Hüseyin Nihal Atsız Hayatı ve Eserleri

27.11.2012
 

Nihâl Atsız -11.jpg

 

Nihal Atsız

 

Hüseyin Nihal Atsız ( Doğum Tarihi, 12 Ocak 1905; Kadıköy İstanbul,  Ölümü, İstanbul - 11 Aralık 1975, İstanbul), 

 

Türk yazar, şair, tarihçi ve ideologu olan Nihal Atsız, Türkçü, Turancı fikirleri ve romanları tanınan Türkçü edebiyatçılardan birisidir. Nihal Atsız,   Yağmur Atsız ve Buğra Atsız'ın babası, Ahmet Necdet Sançar, diğer kardeşi ise Fatma Nezihe Çiftçioğlu’nun kardeşidir. Rıza Nur, onu manevi oğlu olarak kabul etmiş ve ona çok yakınlık duyarak destek olmuştur. [1] Kendisini Türkçü ve Turancı [2] olarak tanımlayan hayatı boyunca da bu görüş ve kimliğini sürdüren bir yazardır. [3]

 

Ailesi

Atsız'ın babası Gümüşhane'nin Torul kazasının Midi köyünün Çiftçioğulları ailesinden Deniz Güverte Binbaşısı Mehmet Nail Bey’dir. Annesi ise  Trabzon'un Kadıoğulları ailesinden Deniz Yarbayı Osman Fevzi Bey'in kızı Fatma Zehra Hanım'dır. [4] Nihal Atsız, Mehmet Nail Bey’ ile bir Deniz Yarbayı Osman Fevzi Bey'in kızı olan Fatma Zehra Hanım ile evliliğinden olan üç çocuklarından biridir. [5][6]

 

Nihal  Atsız’ın büyük  dedesi Çitcioğulları’ndan Ahmet Ağadır.  Dedesi  ise Ahmet Ağa'nın üçüncü çocuğu olan Hüseyin Ağa (1832 - 1894) dır. Hüseyin Ağa   1850-1852 yıllarında Deniz eri olarak İstanbul’a gelmiş, okumayı ve yazmayı asker ocağında öğrenmiş, askerliğinin nihayetinde de teskere bırakarak Donanma-yı Hümayun' da kalmış ve makine önyüzbaşılığına Çarkçı Kolağalığı'na terfi etmiş ve İstanbul’da kalmıştır. [7]



HAYATI   EĞİTİMİ VE GENÇLİK YILLARI 

 

Hüseyin Ağa'nın eşi ise  Emine Hayriye Hanım'dır. Hüseyin Ağa ile Hayriye hanımın evliğinden üç çocuk  dünyaya gelir bunlardan birisi de Nihal Atsız’ın babası  Mehmet Nail Bey (1877- 1944)dir. Nihal Atsız’ın babası  Mehmet Nail Bey de  Osmanlı Donanmasına girmiş ve Deniz Kuvvetlerinde Deniz Güverte Binbaşılığı'ndan emekli olmuş bir denizcidir.[8]Mehmet Nail Bey'in ilk eşi 1903 yılında Yüzbaşı iken evlendiği Fatma Zehra Hanım (1884 - 1930)'dır. Fatma Zehra Hanım, Deniz Yarbayı (Bahriye Kaymakamı) Osman Fevzi Bey ile Tevfika Hanım'ın kızıdır. Osman Fevzi Bey, Trabzon'lu olup ailesi Kadıoğulları ailesindendir. [9]Mehmet Nail Bey'in ilk eşinden üç çocuğu olmuştur. 12 Ocak 1905'de Hüseyin Nihal (Atsız), 1 Mayıs 1910'da Ahmet Nejdet (Sançar) ve Aralık 1912'de Fatma Nezihe (Çiftçioğlu) dünyaya gelmiştir. [10]

 

1930 yılında ilk eşinin vefatı üzerine Mehmed Nail Bey, 1931 yılında yeniden evlenmiştir. İkinci eşinin adı da Fatma Zehra'dır.  İkinci eşinden 1932 yılında Necla (Çiftçioğlu) adlı bir kızı olan Mehmed Nail Bey ikinci eşiyle geçinememiş ve iki yıl sonra ayrılmıştır.[11]Annesi  ve babası  tarafından asker bir aileye mensup olan Hüseyin Nihâl Atsız, 12 Ocak 1905'te İstanbul, Kadıköy'de dünyaya gelmiştir.  Nihal Atsız, ilköğrenimini Kadıköy’deki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad Mektebi’nde, ortaöğrenimini ise Kadıköy ve İstanbul Sultanîsi’nde tamamlar. [12]  Lisenin onuncu sınıfındayken sınavı kazanarak Askeri Tıbbiye’ye girmiştir. (1922) [13][14]   Atsız, Askerî Tıbbiye'ye kaydolduğu sırlarda  Türkçülük fikrinin etkisi altına girmeye başlar. Bu düşüncelerini ölümüne kadar terk etmeyecek Türkçülük Dünyasının Cumhuriyet Dönemindeki en etkili isimlerinden birisi olacaktır.  

 

Askerî Tıbbiye de iken Milliyetçi Türkçü ve Turancı fikirlerini Ziya Gökalp  ’ten almıştır. Üstelik düşüncelerini de eyleme döken ateşli bir mizacı vardır.  Tıbbiye üçüncü sınıfta iken Ziya Gökalp 'in cenaze töreninin yapıldığı günün gecesi Türkçülük fikrine karşı çıkan öğrencilerle bir kavgaya tutuşmuştur. Öğrencilerle kavga ettikten sonra daha önceden aralarında bir takım problemler geçen Arap asıllı Bağdatlı Mesut Süreyya Efendi adlı bir mülazım (teğmen)'a da selam vermediği gerekçesi ile 4 Mart 1925 tarihinde 3. sınıf talebesiyken Askeri Tıbbiye'den çıkarılmıştır. [15] “ Komünist” ve Azınlık öğrencilerle kavga etmiş olması, Bağdatlı Mesut Süreyya Efendi’ye selam vermeden geçmiş olması gibi  [16]sebeplerle Tıbbiyeden atılmış olur.

 

Bu olaydan sonra üç ay kadar Kabataş Erkek Lisesinde yardımcı öğretmenlik yapan Atsız, daha sonraları Deniz Yolları'nın Mahmut Şevket Paşa adlı vapurunda kâtip muavini olarak çalışmış ve bu vapurla İstanbul-Mersin arasında birkaç sefer yapmıştır.  [17]Türkçü ve Turancı fikirlerini geliştirmek istediğinden  dolayı 1926 yılında İstanbul Dârülfünûnunun Edebiyat Fakültesinin "Edebiyat Bölümüne ve İstanbul Dârülfünûnunun yatılı kısmı olan Yüksek Muallim Mektebine kaydolur.  Fakat bu okulda eğitime başlar başlamaz bir hafta sonra askere çağırılmış, tecil isteği kabul edilmeyen Atsız askerliğini 9 ay olarak 28 Ekim 1926-28 Temmuz 1927 tarihleri arasında İstanbul'da Taşkışla'da 5. piyade alayında er olarak yapmıştır.  [18]

 

Askerlik hizmetini tamamladıktan sonra  tekrar Yüksek Muallim Mektebindeki talebelik hayatına döner. Edebiyat Fakültesindeyken Ahmet Naci adlı arkadaşı ile birlikte hazırladığı " Anadolu'da Türklere Ait Yer İsimleri " adlı makalenin Türkiyat Mecmuasının ikinci cildinde yayınlanması ile hocası olan Mehmet Fuad Köprülü  ' nün dikkatini çeker.  Fuat Köprülü’nün gözde bir öğrencisi olan Nihal Atsız,  1930 yılında  Edirneli Nazmi 'nin divanı üzerinde mezuniyet çalışması yapmış ve  (Divanı ve Türki Basit , Gramer ve Lügati ' , 1930, 111 s. Türkîyat Enstitüsü Mezuniyet Tezi, no 82). Aynı yıl Edebiyat Fakültesi'nden mezun olmuştur.[19]

 

Bu fakülteden 1930 yılında mezun olunca, Türkîyat Enstitüsü’nde, hocası Köprülüzade M. Fuat Beyin asistanı olur.  Nihal Atsız, Fakültedeyken pek çok tanınmış edebiyatçı ile birlikte okumuştur.  Atsız'ın sınıf arkadaşları arasında: Tahsin Banguoğlu, Ziya Karamuk, Orhan Şaik Gökyay, Pertev Nâilî Boratav, Nihad Sâmi Banarlı gibi isimler de bulunmaktadır. [20]

 

Mezuniyetinden sonra Edebiyat Fakültesi Dekanı olan hocası Prof. Dr. Mehmet Fuad Köprülü , Maarif Vekâleti’nde Atsız için girişimde bulunarak, Yüksek Muallim Mektebi'ni öğrenci olarak bitirdiği için, liselerde yapması gereken 8 yıllık mecburi hizmetini affettirmiş ve 25 Ocak 1931'de Atsız'ı kendisine asistan olarak almıştır.Fuad Köprülü ’ye asistan olduğu sıralarda Atsız mecmua’yı çıkarmaya başlar. 15 Mayıs 1931'den 25 Eylül 1932 tarihine kadar  yayımlanan Atsız Mecmua (17 sayı) olarak çıkmayı başarmıştır.. [21]Bu dergide Mehmet Fuad Köprülü, Zeki Velidi Toga , Abdülkadir İnan gibi edebiyat ve tarih bilginlerinin de yazısı çıkmış olur.  Böyle bir kadro ile yayın hayatına atılan dergi Türkçü ve Köycü  fikirleri ile milliyetçi bir dergi olarak Cumhuriyet devri Türkçülüğünün öncüsü bir dergi haline gelmiştir. 

 

Atsız, 1931 yılında Dârülfünûnun felsefe bölümünden mezun olan Mehpare Hanım ile evlenir. Atsız, kendini tanıtmaya başlayan ilk yazılarını (H. Nihâl) imzası ile, hikâyelerini de (Y.D.) imzasıyla, Atsız Mecmua dergisinde  yayınlamaya başlamıştır. 1932 Temmuzunda  Ankara ' da toplanan Birinci Türk Tarih Kongresi esnasında, Prof. Dr. Zeki Velidi Togan 'a Dr. Reşid Galib'in yaptığı eleştiriler üzerine Atsız, içerisinde ikinci eşi Bedriye Atsız ile Pertev Nâilî Boratav' ın da bulunduğu 8 arkadaşı ile Dr. Reşid Galib'e " Zeki Velîdî'nin talebesi olmakla iftihar ederiz " diyen bir protesto telgrafı çeker.  Bu telgraf hayatında pek çok şeyin değişmesine neden olacaktır. Fuat Köprülü’nün asistanı olarak görev yaparken ataklığı yüzünden asistanlık görevinden de olacaktır.  Nitekim diğer hocası Zeki Velidi Togan Beyin Türk Dil Kurultayı’nda maruz kaldığı hücumlara tepki olarak çektiği bu telgraf sebebiyle asistanlıktan da  çıkartılır.(1933). [22]

 

Mehmet Fuad Köprülü'nün dekanlıktan ayrılmış, Edebiyat Fakültesi Dekanlığı'na vekâleten bakan Ali Muzaffer Bey asaleten tâyin edilmiştir.  Arkadaşı ve rakibi haline gelen Reşid Galib, Atsız Mecmuanın 17. sayısındaki 'Dârülfünûn'un kara, daha doğru bir tabirle, yüz kızartacak listesi' adlı makalesi nedeniyle Edebiyat Fakültesi Dekanı'na baskı yaparak, 13 Mart 1933 tarihinde Atsız'ın üniversite asistanlığına son vermiştir.  [23]Aksilikler bu kadar da değildir. İlk eşi Mehpare Hanım ile de anlaşamamaktadır. Bu yüzden Mehpare Hanım ile 1935 yılında ayrılmak zorunda kalacaktır.

 

Memuriyet Zamanları

Üniversite asistanlığından çıkarılan Atsız, Malatya Ortaokulu'na Türkçe öğretmeni olarak tayin edilmiştir,  Malatya'da kısa bir müddet (8 Nisan 1933-31 Temmuz 1933) Türkçe öğretmenliği yapan Atsız,  kısa bir müddet sonra  Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine tayin edilir. Atsız'ın Edirne'deki edebiyat öğretmenliği de 3-4 ay kadar kısa bir müddet devam etmiştir. (11 Eylül 1933-28 Aralık 1933). Edirne’de iken Orhun dergisini yayımlamaya başlar. [24]Atsız, Edirne'de iken Atsız Mecmuanın devamı mahiyetindeki Aylık Türkçü Dergisi olan Orhun  dergisini 5 Kasım 1933-16 Temmuz 1934, seneleri arasında  9 sayı olarak yayımlamıştır. Orhun dergisi  daha önce yayımladığı Atsız Mecmua’nın (1931-1932) devamı niteliğinde bir dergidir. Bu dergide de Türkçülük, Turancılık, köy, ve Türkçülük  ülküsünü güçlendirmek ve yaygınlaştırmak amacı ön plandadır. Orhun dergisi bu amaçlarının dışında dil, edebiyat, tarih, halkbilim, konularında yazı ve şiirlere de yer vermiştir. . Orhun dergisinde, Türk Tarih Kurumu tarafından çıkarılan ve liselerde ders kitabı olarak okutulan dört ciltlik tarih kitaplarında bulunduğunu iddia ettiği yanlışları ağır bir şekilde eleştirdiği için  dergi  9. sayısında Bakanlar Kurulu kararı ile kapatılmış ve Nihal Atsız 28 Aralık 1933'te bakanlık emrine alınmıştır[25]

 

Dokuz ay bakanlık emrinde kalan Atsız, 9 Eylül 1934 tarihinde Kasımpaşa'daki Deniz Gedikli Hazırlama Okulu'na Türkçe öğretmeni olarak tayin olunmuştur. Şubat 1936 tarihinde ikinci eşi olan Bedriye Hanım ile evlenen Atsız'ın bu evlilikten 4 Kasım 1939 tarihinde Yağmur Atsız ve 14 Temmuz 1946 tarihinde de Buğra Atsız adlı iki oğlu olmuştur. Atsız, ikinci eşi Bedriye Atsız'dan da Mart 1975 tarihinde ayrılmıştır.Nihal Atsız, bundan sonra dört yıl kadar Deniz Gedikli Hazırlama Okulu’nda Türkçe öğretmenliği yaptı. 1938′de bu işinden de uzaklaştırılıp bakanlıktan da ihraç edildi.  Kendisine resmi hizmet kapısı kapanınca Özel Yuca Ülke ve Boğaziçi liseleri gibi okullarda öğretmenlik yapmaya başlamıştır.[26]

 

Özel Yüce-Ülkü Lisesi'ne geçen Atsız, burada 1937 yılından 1939 yılının haziranının sonuna kadar edebiyat öğretmenliği yapmıştır. Atsız, 19 Mayıs 1939 ile 7 Nisan 1944 tarihleri arasında yine özel bir lise olan Boğaziçi Lisesinde edebiyat öğretmenliğinde bulundu. Bu yıllar arasında da boş durmuyordu, bir yandan sol görüştekiler fikri çatışmaları sürdürüyor bir yandan ekonomik sorunlarla uğraşıyordu.  Bu yıllar arasında birçok dergide de fikir çatışmalara girmiş eserlerini de yayımlamaya çalışıyordu. O yıllarda Reha Oğuz Türkkan'ın da yazılarının çıktığı Bozkurt Dergisinde yazıları çıkıyordu. Fakat bu dergide Reha Oguz Türkkan ile  diğer Türkçüler arasında  Bozkurt Dergisi ve Tan Gazetesinde bir polemik çıkmıştı.  “R. O . Türkkan , bazı Türkçülerin çıkarcı olduğu ve menfaat icabı Türkçü olduğunu iddia etmiş, Atsız ise , onu gerçek bir Türk olmamakla suçlamıştı.)  Bu polemikler yüzünden   ayrılarak Gök Börü dergisini çıkaran  Reha Oğuz Türkkan  Atsız ile olan mücadelesini şu şekilde ifade edecekti.  “Hadise, Türkçülerin aralarında bozuşması değil, hakiki idealist Türkçüler ile Türkçü geçinenlerin birbirlerinden ayrılmalarından ibaretti.” ( bkz Reha Oğuz Türkkan Hayatı ve Hizmetleri) 

 

Bu yıllar arasında ‘ Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar ’ ve ‘ Türk Edebiyatı Tarihi ’ adlı ilmi kitapların yanı sıra birçok broşür yayımladı. Sol görüşteki yazarlarla  şiddetli bir fikir mücadelesine girişti. Tanrıdağ , Çınaraltı gibi milliyetçi dergilerde yazılar yazıyordu. Atsız, Boğaziçi Lisesinin Türkçe öğretmeni iken Basın ve Yayın Genel Müdürü Selim Sarper'in de teşvikiyle Orhun dergisini (1 Ekim 1943-1 Nisan 1944, sayı:10 ile 16 arası, 7 sayı) yeniden yayınlamaya başlar.  Bu derginin 15-16. sayılarında dönemin başbakanı Şükrü Saracoğlu’na hitaben yayımladığı açık mektuplarda, milli eğitimde solcuların nasıl yuvalandığını örneklerle göstermiş ve Milli Eğitim Bakanı Hasah-Ali Yücel’in istifasını istemiştir.[27]


HAPİS YILLARI VE MÜCADELELERİ 

 

Atsız, Nisan 1944'te yayımlanan 16. sayıda, Şükrü Saraçoğlu'na hitaben ikinci açık mektubunu yayınlayarak Giritli Ahmed Cevat Emre, Pertev Naili Boratav ,  Sabahattin Ali  ve Sadrettin Celâl Antel'in Marksist faaliyetlerde bulunduklarını ve Milli Eğitim Bakanı'nın "komünistleri kolladığını" ileri sürerek devrin Millî Eğitim Bakanı olan Hasan Ali Yücel'i istifaya çağırmıştır. Bu ikinci açık mektup, Türkçü çevreler içinde büyük bir galeyana sebep olmuş, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere birçok şehirde, komünizm aleyhinde gösteriler yapılmaya başlanmıştır.

Kamuoyunda Atsız- Sabahattin Ali  davası büyük yankılar uyandırmış Ankara’daki üniversite gençliği Atsız’ı desteklemek ve Komünistleri protesto etmek için 3 Mayıs 1944′te büyük bir gösteri yapılmıştır. [28]Bu olaylar sonrasında Orhun dergisi Bakanlar Kurulu kararı ile yeniden kapatılmış, Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel, Ankara Musiki Muallim Mektebi öğretmeni Sabahattin Ali 'yi  Atsız aleyhine hakaret davası açmaya teşvik etmiştir.[29]  Sabahattin Ali'nin arkadaşı ve Atsız'ın da yakın arkadaşı olan Ankara Musiki Muallim Mektebi Müdürü Orhan Şaik Gökyay 'ın arabuluculuğuna rağmen dava açmak zorunda kalmıştır.[30]

 

19 Mayıs 1944 törenlerinde Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Atsız ve arkadaşlarını ağır şekilde eleştiren nutkunu söylemiş ve bu nutuk üzerine de Atsız ve 34 arkadaşı İstanbul 1 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde yargılanmaya başlanmışlardır. [31] Aralarında Alparslan Türkeş gibi subay, üniversite profesörü, öğretmen, doktor ve üniversite öğrencilerinin de bulunduğu sanıklar, sorguya çekilmişler; Atsız dâhil sanıklar, daha sonra tabutluk diye adlandırılan hücrelerde işkence gördüklerini belirtmişlerdir. [32]  7 Eylül 1944 günü yargılama başlamış, 'Irkçılık-Turancılık davası' adı verilen ve haftada 3 gün olmak üzere 65 oturum devam eden mahkeme, 29 Mart 1945 tarihinde sonuçlanmış ve Atsız 6,5 yıl hapse mahkûm olmuştur. [33]

Atsız ve 22 arkadaşı ‘hükümet darbesine teşebbüs’ suçlaması ile yargılandı. Askeri mahkeme, Türkçülerin birçoğunu çeşitli cezalara çarptırdı.[34] Atsız da 6 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ancak, Askeri Yargıtay bu kararları bozdu. Yeniden görülen dava sonucunda bütün Türkçüler ve bu arada Atsız da beraat ettiler.[35]Nisan 1947'den Temmuz 1949'a kadar kendisine iş verilmeyen Atsız, Ekim 1945-Temmuz 1949 tarihleri arasında geçinmek için kitaplarından bazılarını satmak zorunda kalmıştır. Bir müddet Türkiye Yayınevi'nde çalışan Atsız, Türk-Rus savaşlarının özeti olan " Türkiye Asla Boyun Eğmeyecektir " adlı kitabını da Sururi Ermete adlı şahsın adı ile yayınlamak zorunda kalmıştır.[36]

 

CHP iktidarının son yıllarında, fakülteden sınıf arkadaşı Prof Dr.Tahsin Banguoğlu’nun Milli Eğitim Bakanlığı zamanında yeniden öğretmenliğe tayin edildi. Fakat, kendisine öğretmenlik hakkı tanınmadı ve Süleymaniye Kütüphanesi’nde uzman olarak görevlendirilir.[37]31 Mayıs 1952 tarihinden itibaren emekliliğini istediği 1 Nisan 1969 tarihine kadar Süleymaniye Kütüphanesi’nde çalışan Atsız'ın en uzun süreli memuriyeti bu kütüphanedeki memuriyet olmuştur.

 

1950-1951 öğretim yılının başında Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirilen Atsız, burada iki yıl görev yaptı. Bu defa da, 3 Mayıs’ın kutlanması için Ankara’da verdiği ilmi bir konferans bahane edilerek öğretmenlikten alındı ve Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki görevine iade edilir (1952). Burada 17 yıl çalıştıktan sonra 1969′da emekliye ayrılmıştır. [38]

 

Atsız, 1950-1952 yıllarında yayımlanan haftalık Orkun dergisinin başyazarlığını yaptı. 1962'de kurulan Türkçüler Derneği’ nin genel başkanlığını üstlendi. 1964'ten vefatına kadar Ötüken dergisini yayımladı.Devrin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Gaziantep' e giderken bir işçinin kendisine "idareciler Araplara toprak veriyorlar, biz Türklere vermiyorlar" sözlerine karşılık, "Türk topraklarında yaşayan herkes Türk’tür." demiş;  Atsız bunun üzerine, Ötükenin Nisan 1967'de yayınlanan 40, sayısından itibaren "Konuşmalar, 1" (Sayı 40), "Konuşmalar, II" (Sayı 41), "Konuşmalar, III" (Sayı 43), "Bağımsız Kürt Devleti Propagandası" (Sayı 43), "Doğu mitinglerinde perde arkası" (Sayı 47) ve "Satılmışlar-Moskof uşakları" (Sayı 48) adlarıyla yayınladığı seri makalelerinde, Marksistlerin Doğu bölgelerinde gizli çalışmalarda bulunduklarını iddia etmiştir.

Hasan Dinçer'in Adalet Bakanı olduğu dönemde, bakanlık tahkikat açmış ve Atsız mahkemeye verilmiştir. Davanın devam ettiği 6 yıl içerisinde 12 Mart (1971) muhtırası verilmiş ve arkasından sıkıyönetim ilân edilmiştir.

Uzun duruşmalardan sonra mahkeme, Ötükenin sahibi Atsız'ı ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mustafa Kayabek'i 15'er ay hapse mahkûm etmiştir. Mahkeme başkanının karara katılmadığı ve 2-1'lik ekseriyetle verilen bu karar, temyiz edilince Yargıtay tarafından bozulmuştur. Fakat aynı mahkeme 2-1'lik kararda ısrar edince, Yargıtay kararı onaylamıştır. Atsız ve Mustafa Kayabek "Tashih-i karar" isteğinde bulunmuşlar ancak bu istekleri mahkemece kabul edilmemiştir. Böylece mahkûmiyet kararı kesinleşmiştir. [39]1962′de kurulan Türkçüler Derneği’nin genel başkanlığını üstlenir. 1964′ten vefatına kadar Ötüken dergisini yayımlar. Ötüken’de bölücülük hareketlerine karşı dikkatleri çeken yazılar sebebiyle kendisi ‘bölücülük’ iddiası ile suçlanarak yargılanır ve onbeş ay hapse mahkûm edilir Bu cezası, kendi isteği olmaksızın, hastalığı sebebiyle, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından affedildi ise de ileri yaşta 2,5 ay hapis yatmaktan kurtulamamıştır. Bunun üzerine infaz savcılığı 14 Kasım 1973 Çarşamba günü sabahı Atsız'ı evinden aldırarak Toptaşı Cezaevi'ne sevk etmiştir. 40 kişilik adi suçlular koğuşuna konulan Atsız, bir müddet sonra reviri olan Sağmalcılar Cezaevi'ne nakledilmiştir.

 

Atsız, kesinleşen 1,5 yıllık cezasını çekmek için hapse girince, üniversite hocaları ve öğrencilerinden oluşan bir grup Cumhurbaşkanı'na başvurup Atsız'ın affını istemiştir.Atsız, suç işlemediğini belirterek bizzat af talep etmediği halde, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, kendi yetkisini kullanarak Atsız'ın cezasını affetmiştir.22 Ocak 1974'te Bayrampaşa Cezaevi'nden tahliye edilen Atsız, 1,5 yıllık cezasının 2,5 ay kadarını cezaevinde geçirmiştir.

 

Ölümü

Atsız, 1975 yılının kasım ayının ortalarında hasta olduğundan şüphelenmiş, ancak yapılan muayene ve testler sonucunda bir hastalık bulunamamıştır. 10 Aralık 1975 Çarşamba gününün akşamı kalp krizi geçirmiş, gelen doktor enfarktüs olduğunu anlayamamıştır. Ertesi akşam Atsız yeni bir kriz geçirmiş, 11 Aralık 1975 Perşembe günü vefat etmiştir.

 

13 Aralık 1975 tarihinde Kurban Bayramı'nın ilk günü Kadıköy Osmanağa Câmii'nde Kılınan ikindi namazını müteakip Karacaahmet Mezarlığı'na defnedilmiştir.[40]

 

EDEBİ KİŞİLİĞİ HAKKINDA

Nihal Atsız “ Özel hayatında son derece nazik, cana yakın ve hoşgörülü ama millî meselelerde aynı ölçüde sert ve haşin bir insan “ [41]olarak tanıtılır.Yazılarında Atsız, H. Nihal Atsız, Çiftçioğlu, Çiftçioğlu H. Nihal, Y.D.T. Bayındırlı, Selim Pusat ve Sururi Ermete gibi müstear adlar kullanmıştır.[42]Türk ilim ve düşünce hayatında önemli izleri olan bir yazar ve fikir adamıdır. Türk Tarihini bir bütün olarak görmüş ayrı yarı Türk Devletlerinin birbirlerinin devamı olan bir devlet olarak görülmesi gerektiğini savunmuştur.

 

Nihal Atsız Mecmua’yı çıkarmaya başladığı 15 Mayıs 1931′den, ölüm tarihi olan 11 Aralık 1975 tarihine kadar ki 45 yıllık bir dönemde sohbetleri, dersleri, konferansları, mektupları, şiirler¡, romanları, makaleleri, tarihi edebî ilmî eserleri ile daima olarak Türkçülük Turancılık Milliyetçilik düşüncelerini işlemiştir.

 

Başarılı bir şekilde Türkçeyi savunmuş makale, şiir, roman ve fikir yazıları ile tanınmıştır. Ruh Adam adlı eseri otobiyografik bir romanıdır. Bozkurtların Ölümü, Bozkurtların Dirilişi ve Deli Kurt adlı romanları en başarılı romanlarıdır. Bu romanları tarihi roman niteliği taşımaktadır. Yaşayan canlı Türkçeyi başarı ile kullanmış eserlerinde Türkçü Turancı Milletçi fikirler işlemiştir. Şiirlerinde sosyal konuların yanı sıra aşk ve yalnızlık duygularını ele alan yazar daha ziyade fikir yazıları savunduğu düşünceler ve romancılığı ile ün kazanmıştır.

 

Eserleri

 

Türkçülüğün öncülerinden olan Nihâl Atsız, aynı zamanda güçlü bir Türkolog dur. Türk dili, tarihi ve edebiyatını  iyi bilen Atsız, özellikle Göktürkler zamanı hakkında derin bir bilgiye sahiptir. Bozkurtların Ölümü, Bozkurtların Dirilişi adlı romanlarında da  Göktürkler zamanını ele almıştır. Atsız, bu romanı yargılandığı süredeki mahkûmiyetinden sonraki üç yıllık işsizlik döneminde yazmıştır. “Bozkurtlar Diriliyor”,  “Bozkurtların Ölümü” romanının devamıdır.1949 yılında Atsız’ın işsizlik döneminde yazmıştır. 

 

Deli Kurt adlı romanı Osmanlı tarihinin kuruluş günlerini anlatan bir eseridir. Ruh Adam  adlı eseri Selim Pusat'ın şahsiyetinde Atsız'ın otobiyografisini ele alan bir romandır. Ruh Adam , ilk defa 1972 yılında basılmıştır. İkinci baskısı 1974, üçüncü baskısı 1977 ve dördüncü baskısı da 1980′de Ötüken Yayınevi tarafından yapılmıştır.

 

 Yayınlanmamış eserlerinin içerisinde II. Mahmut'tan Günümüze Kadar Osmanlı Hanedanı Tarihi adlı bir eseri de vardır. Nihâl Atsız'ın şiirleri Yolların Sonu adı ile basılmıştır.

 

Romanları

  •   Dalkavuklar Gecesi, İstanbul 1941. ISBN 978-975-437-804-7
  •   Bozkurtların Ölümü, İstanbul 1946. ISBN 978-975-437-800-9
  •   Bozkurtlar Diriliyor, İstanbul 1949. ISBN 978-975-437-800-9
  •   Deli Kurt, İstanbul 1958. ISBN 978-975-437-801-6
  •   Z Vitamini, İstanbul 1959. ISBN 978-975-437-804-7
  •   Ruh Adam, İstanbul 1972. ISBN 978-975-437-802-3

Öyküleri

  •   'Dönüş', Atsız Mecmua, sayı.2 (1931), Orhun, Sayı.10 (1943)
  •   'Şehidlerin Duası', Atsız Mecmua, Sayı.3 (1931), Orhun, Sayı.12 (1943)
  •   'Erkek Kız', Atsız Mecmua, Sayı.4 (1931)
  •   'İki Onbaşı, Galiçiya...1917...', Atsız Mecmua, Sayı.6 (1931), Çınaraltı, Sayı.67 (1942), Ötüken, Sayı.30 (1966)
  •   'Her Çağın Masalı: Boz Oğlanla Sarı Yılan', Ötüken, Sayı.28 (1966)
  •  

Şiir  Kitapları 

  •   Yolların Sonu, (Bütün şiirlerinin toplandığı kitap) İstanbul 1946. ISBN 978-975-437806-1 

Şiirleri

ROMANCILAR İLE İLGİLİ BAŞLIKLAR VE LİNKLERİ

Kaynakça

  • [1] Türk İnkılâp Enstitüsü, Irkçılık - Turancılık, Türk İnkılâp Enstitüsü, 1944.  (Haz. Erol Güngör vs.), Atsız Armağanı, Ötüken Yayınevi, 1976
  • [2]  https://tr.wikipedia.org/wiki/Nihal_Ats%C4%B1z
  • [3]  Yavuz TANYERİ, H. Nihal ATSIZ’ın Hayatı, .nihal-atsiz.com/yazi/h-nihal-atsizin-hayati.htm,
  • [4]  Yavuz TANYERİ, H. Nihal ATSIZ’ın Hayatı, .nihal-atsiz.com/yazi/h-nihal-atsizin-hayati.htm,
  • [5]  Yavuz TANYERİ, H. Nihal ATSIZ’ın Hayatı, .nihal-atsiz.com/yazi/h-nihal-atsizin-hayati.htm,
  • [6] Nilüfer KESKİN, Orkun Dergisi, , Orkun, Mayıs 1988, Sayı:3
  • [7] Nilüfer KESKİN, Orkun Dergisi, , Orkun, Mayıs 1988, Sayı:3
  • [8] Yavuz TANYERİ, H. Nihal ATSIZ’ın Hayatı, .nihal-atsiz.com/yazi/h-nihal-atsizin-hayati.htm,
  • [9] Nilüfer KESKİN, Orkun Dergisi, , Orkun, Mayıs 1988, Sayı:3
  • [10] Nilüfer KESKİN, Orkun Dergisi, , Orkun, Mayıs 1988, Sayı:3
  • [11] Yavuz TANYERİ, H. Nihal ATSIZ’ın Hayatı, .nihal-atsiz.com/yazi/h-nihal-atsizin-hayati.htm,
  • [12] Nilüfer KESKİN, Orkun Dergisi, , Orkun, Mayıs 1988, Sayı:3
  • [13] Nilüfer KESKİN, Orkun Dergisi, , Orkun, Mayıs 1988, Sayı:3
  • [14] Yavuz TANYERİ, H. Nihal ATSIZ’ın Hayatı, .nihal-atsiz.com/yazi/h-nihal-atsizin-hayati.htm,
  • [15]  Nilüfer KESKİN, Orkun Dergisi, Mayıs 1988, Sayı:3
  • [16] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank. 2005, shf 80
  • [17] Nilüfer KESKİN, Orkun Dergisi, , Orkun, Mayıs 1988, Sayı:3
  • [18] Yavuz TANYERİ, H. Nihal ATSIZ’ın Hayatı, .nihal-atsiz.com/yazi/h-nihal-atsizin-hayati.htm,
  • [19] Nilüfer KESKİN, Orkun Dergisi, , Orkun, Mayıs 1988, Sayı:3
  • [20] Yavuz TANYERİ, H. Nihal ATSIZ’ın Hayatı, .nihal-atsiz.com/yazi/h-nihal-atsizin-hayati.htm,
  • [21] Yavuz TANYERİ, H. Nihal ATSIZ’ın Hayatı, .nihal-atsiz.com/yazi/h-nihal-atsizin-hayati.htm,
  • [22] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank. 2005, shf 80
  • [23] Yavuz TANYERİ, H. Nihal ATSIZ’ın Hayatı, .nihal-atsiz.com/yazi/h-nihal-atsizin-hayati.htm,
  • [24] Nilüfer KESKİN, Orkun Dergisi, , Orkun, Mayıs 1988, Sayı:3
  • [25] Nilüfer KESKİN, Orkun Dergisi, , Orkun, Mayıs 1988, Sayı:3
  • [26] Nilüfer KESKİN, Orkun Dergisi, , Orkun, Mayıs 1988, Sayı:3
  • [27] Jacob M. Landau, Pan-Turkism in Turkey : A Study of Irredentism, C. Hurst, London, 1981. (Eserin hataları hakkında bknz. [1], [2])
  • [28] Jacob M. Landau, Pan-Turkism in Turkey : A Study of Irredentism, C. Hurst, London, 1981. (Eserin hataları hakkında bknz. [1], [2])
  • [29] Jacob M. Landau, Pan-Turkism in Turkey : A Study of Irredentism, C. Hurst, London, 1981. (Eserin hataları hakkında bknz. [1], [2])
  • [30] Jacob M. Landau, Pan-Turkism in Turkey : A Study of Irredentism, C. Hurst, London, 1981. (Eserin hataları hakkında bknz. [1], [2])
  • [31] Mithat Atabay, 2. Dünya Savaşı Sırasında Türkiye'de Milliyetçilik Akımları, Kaynak Yayınları, 2005.
  • [32] Günay Göksu Özdoğan, "Turan"dan "Bozkurt"a : Tek Parti Döneminde Türkçülük (1931-1946), İletişim Yayınları, 2001.
  • [33] Altan Deliorman, Tanıdığım Atsız, Orkun Yayınları, 2000.
  • [34] Süleyman Tüzün, İkinci dünya Savaşı'nda Türkiye'de Dış Türkler tartışmaları (1939-1945), Fakülte Kitabevi, 2005.
  • [35] Orkun, Mayıs 1988, Sayı:3
  • [36] Yağmur Atsız, Ömrümün İlk 65 Yılı, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, 2005
  • [37] Orkun, Mayıs 1988, Sayı:3 )
  • [38] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank. 2005, shf 80
  • [39] Yavuz TANYERİ, H. Nihal ATSIZ’ın Hayatı, .nihal-atsiz.com/yazi/h-nihal-atsizin-hayati.htm,
  • [40] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank. 2005, shf 80
  • [41] Yücel HACALOĞLU Doğumunun 100.Yılında NİHÂL ATSIZ, (Altan DELORMAN, Tanıdığım Atsız)  Türk Ocakları  Ankara Şubesi  Yayınları : 15 , Shf 100
  • [42] https://www.nihal-atsiz.com/yazi/atsizin-takma-adlari.html
  •  

Edebiyat, Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.
 
  BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM  veya s_kuzucular@hotmail.com

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar