ESKİCİ VE OĞULLARI HAKKINDA ÖZET İNCELEME ORHAN KEMAL

15.11.2016



ESKİCİ VE OĞULLARI  ROMAN VE YAZAR HAKKINDA


Eskici ve Oğulları 1962′de yayımlandıktan sonra Orhan Kemal  romanın adını  “Eskici Dükkânı”  olarak değiştirmiş,   Roman 2. basımla birlikte bu adla da tanınmaya başlamıştır.

Eskici ve Oğulları Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 100 Temel Eser arasına alınmış ve tavsiye edilmiş, önemde bir romandır.

Roman, toplumsal gerçekçi bir romancı olan Orhan Kemal’in bu görüşlerine uygun ve toplumcu gerçekçi düşünceye uygun sosyal roman türünde bir eserdir.  Sanat toplum içindir düşüncesi ile yazan Orhan Kemal, bu romanında da çocukluk yıllarını geçirdiği ve çok yakından tanıdığı Çukurova, Ceyhan ve Adana’da yaşayan insanların fakirliğini, yaşam zorluklarını, hayat mücadelelerini realist bir yaklaşımla dile getirmektedir.

Bu romanı Orhan Kemal’in “ en yetkin kitaplarından biri olarak “ kabul edilmektedir. Yazar , “Eskici ve Oğullarında ekonomik koşulların nasıl da aile bağlarını zorladığını ele almıştır[1]

Eser, harp malulü Topal Eskici ile iki oğlunun özlemlerini, düşlerini, ayakta kalabilmek için verdikleri mücadeleyi, ırgatlıktan makineleşmeye doğru giden değişim süreçlerindeki çarkların içinde dağılışlarını dile getirmektedir. Hayata en aşağılardan başlayan eskici ataerkil aile yapısını koruyabilmek ailesini bir arada tutabilmek için didinip durmaktadır.

Eser, 1960 yıllardaki tarımda sanayileşme aşamasına giren Adana ve Çukurova'daki da bir ailenin çözülüşünü anlatır. Bir savaş gazisi olan ve topal kalan Eskici. Köyden Adana’ya göçmüş bir, eskici dükkanı açıp oğullarıyla çalışmaya başlamıştır. Evli ve üç çocuklu Büyük oğlunun sanayileşme sonunda işsiz kalması nedeniyle Aile üyeleri arttığı için gelir yetmemeye sorunlar çıkmaya başlar. Otoriter bir baba olan eskici çocuklarına söz hakkı tanımamakta, İş bölümü yaptırabilecek birikimi olmadığından geliri arttıramamakta bu yüzden de saldırgan ve sinirli davranmaktadır. Oğulları baskıdan kurtulmak için pamuk toplama işine başlayınca tüm aile pamuk toplayarak işlerini geliştirmek hayaline kapılmıştır. Ama işler iyi gitmeyecek gelir elde edilemediği gibi eskici dükkanı da elden gidecektir.

Roman,  1950 yıllardaki Adana ve Çukurova'nın sosyal,  ekonomik ve kültürel yapısı ile gündelik hayat ve yaşam koşullarını yansıtması bakımdan ilgi çekicidir.  Pamuk ve kült toplayarak geçinen,  eskicilik yaparak hayata tutunmaya çalışan insanların dünyası gerçekçi bir dille anlatılmış, yazar dönemi ve koşullarını betimlemekte oldukça başarılı olmuştur.

ROMANIN FİLMİ

Roman filme de alınmış ilk gösterim tarihi 1990 olan filmin yönetmenliğini Şahin Gök, yapmış; filmin baş rollerini Fikret Hakan ve Kadir İnanır paylaşmışlardır. [2]

ESERİN TÜRÜ

Roman  realist bir  yaklaşımla sosyal gerçekçi anlayışla  yazılmış sosyal ve psikolojik türde  bir romandır. Roman 1950 yıllarında Çukurova’da yaşanan sosyal gerçekleri ve hayat parçalarını kişiler ve aileler bazında ele almaktadır. Toplumsal sorunlara ve ata erkil yaşama düzenindeki aksamları ve çekirdek ailelerin ortaya çıkışını irdeleyen sosyal bir konuyu ele almaktadır.

 

KONUSU

Roman, Eserin başkahramanı olan Topal Eskici ile iki oğlunun özlemlerini, düşlerini, bu özlemlerle düşleri gerçekleştirmek için verdikleri savaşı ve en sonunda da özlemlerine kavuşamadıkları gibi ellerinde kalanları da yitirerek çöküşlerini anlatır. Hayata en aşağılardan başlayan eskici ailesini bir arada tutabilmek için didinip durmaktadır.

Ekonomik koşulların ataerkil aile bağlarını zorlamasını, yoksulluğun aile yapısını nasıl bozduğunu, sanayileşmenin geleneksel yaşama ve el sanatları ile uğraşan kişilerin hayatları üzerindeki etkisini irdelemektedir. “ İnsan eliyle kurulan çarpık düzenin insanları ne denli yozlaştırdığı “ düşüncesi eserin fonundaki en güçlü fikirlerdir.

Irgatlık ve el sanatlarından sanayi makinelerini öğrenmeye doğru giden yol ayrımları eserin olaylarını ve gidiş yönünü belirleyen unsurlardır.

 MEKÂN VE ZAMAN

Romanın mekanı Çukurova ve Adana civarıdır. Romandaki zaman ise 1945 ile 1950 li yılları kapsayan bir dönemdir. Bu dönemde Amerikan – Marshall yardımları başlamış, Demokrat Partinin iktidara gelmesi ile kol gücünün yerine makineler geçmeye başlamıştır. Bu sürece yenilen ırgatların ve işçilerin dramı ile romanın zamanı, mekanı ve sosyal yapı önemli bir uyum göstermektedir.

ANA FİKRİ:
Ne oldum değil ne olacağım demelidir. Zenginler bir gün fakir sağlamlar bir gün engelli olabilir. Geçmiş parlak günleri kötü günde faydasızdır. Düne değil bu güne bakmalı, etraftaki gelişmelerin farkına varıp geride kalmamalıyız.

 

ROMAN KAHRAMANLARI 
 

Eskici; Herkese karşı olan ters ve sinirli bir adam olmasına rağmen ailesine ve çocuklarına düşkün, bir bacağını savaşta kaybettiği için topal kalan biridir.

Eskicinin Karısı; Ailesinin dağılmasını istemese de gelinini sevmeyen geçmişi ile böbürlenen zengin kayın pederini abartarak anlatarak avunan bir kadındır.

Mehmet; Eskicinin evli ve üç çocuklu büyük oğludur. Babasının tersliklerini anlayışla karşılayan zekası takdir edilen kişidir.  Makinelerden dolayı işini kaybetmiş; bu yüzden ailesiyle birlikte babasının eline bakmak zorunda kalmıştır.

Ali; Evlenme çağındaki Eskicinin küçük oğludur. Abisini babasına karşı savunan, abisinin yapmak istediği şeylere ortak olan,  gururlu ve babası Topal Eskiciye benzeyen bir karakterdedir.

Zeliha; Ali ve Mehmet’tin küçüğü ve eskicinin kızıdır.  Evlenme hayali ile yaşayan kuşak çatışması yüzünden anne-babası ile sürekli kavga eden. Aile bireylerinin yerel ağızlarını değiştirmek isteyen bir kızdır.

Gelin; Eskicinin büyük oğlu Mehmet’in karısıdır. Kaynanası yüzünden sürekli kaçmak istese de yine gidecek yeri yoktur. Ev işlerini her zaman tam ve hatasız yaptığı halde kaynanası ile geçinemez.

Ünal; Eskicileri taşıyan şoför muavinidir. Her zanaati yapabilen becerikli biridir. Zeliha ile evlenir. Kayın babası Topal Eskici ile benzer karaktere sahiptir.

Zeynep; Eskici ve ailesi pamuk toplamaya gittiğinde karşılaştıkları kütlü (tohumlu pamuk) toplama ırgatı-dır. Ali ile evlenir.

Ayşe; Mehmet’in büyük çocuğu ve tek kızıdır. İlkokula gitmektedir. Kardeşi Cavit ile sürekli tartışmaktadır. Halası Zeliha'nın eşi Ünal'da gözü vardır.

Cavit; Mehmet’in büyük oğludur. Okula başlayamayacak kadar küçük, akıllı ve patavatsızdır.

 

ROMANIN ÖZETİ 

Romanın başkahramanı, İkinci Ordu, Üçüncü Kolordu malullerinden başçavuş eskisi Eskici Topal’dır. Topal eskici, Trablus’ta savaşırken sol bacağını kaybeden bir gazidir. Çavuşluktan kalma alışkanlığı ile sürekli bağıran çağıran sinirli ters aksi bir adamdır.

Babası,  büyük çiftçi Resul Ağa’dır. Konaklarda yaşamış, çocukluğu, gençliği orada geçmiş, kansını bu konağa gelin getirmiştir.  Her fırsatta “Ben bu bacağı Trablus’ta, kahpe bir İtalyan kurşununa verdim” diye konuşmaktadır.

Gençliğinde kundura tamirciliği ve demircilik öğrenmiş, Kurtuluş Savaşından sonra eskicilik yapmaya başlamıştır. İşleri gayet güzel olmasına rağmen işinden hoşlanmamakta başka ve daha onurlu bir hayat yaşamak istemektedir. Bir zaman sonra kunduracı olmaya karar vermiş,  Çukurova'nın zengin köylerinden birine göç etmiştir. Eskicilik-ten bıktığı için demir araçların onarımıyla uğraşacaktır.

İlk zamanlar İşleri iyi gitmiştir.  İkinci Dünya Savaşı bitip de traktörler gelmeye başlayınca Topal’ın işleri bozulmuştur. Memleket ziraatının işi bundan böyle Amerikan makineleriyle görülecektir. Köhne demirci dükkânlarına ihtiyaç kalmamıştır. Kentin yolunu tutmuş ama kentler de çok değişmiştir. Yeni apartmanlar, oteller, asfalt yollar yapılmaya başlamıştır.

Topal yeniden eskiciliğe başlamış büyük oğlu fabrika da iş bulmuş, ama Büyük oğlunun çalıştığı fabrika da işi paydos edince büyük oğlu üç çocuğuyla birlikte abasına sığınmıştır. Baba ve iki oğul eskici dükkânında çalışmaya başlamıştır ama Dokuz boğazı bir dükkan beslemekten çok acizdir. Eskici oğullarını sürekli azarlayıp kırmakta özellikle büyük oğlundan iş bulmasını istemektedir. Çünkü büyük oğlu evlidir ve üç çocuğu vardır.
Büyük oğul tohumlu pamuk toplamaya karar vermiş küçük kardeşi Ali’ de ona katılmıştır. Mehmet ile Ali düş kurmaya başlamıştır. Abi kardeş kendi hesaplarına bir dükkân açacaklar, kimseye muhtaç olmadan baba küfrü işitmeden geçinip gideceklerdir. İki kardeş, güle oynaya, çalışmakta akşam eve gelmektedir.  Haftada bir iki gün kafaları çekip, sinemaya, tiyatroya giderek vakit geçirmektedirler.


Eskiciliği bırakarak makineleri ve kalıpları olan toptancılık işleri kurmaya heves eden eskici de para biriktirmek için ailesiyle birlikte oğullarıyla birlikte pamuk toplamaya gider. Eskici tüm ailesi ile birlikte çalışarak sermayeyi sağlamak tüm aile küt toplamaya işlerinde çalışmaya başlamıştır. Dokuz kişilik aile pamuk toplamak için yola düşer.

Sıcak ve sinekler, aileye nasıl bir yere geldiklerini ilk gecede söylemiştir.  Ertesi gece Ünal'ın getirdiği içkiler içilir, herkes bir tarafa sızar. Ünal'la Zeliha bir hendek içinde buluşarak birbirlerinden ayrılmayacaklarına söz verirler. Ailenin yiyeceği tükenmek üzeredir. Herkes elcinin gelip avans vermesini beklemektedir. Sıtma dehşet saçmaya başlamıştır. Mehmet'in çocukları ve Zeliha baş ağrısı ve ateş içindedir.. Buna rağmen pamuk toplamaya devam ederler. Çünkü bu rezalet iş bitince eski günlere kavuşulacaktır.

Eskici yine oğlu Ali ile kavga eder. Babasının küfürlerine dayanamayan Ali, geldiği için pişmanlık sözleri sarf eden babasına "dönersen dön, seni tutan mı var" der. Eskici bunun üzerine artık bir damat gibi algılanan Ünal'a şehre dönüp dükkânda birlikte çalışmayı teklif eder

Hepsi sıtmaya yakalanır? Kötü çalışma koşulları, yoksulluk, sıtma aileyi birbirine düşürür: Topal karısı ve kızıyla kente döner. Üstelik Topal’ın kızı Zeliha, küt toplamaya giderken kamyon muavini olan Ünal ile evlenmiştir. Ünal da işsiz biridir. O da eskici dükkanındaki gelire paydaş olmuştur.

İki oğul güçleri yettiğince dayanır. Hayallerine kavuşmak, babalarının azarından kurtulmak için büyük direnç gösterirler.  İşin acemisi olduklarından fazla pamuk toplayamamışlar, topladıkları pamuk aldıkları avansın yarısını karşılamıştır. Şehre birkaç kuruş parayla dönüp tekerlekli dükkân açmaktan vaz geçtikleri gibi borçlarını nasıl ödeyeceklerini, bu işin içinden nasıl çıkacaklarını düşünmeye başlamışlardır.

En sonunda büyük oğlu Mehmet ile Küçük oğul Ali de, hasta, bitik, neredeyse ölüm döşeğinde, babalarının yanına dönmek zorunda kalmışlardır. Topal ailesine yeniden kavuşmuştur.  Babalık duyguları coşmuş, varını yoğunu çocukları için harcamış,  Eskici dükkânını devredip oğullarının borçlarını ödemiştir. El elde, baş başta kalmış, dokuz kişiye ekmek yediremeyen eskici dükkanı da elden gitmiştir.

Ünal ve Zeynep dedeleri eskicinin yanına gelerek Kayserililerin dokuma fabrikasında iş bulduklarını, yarın işe başlayacaklarını söyleyip yanından ayrılmışlardır. 
 

 KAYNAKÇA


[1] https://www.dr.com.tr/Kitap/Eskici-Ve-Ogullari/Edebiyat/Roman/Turkiye-Roman/urunno=0000000276460

[2] https://www.sinematurk.com/film/3209-eskici-ve-ogullari/

0

1

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar