HATT: ( Ayva tüyleri- sakal )
Osmanlıca yazılışı: hatt : خط
Hatt, Arpça kökenli bir sözcüktür. Çizgi, sınır, ufuk çizgisi anlamlarına gelen hutut- hudud- sözcüğü ile aynı kökten gelmektedir.
Bu sözcüğün Osmanlıca sözlülerdeki anlamları: çizgi, satır, yol, boyut, buut, gemiler için hareket istikameti, ufuk çizgisi, yazı, ferman, buyruk, gençlerde yeni terleyen bıyık veya sakal, parmağın onikide biri olan bir ölçü anlamlarındadır.
Nâme, mektup ferman yazısı anlamları ile Osmanlıcada el yazısı, el yazısı yazma sanatı şeklinde “ hat sanatı” şeklinde terim bir anlam da kazanmıştır. Parmağın on ikide biri olan ölçü ve tüy tüs (Ahmet Vefik Paa, 2000: 635) sınır anlamları ile anlam genişlemesine de uğrayarak, çehrenin sınırları, anlamında gençlerde yeni çıkan bıyık veya sakal gibi çok çeşitli anlamlarda da kullanılmış [1] olması divan şiirinde karşımıza sık sık ve çok farklı anlamlarda çıkmasını sağlamıştır.
Sevgili söz konusu olunca hat kelimesi ile sevgilinin çeşitli uzuvlarında ortaya çıkan ince ayva ve şeftali tüyü kastedilmiş, .Hatt kelimesi divan edebiyatında daha çok yüz veya çehrede gözüken ayva tüyü gibi ince, zar zor seçilen kılları ifade eden bir kelime olarak daha sık geçmektedir. Erkek veya kadın güzellerin yüzünde gözüken bu ince ve sarı tüylere hat denmiştir. Hat veya hatt, yüzdeki ince tüyler ve sarı renkli ince sakal manasına gelecek şekilde kullanılan bir kelimedir
Bu nedenle hat kelimesi ile divan şiirinde bir çok benzetme ve tamlama da kurulmuştur: “ hatt”: tüy, tüy tüs, “hatt-ı sebz”,: taze çıkmış tüy, taze tüy, “ hattı leb” , dudağın veya ağzın etrafında gözüken yeni terlemiş bıyık , “Nev –hat”: ayva tüyleri, “ hatt-ı ruh”: yüzdeki ince ve sarı tüy, “ hatt-ı siyah” siyah tüy,” hat averde” sakalı çıkmış, “hat – ber averde “ sakalı gelmiş , “hatt-ı reyhan” reyhanlar benzetilen sakal, hatt-ı sünbül, nergis, hatt-ı müşg, hatt-ı misk, hatt-ı semen, nilüfer , nesrin vb de vardır.…
Hat-ı müşgîn-i leb-i la’lüne mânend olmaz
Bulsa ger perveri-i çeşme-i Kevser sünbül Bâkî,
Cân gûbar eyledi reyhân hat-ı reyhânın için
Ol muhakkakdı ki nesrîn ü semendir kokusu Şeyhî,
Hatûn reyhân-ı cennetdür yeşermiş Kevser üstinde
Ya rahmetden bir âyetdür yazılmış bedr-iken aya Ahmedî,
Hattun seyr eyleyüp zülfünde kaldı çeşm-i hûbânun
Çemenzâr-ı Hoten’de dâma düşdi sanki âhûlar Kamî,
Yüzündeki tüylere bakan güzellerin gözleri sanki Hoten ülkesindeki çimenleriin üstündeki tuzaklara düşen ahular gibi sana bakıyorlar.
Divan şairleri sevgilinin uzuvlarındaki bu ince tüyleri “Dudağın, yüzün diğer uzuvlarının çevresinde koyu yeşil renkte çıkan çimenler bitkiler şeklinde düşünmüşler; bu nedenle de bu tüyleri ‘nebat’,‘sebz’ , sebze kelimlerinin çağrıştırdığı anlamlar ile ifade etmişlerdir. Fakat bu tüyler renk olarak sabit değildir. Sebz, nebat , çimen veya hat olarak ifade edilen bu tüylerin rengi koyu yeşil, sarı ,siyaha doğru yaklaşan kavrengilikte , hatta siyah da olabilen renklerdedir.
Şairlerimiz şiirlerinde hat kelimesini bu manalara gelecek şekilde birçok mazmunlar ve hayaller de kullanmışlardır. Hat sözcüğü hemen her şairde ve hemen her gazelde geçen bir kelime olarak karşımıza çıkar. A.T.Onay ‘a göre “her divanda hâl ve hatt redifli gazeller bulunmaktadır.” [2]
Hatt-ı ruhun taze tıraş etti yâr
Geçti kılıçtan fiten -i rüzgâr. Sabri Şükür.
Böyle çabuk geldin ey hatt-ı siyeh ruhsârına
Var ise pervâza meşk etdin piristûlarla sen Nedim
Divan şiirindeki sevgililer bazen de erkek güzellerdir. Bu türden sevgililerin yüzlerinde ve dudaklarının üzerinde yeni terlemiş tüyler bulunur. Bu ince tüyler taze çıkmış çimene, ayvaların üzerindeki ince tüylere, taze açmış reyhanlara vb benzetilir.
Hatt u leb ü izârı ruh-ı yâri bozdılar
Tagıldı müşterîleri bâzârı bozdılar Şeyhülislam Yahya
O hat kim safha-i ruhsâre-i cânâna yazmışlar
Tamâma irmemiş tefsîrdür Kur'ân'a yazmışlar Şeyhülislam Yahya
Vehbî yakışmış ol leb-i cân-bahşa hatt-ı sebz
Gûyâ kenârı çeşme-i Hızr'ıñ çemenlidir Sünbülzade Vehbi
Vehbi, bu beytinde sevgilin yüzünde biten ince tüyler Hızır’ın çeşmesinin yanında -“ab-ı hayat suyu “ -yeni çıkmaya başlayan çimenlere benzetmiştir.
Kilk-i kudret hat-ı reyhânıñı nâ-gâh yazar
Safha-i sîneme medd-i elif-i âh yazar Sünbülzade Vehbi
Var dimâğında şemîm-i hat-ı anber-bûyun
Sanma kim nâfe-i müşk-i Hotan ister âşık Sünbülzade Vehb
Pek kes-â-kes veremem sana cevâb ol şuhun
Geldi mi hatt-ı ruhu berbere sor , sorma bana Enderunlu Vasıf
Kilk-i kudret hat-ı reyhânıñı nâ-gâh yazar
Safha-i sîneme medd-i elif-i âh yazar Sünbülzade Vehbi
Hat-ı nev-hîz gelmiş rûy-i âle inceden ince
Yine horşid yüz tutmuş zevale inceden ince Leskofçalı Galip
Hatt-ı miskînüñ lebüñde anber-i sârâ satar
Ruhlaruñ mihr ü mahabbet benlerüñ sevdâ satar Hayali
Hat ayva ve şefatli tüyleri gibi ince ve ayva ve şeftali tüyleri rengindeki anlamı ile sevgilinin diğer uzuvlarında çıkan tüyleri de ifade eder.
Îdgehde sen dükkân açduñ sulu şeftâlüye
Nâr-ı hasretle yanup ‘âşıklauñ eyvâ (ayva) satar Hayali
Hat kelimesinin çeşitli anlamları sık sık tevriyeli olarak kullanılmıştır.
Yazdı hatt gül-varak-ı rûyuna saf saf sünbül
Oldu nazm-ı güle tahmîs-i mutarraf sünbül Şeyh Gâlib,
"Ayva tüyleri güzellii bozucu bir unsur olarak da değerlendirilir. Kir, fitne, toz veya sevgilinin yüz güzelliğini gizleyen bir perdeye benzetilir. O, âşıkların nazarında görünmez bir bela ve ahir zaman fitnesidir. Ayva tüyünün olgunlaşması sevgilinin artık sevilme çağının geçmiş olduğunu gösterir. Bundan dolayı ayva tüyünü bazen güzel bazen de çirkin bulanlar olur (Pala, 1999: 176–177). "
Bir kere bûsen alımaduk hattun irmedin
Âhır müyesser oldı hele bin belâyile Bâkî,
Sevgilinn yüzündeki bu tüyler iyice gürleşmiş ve kara renkli hale gelmişse sevme zamanı biraz geçmiş demek olur. Sevilme çağı geçmiş olan sevgilinin yüzüne artık kara kıllar dolmuştur. Bu kara kıllar , fitne fesat çıkaran , öfkeli bakmaya başlayan, cadu bakışlı, orman veya düşman ordusu gibidir . Bu kıllar arık kötü, fena , kara ve kesrettir.
Kaı câdû gözi sâhir hat u hâli fitne
Leşker-i şîve ile aldı göñül kişverini Nev’î,
Mülk-i Osmânı hatun geldi Karamân itdi
Yaşımun la’lleri Rumı Bedehşân itdi Sun’î,
( Kürşat Şamil ŞAHİN, KLÂSK TÜRK EDEBİYATINDA SEVGLİNİN AYVA TÜYÜ/HAT , Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi Cilt: 5 Sayı: 23 2012 )
Divan Şiirinde Aşk ve Beşeri Sevgili
Divan Şiirinde Sevgili İmajı ve Sevgili Benzetmeleri
Halvet Nedir Divan Şiirinde Sevgili İle Buluşma
KAYNAKÇA
[1] Kamus-i Osmani: 16613
[2] A.T.Onay, Esk Edebiyatta Mazmunlar, MEB, İst., 1996, shf 260-261