Dikmen Yıldızı Hakkında Konu Özet Analiz Aka Gündüz

27.04.2019
Yazıda  “Dikmen Yıldızı ,  Aka Gündüz ”  romanı hakkında bilgiler, romanının özeti,  romanın konusu, ana fikri,  romanın kahramanları, romanın olay örgüsü,  romanın yazarı,  “Dikmen Yıldızı ,  Aka Gündüz ”    hakkında bilgiler “Dikmen Yıldızı , Aka Gündüz  ”  romanın şahıs kadrosu  yazarın diğer romanları,  “Dikmen Yıldızı Aka Gündüz ”  adlı eserden alıntılar yer alır.  Eser hakkında yorumlar,  romanın anlatım tekniği, yazarın bakış açısı, romanın tekniği, romanın türü, çevrildiği diller, eserin basım yılı, basım hikâyesi, yazar ve eseri arasındaki, eserle yazarın biyografisi arasındaki alakalar incelenmiştir.
 
 
ROMANIN YAZARI KONUSU BASIMI TÜRÜ ÖZELLİKLERİ HAKKINDA
 
 
Dikmen Yıldızı, Aka Gündüz ’ün ilk baskısı 1928 yılında yapılmış olan bir romanıdır. Cumhuriyetin ilk yıllarında yayımlanmış olan roman Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunca incelenmiş ve 20 Ocak 1975 tarih 1823 sayılı Tebliğler Dergisi ile tavsiye edilmiştir.
 
 Yıldız’ın bireysel serüveni çevresinde dönemin Ankara’sı ve Kurtuluş Savaşı yılları yüzeysel bir biçimde yansıtılmıştır.
Milli edebiyat akımı yazarlarından olan Aka Gündüz  ,  eserlerini sade bir Türkçe ile yazmış, romanlarında dahi hitabet üslubunu kullanmıştır.
 
Aka Gündüz, romanlarında toplum sorunları erdem ve ahlaksızlık ve kadın karakterler üzerinde durmuş, kadın karakterler vasıtasıyla kadın sorunlarına değinmiştir. Sosyal ve milli konular işleyen, Milli Edebiyat çizgisinde sade bir dille yazan, milli konuları işlemeyi tercih eden bir romancıdır.
 
İmparatorluktan Milli devlete geçiş konularını kapsayan Milli konulu romanlar yazmıştır.  Eserlerinde sık rastlanılan diğer bir tema da Rumeli’de düşman eline geçen topraklara duyulan özlem ve bundan duyulan acılardır.[1]
 
Dikmen Yıldızı sinemaya da uyarlanmış, 1962 yılı yapımı olan bu filmde Türkan Şoray ve Önder Somer başrolleri almışlardır. [2]
 
ÖZET
İzmir'in tanınmış ailelerinden birinin kızı olan Yıldız,  bir hava yüzbaşısı olan Murat ile nişanlıdır. Kurtuluş Savaşı başlayınca Murat, cepheye gönderilmiş bunun üzerine Yıldız’da orduya katılmıştır. Yıldız, nişanlısı Murat ile de birlikte olabilmek  ve kendi çapında İstiklal mücadelesine katkıda bulunmak için Murat’ın peşinden savaşa katılır. Milli Mücadele içinde çeşitli görevler almış, Murat ile de zaman zaman buluşmayı başarmıştır. En sonunda Yıldız kendisini Ankara’da bulmuş ve ona  "Dikmen Yıldızı” denilmeye başlanmıştır.
Vatansever bir kadın olan Yıldız, bir gece nişanlısı Murat ile birlikte olmuş, fakat Murat aniden ortadan kaybolmuştur. Yıldız anlamını bilemediği bu kaybolma hikâyesinden sonra kendini karanlıkta bulur.  Murat’tan gebe kaldığı ve iki çocuğu olduğu iddiasındadır.
Genç kız, kucağında bebeği ile Ankara savcısına başvurur. Yıldız’ın iddiaları korkunçtur. Kendisi Murat’tan hamile kalmış ve iki çocuğu olmuştur.  Üstelik Murat ortadan kaybolunca, babası onu akrabalarından Nedim ile evlendirmek istemektedir.  Daha da kötüsü babası, aile doktorları, emektar adamlarından Süleyman Çavuş, sevgilisi Murat'ı ve ikiz çocuklarından birini boğup kayalardan aşağı atmışlardır. Şimdi ise tüm yakınları Yıldız’ın peşine düşmüşler, elinde kalan bu çocuğunu da elinden almak istemektedirler.
Savcı,  kucağındaki bebek ile kendisine ihbarda bulunan Yıldız’ı dinledikten sonra hemen harekete geçer.  Fakat Yıldız’ın babası Kamil Beyle doktor savcının yanına gelerek bambaşka şeyler anlatır. Yıldız’ın babasına göre kızının anlattıkları içinde gerçek olan tek şey Yüzbaşı Murat ile olan ilişkisinden ibarettir. Diğer anlattıkları ve ikiz bebeğinin olduğu iddiası ise Yıldız’ın içine düştüğü psikolojik zannın ortaya çıkardığı vehimden ibarettir.
Babası, Yıldız’ın sevgilisi Murat’ın aniden ortadan kaybolması ile Yıldız’ın bunalıma düştüğünü, Yüzbaşı Murat’ın ölüm haberi geldikten sonra Yıldız’ın bu hallere düşüp bu hayali senaryoları ürettiğini söylemektedir. Aile doktorları da Savcıya bu durumu teyit eder.  Doktor' a göre Yüzbaşı Murat’ın ölüm haberi bu kızda korkunç bir şok yaratmış ve bunun sonucunda Yıldız, işte böylesi sabit fikirlere saplanan bir sinir hastası haline dönüşmüştür. Yıldız’daki sabit fikre göre Murat cephede ölmemiş, onu babası Kamil Bey ve yardımcıları öldürmüşlerdir.
Buna rağmen Savcı Bey, Yıldız’ın babası Kamil Bey ile doktorun sözlerine inanmak istememiş onları kuşkuyla karşılamıştır. Bunun üzerine Kamil Bey, söylediklerini ispatlamak zorunda kalır.  Yıldız’ın babası savcıyı yanına alarak yan odada bulunan Yıldız’ın yanına gelir. Yıldız, babası ile doktoru görünce savcıya: "Bakınız bu çocuğumu da boğmaya geldiler" diye haykırır.  Savcı, Yıldız’ı teskin ederken genç kızın kucağındaki kundağı açıp bebeği görmek ister.  Savcı hayretler içinde kalmış, adeta şok geçirmiştir. Yıldız’ın bebeğim diye tuttuğu şey taşbebekten ibarettir.
Murat’ın babası da olayı duyup gelmiş, Savcı, Yıldız’ın babası Kamil Bey,  aile doktorları ve Murat’ın babası el ele vererek Yıldız’ı tedavi etmek için uğraşamaya başlamışlardır. Bu hazin hikaye herkesi derinden etkilemiş, herkes Yıldız'ı bu durumdan kurtarmak için her şeyi yapmak için kolları sıvamıştır. Fakat Yıldız sadece Savcıya güvenmekte diğerlerinin hiç birine inanmamaktadır.
İlk iş olarak Yıldız’ın Ankara ve Dikmen’den ayırmak gerektiğine inanmışlardır. Bunun üzerine Yıldız’ı Ankara’dan uzaklaştırıp Çankırı’ya götürüler.
Genç kızın yanına en sevdiği dostlarını katıp Çankırı, İnebolu dolaylarında bir müddet gezdirirler.  Bu arada savcı, Yıldız’a mektuplar yazmakta sevgilisi Murat'ın babası ve yakınları tarafından boğulmadığını, ama Murat’ın cephede savaştığını belki de şehit bile olmadığını ima eden sezdirmeler yazmaktadır.  Bu telkinler Yıldız’a çok iyi gelmekte gide gide morali düzelmektedir. Murat’ın babası da sürekli olarak Yıldız’ın yanındadır.  Yıldız, o adamın Murat’ın babası olduğunu bilmediği halde hep ona  "Beybaba" diye hitap etmektedir. Yıldız yavaş yavaş kendine gelmeye başlamaya etrafındaki şehit çocukları ile ilgilenmeye başlamıştır.
Bir gün Yıldız’ın Beybaba diye hitap ettiği Murat’ın babası ona, artık tamamen iyileştiğini ve önemli bir izahatın yapılması vaktinin de geldiğini söyler.
Murat cephede şehit olmamış, gizli bir görev ile düşmanın içine ajan olarak gönderilmiştir. Fakat o günden sonra da Murat’tan hiç haber alınamamıştır. Murat’ın aniden ortadan kaybolmasının tek sebebi budur.
Bu sırada "Büyük Taarruz"un başlamış, arkasından Türk Ordusu İzmir’e doğru yürümeye başlamıştır. Yıldız ve arkadaşları bunun üzerine Ankara’ya gelmişler sevinçle haberleri izlemeye başlamışlardır. , Beybaba, Yıldız’a Murat’ın babası olduğunu da ifşa etmiştir. Ordu İzmir’e ilerlerken, Yıldız ile Beybaba Murat’tan gelecek olan bir haber beklemektedir. 
Ordu İzmir’e girmiş düşman yurttan atılmıştır. Beybaba, Yıldız’ı alarak onu İzmir’e getirir. Yanmış yakılmış, İzmir'de Beybaba, Murat’a görev veren Başkumandan’a çıkıp Murat’ın akıbetini sorar. Başkumandan ona net bir şey söylememiş ama ertesi gün Dikmen Yıldızı'nı da alıp birlikte gelin demiştir. 
Ertesi gün Yıldız ile Murat’ın babası Paşa’nın huzuruna çıkarlar. Paşa, genç kıza, metin olmasını söyleyip  "Ondan kalan şeyler" diyerek Yıldız’a bir paket verir.
Murat’ın ölüm haberine artık alışmış olan Yıldız’ın titreyen ellerinden düşen paket yere düşüp açılmıştır. Açılan paketin içinden Murat ile Yıldız’ın düğün davetiyeleri fırlamıştır. Başkumandan, Murat'ın bitişik odada beklemekte olduğunu bildirir bunun üzerine Yıldız ile Beybaba sevinçle yan odaya koştururlar.  Murat sapasağlam oradadır. İki sevgili gözyaşlarıyla birbirlerine sarılırlar.

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar