KategorilerEDEBİYATEdebiyat Terimleri MazmunlarHatt Had Nedir Divan Şiirinde Ayva Tüyü İnce Sakal

Hatt Had Nedir Divan Şiirinde Ayva Tüyü İnce Sakal

17.08.2016

 

HATT: ( Ayva tüyleri- sakal  )

Osmanlıca yazılışı: hatt :  خط 

Hatt, Arpça kökenli bir sözcüktür.  Çizgi, sınır, ufuk çizgisi anlamlarına gelen hutut- hudud-  sözcüğü ile aynı kökten gelmektedir.   

Bu sözcüğün Osmanlıca sözlülerdeki anlamları: çizgi, satır, yol, boyut, buut, gemiler için hareket istikameti, ufuk çizgisi,  yazı, ferman, buyruk, gençlerde yeni terleyen bıyık veya sakal, parmağın onikide biri olan bir ölçü anlamlarındadır.

Nâme, mektup ferman yazısı anlamları ile Osmanlıcada el yazısı, el yazısı yazma sanatı şeklinde  “ hat sanatı”  şeklinde terim bir anlam da kazanmıştır.  Parmağın on ikide biri olan ölçü ve tüy tüs (Ahmet Vefik Paa, 2000: 635) sınır anlamları ile anlam genişlemesine de uğrayarak, çehrenin sınırları,  anlamında  gençlerde yeni çıkan bıyık veya sakal gibi çok çeşitli anlamlarda da kullanılmış [1] olması divan şiirinde karşımıza sık sık ve çok farklı anlamlarda çıkmasını sağlamıştır.

Sevgili söz konusu olunca hat kelimesi ile sevgilinin çeşitli uzuvlarında ortaya çıkan ince  ayva ve şeftali tüyü kastedilmiş, .Hatt kelimesi divan edebiyatında daha çok yüz veya çehrede gözüken ayva tüyü gibi ince, zar zor seçilen kılları ifade eden bir kelime olarak daha sık geçmektedir.  Erkek veya kadın güzellerin yüzünde gözüken bu ince ve sarı tüylere hat denmiştir. Hat veya hatt,  yüzdeki ince tüyler ve   sarı renkli ince sakal manasına gelecek şekilde kullanılan bir kelimedir

Bu nedenle hat kelimesi ile divan şiirinde bir çok benzetme ve tamlama da kurulmuştur: “ hatt”:  tüy,  tüy tüs, “hatt-ı sebz”,: taze çıkmış tüy, taze tüy, “ hattı leb” , dudağın  veya ağzın etrafında gözüken  yeni terlemiş bıyık ,  “Nev –hat”:  ayva tüyleri, “ hatt-ı ruh”:  yüzdeki ince ve sarı tüy, “ hatt-ı siyah” siyah tüy,” hat averde”  sakalı çıkmış, “hat – ber  averde “  sakalı gelmiş , “hatt-ı reyhan” reyhanlar benzetilen sakal, hatt-ı sünbül, nergis, hatt-ı müşg, hatt-ı misk, hatt-ı semen, nilüfer , nesrin vb de vardır.…

Hat-ı müşgîn-i leb-i la’lüne mânend olmaz
Bulsa ger perveri-i çeşme-i Kevser sünbül                    Bâkî,

Cân gûbar eyledi reyhân hat-ı reyhânın için
Ol muhakkakdı ki nesrîn ü semendir kokusu           Şeyhî,

Hatûn reyhân-ı cennetdür yeşermiş Kevser üstinde
Ya rahmetden bir âyetdür yazılmış bedr-iken aya           Ahmedî,

Hattun seyr eyleyüp zülfünde kaldı çeşm-i hûbânun
Çemenzâr-ı Hoten’de dâma düşdi sanki âhûlar               Kamî, 

Yüzündeki tüylere bakan güzellerin  gözleri sanki Hoten ülkesindeki çimenleriin üstündeki tuzaklara düşen ahular  gibi sana bakıyorlar. 

Divan şairleri  sevgilinin uzuvlarındaki bu ince tüyleri   “Dudağın, yüzün  diğer uzuvlarının  çevresinde koyu yeşil renkte çıkan çimenler bitkiler şeklinde düşünmüşler; bu nedenle de  bu tüyleri ‘nebat’,‘sebz’ , sebze   kelimlerinin çağrıştırdığı anlamlar ile ifade etmişlerdir. Fakat bu tüyler renk olarak sabit değildir. Sebz, nebat , çimen veya hat olarak ifade edilen bu tüylerin rengi koyu yeşil, sarı ,siyaha doğru yaklaşan kavrengilikte , hatta siyah da olabilen renklerdedir. 

Şairlerimiz şiirlerinde hat kelimesini bu manalara gelecek şekilde birçok mazmunlar ve hayaller de kullanmışlardır.  Hat sözcüğü hemen her şairde ve hemen her gazelde geçen bir kelime olarak karşımıza çıkar.  A.T.Onay ‘a göre “her divanda hâl ve hatt redifli gazeller bulunmaktadır.” [2]

Hatt-ı ruhun taze tıraş etti yâr
Geçti kılıçtan fiten  -i rüzgâr.               Sabri Şükür.

Böyle çabuk geldin ey hatt-ı siyeh ruhsârına
Var ise pervâza meşk etdin piristûlarla sen         Nedim

Divan şiirindeki sevgililer bazen de erkek güzellerdir. Bu türden sevgililerin yüzlerinde ve dudaklarının üzerinde yeni terlemiş tüyler bulunur.  Bu ince tüyler taze çıkmış çimene, ayvaların üzerindeki ince tüylere, taze açmış reyhanlara vb benzetilir.

Hatt u leb ü izârı ruh-ı yâri bozdılar
Tagıldı müşterîleri bâzârı bozdılar            Şeyhülislam Yahya

O hat kim safha-i ruhsâre-i cânâna yazmışlar
Tamâma irmemiş tefsîrdür Kur'ân'a yazmışlar         Şeyhülislam Yahya

Vehbî yakışmış ol leb-i cân-bahşa hatt-ı sebz
Gûyâ kenârı çeşme-i Hızr'ıñ çemenlidir                   Sünbülzade Vehbi

Vehbi, bu beytinde sevgilin yüzünde biten ince tüyler Hızır’ın çeşmesinin yanında  -“ab-ı hayat suyu “ -yeni çıkmaya başlayan çimenlere benzetmiştir.

Kilk-i kudret hat-ı reyhânıñı nâ-gâh yazar
Safha-i sîneme medd-i elif-i âh yazar       Sünbülzade Vehbi        

Var dimâğında şemîm-i hat-ı anber-bûyun
Sanma kim nâfe-i müşk-i Hotan ister âşık             Sünbülzade Vehb

Pek kes-â-kes veremem sana cevâb ol şuhun 
Geldi mi hatt-ı ruhu berbere sor , sorma bana        Enderunlu Vasıf

Kilk-i kudret hat-ı reyhânıñı nâ-gâh yazar
Safha-i sîneme medd-i elif-i âh yazar                 Sünbülzade Vehbi

Hat-ı nev-hîz gelmiş rûy-i âle inceden ince
Yine horşid yüz tutmuş zevale inceden ince         Leskofçalı Galip

Hatt-ı miskînüñ lebüñde anber-i sârâ satar
Ruhlaruñ mihr ü mahabbet benlerüñ sevdâ satar        Hayali 

Hat ayva ve şefatli tüyleri gibi ince ve ayva ve şeftali  tüyleri rengindeki anlamı ile sevgilinin diğer uzuvlarında çıkan tüyleri de ifade eder.

Îdgehde sen dükkân açduñ sulu şeftâlüye
Nâr-ı hasretle yanup ‘âşıklauñ eyvâ (ayva) satar      Hayali 
Hat kelimesinin çeşitli  anlamları sık sık  tevriyeli olarak kullanılmıştır. 

Yazdı hatt gül-varak-ı rûyuna saf saf sünbül
Oldu nazm-ı güle tahmîs-i mutarraf sünbül               Şeyh Gâlib,

"Ayva tüyleri güzellii bozucu bir unsur olarak da değerlendirilir. Kir, fitne, toz veya sevgilinin yüz güzelliğini gizleyen bir perdeye benzetilir. O, âşıkların nazarında görünmez bir bela ve ahir zaman fitnesidir. Ayva tüyünün olgunlaşması sevgilinin artık sevilme çağının geçmiş olduğunu gösterir. Bundan dolayı ayva tüyünü bazen güzel bazen de çirkin bulanlar olur (Pala, 1999: 176–177). "

Bir kere bûsen alımaduk hattun irmedin
Âhır müyesser oldı hele bin belâyile              Bâkî, 

Sevgilinn yüzündeki bu tüyler iyice gürleşmiş ve kara renkli hale gelmişse sevme zamanı biraz geçmiş demek olur. Sevilme çağı geçmiş olan sevgilinin yüzüne artık kara kıllar  dolmuştur. Bu kara kıllar , fitne fesat çıkaran , öfkeli bakmaya başlayan,  cadu bakışlı,  orman veya  düşman ordusu gibidir . Bu kıllar arık kötü, fena , kara ve kesrettir. 

Kaı câdû gözi sâhir hat u hâli fitne 
Leşker-i şîve ile aldı göñül kişverini          Nev’î, 

Mülk-i Osmânı hatun geldi Karamân itdi
Yaşımun la’lleri Rumı Bedehşân itdi                  Sun’î, 

( Kürşat Şamil ŞAHİN, KLÂSK TÜRK EDEBİYATINDA SEVGLİNİN AYVA TÜYÜ/HAT , Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi  Cilt: 5 Sayı: 23 2012 ) 

Divan Şiirinde Aşk ve Beşeri Sevgili

Divan Şiirinde Sevgili İmajı ve Sevgili Benzetmeleri

Halvet Nedir Divan Şiirinde Sevgili İle Buluşma

Hat Sanatının İncelikleri

Hat Sanatı ve Tarihçesi

Hat Sanatı Malzemeler

 

KAYNAKÇA

[1] Kamus-i Osmani: 16613

[2] A.T.Onay, Esk Edebiyatta Mazmunlar, MEB,  İst., 1996, shf 260-261 

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da