Faydalınlan Resim Alıntı adresi: https://tr.pinterest.com/pin/783626403892720612/
Hamam-nâme ve Hamamiye
Osmanlıca yazılışı hamâme : حمامه
Divan edebiyatında hamamla ilgili yazılmış şiirlere denmiştir. Hamamname veya Hamamiye denilen bu şiirler hamamı, hamamdaki eğlenceleri ve hamamda bulunan ve yıkanan bir güzeli bir mahbubu betimleyen şiirlerdir.
Divan şiirinde hamamın konu edildiği manzumelere “hammâmiyye” denmiş müstakil bir eser olacak kadar önemli ve hacimli olanlarına ise “hammâmnâme” adı verilmiştir.
Eski devrilerde hamamlar sosyal hayatın çok önemli bir parçasıydı ve kış ayları ile bayram düğün, sünnet, nişan ve diğer özel günlerde gidilmesi adet olan bir mekândı. Hem temizlik amacıyla hem de örneğin Perşembe akşamları gidilmeye özen gösterilen zaman zaman toplu eğlencelerin ve sohbetlerinde yapıldığı yerlerdi. Bu nedenle hamam konusu ve hamamiye de divan şiirinde önemli bir konu, hatta zaman zaman müstakil bir şiir türü haline de gelebilmişti.
Divân şiirinde hamamdan, hamamda yıkanan güzellerde, hamamdaki mahbuba duyulan hayranlıktan söz eden şiirlere hamamiye denmişti. Hamamdaki güzelleri ve hamamdaki eğlenceleri anlatan bu şiirler, genellikle kasidelerin ve mesnevilerin içindeki bir bölüm olarak, bazen da gazel de anlatılan sahneler olarak ele alınmış buna rağmen müstakil bir eser haline gelen manzumeler dahi yazılmıştı.
Hammâmiyyeler daha ziyade kaside tarzında yazılmışsa da gazel, mesnevi, kıta ve musammat biçimindeki örneklerine de yer verilmişti.
Hamam -nameler İran edebiyatından edebiyatımıza girmiş olan, hezl ve hezliyat türleri içerisine de girecek şekilde ele alınan manzumeler arasındadır. ( bkz Hezl Nedir Hezli Hezliye Hezliyat Tehzil Nedir ve Örnekleri - Nev'izade Atayi'nin Hamsesi Ve Hezliyat)
Her şeye rağmen müstakil olarak yazılmış Hamam name lerin sayısı oldukça azdır. Bu nedenle daha çok kasidelerin nesip bölümlerinde karşımıza çıkmışlar, kasidelerin nesip bölümlerinde hamam konusunu işleyen kasidelere hamamname denmiştir. Nedim 'in (ö. 1730) karşılıklı konuşma tarzında yazılmış kasidesi bu tür hamamnâmeler için güzel bir örnektir. ( bkz Nedim Şiirleri https://edebiyatvesanatakademisi.com/category/nedim-siirleri/504 )
“Hammâmiyyelerde çeşitli yorumlara açık tevriyeli, kinayeli, mecazi ifadeler yer alır. Ten zevkini öne çıkaran edebe aykırı bu tür ifadelerle güzel baştan ayağa tasvir edilir. Mahbûbun hamama gelişinden itibaren camekâna alınması, naz ile soyunması, murassa‘ nalınlarını giyip çevresindeki âşıkların hayran bakışları arasında sıcaklığa girmesi ve yıkanması, yürüyüşünden oturuşuna kadar her hareketi şairin mısralarına teşbihler, mazmunlar içinde edebî olduğu kadar gerçek yönü ile de yansır.”[1]
“Hamamnâmeler cinsel yönleri öne çıkaran ten zevkinin ön planda tutulduğu, bazı şairlerin kelime oyunları da yaparak hamamla ilgili müstehcen söyleyişler ortaya koydukları şiirlerdir.”[2] ( bkz Hamamiye Nedir Hamamiye Örneği)
Hammâmnâme-i Dilsûz” adıyla Belîğ tarafından kaleme alınan manzume en tanınmış hamamname örneğidir. Deli Birader Gazâlî’nin Dâfiu’l-gumûm ve râfiu’l-hümûm’udur. Mensur olan bu eser pek çok müstehcen hamam hikâyesi ihtiva etmektedir. Bunlardan başka, Tâcîzâde Câfer Çelebi’nin Hevesnâme’si ile Vücûdî’nin Hayâl-i Yâr adlı eseri dikkat çeken diğer Hamamnamlerdir. Bunlardan başka bu türde Nev‘îzâde Atâî beş adet hamamname yazmıştır. Nabi , Bosnalı Sabit, Sünbülzade Vehbi ve İzzet Molla’da örnekler vermişlerdir.( bkz Keçecizade İzzet Molla Hayatı ve Eserleri - Nev'izade Atayi'nin Hamsesi ve Hezliyat )
Kıldı o serv seher nâz ile hammâma hırâm
Şem'i ruhsârı ile oldu münevver h am m âm -Fuzûlî;
Girince koynuna bir nâzenîn-i sîm enclâm
Hezâr-bâr boşaldırhazînesin hammâm- Gelibolulu Ali
Temâşâ eyledim hammâmı herkes âlemüstünde
O denlü girme çıkma var ki âdem âdem iistünde- Veysî)
Edebiyatımızda özellikle XVII. yy. ve sonrasında örneklerine çok rastlanan (msl. Atâî, Nâbî, Sâbit, Vehbî, İzzet Molla) içinde Beliğ Mehmed Emin'in (ö.
Hamamda bir güzel tasviri yerine hamam sefalarını detaylarıyla anlatan mesnevi şekli ile yazılmış hamam nameler de vardır. Bu tipteki hamam nameler mesnevilerde bir bölüm gibi karşımıza çıkarlar.
KAYNAKÇA
[1] Mustafa Uzun - Nurettin Albayrak, HAMAM,TDİA, cilt: 15; sayfa: 432
[2] İskender Pala, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü shf., 198-199-