname  yazmakla görevlendirmiş, Ârifî’nin şiirlerini  beğenen Kanûnî kendisine günlük 25 akçe ile  Şehname’yi örnek alarak  Osmanlı hanedanının tarihini yazmakla görevlendirilmiştir. Bu nedenle  “dâimî şehnâmeci makamı ilk defa şair Ârifî Fethullah Çelebi için (ö. 969/1561-62 [?]) tesis edilmiştir.”

Osmanlı hânedanı hakkında Farsça olarak kaleme aldığı Şehnâme-i Âl-i Osmân adlı eseriyle tanınan  Arifî Fethullah Çelebi (ö. 969/1561-62 )nin asıl adı adı Fethullah’tır. Şiirlerinde ise Ârif ve Ârifî mahlasını kullanmıştır.  Annesi  kendisini Oğuz Ata’nın soyundan geldiğini söyleyen  Şeyh İbrâhim Gülşenî’nin kızı, Babası ise Derviş Mehmed Çelebi’dir. [1]

Babası Derviş Mehmed Çelebi’nin  bir devlet görevlisi olduğu, Mısır’a gönderildiği, kesin bir kayıt bulunmamakla birlikte,  İbrâhim Gülşenî’nin kızı ile Tebriz veya Mısır’da evlendiği  düşünülmektedir.   “Ârifî Çelebi’nin  Mısır’ın Yavuz tarafından fethedilmesinden sonra babası ile birlikte İstanbul’a geldiği, yazdığı kasideler sayesinde Kanûnî Sultan Süleyman’la tanışma fırsatı bulduğu ve onun tarafından Osmanlı hânedanı hakkında şehnâme yazmakla görevlendirildikten başka, bir süre de İstanbul’a gelen Elkas Mirza’nın nişancılığına tayin edildiği anlaşılmaktadır.”[2]

Kimi kaynaklara Arifî Fethullah Çelebi’nin  Fâtih Sultan Mehmed tarafından Farsça bir Şehname yazmakla görevlendirilen Şehdî tarafından yarım bırakılan şehnâmeyi  devam ettirdiği ve Şehnâme-i Âl-i Osmân adlı eserinin Şehdi’nin yarım bıraktığı eserin devamı olduğu görüşündedirler.  Aşık Çelebi’nin verdiği bilgiye göre  Şehdî, Farsça şehnâmesinden ancak 4000 beyitlik bir bölümü tamamlayabilmiş, ömrü vefa etmediği için bu eser bitmemiştir.

 

Saray’a Şehnameci olarak tayin edilen ilk resmi şehnameci olan Arif Çelebi,   Şehnâme yazma görevine  günlük 25 akçe ile başlamış ama eseri 20 veya 30.000 beyte ulaşınca  geliri günlük 70 akçeye çıkarılmıştır.  Yazılanları resimlendirmek için de evinde bir minyatür atölyesi (nakkaşhane) kurulmuş; burada çalışmak üzere hattat ve  nakkaşlar tayin edilmiştir.[3] İşte  tam bu sırada Nakkaş Şahkulu ise Saraydaki Ehli Hiref teşkilatının başındadır.

 

Şehnâme-i Âl-i Osmân da Minyatüler

Ârifî’nin, beş cilt olarak planlanan ve hepsi de son derecede güzel minyatürlerle süslenen Şehnâme-i Âl-i Osmân’ının I. cildi peygamberlere, II. cildi İslâmiyet’in doğuşuna, III. cildi eski Türk devletleri ve Selçuklulara, IV. cildi Osmanlı Devleti’nin kuruluşu Osman Gazi’den Yıldırım Bayezıd’a kadar padişahların zamanında meydana gelen önemli olayları anlatır.  Osman name adını taşıyan dördüncü ciltte ilginç minyatürler  vardır. Aydos kalesinin alınmasını gösteren minyatür de ilgi çekicidir.   V. cildi ise Kanûnî döneminin bir kısmına (1520-1555) ayrılmıştır.  Kanuni dönemine ayrılan beşinci cild Tebriz okuluna mensup nakkaşların  süslediği minyatürlere sahiptir. Beş ayrı nakkaşın resimlediği anlaşılan bu eserdeki minyatürlerden  ikisinin yaptığı minyatürler savaş konulu ve Belgrat kuşatması, Budapeşte kuşatması,  Mohaç savaşı, Rodos’un fethini vb resimleyen birçok minyatür vardır.[4] Bu minyatürcülerin isimleri bilinmemekle birlikte   yapılmış olan minyatürler Tebriz ve Horasan  ekolüne mensup minyatürlerdir.

 

Bunlardan günümüze I ve V. ciltlerin tamamı, diğerlerinden sadece son bölümü eksik IV. ile II. ciltten birkaç minyatür gelebilmiş, III. cilt ise bütünüyle kaybolmuştur. 60.000 beyit tuttuğundan söz edilen Şehnâme’nin en büyük bölümünü (yaklaşık 36.000 beyit) “Süleymânnâme” adını taşıyan V. cilt oluşturmaktadır. On beşer satırlık dört sütun halinde güzel bir nesta‘likle yazılmış ve altmış dokuz minyatürle süslenmiş olan bu eser Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (Ârifî Fethullah Çelebi, Şehnâme-i Âl-i Osmân, TSMK, Hazine, nr. 1517, vr. 504; BA, MAD, nr. 1788; Hazine, nr. 1517). [5]

Bu eserdeki beşinci cilt , Kanûnî Sultan Süleyman'a ayrılmış ve minyatürleri de Kanuni dönemine aittir.Eserdeki konular , Zigetvar seferi ve Sultan'ın ölümüne kadar ki dönemi anlatır.  Minyatürlerinde ise Zigetvar kalesinin görünüşü, savaş alanı, askerler, kale alınmadan  önce ölen  Kanûnî Sultan Süleyman’ın ölümü, cenazesinin kaldırılışı, Süleymaniye Cami’inin tamamlanması gibi konular resimlenmiştir.  Bu eserde Topkapı Sarayı’nı gösteren minyatürler, sarayın bu dönemdeki durumunu yansıtan birer belge değerindedir.

Topkapı Saray avlusunda Sultanın tahta çıkma töreni, saygı sunanların yarım ay şeklinde yer almaları, devşirmelerin toplanması, Kubbealtını gösteren minyatürlerdeki kâtipler, görevliler, köşede maaş olarak dağıtılacak olan altın ve gümüşlerin tartılması, keselere konması, balmumunun mangalda eritilip mühürlenmesi vs, en ince detayına kadar işlendiği için bu eserler resimli bir belge niteliği kazanmıştır.

 

Şehnâme-i Âl-i Osmân’ın Hazırlanması ve İlgili Olaylar

 

Âşık Çelebi’nin verdiği  bilgiler e göre yazdığı eser sayesinde  Kanuni tarafından bol bol ihsanlar gören Arifi ile  sarayın  Ehli Hiref  Teşkilatının başında bulunan Nakkaş Şahkulu arasında kıskançlık oluştuğu , Günlük 22 akçe alan [6]Nakkaş Şahkulu ’nun  daha bol ihsanlar alan Ârifî’yi kıskandığı  başta,  sonradan halefi olacak olan Eflâtûn-i Şirvânî  ile Nakkaşbaşı Şahkulu tarafından hükümdara  Arifi’nin kötü bir şair olarak tanıtılmaya [7]çalışıldığı ortaya çıkmaktadır.

Şehnâmeye yapılan harcamalar 963 (1556) tarihli bir listede özetlenir: Muharrem 960’tan (Aralık 1552) Zilkade 963’e (Eylül 1556) kadar olan dört yıl boyunca kırktan fazla kâtip ve nakkaşın maaşları ile kâğıt ve boya satın alımı için toplam 21.056 akçe ödenmiştir (Barkan, IX/13 [1979], s. 69). [8]Âşık Çelebi’ye göre şehnâmecinin yardımcıları Topkapı Sarayı’nda özel olarak inşa edilen binalarda oturmaktadırlar. “ [9] Şehnâmeci Ârifî Fethullah Çelebi nin kaleme aldığı beş ciltlik Şehnâme-i Al-i Osmân-ın V.cildi beş ayrı nakkaş tarafından minyatürlerle süslenmiştir. Bu eserdeki  minyatürler ikonoğrafik özellikleriyle sonraki dönemlerin çalışmalarına öncülük eden örnek minyatürler olmuşlardır. [10]

Eflâtûn-i Şirvânî’nin  II. Selim tahta çıktıktan sonra Arifi Çelebi’yi gözden düşürmeye muaffak olduğu ve  II. Selim’in şehnamecisi olduğundan bellidir.  II. Selim Tahta çıktıktan sonra Seyyid Lokman Aşuri ve Eflâtûn-i Şirvânî  saray, hattat, nakkaş, tezhip, müzehhip ve  minyatürcülerinin başlarına geçmişlerdir.[11] Eflâtûn-i Şirvânî’nin  ikinci şehnâmeci tayin edilmesiyle şehnâmeciliğin dâimî bir müessese haline geldiği kabul edilir .
Farsça olarak yazılan Şehnâme-i Âl-i Osmân isimli 60 bin beyittenmüteşekkil bu eser beş cilttir. Arifî’nin ardından şehnâmeciliğe getirilen Eflâtun bin Şirvânî,  Arifi’nin başladığı Hünernâme’  yi yazmaya devam etmiş, ancak  ancak onun  zamanında hiç bir  eser tamamlanamaış bunun üzerinde  Seyiid Lokman Saray Şehnamecisi olmuştur. 1569’da şehnâmeci olan Seyyid Lokman Aşuri, Aşık Çelebi’nin yarım bıraktığı eserleri tamamlatmayı başarmıştır. 
[12]Azerbaycan’ın Urumi / Urmiye kasabası doğumlu olan Seyyid Lokman nişancı Feridun Ahmed Bey’e ve dolayısıyla Sokullu Mehmed Paşa’ya intisap etmiş, Zigetvar seferi ve sonrasını nazma çekmek üzere şehnâmeci tayin edilmiş, II. ardından II. Selim’in faaliyetlerini yazmak için onun maiyetinde  resmi Şehnameci olarak  görevlendirilmiştir. [13] Seyyid Lokman ile birlikte çalışan Nakkaş Osman , Zafernâme, Şehnâme-i Selim Han , Şehnâme-i Murâd, Hünernâme, Zübdetü't Tevarih ve Surnâme-i Hümayun adlı eserleri resimleyen nakkaşların başındaki isimdir.

Seyyid Lokman Aşuri zamanında tamamalanan eserler ise  Hünername, ,Selimnâme, (Şehnâme-i Selim), Şehinşah nâme , Zübdetü't Tevarih ,(Tomar-ı Neseb-nâme-i Hümâyûn ) ve Zafernâme dir.

KAYNAKÇA 



[1] Tahsin Yazıcı, Arifî Fethullah Çelebi,  TDVİA,cilt: 03; sayfa: 372

[2] Tahsin Yazıcı, Arifî Fethullah Çelebi,  TDVİA,cilt: 03; sayfa: 372

[3] Tahsin Yazıcı, Arifî Fethullah Çelebi,  TDVİA,cilt: 03; sayfa: 372

[4]  https://www.hatdergisi.com/HAT%20DERG%C4%B0S%C4%B0/minyatur_osmanli_savas

[5] Tahsin Yazıcı, Arifî Fethullah Çelebi,  TDVİA,cilt: 03; sayfa: 372

[6] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/nakkas-sahkulu-hayati-ve-sanati/80684

[7] Âşık Çelebi, Meşâirü’ş-şuarâ, vr. 165-166b; A

[8] Ömer Lutfi Barkan, “İstanbul Saraylarına Ait Muhasebe Defterleri”, TTK Belgeler, IX/ 13 (1979), s. 69; C. Woodhead, “An Experiment in Official Historiography: The Post of Şehnameci in the Ottoman Empire, c. 1555-1605”, WZKM, sy. 75 (1983), s. 157-182

[9]  Christine Woodhead, ŞEHNÂMECİ, TDV İA, cilt: 38; sayfa: 457

[10]  F. Banu Mahir, MİNYATÜR, cilt: 30; sayfa: 122

[11] Christine Woodhead, ŞEHNÂMECİ, TDV İA, cilt: 38; sayfa: 457

[12] Erhan Afyoncu ,Osmanlı Siyasî Tarihinin Ana Kaynakları: Kronikler, https://www.academia.edu/6656977/Os

[13] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/seyyid-lokman-asuri-zubdetu-t-tevarih/80647

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da
akint-385
Akın T.8 yıl önce
Üye olmama rağmen yazının devamını göremiyorum. ne yapmalıyım
@seferioren-103 | üye girisi yapmaniz lazim. Sayfanin sag üst kösesindeki "üye girisi" yerine tiklayin.