Huddâm Nedir Hüddam İlmi Cinleri Köle Etme

22.01.2017

 

 

Hüddâm Hâdim Nedir Hüddam İlmi Cinleri Köle Etme

 

 Osmanlıca yazılışı huddâm ~ خدام

Huddam Nedir ve Kelimenin Kökeni

Huddam kelimesi, Arapça kökenlidir. Kelime, “ Arapçadaki “ hdm “ kökünden gelir.  Hademe, hadim, huddam sözcükleri de bu kökten türemişlerdir.  Huddam kelimesinin eski lügatlerdeki anlamları: “muhafız, koruyucu, hizmetçi, hizmetkâr,  hizmet edenler,  köle” şekillerindedir.  Bu kelime huddam ilmi manasında kullanıldığında ise çok farklı bir anlama gelir.

 

 

Huddam İlmi 

Kökeni antik Mısır'a kadar dayanan bir öğreti olan Hüddam ilmi cin çağırma ve tutsak etme ile ilgili bir inançtır.  Antik Mısırlı kâhinlerin öğretilerinden tüm dünyaya yayılan bu inançtan İslamiyet de dâhil diğer kitabi dinler de söz etmiş ve varlığı hakkında izahlarda bulunmuşlardır.

 

İslami anlayışa sahip medyumların açısından bu ilmin tarifi şöyledir.  “ Hüddam İlmi, sûre ve ayetlerin belirli sayılarla okunması sonucu hadimilerin (görevli hizmetlilerin), dilek, istek ve arzular doğrultusunda görevlendirilerek, sıkıntı ve sorunlara çözümünde kullanılmasıdır.”[1]

 

Ayetlerin okunmasıyla elde edilen güçle kişiye yardımına gelen hizmetçi konumundadırlar. Cinlerden daha üstün yetenekleri vardır.”[2]Hüddam, cinleri ve şeytanları kontrol etmeyi amaçlayan bir öğretidir. [3]

 

 İslami cepheden bakınca Huddam kavramından cinleri kontrol etmek için yapılan diğer hizmetkâr cinler sayesinde cinleri veya şeytanları kontrol etmeye yarayan bir ilim olduğunun anlaşıldığı ortaya çıkmaktadır.

 

A.Talat Onay  “ Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar “ adlı eserinin ilgili maddesinde huddâm’ı şu şekilde tarif eder. “ Bazı  azâim ve havâs okuyan  kimselerin güya  cin taifesinden kullandıkları hizmetkârıdır. “ [4] A. Talat Onay  ‘ın tarifinden hareket edince Huddam’ın, cinleri kontrol eden diğer cinlerden de  üstün özelliklere sahip hizmetkâr ve itaatkâr diğer cinler veya melekler temin etme işi veya ilmi  olarak anlaşıldığı  ortaya çıkmaktadır.

 

Tüm dinlerin kutsal kitaplarında Hz. Süleyman'ın cinleri kontrol ettiği ve tüm cinlerin Hz Süleyman’ın emrinde çalıştığı konusundan söz edilir. ( BKZ Hâtem ve Hz Süleyman’ın Yüzüğü )  Şu halde Huddam, Hz Süleyman ’ın cinleri kontrol etmesi ile ilgilidir. Huddam ilmi ile uğraşanların her birinin Hz Süleyman’ın ilmine sahip olduklarına inandıklarını söylemek de mümkündür. Hatta  Huddam ilmi için Hz Süleyman’ın cinleri  emrine almak ilmidir demek bile mümkündür. ( BKZ  Mühr-ü Süleyman ( Hz Süleyman’ın Yüzüğü- Hatem Yüzük )

 

Esasında İslam dininde Hurdam ve ruh çağırma günah olarak kabul edilmekte, ruh çağrıldığında gelenlerin ruh değil cinlerin olduğuna inanılmaktadır.  Fakat bir takım hurafecilere göre  “ Kuranı ve ayetleri sürekli okuyan kimse özel bir statü kazanmakta o kişi okurken Melek ve Cinler onun başında pervane olmaktadır. “Kendini bir süre ve belirli ya da Ayet’in hizmetine adamış Müslüman olan cinleri kendi emrine almaktan ibarettir [5]    

 

 

Hıristiyanlık ve Yahudilik ‘te Huddam

Cinleri ve şeytanları kontrol etmeyi amaçlayan bir öğreti olan Huddam ilm ile uğraşan bir takım büyücüler in olduğu , çok tanrılı dinlerde hatta Yahudi ve Hristiyanlar arasında da bu ilimle uğraşanların bulunduğu bilinmektedir.  Hristiyan büyücülerin  “cinleri tehdit ederek kontrol etmenin mümkün olduğuna ve Latince ilahilerin tersten okunması ile bunun gerçekleşebileceğine[6]inandıkları bilinmektedir.  Hıristiyanlara göre “ Cinler ters boyuttadır. Bu yüzden bizlerin tersten okuduğu kutsal kitaplar suya tesir eder ve cin sudan korkar. Eğer su ile boğulacağını düşünürse sizin istediklerinizi yapacaktır”[7]

 

Tevrat ve Talmud; “ cinlerin rakamından, onların nasıl kontrol edileceğine ve Kabala öğretisi ile cinlere nasıl hükmedileceğini yazar. Cinleri ateşle tehdit etmek Musevilik gelmeden önce Firavun'un sihirbazlarının yaygın bir geleneğidir ve sihirbazların cinleri ateşle tehdit ederek onlar sayesinde sihir yaptığına inanılır. Musevilikte cinlerin havadan oluştuğuna inlerin ateşten korktuğuna ve ateş ile tehdit edildiklerinde her istediğiniz yerine getireceğine inanılır.”[8]

 

Buna göre huddam ilminin birçok dinde karşılık bulduğu ve cinleri kontrol altına almak için yapılan işlemlerin kuran ve ayetleri okumaktan ibaret olmadığı ortaya çıkmaktadır.  Antik Mısır’da ortaya çıkmış olan bu ilmin birçok Afrika uluslarında hatta Küba’da başlı başına bir din haline dönüştüğü de bilinir.r.

 

Nitekim Küba’da Santeria  adlı bir din  huddam ilmi üzerine kurulmuştur. Bu dine inananlara göre: İnsanlar tarih boyunca tanrılardan güç, para, sağlık vb istemişler, ancak Tanrıları onlara hiçbir şey vermemiştir.  Bu nedenle Santeria dini hem cinlere tapmayı hem de hem de cinlere hükmetmeyi öğretir. Böylece cinlere hükmettikçe istedikleri arasından seçim yapmayı ummaktadırlar.  

 

Bu dine inananlar bu maksatlarla toplu halde ruhani ritüeller yapmakta, formüller okuyup ve büyüler yapmaktadırlar.

 

Sonuç olarak Huddam ilminin belli bir idne ait olmadığı kitabi dinlerden çok tanrılı dinlere kadar her dinde inançta ve millette yeri olan bir inanış olduğu ortaya çıkar. Cinleri hizmetkâr etme ilmi olarak tarif edilebilecek bu ilmin gerçekleşebilmesi için Kuran Tevrat veya İncil’deki ayetleri düz veya tersten okunması ile değil çok daha başka şeyler yaparak da gerçekleşebileceğine inanıldığı açıktır.

 

 Afrika kökenli dinlerin Huddam ile ilgili açıklaması konuya daha da bir açıklık getirmektedir.  “Her dinin kutsal kitabında her ayette görevli olan bir cin vardır. Cinlere hükmetmek için o ayetleri belli gün ve zamanlarda okumak lazımdır. Genelde bu mağarada yapılır ve Hüddam isteyen kişi yalnız, aç bir şeklide kalıp o ayetleri günlerce okumalıdır. Çok az yemek yemelidir. Eğer yeterli bir süre bedenini aciz kılıp, ruhunu güçlendirebilirse okuduğu ayetlerde görevli olan cin onun kölesi olacaktır” [9]

 

Günümüzde  “Huddam sahibi” , veya “  cinlerle evli”  “ Cinlerden çocuğu var “ tabirleri ile yaşamaya devam eden bu inanış eski şiirimizde de yer almış bir konudur.   

 

Şiirlerimizde Huddam

 

Huddam kelimesi pek çok şiirde gerçek anlamı olan, köle, hizmetçi, muhafız, anlamında kullanılmıştır.

 Ne soz kı anda yok rıza-yı huddamı n.
Kalır saray-ı tabıtta ta ebeci mahsur            Fuzuli



İhtiyârunla olup gûşe-i hicrâna esîr
Vav-ı Hâmen hedef-i ta’ne-i Huddâm itme   Nabi



Cennetteki huddâm-ı mu'allâya değişmem.
 Her zerresini Leyle-i Kadr-i Ramazân'ın.          Kemai Edip Kürkçüoğlu

Kapısında hayli melek bekler idi
Cümle huddamı feriştehler idi     Hakani 

 

 

 Kaynakça

 

  • [1] https://www.medyummuhabbet.com/huddam-ilmi/

  • [2] https://pozitivenerji.com/yazilar/227-huddam-nedir-.html

  • [3] https://gizliilimler.tr.gg/H.ue.ddam-%26%23304%3Blmi-Nedir-f-.htm

  • [4] A.Talat Onay  “ Eski türk edebiyatında Mazmunlar, MEB, 1996 Shf. 271

  • [5] https://www.medyummuhabbet.com/huddam-ilmi/

  • [6] https://tr.wikipedia.org/wiki/H%C3%BCddam

  • [7] https://tr.wikipedia.org/wiki/H%C3%BCddam

  • [8] https://tr.wikipedia.org/wiki/H%C3%BCddam

  • [9] https://tr.wikipedia.org/wiki/H%C3%BCddam

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar

Aytül Kaplan

Aytül Kaplan

8 years ago

Aman Allahım... bilmediğimiz ne kadar çok şey var böyle...Bu çeşit uğraşlar hiç ilgimi çekmemişti ama bu yazı çok ilginç..Teşekkür ederim.