Hekimoğlu İsmail Ömer Okçu Hayatı ve Eserleri

31.10.2012

 

Hekimoğlu İsmail

  • Mahlas        Hekimoğlu İsmail
  • Doğum        1932
  • Erzincan, Türkiye Yaşadığı ye Çengelköy, İstanbul

Hekimoğlu İsmail (d. 1932, Erzincan) astsubay (emekli), yazar, gazeteci, köşe yazarı.

 

Yazarın asıl adı Ömer Okçu ’dur. Yazar, 1932'de  Erzincan 'da doğmuş asıl adının Ömer Okçu' olmasına rağmen, yazılarında "Hekimoğlu İsmail" adını kullanmıştır. Bu ad dedesinin adıdır.[1] Babası ise, İstiklal savaşı sırasında Kazım Karabekir Paşa′nın emrinde 4 yıl askerlik yapıp Erzincan’a dönmüş, İstiklal Madalyası′nı satıp harabe olan evlerini onarmış yoksul düşmüş bir adamdır.   “Ömer Okçu"nun dedesinin babası hekimdir ve  Erzincan  ve Dersim taraflarında doktorluk yapmıştır. Onun döneminde hayat, özellikle erkekler için Yemen"den Rus cephelerine kadar savaşlarla geçen askeri bir hayattır. Ermeni Olayları ve isyanları da cabası...: "Millet o gürültüde gitmiş. Benim dedelerimi de Ermeniler vurmuş. Bunu babam bizzat söylemişti. "Biz" dedi "Sabah kalktık, Ermeniler her köşe başına gizlenmiş, köşeden çıkınca bıçaklamış veya kurşunlamışlar. "[2]

 

 Yazarın Babasının ismi Fahri, annesinin ismi ise Mahbube’dir.  Yoksulluklarla dolu savaşlar içinde büyüyen Hekimoğlu İsmail′in anne ve babasının okuma yazması da yoktur, yazar kitap bile bulunmayan bu evde doğmuş ve büyümüştür. [3]Yazar ilk ve orta öğrenimini   Erzincan’da tamamlar. Öğrencilik yıllarında okuma açlığına kapılan yazar, tüm parasını kitaplara ayırıp okumaya ve bu açlığını gidermeye adamıştır.

 

Yazar ve ailesi 1939 yılında bir facia atlatır. 1939 Erzincan Depremi'nde ablası, ağabeyi ve kardeşi depremde ölmüş, annesi, babası ve kendisi bu depremden yaralı olarak kurtulmuştur. [4] Bu olay çocukluk yıllarında yaşadığı en feci şey olacaktır.

 

İlk ve orta öğrenimini Erzincan'da tamamladıktan sonra 1950'de İstanbul'a giderek Zırhlı Birlikler Okuluna yazılmıştır.  Bu yıllarda futbola da çok meraklıdır. Bu sürede 1953'e kadar orta saha ve forvette görev aldığı Davutpaşa takımına da girmiştir. 1952'de askeri okulu tamamlamasının ardından Kartal Maltepe'deki 1. Zırhlı Birlikler Tugayında Tank Astsubayı olarak göreve başlamış, bir süre Erzurum, Kandilli'de görev yapmasının ardından 1960'ta Hava Kuvvetlerine geçerek füzeci olmuştur. Füzeci olduktan sonra devlet tarafından Amerika’ya gönderilecektir. Amerika da elektronik savaş sistemleri üzerinde ihtisas yaparak yurda döner.  Amerika’da elektronik üzerinde 6 ay süren bir eğitim gördükten sonra,  füzeler üzerinde uzmanlaşan eğitimli havacı personeller arasına girmiştir. Amerika’ya gittiği bu ilk eğitim kurusundan sonra bunu diğerleri takip etmiş ve Askerlik hayatı boyunca 10'dan fazla kere Amerika'da elektronik sistemler ve füzelerle ilgili eğitim kurslarına katılmıştır. [5](  Nuriye Akman Söyleşi, agy, ) Birçok kez Avrupa'ya da gönderilen Okçu, bu geziler hakkında "Avrupa’yı İslamiyet’ten fazla bilirim, Allah beni affetsin. Yani hayatımı oraya harcadım. Avrupa ülkelerini bir bir dolaştım. Ordu beni dolaştırdı, orduya minnettarım." demektedir. [6]1958'de New York'tan İstanbul'a gelirken Atlas Okyanusu üzerinde iken 4 motorlu uçağın 3 motorunun stop etmesi sonucu bir ölüm tehlikesi atlatmıştır.[7]

 

Yazar ilk evliliğini 1959'da yapar. Evlendiği hanımın simi Şermin Hanım’dır.  Şermin Hanım ile bu evliliğinden Osman ve Ayşe adında iki çocuğu olmuştur.[8]

 

Yazar, NURİYE AKMAN’la yaptığı bir söyleşide askerlik hakkında şunları söylemektedir. "Askerlik çok iyi bir meslek. Ben kültürümü orada artırdım, orada tahsil yaptım. Orada dinimi, imanımı öğrendim. Dünyaya tekrar gelsem, herhalde yine asker olurdum. Askerlik tabii ters gidene de çok kötü bir meslek." diyen Ömer Okçu, ilk kez 1957'de gördüğü Kuran'ı Arapça şekliyle okuyabilmek için Arapçayı öğrenir. Arapçanın yanında İngilizce ve Osmanlıcayı da kendi çabasıyla öğrenmeyi başaracaktır. [9][Cemal Kalyoncu agy]  1957 den sonra din ve dibi bilgilerle ilgilenmeye başlayacak dini cemaatlere ilgisi artacaktır. Bu ilgi onu ilk kez Nur Cemaatine sevke eder. Yazar Nur cemaatine duyduğu ilginin sonrasında eserlerini okuyarak etkisinde kaldığı Said Nursi ile bizzat tanışmak için 1957'de Emirdağ'a giderek Said Nursî'nin talebeleri arasına katılır. Saidi Nursi ile tanışma ve onun dersleriyle sohbetlerine katılma fırsatını bulan yazar Bir müddet sonra da Erzurum’da Mehmet Kırkıncı ile tanışacak onun da sohbetine katılarak talebesi olacaktır.[10][ Cemal A. Kalyoncu 21 Ağustos 2010. a.g.y]  Bu yıllarda yazarlık hayatına başlamış bir yandan da askerlik hizmetini ifa etmektedir.  Görevi nedeni ile sık sık yurt dışına gitmekte ve çeşitli ülkelerde görevi gereği bulunmaktadır. Defalarca yurt dışına kısa süreli olarak gidip gelen teknik bir astsubaydır.

 

1967 yılında Minyeli Abdullah adlı romanını İtthad dergisinde tefrika etmeye başlar. Bu romanını Hekimoğlu İsmail adıyla tefrika etmek zorunda kalır. Çünkü devrin şartları gereği, askeriyedeki görevini riske atmak istememektedir. Minyeli Abdullah adlı romanını yayımlarken kimliğinin gizli kalmasına çok özen göstermek zorundadır. Üstelik bu roman  bastırtacak çevresi ve parası da yoktur. Bu romanı bastırmak için pek çok fedakârlık yapması gerekecektir. “2009 itibari ile 80'den fazla kez baskısı yapılan, yüz binlerin okuduğu Minyeli Abdullah romanını hem ordudan, hem de cemaatten, hem de ailesinden gizli olarak ve parası yetmediği için çöplükten topladığı kâğıtları kullanarak yazdığını ifade etmektedir. [11] Roman kitap haline gelmeden evvel, br dergide fasiküller halinde yayımlanır İlk önce bu şekilde  yayımlanması kitabın basılmadan  kamuoyu tarafından tanınmasını sağlar. “1967'de haftalık İttihad Gazetesi ile yazı hayatına başlayan Okçu, kendini gizlemek ve kitaplarını korumak adına Hekimoğlu İsmail müstear adını kullanmayı tercih etmiştir. [12]" Hekimoğlu İsmail" adının tanınmasını sağlayan Minyeli Abdullah romanı kitaplaşmadan önce 1967'de İttihat Gazetesi’nde yayımlanmıştır”  Bu aşamadan sonra basılan kitap oldukça yankı bulur ve kitap defalarca baskı görür.

 

İşte bu faaliyetler askeriyede görev yaparken üstleri tarafından dikkati çekecektir. Bu faaliyetleri sebebi ile yazarın hakkında peş peşe soruşturmalar gelecek, mahkemelere düşmeye başlayacaktır.

Bu roman ve  cemaatlerdeki saygınlığını daha bir arttıracaktır. Fethullah Gülen ile tanışıp ona talebe olması 1970'lerdedir. İşte tam da bu yıllarda hakkındaki soruşturmalar hız kazanmaktadır. Fakat görevindeki konumu gereği ve ülkemizde ender bulunan  elektronikçi  ve füzecilerden birisi olması sebebiyle üstleri tarafından korunmak durumundadır. Fakat emeklilik günleri de yaklaşmaktadır. Nitekim emekliliği gelir gelmez emekli olacak ve yayın dünyasına atılacaktır. “1972'de ordudan emekli olan Okçu Nurcu kimliği sebebi ile birçok kez üstlerine şikâyet edilmesine karşın çalışkanlığı ve bilgisi onun ordudan atılmasını önlenmiştir. “ [13] Onun füzecilik ve elektronik sistemler hakkındaki bilgisi ve bu konularda uzman bir asker olması, daha erken bir süreçte ordudan atılmasına ve şikâyetlerin üstleri tarafından göz ardı edilmesinde büyük bir etken olur. Ancak, mahkeme kararı ile olmasa da komutan emri ile birkaç kez hapis cezası almış ve askeri hapishanede yatmıştır. [14]

Emekli olmadan evvel başlayan basınla ilgili macerası emekli olduktan sonra hız kazanır.  Cemaat liderleri ile bizzat tanışmış olması onun önünü daha da açan bir motor görevi görür. Basın ve yazarlık hayatında önündeki engeller kalkmıştır. “ 1969-1974 yılları arasında Yeni Asya Gazetesi'nde köşe yazarlığı yapmış, 1975'te Sur Dergisi'ni çıkarmıştır. 1975'te Ahmed Günbay Yıldız  ile birlikte Türdav'ı, 1982'de ise birçok ortakla beraber, şu anda başında oğlu Osman Okçu'nun bulunduğu,[15] Timaş'ı kurmuştur. [16] Yazar 1988'den beri bil fiil zaman gazetesinde yazmaya başlamış ve halen de aynı gazetede köşe yazarlığına  yazmaya devam etmektedir.

 

Minyeli Abdullah, İslami kesim tarafından çok sevilen ve çok çok okunan bir eser olunca defalarca basılmış ve yazar bu romanda kullandığı Hekimoğlu İsmail, müstear adıyla büyük bir ün kazanmıştır.  Asıl adı Ömer Okçu olan yazarımız adı bu romanla özdeşleşen Hekimoğlu İsmail adını belki de bu yüzden de terk edememiş, bu tarihten sonra da bu müstear adı kullanmış veya kullanmak zorunda kalmıştır.  Yazar Minyeli Abdullah adlı eseri ile tanındıktan sonra gazetecilik hayatında da tanınmaya başlayacaktır.

 

Fakat bir müddet sonra Minyeli Abdullah’ı yazmış olduğu ve cemaatlerle yakın ilişki içinde olduğu ortaya çıkar ve 163'üncü maddeden yargılanmıştır.[17]12 Eylülden sonra başlayan bu süreçte  Minyeli Abdullah romanı 1986'da toplatılmaya başlanır. Fakat bir müddet sonra roman üzerindeki yasaklar kaldırılır ve eserin yayımlanması ve satılması tekrar serbest bırakılır. 26 Ocak 1987 tarihli duruşmasında bu roman ile devlet düzenine karşı çıkmakla suçlanmıştır. Yazıları sebebi ile 11 defa hakkında soruşturma açılmıştır.

 

Gazeteciliğe haftalık İttihad gazetesi ile başladıktan sonra 5 yıl Yeni Asya Gazetesinde köşe yazarlığı yapacak,  1975'te Sur dergisini çıkaracaktır. [18]  Basın hayatında yaptığı bu etkili çıkış ardından Türdav'ın ve Timaş basımevlerinin kurucuları arasına girerek bu basım evlerinin kurulmasında tesirli olacaktır. [19] İslami çevrelerde yazarlığı, kişiliği ve eserleri ile geniş bir yankı uyandıran yazar ülke içinde ve dışında pek çok toplantıya katılmaya başlar. Yurt içinde ve yurt dışında sayısız konferansa konuşmacı olarak çağrılmaktadır.  Birçok dergi ve gazetede yazıları da çıkmakta, sürekli eser üretmektedir.   Üretken bir yazar olan Hekimoğlu'nun ( Ömer Okçu)  40'tan fazla eseri, çeşitli dergilerde yayınlanmış çok sayıda makalesi ve sohbet ve fıkra gibi diğer türlerden de çok sayıda  yazıları bulunmaktadır.

 

Asker kökenli olmasına rağmen asker ve polis takibinden kurtulamayan yazar yaşadığı bu streslerin de birikimi olsa gerek Şubat 2002'de felç geçirmesi  [20]sonucu sol bacağını ve sol elini kullanmakta zorluk çekmektedir. [21] Askerlik hayatında başladığı kep giyme alışkanlığını bırakmayarak çoğunlukla kepiyle görüntülenen Hekimoğlu, [22]1988'de başladığı Zaman gazetesindeki köşe yazarlığını halen sürdürmektedir.

 

Zaman gazetesinde " Demek ki öyle..." başlıklı, Harp Okulları sınavına İmam Hatip Lisesine gittiği için kayıt yaptıramayan gençlerin ve ailelerinin durumlarını konu aldığı yazısının ardından Türk Ceza Kanunu’nun 159. maddesini ihlal ettiği sebebi ile bir sene mahkûmiyet cezası almış, infaz yasası gereği cezasında indirime gidilmesi üzerine 1992'de Şile Kapalı Ceza ve Tevkifevi'nde 72 gün hapis yatmıştır. [23] Birkaç kere DGM'ye çıkarılan Okçu, 1994'te 15 yıl ağır hapsinin istenmesine karşın delil yetersizliğinden beraat etmiştir. [24]

 

“Yazıları sebebiyle 1950'den itibaren çeşitli zamanlarda hakkında davalar açılmış,[25] gözaltına alınmış, birkaç kere DGM'ye çıkarılmış, 163. maddeden yargılanmış,[26] 1992'de de Zaman'daki "Demek ki öyle..." başlıklı yazısı sebebi ile TCK’nın 159.  maddesini ihlal ettiği gerekçesi ile[27] 1 sene mahkûmiyet cezası alıp 72 gün hapis yatmıştır.”

 

1990 lı yıllardan itibaren mahkemelerin kapısını aşındırma süreci sona erecek, yazarlık hayatında  daha rahat bir dönem başlayacaktır. Fakat bu defa da yazarın sağlığı bozulmaya başlar.

3 Şubat 2002’de Eyüp Sultan Camii’nde beyin kanaması geçirmiş, komadan kurtulup evine getirilmesinin ardından 1 Mart 2002'de ikinci defa beyin kanaması geçirmiştir.”[28] [29]Bozulan sağlığı nedeni ile sık sık ameliyat olur. Doktorlar yaşamasının neredeyse bir mucize olacağını söyleseler de yazar hayta tutunmayı başaracaktır.  “Kendisine müdahale eden doktorların yüzde 5 yaşama şansı vermesine karşın hayatta kalmış ancak vücudunun sol tarafı felç olmuştur. 10 Haziran 2009'da mide ve bağırsak rahatsızlığı nedeniyle yeniden hastaneye kaldırılmış ve yeni bir ameliyat geçirmiştir”.[30][31] Bu ameliyat sonrasında hayatını sürdürse de sol yanı felçli kalmıştır.

 

 EDEBİ KİŞİLİĞİ 

 

Yazar İslami konularda yazan ilk romancılarımızdan birisi olarak dikkati çekmektedir. Kendisinden önceki kuşaklarda pek görülmeyen İslami Romancılık bir anlamda Ömer Okçu ile başlamıştır denilebilir. Minyeli Abdullah bu bakımdan da edebiyatımız açısından özel bir yere sahiptir.

Yazarın romanları ve eserleri İslami kesimlerin de romancılığa yönelmesi bakımından bir hareket başlatmıştır Buna rağmen Ömer Okçu’nun adına edebiyat antolojilerinde pek rastlanılmaz.  Günümüz romancılarını tanıtan u tip eserleri yazanlar özellikle onun ismini zikretmekten kaçınmaktadırlar. Bu durum bili âlemimizdeki gericiliği ve tarafgirliği göstermesi bakımından oldukça manidardır.

Romanlar hakkındaki görüşlerini " Müslümanların romanları olsaydı, bu kötü hallere düşmezlerdi. Çünkü romanda her şeyi söylersin, diğer kitaplarda söyleyemezsin." şeklinde ifade eden Okçu,[32] [33]1980'lerin sonunda aynı adla sinemaya da aktarılan "Minyeli Abdullah" romanı ile İslami kesimde 1970’lerde "Hidayet Romanları" da denilen bir akımın başlamasına ve bu kesimde romanın yaygınlaşmasına sebep olmuştur.[34]

 

Eleştirmenler tarafından edebî değeri hâlâ tartışılan[35] Minyeli Abdullah romanı hakkında "Ben roman yazmadım, ben dertlerimi yazdım, ister beğensinler, ister beğenmesinler." diyen yazar,[36]romancılığını "Ben dünyanın en büyük romancılarından biriyim. Kitlelere tesir etmişim. İnsanları sürüklemişim peşimden. İnsanları ağlatmış, güldürmüşüm. Bir nesli ayağa kaldırmışım. Minyeli Abdullah bir lokomotiftir. Minyeli Abdullah’tan sonra, yüzlerce yazıldı. Ama tutturamadılar tabii. Neden tutturamadılar? Geldim, gittim demekle roman olmaz roman. Ben roman yazarken, oturup ağlıyorum. Ağlıyorum hüngür hüngür. Gözyaşlarım kâğıda dökülüyor." şeklinde anlatarak,[37] roman yazarlığı hakkındaki görüşlerini "Ağlayarak yazmayan okuyucuyu ağlatamaz. Yüreği yanmayan başkasının yüreğini yakamaz. Sırça köşklerde ayak ayaküstüne atarak roman yazılmaz. Bir işe talip olan insan yanacak, kavrulacak ki bir tesir bıraksın. Dinim, imanım, milletim, vatanım diye feryat edecek. Eğer bu aşk ve şevkle bir kitap yazılmışsa okunur." [38]Sözleri ile ifade etmektedir.[39]

 

Yazarın romancılığındaki teknik yetersizliklerin olup olmadığı bir tarafa  en azından söylenebilecek bir gerçek vardır ki aynı dönemde yaşamış oldukları halde sadece belli kesimlerin görüşlerine  yakın olduğu için isimleri listelenen pek çok romancıdan hiç de aşağı kalır bir romancılığı yoktur. Ömer Okçu’ya yapılan bu muamele, Abdullah Ziya Kozanoğlu ,  MUSTAFA NECATİ SEPETÇİOĞL  ,  M. Turhan Tan ,  Enver Behnan Şapolyo  ,  Bekir Büyükarkın gibi romancıları da göz ardı edecek şekilde geniş tutulmaktadır. Bu romancıların edebi değerlerinin çok yüksek olduğu iddia edilmese bile bu romancılarımızdan hiç de üstün olmayan pek çok romancının isimlerinin lanse edilmesinin art niyet dışında hiçbir mantıki izahı yoktur.  Edebiyat dünyamız bu yanlı tutumundan vazgeçmek zorundadır.

Yazarın adı  Cumhuriyet Dönemi önemli yazar ve şairlerini tasnif eden pek çok çalışma da geçmemiş olsa da İslami kesimde Hidayet Romancılığı denilen bir hareketi başlatması bile başlı başına bir olaydır. [40]( bkz  EDEBİYATIMIZDA HİDAYET ROMANCILARI VE ROMANCILIĞI ) Yaptığı bunca çalışmalarının karşılığında Kendisine Harran Üniversitesi tarafından "Edebiyat Doktoru" unvanı verilmiştir.[41]

 

 

Eserleri

 

  • Minyeli Abdullah (roman)
  • Maznun (roman)
  • Sibel (roman)
  • Bir Deliyle Evlendim
  • Menan Cinleri / Hikayeler
  • Mecnun Gezenin Leyla'sı
  • Firavun'un Öldüremediği Musa'dır
  • Sevdalı Şiirler 1 (Derleme)
  • Sevdalı Şiirler 2 (Derleme)
  • Güneşi Arayan Adam
  • Kalbin Ayağıyla Yürümek
  • Akıl ve Gerçek
  • İktisat Bilinci
  • Müslüman ve Para
  • Cumhuriyet Çocuğu
  • Bir Millet Uyanıyor
  • İnsan Bu
  • Yokuş
  • Çiğ
  • Mum
  • Tefekkür
  • Düşünceler
  • Vecizeler
  • Yapraklar
  • Mukaddes Çile
  • Sonsuza Yürüyüş
  • Hayata Düşülen Dipnotlar
  • Derdimi Seviyorum (5 Cilt)
  • İyi Günde Kötü Günde Evlilik
  • Hizmet ve Şahsiyet
  • Bediüzzaman Said Nursi
  • 100 Soruda Bediüzzaman Said Nursi
  • Allah'a İman
  • Meleklere İman
  • Kitaplara İman
  • Peygamberlere İman
  • Ahiret Gününe İman
  • Kadere İman
  • Ölüm Yolkuk Mudur?
  • İyiliği Kaynağı
  • Allah' Yaklaştıran Ameller
  • Allah Kullarıyla Nasıl Konuşur?
  • "Her Şey Allah'ı Anlatıyor" dizisi (çocuk)
  • İslam'da Davet / Hakkı Tebliğde Metod
  • Manevi Hastalakılara Manevi Reçeteler
  • Neye Nasıl İnanırım /Ben Bir Müslümanım
  • Mehmet Akif'e Göre Dün, Bugün, Yarın

 

Ayrıca "İlimler ve Yorumlar/ İlimlere Bir Başka Açıdan Bakış" adlı kitabı Hasan Hüseyin Korkmaz ile birlikte kaleme almıştır ve "Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Büyük Lûgat" adlı eserin yazar kadrosundadır. 

 

ROMANCILAR İLE İLGİLİ BAŞLIKLAR VE LİNKLERİ

Kaynaklar 

 

[1] Eşi, Hekimoğlu İsmail'i anlattı". Zaman. Erişim tarihi: 13 Temmuz 2009.

[2] CEMAL A. KALYONCU,   Minyeli Abdullah'ı çöplükten kâğıt toplayarak yazdım'' aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-8960-

[3] Timaş Com tr.https://www.hekimogluismail.com/biyografi.aspx

[4] CEMAL A. KALYONCU,   Minyeli Abdullah'ı çöplükten kâğıt toplayarak yazdım'' aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-8960-

[5] NURİYE AKMAN, Anam olsaydı, başımı göğsüne koyar ağlardım". Zaman. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2009.

[6] NURİYE AKMAN, Anam olsaydı, başımı göğsüne koyar ağlardım". Zaman. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2009.

[7] https://tr.wikipedia.org/wiki/Hekimo%C4%9Flu_%C4%B0smail#cite_note-aksiyon1-3

[8] Cemal A. Kalyoncu (08.07.2002). "Biz Hz. İsa'nın hayatını mı yaşıyoruz?". Aksiyon, sayı 396. Erişim tarihi: 21 Ağustos 2010.

[9] Cemal A. Kalyoncu (08.07.2002). "Biz Hz. İsa'nın hayatını mı yaşıyoruz?". Aksiyon, sayı 396. Erişim tarihi: 21 Ağustos 2010.

[10] Cemal A. Kalyoncu (08.07.2002). "Biz Hz. İsa'nın hayatını mı yaşıyoruz?". Aksiyon, sayı 396. Erişim tarihi: 21 Ağustos 2010.

[11] ] https://arsiv.zaman.com.tr/2002/08/04/roportaj/default.htm Erişim tarihi: 8 Temmuz 2011

[12] Vakit Gazetesi'ndeki Söyleşisi". hekimogluismail.com. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2009.

[13] Cemal A. Kalyoncu (08.07.2002). "Biz Hz. İsa'nın hayatını mı yaşıyoruz?". Aksiyon, sayı 396. Erişim tarihi: 21 Ağustos 2010.

[14] CEMAL A. KALYONCU,   Minyeli Abdullah'ı çöplükten kâğıt toplayarak yazdım'' aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-8960-

[15] CEMAL A. KALYONCU,   agy.

[16] https://tr.wikipedia.org/wiki/Hekimo%C4%9Flu_%C4%B0smail#cite_note-aksiyon1-3

[17] Çok çok çok satan yazar!". Sabah. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2009.

[18] https://tr.wikipedia.org/wiki/Hekimo%C4%9Flu_%C4%B0smail#cite_note-aksiyon1-3

[19] Cemal A. Kalyoncu (08.07.2002). "Biz Hz. İsa'nın hayatını mı yaşıyoruz?". Aksiyon, sayı 396. Erişim tarihi: 21 Ağustos 2010.

[20] https://tr.wikipedia.org/wiki/Hekimo%C4%9Flu_%C4%B0smail#cite_note-aksiyon1-3

[21] Hekimoğlu İsmail sevenlerinden dua bekliyor". Zaman. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2009.

[22] Vakit Gazetesi'ndeki Söyleşisi". hekimogluismail.com. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2011

[23] Emin Akdağ (30.03.2002). "Tefekkür adamının tevekkülü". Aksiyon, sayı 382. Erişim tarihi: 21 Ağustos 2010.

[24] Vakit Gazetesi'ndeki Söyleşisi". hekimogluismail.com. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2009.

[25] "Eşi, Hekimoğlu İsmail'i anlattı". Zaman. Erişim tarihi: 13 Temmuz 2009.

[26] NURİYE AKMAN, Anam olsaydı, başımı göğsüne koyar ağlardım". Zaman. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2011

[27] Vakit Gazetesi'ndeki Söyleşisi". hekimogluismail.com. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2011

[28] Cemal A. Kalyoncu (08.07.2002). "Biz Hz. İsa'nın hayatını mı yaşıyoruz?". Aksiyon, sayı 396. Erişim tarihi: 21 Ağustos 2010.

[29] Vakit Gazetesi'ndeki Söyleşisi". hekimogluismail.com. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2011.

[30] "Hekimoğlu İsmail sevenlerinden dua bekliyor". Zaman. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2011.

[31] O şimdi hastanede". Zaman. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2011.

[32] Muhafazakâr kesimde gardırop inkılabı oldu". Zaman. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2009.

[33] Hekimoğlu İsmail ile Mülâkat". Sanatalemi.net/. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2009.

[34] Muhafazakâr kesimde gardırop inkılabı oldu". Zaman. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2009.

[35] Hekimoğlu İsmail başarılı ameliyat geçirdi". haber7.com. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2009.

[36] Muhafazakâr kesimde gardırop inkılabı oldu". Zaman. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2009.

[37] Muhafazakâr kesimde gardırop inkılabı oldu". Zaman. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2009.

[38] Hekimoğlu İsmail ile Mülâkat". Sanatalemi.net/. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2009.

[39] Vakit Gazetesi'ndeki Söyleşisi". hekimogluismail.com. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2009.

[40] HİDAYET ROMANCILARI VE ROMANCILIĞI, https://edebiyatvesanatakademisi.com/Arama.aspx?id=40261

[41] Eşi, Hekimoğlu İsmail'i anlattı". Zaman. Erişim tarihi: 13 Temmuz 2009.

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar