03.09.2015
Cebrail ( Cibril) Şiirimizde Cebrail
İslam dininde Peygamberlere vahiy getirmekle görevli olan Allah'tan peygamberlere haber ve ayet taşıyan, Allah’ın emir ve yasaklarını bildirmekle vazifeli olan, en önemli dört melekten biridir. Kur'an'da Cebrail'in Allah yanında önemli bir yeri olduğu belirtilir.[1]Cebrâil'in ismi Kur’ân'da , Rûh-ul-Emîn ve Ruhu'l-Kudüs diye de zikredilmiştir. Cebrâil kelimesinin sözlük manası "Allah'ın kulu" anlamındadır. Kimi kaynaklarda Cebrâil’e Nâmûs-ı Ekber de denilmiştir.
Cebrâil her şekle girebilen bir melektir. İslam inançlarına göre Cebrail kendi asli şekliyle bir kez Hira mağarasında ve diğeri de Miraç’a çıkma esnasında iki defâ Hz Muhammet’e görünmüştür. Hz Muhammet Hıra Dağında ibadet ederken ilk vahyi getiren Cebrail Hz Muhammet’e asli haliyle görünüp, Kuran’ın ilk suresi olan Alak Sursini vahy eder.” Oku Yaratan Rabbinin adı ile oku! O, insanı pıhtılaşmış kandan yarattı! Oku,insana bilmediklerini belleten kalemle yazmayı öğreten Rabbin en büyük kerem sâhibidir." (Alak sûresi: 1-3) Daha sonra Cebrâil yirmi üç yıla yakın bir süre boyunca Kur’ân ‘ın âyetlerini ayet ayaet ve sure sure çeşitli şekil ve sûretlere girerek Muhammed'e ulaştırmıştır. Allah ile Peygambeler arasında elçilik vazifesi gören Cebrail değişik kendi suretiyle iki kez, değişik kılıklarla ise binlerce kez Hz Muhammed’e görünmüş bir melektir.
Cebrail kılık değiştiren, vahiy getiren, Hz. Muhammed’i Miraç’a götüren bir melek olarak divan ve halk şiirnde çok sık adı geçen bir melektir. Divan şairleri çoğu zaman üstü kapalı çoğu kez de ismini açıkça zikrederek Cebraili anmışlardır. Levh-i mahfuz, , Rûh-ul-Emîn, Ruhu'l-Kudüs, Nâmûs-ı Ekber, lutf-ı Yezdân , Cibrail, Cibril gibi kelimelerle, ayet, sure gibi kelimelerin geçtiği her yerde doğal olarak Cebrail’e yapılan bir telmih veya doğrudan işaret vardır.
Levh-i Mahfûza ne lâzım dûde ile resm-ü-nakş
Anda hôd esrârı kevnün âşikârâdur yine Necati
Hey ‘aceb ol büt-i kâfirde bu lutf-ı Yezdân
Hatt-ı Cibrîl-i Emîn çeşm-i füsûn- sâz Mesîh Şeyh Galip
Yezdan’ın (Allah) lütfu olan güvenilir Cebrail’in hattı ve Hz. İsâ’nın büyüleyici gözünün o kâfir putunda olması ne tuhaftır.)
Gamzen ki ola böyle füsunkâr-ı mahabbet
Eyler dil-i Cibrili giriftâr-ı mahabbet Neşati
İnançlara göre Cebrail Hz Meryem belli bir yaşa geldiğinde kendi nefesini Meryem’in eteğine üfleyerek Hz Meryem’i gebe bırakmış ve bu gebelik sonrasında Hz İsa Dünyaya gelmiştir. Bu nedenle Hz. İsa’nın ruhunun ve cisminin Cebrail’in Meryem’e üflediği bir ruh olduğuna inanılır. Hz. İsa’nın ölüleri dirilten nefesi de Cebrail’in üfürdüğü ruhtan geliyor olması nedeniyledir. Bu yüzden Divan şiirinde Cebrail ile Hz. İsa ile Hz Meryem çok sık olarak birlikte anılırlar.
Babdan goncalara hâmil oldu gülbün
Öyle kim Îsâ'ya Cibril deminden Meryem. Fuzuli [2]
Gül ağacı rüzgârın esmesiyle goncalara gebe kaldı. Tıpkı Cebrail'in üfürmesiyle Meryem'in İsa’ya gebe kalması gibi.
Yine vâdî-i hışm ü çengi çeşm-i bî-amân tutmuş
Per-i Cibrîli zülf ol kahramâna sâyebân tutmuş Şeyh Galip [3]
Cebrail divan şiirinde kanatlarıyla sevgilinin güzelliğine gölge düşüren bir melek olarak da tasavvur edilmektedir.
Zahirde eğer zerre isek hafide yuhuz
Rûhu'l kudsün Meryem'e nefh ettiği ruhuz . Rûhî
Görünüşte zerre isek de mânâ âleminde güneşiz . Cebrail'in Meryem'e üfürdüğü ruh biziz.
Bir nefesle Meryemi dem-sâz-ı Cibrîl eyleyip
Rûh verdin kâlıb-ı mevhûmı İsâ eyledin Yenişehirli Avni [4]
(Ey Allah'ım) Meryem’i Cibril’e arkadaş edip, mevhum bir kalıba bir nefesle rûh vermek suretiyle İsâ eyledin)
Buhûr-i Meryem: Meryemana diye bilinen bu çiçek. Hz. Meryem’in parmaklarına değdiği için el şeklini aldığına inanılan, bir çiçektir.[5] Buhur- u Meryem ile Cebrail arasında da alakalar kurulur.
Erişti hakten bûy-ı behur-i Meryem eflake
Muattar eyledi göklerde dâmân-ı Mesihâ'yı Baki
Buhur u Meryem 'in kokusu yerden göklere erişti. Bununla da kalmadı dördüncü gökte bulunan Hz. İsa’nın eteğini kokulara boyadı. Bu beyitte, Cebrail’in Meryem’in eteğine üflemesi ile Hz İsa’nın eteğinin Buhur-ı Meryem [6] çiçeğinin kokuları ile dolması arasında, telmih ve tenasüp sanatları yapılmıştır.
Buhur: koku buhur-ı Meryem de Meryem’in kokusu anlamına gelir. Meryem Ana eli denilen bu çiçeğin kokusunun Hazret-i Meryem’in kokusu olduğuna inanılır. Rivayete göre Hazret-i Meryem, Hazreti İsa’yı (a.s.) doğururken bu bitkiye yapışmış, bu bitki de onun beş parmağı gibi beş parmağa benzeyen bir surette oluşmuştur.[7]
Dem-i İsâ dirilir bûy-i buhûr-ı Meryem
Açtı zambak yed-i beyzâ-yı kef-i Mûsâ-var. Baki
(Buhur-ı Meryem’in kokusu İsâ’nın nefesi gibi toplanır. Zambak Mûsâ’nın nur neşreden yed-i beyzası gibi açtı.)
Mikâil ,
KAYNAKÇA
[1] Kur'an, 81. sure, 19-20. ayetler.
[2] İlhan İŞLER, Bir Mazmun Olarak Dîvân Şiirinde Hz. Meryem, Yağmur Dergisi, Ağustos - Eylül 2003
[3] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/yine-vadi-i-hism-u-cengi-cesm-i-bi-aman-tutmus/108744
[4] Abdulhakim KOÇİN, DİVAN ŞİİRİNDE HZ.İSA, sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 19 / 2009, s. 69-104
[5] İlhan İŞLER, Bir Mazmun Olarak Dîvân Şiirinde Hz. Meryem, Yağmur Dergisi, Ağustos - Eylül 2003
[6] Şahamettin Kuzucular, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/buhur-u-meryem-nedir-hz-meryem-in-elleri-ve-kokusu/100195
[7] A. Talat Onay, Edebiyatımızda Mazmunlar, MEB Yayınları, 1996- SHF 136
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın