23.02.2017
Hâtem Nedir
Osmanlıca yazılışı; hâtem : خاتم
Arapça asıllı isim türünden bu kelimenin sözlüklerdeki anlamı: Mühür, üstü mühürlü yüzük. Çok cömert ve eli açık adam, üzerinde yazı olan ve mühür yerine kullanılan yüzü şeklindedir.
hâtem-î merâret :acılık mührü.
hâtem-i sadâret : pâdişâh, sadrâzam mühürü.
Hatem, divan edebiyatında gerçek anlamı ile süs eşyası olması, üzerinde mühür de bulunan bir yüzük olması dolayısıyla anılır. Gerçek anlamı ile kullanıldığında Hz Süleyman'ın Veziri ’ın mühür yerine de kullandığı yüzük olarak düşünülüp bu yüzüğe de telmihi yapılan bir imajdır. ( BKZ : Âsaf- Âsef Kimdir. Hz Süleyman'ın Veziri )
Hz Süleyman’ın Yüzüğü Hatem ve Davud Yüzüğü
Yüzük önce Hz Âdem’e verilmiş o ölünce Cebrail ( BKZ Cibril - Şiirimizde Cebrail ) tarafından geri götürülmüştü Fakat daha sonra, Cebrail bu yüzüğü Davud Peygamber’e getirip “ elindeki yüzükle birlikte on adet soru vermiş “Bu on soruyu çocuklarına sor ve içlerinden her kim soruların tamamına doğru cevap verirse yüzüğü ona ver," deyip gitmişti. ( BKZ Hz .Davud Şiirimizde Hz. Davut ) Hz Süleyman bu on sorunun onunu da bildiği için yüzüğün sahibi olmuştu. [1]
Rivayetlere göre Hazreti Süleyman a.s.’ın mührü bir yüzüktü ve bu yüzüğün dört köşeli bir kaşı vardı. Bu yüzüğü Cebrail a.s. Cennetten çıkarıp Allah cc.’nin emri ile Davut a.s’a getirdi. Bir köşesinde “El mülkü lillah” (Mülk Allahındır) yazıyordu.[2] Davut’a gelen bu yüzük, babasından dolayı Hz Süleyman’a geçti. HZ Süleyman bu yüzük ile “Devleri, Perileri, Âdemoğullarını, yelleri, kuşları, canavarları, dünyada ne ki varsa hepsini buyruğu altına alıyordu. “[3] Hz. Süleyman bu mühür sayesinde bütün mahlûkata hükmediyordu.
Yahudilerin Davud Yıldızı (Davud Mührü, Davud Kalkanı) adıyla andıkları bu yüzük batı dünyasında Seal of David’, ‘Star of David’, ‘Davis’s Sheald’ ‘Magen David’ olarak adlandırılmıştır. [4] Bu yüzüğün üzerindeki mührünün şeklinin ise şimdiki İsrail bayrağında da yer alan çift üçgenin kesişimi olan beş kollu yıldız figürü olduğuna inanılmıştır. ( BKZ Hz .Davud Şiirimizde Hz. Davut )
Rivayete göre “Süleyman Peygamber bu yüzüğü sadece abdesthâneye giderken çıkarır, veziri Âsaf’a ya da hanımına emanet edermiş. Yine bir gün bu yüzüğü hanımına vermiş, Hz. Süleyman dışarıda iken bir cin onun kılığına girip yüzüğü almış. Biraz sonra gelip mührü isteyen Süleyman’ı sahtekârlıkla suçlamışlar ve saraydan çıkarmışlar. Yüzüğü alan dev ise onun yerine geçip hükümdar olmuş.” [5] ( BKZ Dev Nedir Edebiyatta ve Şiirlerde Div Dev ) Hz Süleyman'ın mührünü çalan ve onun yerine mahlukatın hülümdarı haline gelen devin ismi ise dini metinlerde Sahr olarak geçer. Bu dev bir ifirit olarak da bilinir.
Yüzüğünü kaybeden Süleyman devler cinler ve diğer mahlûkatı idare eden gücünü de kaybetmiş;. “Dev, yüzük bir daha Süleyman’ın eline geçmesin diye onu denize atmış. Günlerden bir gün Süleyman bir balıkçının tuttuğu balıkları taşımış, balıkçı da bu hizmetinin karşılığı ona büyükçe bir balık vermiş. Süleyman akşam balığı yemek için karnını yarınca kendi yüzüğünü görmüş” [6] Böylece a yıllar sonra kaybettiği yüzüğü tekrar bulan Hz Süleyman idareyi yeniden eline almış
Günümüzde “ Yüzük kimde ise Süleyman O ‘dur” deyime ile hala yaşamakta olan o uzun yüzük hikâyesi divan şairlerimizin de üzerinde sık sık durdukları konuların başında gelmektedir.
Divan şairlerimiz şiirlerinde Hz Süleyman’ın yüzüğünden değişik şekillerde söz etmişler çoğu kez benzetme amaçlı olarak kullanmışlardır. Süleyman’ın Yüzüğü divan şiirinde sevgilinin dudağı yerine kullanılmış, şairlerimiz bu yüzüğü inci, yakut veya lal'den yapılmış olarak düşünmüşlerdir. Halk ve divan şiirinde sevgilinin gözlerinin ve ağzının da mühre benzetildiğine şahit olunmaktadır.
Mühür gözlüm seni elden
Sakınırım kıskanırım Ali İzzet Özkan
Mühür gözlüm sana meyil vereli
Acep şu vücutta takat mi kaldı Ali İzzet Özkan
Siyah saçlarında hatem yüzlerin
Garip bülbül gibi zareler beni Sivas Türküleri
Rüzgâra sordum: Neden Süleyman'a hizmet edersin?
Dedi: Mühründe Ahmed adı kazılıydı da ondan[7]
Saçlarından isteyeni derdim bu gönlüm hâtemin
Güldüğünden korkarım ağzında pinhâıı olmasın Ahmed Paşa
Gözün üstünde kaşın var demedi kimse dahî
Edeli hizmet-i Paşa-yı Dilâver hâtem Bâkî
Hâtem-i engüşt-i kadrüñde felek pirûzedür
‘İzzetüñ pâyında mâh-ı nev gümiş ser-mûzedür Gelibolulu Sun’î (1486- 1534) Hayatı..
İLGİLİ BAŞLIKLARIMIZ VE LİNKLERİ
KAYNAKÇA
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın