KategorilerEDEBİYATEdebiyat Terimleri MazmunlarHapı Yutmak Hab-ı Müzehhep Nedir

Hapı Yutmak Hab-ı Müzehhep Nedir

11.06.2016

Hapı Yutmak ( Hab-ı Müzehhep)

Hapı yutmak deyimi günümüzde “ Kötü bir duruma düşmek, zarar ve ziyana uğramak.” anlamındadır. Bu deyimin  ortaya çıkmasının  eski devrilere  uzanan  birçok hikâyesi vardır. Hapı yutmak deyimi eskilerin hab-ı müzehhep  adını  verdikleri yaldızlı kâğıtlara  sarılmış ilaçlarla, hap haline getirilmiş  afyon- eroin- haplarının içilmesi ile ilgilidir. ( bkz Cür'adan Nedir Esrar ve Afyon Kesesi )

Hapı yutmak ve  hab-ı müzehhep tabirlerinin ortaya çıkmasında başlıca sebebi afyon içmekle ilgilidir. Aslı,   “Efyun “ olan Afyon  , haşhaştan elde edilen narkotik bir maddedir.   Haşhaşın donmuş sütü olan Afyonu   kıvama getirerek bir hap  şekline sokmak, kıvama gelmiş afyonları altın yaldızlı kâğıtlarda saklama ve sonra da içmek  bu deyimin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.  

Afyon İ, haşhaş  tohumlarının  çizilmesiyle sızan, içinde morfin ve kodein gibi uyuşturucu maddeler bulunan, süte benzer özsuyunun toplanmasıyla elde edilen uyuşturucu bir maddedir[1][2]

Eski kaynaklara göre  afyon  “ avuç içinde  tükürük ve tarçın ile  siyah amber haline gelinceye kadar iyice yoğrulup bir hap haline  getirilip daha sonra yaldızlı kâğıtlara  veya  altın varakla kefenlenmiştir. ” [3] Afyonun altın varaklara veya yaldızlı kâğıtlara sarılmasına kefenleme, hap haline geldikten sonra yutulmasına da hapı yutmak denirmiş, afyon  hapların sarıldığı kâğıtlara da eskiler Hab-ı Müzehhep  adını  vermişlerdir. Bu yaldızlı hapların diğer bir adının da necm-i seher  ( sabah yıldızı ) olduğu  şiirlerden ve kayıtlardan anlaşılmaktadır.

Necm-i feleği görse  sanıp hab-ı müzehhep
Neşeyle heman  nağme- serâ- yı hezeyandır.     Arif Süleyman

Encüm sabah için  geceden hazır eylemiş
Yârân-ı ehl-i keyfe  varaklı gıda-yı  ıyd                 Sabit

Sabit’in  bu beyitten afyona bayram gıdası  veya gıda dendiğini de anlamış oluyoruz.

Tutsun yerini  câm-ı meyin  habb-ı müzehhep
Necm-i seher olsun  bedel-i mihr-i zamane        Arif Süleyman [4]

Hapı yutmak deyiminin   IV. Murat devrine uzanan bir hikâyesi  daha vardır. Afyon ve şarabı yasaklayarak içenleri idamla cezalandıran  IV. Murat kendi hekimbaşının da sürekli afyon içtiğini duyar. Hekim  başının üstünü aratınca hekim başının  cebinde  Hab-ı Müzehheplere sarılmış içime hazır hale gelmiş afyon haplarını görür.  Hekimbaşı o hapların  zararsız ilaçlar olduğunu söyleyince I.V Murat a halde hepsini yut bakalım der. Bu hapları yutan  hekimbaşı  üzerine bir  bardak da buzlu şerbet içtikten sonra afyon komasına girip ölmüştür.( bkz  Divan Şiirinde Esrar Ve Marijuana )

Afyon müptelalarının ramazanda dahi afyon içmeye devam ettikleri hatta iftardan sonra veya imsakte birer tane afyon hapı yuttukları, hatta  afyonun hab-ı müzehheplere-  iki üç katlı  altınlı  kâğıtlara sarılıp yutulduğu,  kâğıda sarılı yutulan  hapların  kâğıtları midede  eridikçe içene  kat kat keyif verdiği [5] bilinen gerçeklerdir.  ( bkz Afyon İçmek Şiirlerde Efyun Haşhaş Mazmunu  )

Ramazanda sarıp afyona kefen
Mideni mürdeye etme medfen   ( Nabi)

Hap  haline getirilip, hab-ı müzehheple   sarılan afyonların  afyon keselerinde veya afyon kutuları aedı verilen kutularda saklanarak taşındığı  da bilinir. Abdalların kemerlerine astıkları ve üzerinde “ Ya Ali “ diye yazan bir yazının işlenmiş olduğu deri esrar  kesesine cur’adan denmiştir.  IV Murad zamanına kadar da  esrar, afyon  ve içki yasağı olmasına rağmen dervişler bunları aleni olarak taşımışlar, IV Murad devrinde saklamışlar, sonraki devirlerde de bu alışkanlıklarını 19 yy a kadar sürdürmüşlerdir.[6]

Öğme şarabı zemm edip afyonu sakiya
Açtırma ehl-i keyfe kutunun kapağını

Afyon içtikten sonraki hale ise hayranlık dendiği  şiirlerden de anlaşılmaktadır.

Hayreti’nin dahi arttırmak için hayretini
Cüradanı getir abdal yine hayran olalım      Hayreti

Divan şairlerinin afyondan bahseden şiirlerinden anlaşıldığı kadarı ile afyonun yaldızlı kâğıtlara sarıldığı, afyon haplarını veya macunların koydukları kutulara hokka adını da verdikleri, bu hapları   aya, güneşe ve yıldızlara benzettikleri anlaşılmaktadır.   

Hokka-ı çarh-ı laciverdi çinde
Bildiniz mi nedir bu şems-i kamer
Pir-i dehrin iki gıdasıdır
Birin akşam yutar birini seher            La Edri

Afyon içtikten sonra tatlı yemek veya tatlı şerbet içmek gerektiği veya  bunun şart olduğu da beyitlerden anlaşılır

Gah eder habb-ı zehep  geh şerbet-i dinar ile
Derd-i fakrın ol tabib –i can u dil dermanını            Seyyid Vehbi

 KAYNAKÇA

[1]  https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/afyon-icmek-siirlerde-efyun-hashas-mazmunu/84912

[2] Abdulkadir ERKAL, DİVAN ŞİİRİNDEAFYON ve ESRAR, https://turkoloji.cu.edu.tr/ESKI%20TURK%20%20EDEBIYATI/A.%20ERKAL-DIVAN

[3] A.T. Onay, Eski Edebiyatta Mazmunlar, MEB. 1996- shf 248

[4] A.T. Onay, Eski Edebiyatta Mazmunlar, MEB. 1996- shf 248

[5]  https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/afyon-icmek-siirlerde-efyun-hashas-mazmunu/84912

[6]  https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/cur-adan-nedir-esrar-ve-afyon-kesesi/85271

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da
sahinmutlu623
Şahin Mutlu9 years ago
“Hab-ı müzehheb” –Afyon- bahsini ederken doğup büyüdüğüm ilçe Bolvadin akla gelir… Dünyada üç ilaç fabrikasından bir tanesi olan ve Afyon kapsülünden ilaç hammaddesi üreten tek ilaç fabrikası Bolvadin’dedir: “ Alkoloid Fabrikası” Afyonkarahisar' ın Bolvadin ilçesinde kurulu tesistir. Burada haşhaş bitkisinden elde edilen afyon sakızı işlenerek baz morfin üretilir. Elde edilen mamul, ilaç sanayinde kullanılır. Fabrikanın adında geçen "afyon", şehrin adı değil maddenin adıdır. Bir gece doktor arkadaşımla birlikte muayenehanesinde iken, bir bayan telaşla çocuğunu getirmişti. Doktor, çocuğu görür görmez hiddetlendi:” Bacım, ne yaptın sen bu çocuğa!...” Bayan çekingen tavrıyla anlatmaya başladı:” Tarlada çok yoğun işlerimiz vardı, oğlum yaramazlık yapınca engel olamadım… Sakızı alınmış haşhaş kapsülünden bir parça kaynattım ve suyunu yaramaza içirdim. Sonuçta böyle oldu.” Çocuk gözlerini açmak istiyor; ama ne mümkün… Doktor daha da hiddetlendi:” Bacım sen çocuğu öldürmeye mi niyetlendin… Öyle uyuşturmuşsun ki, korkarım uyanmayacak!...” Kadın, “Doktorum, kapsül hap büyüklünde idi “ deyince doktorun hiddeti daha da arttı:” Yeter be kadın, sakızı alınsa da kapsülün küçüğü büyüğü olmaz…” Doktor, çocuğu 24 saat müşahede altına alacağını söyledi ve hastane acil servisine havale etti… Çocuk sabaha doğru uyanabilmişti. Fabrikanın faaliyete geçmesiyle kapsül sakızı alınmadan fabrikaya teslim edilmektedir. Çocukluk dönemimizde(1960-70) kapsül çizimi elde edilen afyon sakızı Toprak mahsülleri Ofisine teslim edilirse de, bir miktar evde saklanır ve özellikle diş ağrılarında kullanılırdı… Haşhaştan elde edilen rafine olmamış haşhaş yağından da belli bir miktar şişede saklanır ve yara ve yanıklarda kullanılırdı. Tülbende emzirilmiş haşhaş yağı yanık üzerine kapatılırdı ki, yaranın olduğu bölge çok çabuk uyuşturulurdu. Öyle ki hasta da- sarhoş değil- bir hoş olurdu. Kısa zamanda da yara kabuk bağlardı. Artık haşhaş yağı rafine edilerek sadece bükme, börek ve katmer yapımında kullanılmaktadır. Son yıllarda haşhaş tohumu çeşitli işlemler sonrası kahvaltılarda da kullanılmaktadır. Hatta pasta üzerine serpilerek kullanıma yeni alanlar da açılmış oldu… Aslında tarihi geçmişi içerisinde anlatılacak çok şey var, ama şimdilik bu özetle yetinelim…