Hz İsmail ve Hikayesi

02.10.2015

 

Philippe de Champaigne (1602-1674)

 

Hz İsmail 

Türk edebiyatında Hz İsmail ile ilgili rivayetler hem mensur hem de nesir eserlerde karşımıza sık sık çıkan çok işlenmiş bir konudur.

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin Mesnevisi, Dîvân-ı Kebîr’i ve  Abdülvasi Çelebi’nin  Halilname-   (ö. 817/1414-15’ten sonra)  adlı eseri Hz İbrahim’den söz eden ilk eserler olarak dikkat çeker.   Rabgûzî ve Kısasu'l Enbiya  adlı eserinde de Hz İsmâil, babası  Hz İbrâhim’e geniş bir bölüm ayrılmıştır. Bu iki eserlerden sonra Hz. İsmail’in hikâyesi  müstakil olarak da ele alınmaya başlanmıştır.  “Müstakil eserlerin ilki ise Süleyman Çelebi’nin Vesîletü’n-necât’ının yazma ve basma nüshalarının sonundaki seksen-doksan beyitlik Kıssa-i İsmâîl ve İbrâhîm Aleyhime’s-selâm’dır” [1] Fuzûlî’nin Hadîkatü’s-suadâ adlı eserinde de  bu konuya değinilmiştir.

Başka konulu metinler içinde geçen bu hikâyelerin yanı sıra  aydınlar ve halk için yazılmış müstakil eserlere de rastlanılır. Hz İsmail Hikayesinin 15 yy. dan sonra müstakil olarak da yazılmaya başlandığı görülür. Müstakil olsun veya olmasın Hz İsmail ile ilgili hikâyelerin ana çerçevesi, Tevrat’ta da geçen  çerçevedir. Bu hikâyenin çerçevesi: Hz. İsmail’in babası tarafından annesi Hâcer’le birlikte Mekke’de bırakılması, zemzemin ortaya çıkmasına sebep oluşu, Mekke şehrini kurması, babasıyla birlikte Kâbe’yi bina etmesi, kurban edilmesi, şeytana karşı gelmesidir.

Mevcut bilgilere göre Hz İsmail hakkında Türk edebiyatında yazılmış ilk müstakil eser, V. Mahir Kocatürk’ün “ Hususi Kitaplığımızdadır [2] diye not düştüğü yazma nüsha olmalıdır. Vasfi Mahir  bu yazma nüsha hakkında bilgi vermemiş müellifi üzerinde de durmamıştır. Müellifinin belli olmadığını düşündüğümüz bu eserin özetini verirken bu eseri 15 yy eserleri kategorisine dahil etmiş ve eserin 15 yy da yazılmış olabileceğini tahmin ettiğini de belli etmiştir. Vasfi Mahir’in özetini vermekle yetindiği bu yazmadaki hikaye bilinen Hz İsmail Hikayelerinin aynısıdır. Vasfi Mahir Hikaye’nin özetini veirirken “ Kaynağı Tevrat olan meşhur konu işlenmiştir” [3]diye bir not düşmüştür.

Hz İbrahim hakkında  ana kaynak Tevrat’tır. Tevrat’ta Hz İbrahim secersi şu şekilde verilir.  “ İbrahim burada (Kenan) yaşadı. İbrahim 86 yaşındayken Hacer'den oğlu İsmail doğdu. Daha sonra İbrahim 100, Sara 90 yaşına ulaşmışken Sara'dan da İshak doğdu. (Yaratılış 17:17-27)”

Tevrat’tan nakledilerek edebiyatımıza geçen Hz İbrahim’in hikâyesinin ana hatları şu şekildedir.

Hz İbrahim Hikayesi

İbrahim peygamberin eşi Sara’dan uzun bir süre çocuğu olmamıştır.  Bu yüzden Hz. İbrahim, Allah'a defalarca çocuğu olması için yalvarır. Eğer “ Sara'dan bir çocuğum olursa  bu çocuğumu Allah’a kurban edeceğim “ diye and içer. Sonunda Allah duasını kabul etmiş ve ona Cariyesi Hacer ‘den  bir çocuk nasip etmiştir. Bunun üzerine de İbrahim çocuğun ismini 'Allah duamı kabul etti (işmael)' anlamına gelen ( Arapçada)  İsmail  adını koyar. Daha sonra ise küçük oğlu İshak dünyaya gelir.

Çocuk  yedi yaşına geldiğinde İbrahim peygamber rüyasında kendisine evladını kurban etmekle ilgili adağı hatırlatılarak  oğlunu kurban etmesi gerektiği vahy edilir.  Böylece İsmail doğmadan evvel ettiği yemini ona hatırlatılmış olur. Sabahleyin kalktığında oğluna olanları anlatır. Sen doğmadan önce Allah’a doğacak ilk çocuğumu sana kurban edeceğim diye and içtiğini dün gece rüyasında bunu ona hatırlatıldığını anlatarak “ Rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” diye sorar. Hz İsmail ‘de “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın” der. [4]

 İbrahim peygamber oğlu Hz. İsmail'e bıçak ve ip almasını söyler  ve oğlunu kurban etmeye götürür. Böylece oğlunu annesi Hacer’in elinden almış   ana ve oğlu birbirinden ayırmış olur.  O esnada şeytan Hz. Hacer'e, Hz. İbrahim'e ve Hz. İsmail'e görünür. Hacer'e, "kocan oğlunu kesecek" der. Hz. İbrahim'e "insanoğlunu keser mi" der. Hz. İsmail'e; "baban seni kesmeye götürüyor" der. Her üçü de şeytanı kovalar ve "Allah'ın hükmüne razı olduk" derler.

Hz. İbrahim oğlu Hz. İsmail'le konuşur. Hz İbrahim “Babacığım. Kollarımı arkadan bağla. Sımsıkı. Gömleğimi soy ki kana bulanmasın. Annem görür dayanamaz." Der.

Hz İbrahim Oğlunu kurban etmek için bıçağını çekip İsmail’in boğazını kesmeye çalışır. Ancak Allah'ın emriyle bıçak çocuğu kesmez. Hz. İbrahim defalarca  İbrahim’in boğazını kesmeye çalışır ama  taşı kesen bıçak Hz. İsmail’in boğazını kesmemektedir.[5] Bu esnada Cebrail kucağında bir koç ile Hz. İbrahim’in yanına gelir. “ İsmail’in yerine bunu kes” der.  ( Bu hadiseden sonra Zilhicce ayının 10. günü kurban kesilerek kutlanan kurban bayramı ilan edilmiş, daha sonra  unutulan bu adet Hz. Muhammet ile yeniden canlandırılıp Müslümanlara farz kılınmıştır. )

Kurban olmaya rıza gösteren İsmail Şam’a yeniden gelerek  annesi Hacer’e tekrar kavuşur. Annesi ile  Arap iklimine sultan olup Şam’dan yola çıkıp  Paran ikliminden  ( Ürdün ) Mekke ve Medine’ye kadar  ülkeleri ele geçirir. Diğer kardeşi İshak ise İsrail ikliminin sultanıdır. “İslami ve Musevi kaynaklara göre, İbrahim'in büyük oğlu İsmail peygamberin soyu bugünkü Arap milleti, küçük oğlu İshak'ın soyu ise Yakup dolayısıyla İsrail oğulları olarak devam ettiğine inanılmaktadır.”[6]

İbrahim ile Hacer Mekke’nin bulunduğu yere gelirler ve Zemzem Kuyusunu bulurlar. Daha sonra  Hz İbrahim de yanlarına gelir ve Kâbe’yi inşa eder. Bundan sonra da Nuh tufanı çıkar.

İLGİLİ SAYFALAR VE LİNLERİMİZ

KAYNAKÇA 

 

  • [1] Mustafa Uzun, İSMÂİL, TDV İA , cilt: 23; sayfa: 81
  • [2] V. Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, MEB, 1970- shf 149
  • [3] V. Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, MEB, 1970- shf 149
  • [4]  Saffat Suresi 102
  • [5] https://www.edebiyadvesanatakademisi.com/edebiyad/1855-abdulvasi_celebi_halilname__dasitan_i_ibrahim_aleyhisselam___mesenevisi__%C3%B6zeti.html
  • [6] Saffat Suresi 103-106: "Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca: Ey İbrahim! Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır, diye seslendik


Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar