Bahti I. Ahmet
( 18 Nisan 1590, Manisa – 22 Kasım 1617, İstanbul)14. Osmanlı padişahı, 93. İslam halifesi Bahtî mahlası ile şiirler yazan divan şairi
Padişahlığı ve Saltanat Yılları
I.Ahmet, Sultan III. Mehmed’in oğludur. Annesi Handan Sultan'dır. Çocukluk yıllarında iyi bir eğitim görmüş, Lalası Muallim Sultan Aydınlı Mustafa Efendiden özel dersler alarak büyümüştü. [1] Birçok dil öğrenmiş, devrinin ilimlerine tam vakıf olabilecek eğitimi almaya fırsat bulamadan, babasının büyük oğlu Şehzade Mahmud’u tahta kast ettiği gerekçesi ile öldürtmesi üzerine henüz 13 yaşında ve en genç yaşta tahta geçen hükümdar olarak 21 Aralık 1603'te tahta geçmişti. [2] Sultan I. Ahmed, Kanuni Sultan Süleyman 'dan sonra padişahlar içinde devlet işleriyle en yoğun şekilde uğraşan ilk padişah olarak kabul edildi. Tahta geçtiğinde henüz sünnet dahi olmadığından ve tahta geçtiği günün akşamı [3]sünnet edilmişti. [4]
Tahta geçtiğinde Osmanlı Avusturya Savaşı devam ediyor, Osmanlı kuvvetleri Belgrad'dan Budin’e doğru ilerliyordu. Ertesi yıl Hatvan ve Vaç kalesini ele geçirilmiş (16 Ekim 1604). 29 Ağustos 1605'de Estergon Kalesi de alınmıştı. 1606 da Avusturyalılar ile Zitvatorok Antlaşması yapılarak barış sağlanabildi. Bu anlaşama ile Avusturya Arşidük’ün Osmanlı Sultanı ile eş sayılmış, Osmanlının aldığı kaleler Osmanlıda kalmış fakat Avusturyalıların ödediği yıllık 300. 000 altın vergisi ortadan kalkmıştı.[5] Bu anlaşma Osmanlı devletinin eski gücünü kaybetmeye başladığı anlamına geliyordu.
Aziz Mahmut Hüdayi’yi Şeyhi olarak kabul eden [6] Sultan I. Ahmet, veziri Kasım Paşa’yı ülkeyi iyi idare edemediği için idam ettirmiş, cesedini at sırtında dolaştırıp bir çukura attırmıştı. Yerine geçirdiği Sarıkçı Mustafa Paşa’yı“ Fesadını görürsem kelleni uçururum “ diyerek tembih edip, fesadını görünce onun da kellesini alan I. Ahmet [7] aynı tedbirleri gözdesi Kösem için almayı başaramadı.
Sadrazam Derviş Paşa’yı halka zulmettiğinden dolayı astıran Sultan Ahmet vezirlerini evlerinden çıkartıp göreve gönderiyordu. [8]
Saltanat yıllarında veraset sistemini değiştirerek kardeşlerin katline imkân veren kanunu ortadan kaldırmış; bu kanunun yerine “hanedanın aklı başındaki en büyük üyesi padişah olur “ Ekber ve Erşet sistemini getirmişti. Bu kanun sayesinde şehzadelerin sakal bırakma hakkı ortaya çıkarken şehzadelerin, çocuk sahibi olma hakları da ellerinden alınmış oluyordu.
Bahti Sultan I. Ahmet'in Şiirlerinden Örnekler
Kösem Sultanlı Yılları
Kadınlara düşkün genç bir Padişah olan I. Ahmet, padişahlığının ilk yıllarında halim selim bir kadın olan Mahfiruz Hatice Sultan ile evliydi ve Mahfiruz Hatice Sultandan Şehzade Osman ve Şehzade Mehmet dünyaya gelmişti. Mahfiruz Hatice Sultan saray entrikalarına karışmıyor şehzadelerini yetiştirmekle ilgileniyordu. Fakat asıl adı Anastasya olan bir Rum Rahibinin kızı Anastasya'yı herkes Nasya diye çağırmaya başlamıştı. Nasya, küçük yaşta babasını kaybetmiş ve Bosna Beylerbeyinin eline geçmiş, Darüssade Ağasına hediye edilmişti. [9] Bu yolla hareme giren Nasya kısa sürede I. Ahmed’in gözdesi olmuş; Nasya’ya Mehpeyker denmeye başlanmıştı. Üstelik Mehpeyker çok kısa sürede haremdeki kadınların kösemenli olmuş, ( yol gösterici- kılavuzluk) ve bu nedenle de ona Kösem denmeye başlanmıştı.
I.Ahmet, Kösem’i çok seviyor, onu elmaslara, yakutlara, incilere ve yakutlara boğuyordu. I. Ahmet ona eşi bulunmayan çok değerli bir küpe de hediye etmişti. Kösem bu küpeyi kulağından hiç çıkarmıyordu. Saraydaki diğer hasekiler bu uzun boylu, otoriter, çok akıllı, cilveli ve güzel sesli hasekiye kıskançlık duymaya başlamıştı. Üstelik Kösem Sultan doğru dürüst yazı bile yazamayan, doğru dürüst bir eğitim de almamış olan, [10]cahil bile sayılabilecek bir Rum kızıydı. Anlaşılan o ki I. Ahmet her biri oldukça iyi eğitimli diğer Hasekilerden usanmış, bu doğal davranışlı cahil köylü kızını onlardan üstün tutmuştu.
Asıl adı Anastasya olan cahil köylü kızı Mahpeyker Kösem Sultan, sultanın diğer hasekileri olan halim selim tabiatlı ama oldukça iyi eğitimli Mahfiruz Hatice Sultan’ı ve diğer haseki Fatma Sultanı geride bırakmıştı. Kösem’in Sultan Ahmet’ten iki oğlu dünyaya geldi. Bunlar daha sonra sultan olacak olan Deli İbrahim ve 1V. Murat’tı.
Kösem Sultan henüz on beş on altı yaşlarında genç bir kız iken Sultan I. Ahmet gibi oldukça dindar, kabiliyetli ve güçlü bir hükümdarı avucunun içine almış, kısa sürede kendinden kıdemli hasekilerin önüne geçmeyi başarmıştı. [11] I. Ahmet belki de Kösem’in etkisiyle ilk işi olarak sarayda entrikalar çeviren Safiye Sultanı saraydan göndermek olmuştu.
Kösem Sultan, böylece daha I. Ahmed’in sağlığında etkinliğini arttırmaya başlamıştı. Üstelik I. Ahmed ve sonrası dönemlerde daha da büyük bir güce kavuşacaktı.
Saltanat Yıllarındaki Önemli Olaylar
Ramazanoğulları Beyliği'ni ortadan kaldıran I. Ahmet zamanında Osmanlı orduları Safevilere karşı bazı başarılar elde etmesine, Sinan Paşa komutasında Nahçıvan üzerinden Revan'a yürümesine rağmen Tebriz'i geri almak için yapılan savaşta, Sinan Paşa, Erzurum Beylerbeyi'nin yenilen İran kuvvetlerini takip etmeye kalkışması yüzünden Şah Abbas'ın ordularına yenilmişti. Şah Abbas, Şirvan, Şamahı ve Gence'yi ele geçirmiş, karşı atağa geçen Sadrazam Nasuh Paşa, devam eden Avusturya savaşları yüzünden Şah Abbas'ın barış önerisini kabul etmek zorunda kalmıştı.
Salatanat yıllarında Celali İsyanları yeniden patlak vermiş Bozoklu Celal İsyanı, Tavil Ahmed, Canboladoğlu, Kalenderoğlu ve Deli Hasan ayaklanmaları Kuyucu Murat Paşa’nın çok sert tedbirleri ve Celalileri kuyular doldurması ile zar zor önlenebilmişti.
Osmanlı şaheserlerinden olan Sultanahmet Camii'sini Mimar Mehmet Ağa’ya yaptırılmasını sağlayan “Sultan I. Ahmet, caminin temelleri kazılırken eteğinde toprak taşımıştı.”
Diğer padişahlara göre çok genç yaşta tahta geçen ve Duraklama Dönemindeki diğer padişahlara nazaran daha başarılı olan Sultan I. Ahmed genç yaşta yakalandığı tifüs hastalığına yakalandı. 20 gün boyunca humma nöbetleri geçiren Sultan Ahmet, bu hastalığından kurtulamayarak 21 Kasım'ı 22 Kasım'a bağlayan gece 1617 yılında henüz 27 yaşında iken vefat etti. Yaptırmış olduğu Sultanahmet Camii’nin yanındaki türbesine defnedildi.
Onun ölümünden sonra hakkında romanlar yazılan Tv ve Sinema filmleri çekilen Mehpeyker Kösem Sultan idareyi iyice eline almış oldu.
Kösem Sultan, oğulları ve torunu dönemiyle otuz yıla yakın devletin fiili idarisini eline geçirecek Padışah oğullarından ve torunlarından dolayı elde siyasi gücünü iktidar sahibi olmak isteyen devlet adamlarını bertaraf etmekte istediği kişileri önemli görevlere getirmekte kullanacak Osmanlı ataerkil yapısına ve geleneklerini hiçe sayacak. IV Murad annesine rağmen ipleri ele geçirmesine kadar bu gücü devam edecekti.
Şairliği
Lalası Muallim Sultan Aydınlı Mustafa Efendi’den belagat, meani, beyan ve aruz derslerini de alan I. Ahmet büyük dedeleri, II. Bayezıd, Fatih, I. Selim ve Kanuni gibi iyi düzeyde bir şair olmak istemişti. İlk şiirlerini daha tahta çıkmadan ve on üç ön dört yaşlarındayken yazmıştı.
Şiire ve çeşitli sanat dallarına meraklı olan I. Ahmet tahta çıkar çıkmaz sorgucun altına Top kapı sarayı müzesinde Kutsal Emanetler salonunda bulunan Hz Muhammed’in ayak izinin resmini yaptırmış, yazmış olduğu şiirini de bu resmin altına kazdırmıştı. Sorgucuna kazdırdığı şiiri şu şekildeydi.
Nola tacım gibi başımda götürsem daima
Kademi resmi dürür Hazret-i Şah-ı Resülün
Gül-ü gülzâr-ı nübüvvet, o kadem sahibidir
Bahtiyâ, durma yüzün sür kademine ol gülün. Bahti I. Ahmet[12]
Aziz Mahmut’un Hüdayi’nin dervişi olan Sultan I. Ahmet rivayete göre , “bizzat şeyhin eline su dökmüş ve annesine de havlu tutturmuştu.” Dindar kişiliğini şiirlerine de yansıtan Bahti, şiirlerinde Türki Basit şairi sayılabilecek bir sadelikte ve Şeyhi Aziz Mahmut Hüdai gibi tekke ve zümre şairlerinin tesirinde ilahi tarzına yakın şiirler yazmıştır.
Onbir aydır gideli hayli çekerdik hicranı
Merhaba etti biizmle yine geldi Ramazan
Gelmesi ola mübareke kademinden umarız
Duyula nimet ile Halık’ı cihan- ı yezdan
Şehri İslamı Kudumiyle müşeref etti
Hoş tutarlarsa nola hörmet ile pir-i civan
Ehl-i din itse nola ismini dilde teşbih
Kişehur içre anı kıldı muazzez Sübhan [13]
1.Ahmed'in, Bahtî mahlâsını almasıyla ilgili Hasodalı Yusuf Ağa’nın nakledilen hatırası şu şekildedir "Sultan Ahmed abdest alırken suyunu ben dökerdim. Kışın en şiddetli günlerinde bile soğuk su isteyen padişah, bir gün: "Ayaklarım hamal ayağı gibi" dedi. Bunun üzerine: "Padişahım, meşhur meseldir, ayağı büyük olanın bahtı açık olurmuş..." diye karşılık verince, padişah: "Belî, bilürüm, Bahtî mahlâsını ol sebepten aldım, dedi." (Kayaalp 1999: 88) [14] Bahti mahlasını belki de yerine geçmesi kesin olan Abisi Şehzade Mahmut’un öldürülmesi nedeni ile bahtının açılması sebebiyle tercih etmişti. Bazı şiirlerinde Ahmedî mahlasını da kullanan Sultan I. Ahmet babası III. Mehmet gibi iyi düzeyde bir şairdi. Sultan I. Ahmet iyi sayılabilecek düzeyde, Arapça Farsça bildiği halde sade bir dille yazdı.
Aynı zamanda devrinin önemli hattatlarından birisi olan I. Ahmet, damadı Nasuh Paşa’ya yazmış olduğu hatt-ı hümayunları ile de tarihe geçmiştir. Bu hattı hümayunlarında ne denli iyi bir hattat ve nedenli usta bir edip olduğu açıkça ortaya çıkar.[15]
Avı, gezintileri, kayık sefalarını çok seven hayta bağlı bir sultan olan I. Ahmet, boş zamanlarında Çölmek köyünde sürek avları düzenletiyor, zaman zaman Bursa’yı ziyaret ediyor, Edirne’ye giderek Tunca nehri üzerinde kayık sefası yapıyordu. Üsküdar, Davutpaşa, Halkalı ya gitmekten hoşlanan Sultan, çok sevdiği tersane bahçelerinde yaptırdığı kasr da vakit geçiriyordu. Şair Nefi’yi çok beğenen Sultan Ahmet ‘e, Nefi; Edirne’yi metheden beyitler bile yazmıştı.
Edirne şehri mi bu ya gülşeni ziba mıdır
Anda kasr-ı padışah –ı cennet’ül mevâmıdır Nefi.
Bahti’nin Divançesi:
Bahtî’nin bir Divânçesi vardır. Divançenin tek nüshası Millet Kütüphanesi'nde (Ali Emiri Efendi, manzum nr. 53) dedir. Dr. İsa Kayaalp; Divânçe' üzerinde inceleeme yapmış . Dr. İsa Kayaalp bu divançesinde "beş münâcât, üç na't, ramazan hakkında dört manzume, Ebû Eyyûbe'l-Ensârî ile Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hakkında birer methiye, babası III. Mehmed hakkında bir mersiye, on bir tarihî gazel, bir terci-i bend, on yedi gazel, Şeyhü'l-İslâm Yahyâ Efendi'nin bir gazelini tahmis, dört tarih, otuz altı murabba, üç şarkı ve dört beyit" [16] olduğunu tespit etmiştir. Bahtî; gazellerinde aşk, rintlik, bahar gibi konulara yer vermiş diğer şiirlerinde dini temaları öne çıkarmıştır.
KAYNAKÇA
[1] Enver Behnan Şapolyo Osmanlı Sultanları Tarihi, Rafet Zaimler Kitapevi, 1961 shf 217
[2] Sakaoğlu, Necdet (1999). Bu Mülkün Sultanları. İstanbul: Oğlak Yayınları. ISBN 875-329-299-6. s. 200-209
[3] Enver Behnan Şapolyo Osmanlı Sultanları Tarihi, Rafet Zaimler Kitapevi, 1961 shf 217
[4] Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (2003). Osmanlı Tarihi III. Cilt 1. Kısım: II. Selim'in Tahta Çıkışından 1699 Karlofça Andlaşmasına Kadar. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. ISBN 975-16-0013-8.
[5] Sakaoğlu, Necdet (1999). Bu Mülkün Sultanları. İstanbul: Oğlak Yayınları. ISBN 875-329-299-6. s. 200-209
[6] Prof. Dr. Selim AYDIN, “Bahti (I. Ahmed)” https://www.sizinti.com.tr/konular/Kasım 2002
[7] Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (2003). Osmanlı Tarihi III. Cilt 1. Kısım: II. Selim'in Tahta Çıkışından 1699 Karlofça Andlaşmasına Kadar. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. ISBN 975-16-0013-8
[8] Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (2003). Osmanlı Tarihi III. Cilt 1. Kısım: II. Selim'in Tahta Çıkışından 1699 Karlofça Andlaşmasına Kadar. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. ISBN 975-16-0013-8
[9] Enver Behnan Şapolyo Osmanlı Sultanları Tarihi, Rafet Zaimler Kitapevi, 1961 shf 217
[10] Özlem Kumrular, Kösem Sultan , Doğan Kitap, 2015
[11] Özlem Kumrular, Kösem Sultan , Doğan Kitap, 2015
[12] Enver Behnan Şapolyo Osmanlı Sultanları Tarihi, Rafet Zaimler Kitapevi, 1961
[13] Enver Behnan Şapolyo Osmanlı Sultanları Tarihi, Rafet Zaimler Kitapevi, 1961
[14] Prof. Dr. Selim AYDIN, “Bahti (I. Ahmed)” https://www.sizinti.com.tr/konular/Kasım 2002
[15] Geniş Bilgi : Enver Behnan Şapolyo Osmanlı Sultanları Tarihi, Rafet Zaimler Kitapevi, 1961
[16] Kayaalp, İsa, Sultan Ahmed Divanı'nın Tahlili, Kitabevi, İst. 1999.