Deneme Nedir Özellikleri Ortaya Çıkışı

24.05.2011

DENEME TERİMİNİN ORTAYA ÇIKIŞI

 Deneme sözcüğü Türkçe bir kelimedir. Lakin yazı türü olarak düşündüğümüzde bu türün ilk örnekleri Batı kültüründe çıkmıştır Batı dillerindeki karşılığı ise Fransızca ‘essais’ kelimesidir. [1] Essais sözcüğü ise Latin ‘exagium’, ‘exigere’ kelimelerinden oluşan bir sözcüktür. Bu sözcüğün bir edebiyat terimi haline gelmesi ise bu türde ilk modern örneği veren ve bu yazı türünün babası sayılan Montaıgne’in eserine bu adı vermesi ile oluşmuştur.

Türkçede deneme yazı türünü andıran ilk yazılara ‘bend’, ‘tecrübe-i kalemiyye’, ‘kalem tecrübesi’ gibi  adlar verilmiş  ama bu  edebi yazı türünün karşılığı zamanla ‘denemek’ fiilinden türeyen ‘deneme’  yazı türü olarak yerleşmiştir.

 

DENEME TÜRÜ İLE İLGİLİ TANIMLAR

Deneme türü öğretici metinler arasında kabul edilen bir yazı türüdür.  Deneme türüne ilişkin önce farklı tanımlar verecek Suut Kemal Yetkin, denemeyi şöyle tanımlar: ‘Deneme, makale gibi belli bir fikri kesin bir sonuca bağlamaz; bir felsefe incelemesi gibi bir öğretinin boyunduruğu altında solumaz”.

 “Deneme, özgürce seçilen bir konuda gelişen, düzyazı biçimidir. Denemeci kendi kendisiyle konuşur gibi yazar... Denemeci, bizim önümüze kendi beğenilerini, kendi kinlerini, kendi inançlarını, şeftaliden tutun da külbastıya kadar sevdiği meyveleri, yemekleri ortaya döken kişidir. Bu iç dökmelerde hiçbir şey bayağı, hiçbir şey gülünç görünmez. Denemecinin en büyük özelliklerinden biri de onun açık yürekli oluşudur.” ( Türk Dili Dergisi “Deneme Özel Sayısı” Temmuz 1961 )

“Bir yazarın bilim, felsefe, yazın ve sanat konuları üzerinde kişisel düşünce ve duygularını içtenlikle dile getirdiği bir düzyazı türü. “Herhangi bir konuda yeni ve kişisel görüşlerle bezenmiş bir anlatım içinde sunulan düzyazı türü.” .” ( Dil Derneği, “Yazın Terimleri Sözlüğü “(s. 34)

“... Sadece bir konu ile ilgili olarak yazarının düşüncelerini yansıtan kısa nesirlerdir. Çokluk konusu törel bir sorunun eleştirisi olabilir. Denemeler genellikle açıklama yazılarıdır. Nutuk, konferans, özdeyiş, edebi eleştiri, mektup vb. biçimlerinde olabilir. Deneme türünün başlangıcı dünya edebiyatında murakabeye dayanır. Kişinin içini yansıtan murakabeye tarihle karışmış olarak anılarda rastlanır...” ( Kemal Demiray, Edebiyatta Türler.

Yukarıdaki tanımlardan da anlaşılabileceği gibi deneme ve yazarı hakkında şu özet sonuçlara varılabilir. Deneme yazarı, kesin yargılara saplanmadan yalın bir dille işlediği konunu hakkında fikirlerini sıralar; bilgileri yoklar, karşılaştırmalar yapar, alıntılara dayanır, okuyucusuyla gizli bir konuşma içinde asıl gerçeğe doğru yaklaşmaya çalışır; fakat bir şeyi ispatlamaya uğraşmaz. Evrende olabilecek her konuya dair aklına gelen bir şeyi ele alarak o andaki düşünme şekliyle ve içinden geçenleri yazısına alır. Okurla değil kendi kendisiyle konuşurmuş gibi bir anlatım biçimi ve edasıyla yazar.

 

DENEME TÜRÜNÜN ORTAYA ÇIKIŞI

Deneme türünün kökeni dünya edebiyatında bu türde ilk örneği veren Montaıgne’nin 1570 yılında yazmaya başladığı ve 1595 yılına kadar yazmaya devam ettiği  “Essai “ adlı eserine dayanır. 107 denemeden  oluşan bu eser dünya edebiyatında deneme türünün başlangıcını oluşturur. 1572’den ölümüne kadar Montaigne yaşamını “Les Essais” Denemeler’e adamıştır. Montaigne’in başka bir kitabı ve yaşam serüveni de yoktur. “Ben kitabımı yaptığım kadar kitabım beni yaptı”  diyerek bunu teyit etmiştir.  Montaıgne Les Essais’i  “Kendini Tanı” ilkesi ile yazdığını ifade etmiş onun bu eseri de kendinden sonra bu türde yazan tüm yazarların kabul ettiği bir terim olmuştur.  Les Essais, 1603’te İngilizceye çevrilmiş Montaıgne’nin eserine verdiği bu ad oluşturduğu bu edebi türün de adı haline gelmiştir.  Kendine dönük gözlemler, cana yakınlığı, merakı ve kuşkuculuğuyla Rönesans düşüncesinin savunucusu olan Montaıgne  “Rönesans’la gelen yeni yaşam ve dünya anlayışının temsilcisi “ olmuştur.

 

DENEMENİN ÖZELLİKLERİ

Denemeler iddialı olmayan, ispat kaygısı taşımayan; temel anlamda insan doğallığına dayanan eserlerdir. Deneme türüne eskiden "muhasebe" denmesi, onun konusu hakkında bir ipucu vermektedir. Denemeler toplumsal konulardan daha çok kişisel: konulara, soyut dünyalara ve iç hesaplaşmalara daha yakındır. Deneme yazarlarının kendi kendisi ile konuşurmuş gibi yazma nedenleri de budur.  Bu yönüyle ve ağırbaşlı olması ile gazete fıkraları ve sohbetlerden ayrılır. Ayrıca deneme yazısı güncel konuları değil her devirde he çağda lazım olacak evrensel konular üzerinde kafa yorar. Denemecinin derdi bu gün değil gelmiş geçmiş gelecek tüm zamanlar olmaktadır.

 Özgürce seçilen bir konuda, yazarın kendi kendiyle konuşma havası içinde yazdığı bu yazı türünde düzen içinde bir gelişi güzellik de ortaya çıkmaktadır. Yazının konusu yazarın o anda aklına geliveren bir konu görünümündedir. Öğretici ve düşünsel yanı da vardır. Yazarın gözlemlediği ya da yaşadığı olay, olgu, durum ve izlediği objelerle ya da herhangi bir kavramla ilgili izlenimlerinin herhangi bir plâna bağlı kalmayarak, deliller getirip kanıtlama yoluna gerek duymadan ve kesin hükümler vermeden, tamamen kişisel görüşüyle serbestçe yazıya döktüğü metinlere denir. Derin düşünceden çok, kişinin kendi dışındaki nesnelerle herhangi bir konuda gerçek ya da hayalî olarak girdiği diyalogun ürünüdür. "Eğer mümkün olsaydı karşınıza anadan doğma çıkardım. Bu kitapta size asla bir şey kanıtlama iddiam yoktur. Elimden geldiğince size beni anlattım. Bana hak vermenizi ya da yargılamanızı istemiyorum" Montaigne

Deneme yazarı, olay, olgu, durum ve eşyalarda sıradan insanların göremediği, farkına varamadığı ayrıntıları, dikkat etmediği hususları, incelikleri, güzellikleri, harikaları, olağanın altında yatan olağanüstülükleri görebilen, hissedebilen, düşüncesiyle ve deneyimleriyle onları okuyucular için ilginç görülebilecek şekilde yazıya dökebilen insandır. Dilinde çeşitli bilim, felsefe ve sanat dallarına ait terimlere yer vermekten ziyade, halk çoğunluğunun ortak günlük konuşma dilinin düşünce diline dönüştürülmesi çabası hâkimdir. Denemede bilimsel yazılardaki kuruluk ve şematiklik bulunmaz. Düşünce şiirsel, akıcı, samimî bir üslûpla sunulur. Bu bakımdan deneme yazılarının geniş halk yığınlarınca kolayca ve rahatlıkla okunabilme özelliği vardır. Deneme yazarı yazısını kendi kendisiyle konuşuyormuş, kendisine bir şeyler mırıldanıyormuş gibi yazar.

Denemede sistematik bir düşünceye bağımlılık yoktur. Denemecinin ileri sürdüğü düşünce, herhangi bir felsefe ekolüyle ilintili olmayabilir. Ancak filozof yazısında kurduğu ekole bağlı düşünce üretme çabası içindedir.

 Montaıgne’,in birey ve toplumla ilgili hemen her konuyu ele alan bu eseri toplumun ve insanların, gelenek ve görenekleri, inançları sorgulayan bir eser olarak belirmiş. Kendisinden sonraki hemen her deneme eseri de aşağı yukarı bu merkezdeki konular hakkında yazılmışlardır. Bir Fransız soylusu olan ve şato vari bir evde yaşayan Montaıgne, bu eserini uykuya dalmak üzereyken, gezerken odasında yalnızken vb yazmış  eserinde insana özgü tutumlar davranışlar, tavırlar, duygular, tutarsızlıklar, hırs, kin, öfke, merhamet, mutluluk, okuma, yazma, düşünme gibi konular üzerinde oluşan düşüncelerini kendi kendisi ile konuşur gibi bir dille aktarmıştır. Eser de Antik Yunan ve Roma dönemlerinden  yapılan alıntılar, olaylar, küçük kıssalar, anekdotlar ve kısa anlatılarda yer almıştır.

Konusunun sınırsız olması, yazarının kendisiyle konuşur gibi yazması, açıklanan düşüncelerin kişiselliği, ele alınan düşüncenin bir sonuca vardırılmayışı, kendi içindeki bir düzenle gelişigüzel yazılması gibi özellikleri söylenmesine karşın, tüm bunların bir türün niteliğini belirleyemeyeceği açıktır.

BİR DENEME ÖRNEĞİ

ERDEM - MONTAIGNE

Erdem, der Antishenes, kendi kendisiyle yetinir; ne kurallara başvurur, ne laflara, ne gösterişlere…

Yapmaya alıştırıldığımız işlerden binde biri bile kendimizle doğrudan doğruya ilgili değil. Bakarsınız bir adam canını dişine takmış, kurşun yağmuru altında, yıkık bir kale duvarına tırmanıyor bütün hıncıyla; bir başkası, karşı tarafta, kan revan içinde, aç susuz savunuyor o kaleyi ölesiye: Kendileri için mi gösteriyorlar bu yararlığı? Uğrunda ölecekleri ve hiç görmedikleri insan belki o sırada kılım kıpırdatmadan keyif sürmektedir. Bakarsınız bir başkası, bitkin, perişan, saçı sakalı birbirine karışmış kitaplıktan çıkıyor gece yansından sonra: Bunca kitabı daha iyi, daha akıllı bir insan olmak için mi karıştırdı sanırsınız? Yok, canım sen de! Ya ölecek o kitaplıkta ya öğretecek yarınki kuşaklara Platus'un dizelerini hangi düzenle kurduğunu ve falan Latince sözcüğün nasıl yazılması gerektiğini. Kim seve seve feda etmiyor sağlığını, canını şan şeref için? Oysa kalp bir paradan başka nedir ki şan şeref? Kendi ölümümüzden korkmakla yetinemeyiz; karılarımızın, çocuklarımızın, adamlarımızın ölümünden de korkmak zorundayız. Kendiişlerimizden çektiğimiz sıkıntı yetmiyormuş gibi komşularımızın, dostlarımızın işleriyle de dertlere sokar, bunaltırız kendimizi.

Vah, vah! Nasıl olur da insan bir şeyi
Kendinden daha çok sevmeye kalkar?

İLGİLİ LİNKLERİMİZ

Kaynakça 

[1] https://edebiyatvesanatakademisi.com/kitap-ozetleri-ve-elestirileri/montaigne-denemeler/4675

 

Edebiyat Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.

 BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM  veya [email protected] 

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar