İçimizdeki Şeytan Hakkında Konu Özet Sabahattin Ali

13.03.2019

İçimizdeki Şeytan Hakkında Konu Özet   Sabahattin Ali

 

 

ROMANIN YAZIMI BASIMI İÇERİĞİ KONUSU YAZARI HAKKINDA

Sabahattin Ali  ( Şubat 1907 2 Nisan 1948 ) Edirne, Gümülcine, Eğridere kazasında dünyaya gelmiş bir romancı ve şairdir.  Mutsuz bir çocukluk dönemi geçiren yazar ilk başladığı Balıkesir Muallim Mektebi’nden ayrılıp,  1926 yılında İstanbul’daki, muallim mektebine gelmiş ve edebiyat öğretmeni olan Ali Canip Yöntem ‘in sayesinde yazarlık hayatına başlamıştı. [1]

İçimizdeki Şeytan (1940) Sabahattin Ali ‘nin, Kuyucaklı Yusuf(1937), ve Kürk Mantolu Madonna(1942).  adlı romanları ile birlikte yazarın üçüncü romanıdır.  Kuyucaklı Yusuf ve  Kürk Mantolu Madonna  adlı romanları ile büyük bir şöhret yakalayan yazar bu romanı yüzünden Hüseyin Nihal Atsız ile büyük polemikler yaşamış hapse atılmış hatta bu romanını yazdıktan sonraki gelişen olaylar nedeni ile mesleğinden de olmuştur.  Hayatı boyunca birçok kez hapse giren ve Nihal Atsız ile giriştiği kalem kavgaları ve sürtüşmeler ile edebiyat dünyasında gündem olan yazarın İçimizdeki Şeytan adlı romanı yazarın Yunan sınırında ölü olarak bulunmasına neden olacak olayların da vesilesi olmuştur denilebilir.

 

"İçimizdeki Şeytan"  adlı romanındaki vaka düzeni birbirlerini tanımadan evlenen ve geri boşanmak zorunda kalan bir aşk romanı kurmacası arkasında milliyetçi kesime yaptığı hakaret derecesine varan aşağılamalar da bulunmaktadır.   Ön yüzünde bir aşk ve evlilik konusunu işleyen roman arka planında sağcıların, Turancıların, faşistlerin çirkefliklerini göstermeyi gaye edinmiş, sağcıları,  Turancıları hem beden hem de ahlakça çöküntüye uğramış aşağılık kimseler olarak göstermeyi amaçlamıştır.

Yazarın İçimizdeki Şeytan adlı romanındaki bu yaklaşımı milliyetçi, Türkçü, Turancı kesimlerde büyük tepkiler toplamış ve Hüseyin Nihal Atsız'ın tepkisini çekmiştir. Netice olarak Nihal Atsız, hakkında yazdığı hakaret dolu bir yazı nedeni açılan dava sonrasında [2] oldukça sıkıntılı ve baskılı günler yaşamış,  1944 yılında davayı kazanmasına rağmen olaylı duruşmalar yüzünden görevinden de alınmıştır.  Bu romanındaki yaklaşımı yazarın diğer eserlerinin de irdelenmesine yol açmış, yazarın kitapları bu nedene uzun bir müddet Marksist düşünceler içerdiği, halkı devlete kışkırtmak amaçlı yazıldığı gerekçeleri ile okunması basılması yasaklı eserler arasında gösterilmesine de neden olmuştur.

Sabahattin Ali’nin İçimizdeki Şeytan kitabı hala en çok okunan eserleri arasındadır.  Romanın geçtiği mekânlar, Balıkesir, Edremit, İstanbul yazarın kendi biyografisi için de önemli olan yerler ve şehirlerdir. Balıkesir’den başlayıp İstanbul’da son bulan bir aşk serüven romanı olan "İçimizdeki Şeytan"  28 bölümden oluşmaktadır.

“Bu romanında, toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın "kapana kısılmışlığını" gösteriyor Sabahattin Ali. Aydın geçinenlerin karanlığına, "insanın içindeki şeytan"a keskin bir bakış.”

(Tanıtım Bülteninden)

KARAKTERLER

Ömer:  İradesiz, kararsız, kaypak, inançsız sağ görüşlü bir tiptir. Yaşamı yapılması gereken boş bir iş olarak görür. Halktan kopmuş sağcılar arasında sorumsuzca, bilinçsizce yaşayan zeki olmasına rağmen iradesiz biridir.

 Nihat: Herkesten daha iyi yaşamak isteyen diğer insanlara hâkim olmayı meziyet kabul eden kuvvetli olmayı  her şeyden üstün gören bir karakterdir.

Macide: temiz, atılgan, duygulu, yaşam felsefesinden ödün vermeyi hazmedemeyen, zeki, ölçülü bir kızdır

Bedri:   Sol görüşlü olmasına rağmen sağcıların düşüncelerini de çok iyi bilen aydın, zeki, sağlam karakterli, pek fazla konuşmayan, emeği ile hayatını idame ettiren, bilinçli, iradeli, dürüst, araştırıcı ve ideal bir solcudur.

Nihat, İsmet Şerif, Profesör Hikmet sağ görüşlü ve çoğunlukla olumsuz yönleri ağır basan tiplerdir.

KONU

Romanın konusu; birbirini severek ama çok da iyi tanıma fırsatını bulamadan evlenen, hayata bakış tarzları, kişilikleri farklı olan iki gencin anlaşamayarak boşanmaları üzerine kurulu bir romandır. Macide, Ömer ve Bedri. Macide ve Ömer birbirlerini iyice tanımadan evlenmişlerdir ama her biri farklı görüşlerde ve farklı dünyaların insanlarıdır. Kişiliklileri ve hayat görüşleri zıt olan bu gençler evli kalamaz ve boşanırlar

ÖZET

Ömer’le Nihat, Kadıköy vapuruna binmişlerdir Ömer, açık kumral saçlı, beyaz yüzlü ve yakışıklı ve birazcık da şişman biridir.  Nihat ise ufak tefek, zayıf ve soluk yüzlüdür.  Bu iki üniversite öğrencisi vapurda konuşurlarken öndeki kanepede oturan l bir genç kızı fark ederler.

Ömer, kızın yanına gidip konuşmaya çalışırken vapur iskeleye yanaşmış,  Nihat da bir rezillik çıkmasın diye Ömer'i takip etmiştir.  Ömer, kıza sesleneceği sırada uzak akrabaları Emine Teyze'yi görür. Emine Teyze, kızın adının Macide olduğunu söyler.  Emine Teyze,  akrabası olan Macide’yi musiki öğrenmek için Balıkesir'den İstanbul'a getirdiğini söyler.Emine hanım  Ömer ile Macid’yi  tanıştırır ve  Ömer’i evine davet eder. Ömer bu tesadüfe çok sevinmiştir.

 

Macide altı aydır Emine teyzesinin yanındadır. Oldukça zeki ve güzel bir kız olan Macide konservatuara gitmektedir. Emine Teyze'nin kocası Galip Bey bu işten çok  memnun olmasa da Macide'nin babasının gönderdiği  aylık kırk lira sayesinde sesini çıkarmamaktadır.

Macide, sesinin güzelliği ile herkesi kendine hayran bırakan bir kızdır. İlk önce musiki muallimi Necati Bey sonra da,  yerine atanan Bedri bey kendilerini Macide’yle ilgilenmekten alıkoyamamışlardır. Bedri, Macide’ye ilk önceleri sadece öğrencisi gözüyle bakarken sonraları Macide’ye ilgi duymaya başlamış aralarında duygusal bir yakınlaşma oluşmuş ama her ikisi de bunu belli etmemiştir. Fakat  Bedri Bey o sene  Balıkesir'den İstanbul'a taşınır.

Emine teyze ve Macide’nin yanından ayrılan Ömer; Nihat ile bir kahveye otururlar. Yanlarına sağcı yazar İsmet Şerif ve Emin Kamil gelmiş ve hep birlikte meyhaneye gitmişlerdir.

Ömer meyhaneden çıkıp Emine teyzesinin evine gelir.  O gün ise Macide babasının ölüm haberini almış, odasına kapanmış, bir daha da çıkmamıştır. Bunları öğrenen  Ömer, yatağının serildiği odada uykuya dalar.

Macide kendini musikiye adamış bir kızdır. Emine teyzesinin evini pansiyon gibi kullanmakta ve evdekilerle de samimiyet kurmamaktadır.  Sabah olunca Ömer Macide’yi konservatuara kadar bırakır ve akşam okuldan almak için de söz alır.

Ömer, postanedeki işine gidip işinden çıktıktan sonra Macide'yi almaya gider. Macide ile eve doğru yürürlerken Macide'ye olan duygularını açmış, . Macide de aynı duygularla olumlu cevap vermiştir.

Artık her akşam buluşmaya ve birlikte gezmeye başlarlar. Macide eve geç dönünce teyzesinden azar işitmeye, Galip amca da Macide’nin annesinin para göndermediğinden yakınmaya başlamıştır. Bunun üzerine Macide bavulunu toplayarak evden ayrılır.

 

Lakin nereye gidebileceğini bilmemektedir. Ömer, Macide'yi alarak kendi evine götürür ve karı-koca hayatı yaşamaya başlarlar. Ömer’in çalıştığı yerdeki Veznedar Hafız Efendi hapse düşen Kayınbiraderinin kefareti için gerekli olan iki yüz elli lirayı kasadan alıp kayınbiraderine vermiştir. Fakat bir türlü mahkeme görülmediği için parayı alamamaktadır.

Macide evlerine gidip gelen Nihat ve Profesör Hikmet’i hiç sevmemektedir. Evlendiğini söylediğinde ise onu tebrik ederler. Fakat Macide bu arkadaşlardan hiç haz etmemektedir. Üstelik evlendikten sonra Ömer ve Macide geçim sıkıntısı çekmeye başlamışlardır.  Sakıncalı ve tehlikeli siyasi yazılar yazmaya başlayan, sağcı örgütlerle ilişkisi bulunan Nihat, veznedar Hafız Efendi'yi vezneden para alma sırrı  hususunda tehdit edip para sızdırmayı önermiş ama Ömer bu fikri reddetmiştir.

Ömer’in aldığı maaş evi geçindirmek için yetmemekte ve geçim sıkıntıları gittikçe artmaktadır. para sıkıntısı gittikçe baş gösterir. Devletçe sakıncalı yayınlar yapan ve veznedardan tehdit yoluyla para koparmayı teklif eder; fakat Ömer bunu kabul etmez.

Profesör Hikmet, Ömer ile eşini saza davet eder. sazda Nihat,Emin Kamil, İsmet Şerif ve Hüseyinbe'yle karşılaşırlar. Macide sazda Bedri ile karşılaşır. Bedri ablası hasta olduğu için muallimliği bırakmış ve burada işe başlamıştır.  Bedri, Ömer’in de eski bir arkadaşıdır. Bu nedenle yeni evli çiftlere Bedri, para yardımında bulunmaya başlamıştır.  Bedri’nin Macide’ye olan aşkı devam etmekte ama açığa vurmamaktadır. .

Bir gün Ömer,  Macide ve Bedri’yi karanlık bir odada otururlarken görür. Bunun üzerine Ömer Bedri’yi evden kovar. Bedri’nin hastalıklı kardeşi Mediha ‘da Macide’ye kardeşini sömürdüklerini söylemiş Macide utancından düşüp bayılmıştır.

Ömer, en sonunda dayanamayarak veznedarı tehdit edip 250 lira alır fakat yaptığından utanıp parayı Nihat’ın evine bırakır.

Bir gün, Nihat,  Ömer VE Macide’yi bir hayır derneğinin müsameresine götürmüştür.  Tesadüfen, Bedri de oraya gelir. Macide sıkılıp eve gitmek istemiş ama Ömer, eski bir kız arkadaşı olan Ümit ile muhabbete daldığından eşini dinlememiştir.

Büyükdere’de bir gazinoya gidip içerlerken. Ömer Macide ile ilgilenmemiş eski kız arkadaşı Ümit ile uğraşmıştır.  O gece İsmet Şerif, Macide’ye yılışmış,  Macide onu iterek kendini dışarı atmıştır. Profesör Hikmet, de Ömer’in yanı başında Macide’ye asılmaktadır.  Ömer, her şeyi görmesine rağmen, Profesör'e borcu olduğundan dolayı hiçbir şey söylememiş ve Ümit ile alakadar olmaya devam etmiştir. Bunun üzerine Macide, Ömer’den tiksinmeye başlamıştır.

Ertesi gün Ömer, işe gitmiştir Macide öğleye kadar uyumuştur. . Macide artık Ömer ile yaşayamayacağının farkına varmış ve Ömer’e onu terk etmek üzere uzun bir veda mektubu yazmıştır.

O sırada kapı açılır ve Bedri içeriye girerek Ömer, Nihat ve diğer arkadaşlarının tevkif edildiklerini haber verir. Bedri ertesi gün Ömer’in kurtulacağını, onun bu işlerle bir ilgisi olmadığını, söyler. Başının biraz ağrırsa veznedar olayından ağrıyacağını haber verir. O günden sonra Bedri ile beraber Ömer'i ziyaret etmeye başlar. Lakin Ömer ile konuşacakları bir şey kalmadığından, ikisi de susarak oturmaktadırlar.

Bir gün Ömer’i ziyarete gittiklerinde, Ömer, Macide’ye, Bedri ile yalnız konuşmak istediğini söyler.. Macide dışarı çıkar. Ömer Bedri'ye,Macide’yi daha fazla üzmek istemediğini söyleyerek

 “İster onunla arkadaş ol, ister evlen; ama onu yalnız bırakma. ” der.

Bedri olanları Macide'ye anlatır ve Macide’ye evine taşınmasını teklif eder. Macide ise kabul edip Bedri ile yokuş aşağı yürümeye başlamıştır.

 

 

 Sabahattin Ali Hayatı Öykü ve Romancılığı, Kuyucaklı Yusuf(1937), İçimizdeki Şeytan (1940), Kürk Mantolu Madonna(1942). Değirmen 1935), Kağnı (1936), Hanende Melek (1937) Sırça Köşk (1947), Kamyon , Bir Orman Hikayesi  , " BİR ŞAKA ", " KANAL ", "  KAZLAR  ", " BİR FİRAR ", " ÇAYDANLIK " ve " KATİL OSMAN  ", Çilli ,  Çirkince  ,  Kanal  ", Kırlangıçlar ," Arap Hayri ", Pazarcı ,"Kağnı  " (1934 - 1936) 

Şiirleri

Tüm Şiirleri : ttps://edebiyatvesanatakademisi.com/category/sabahattin-ali-siirleri/483


[1] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/sabahattin-ali-hayati-oyku-ve-romanciligi/74839

[2] Şahamettin Kuzucular, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/huseyin-nihal-atsiz-hayati-ve-eserleri/75567

0

1

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar