Katip Çelebi Hayatı Eserleri Seyehatnameleri

19.06.2011

Katip Çelebi  Hayatı Eserleri  Seyehatnameleri

Faydalanılan kaynak : https://aregem.ktb.gov.tr/TR-12568/katip-celebi


Katip Çelebi 

 

(1609-1657)   Osmanlı ilim ve kültürünün en büyük bibliyograf ve coğrafyacısı, felsefe, tıp, tarih, biyografi, musiki, astronom ve matematikçisi, Keşfü'z-Zünun ve Cihannüma gibi meşhur eserlerin yazarı, en önemli Osmanlı bilginlerinden biridir.

Şubat 1609 İstanbul’da doğan [1] Kâtip Çelebi’nin babasının adı Abdullah’tır. Babası, Osmanlı devlet ve siyaset adamlarının yetiştirildiği Enderun’da eğitim görerek yetişmiş silahtarlığa kadar yükselmiş askerdir.[2]

Asıl adı Mustafa bin Abdullah olan Kâtip Çelebi’ye ordu kâtipliğinde bulunduğu için ulema ve halk onu Kâtip Çelebi diye tanımıştır. Ayrıca Hacca gittiği ve baş muhasebeci ikinci halifesi olduğu için Hacı Halife ismiyle de anılmıştır.[3]

Enderun’dan yetişen, eğitimli bir insan olan ve Silahtarlık vazifesinde bulunan babası onu müspet ilimlere teşvik etmiş, küçük yaşlarından itibaren ona hatırı sayılır bir eğitim verdirtmiştir. Özel hocalardan özel eğitim alarak kendisini yetiştirmiş,  Arapça ve Farsçayı iyi düzeyde öğrenmiş, [4] daha baş altı yaşlarında iken İmam İsa Halife-i el-Kırimi’den[5] Kur’an-ı Kerim ve tecvid dersleri almaya başlamıştı.[6]“Daha sonra Zekeriya Ali İbrahim Efendi ve Nefeszade'den ders gördü. Kur'an’ı yarısına kadar ezberledi. İlyas Hoca'dan Arapça dersleri, Böğrü Ahmet Çelebi'den hat dersleri aldı.” [7]On dört yaşına kadar çeşitli hocalarından dini ve pozitif bilim eğitimi aldı.

Henüz on dört yaşında iken 1623 yılında Anadolu muhasebesi kalemine şakirt – çırak- olabilmesi bile onun ne kadar iyi bir eğitim almış olduğunun göstergesidir. [8]  Daha on dört yaşında iken Askeri hizmetlere girdiği zaman kazandığı bilgiler sayesinde ordu Kâtibi olmuştu. Kalemdeki halifelerden birinden hesap kaidelerini, erkam ve siyakat yazısını öğrendi.

1624 yılında babasıyla birlikte Abaza Mehmed Paşa İsyanını bastırmak üzere İstanbul'dan yola çıkan ordu ile Tercan’a gitti ve Kayseri yakınlarındaki savaşı gözlemlemek fırsatı buldu. Bir sene sonra da V. Murad döneminde (1624-1640) Doğu seferine kâtip olarak katıldı.  Dokuz ay süren muhasarada, kıtlık başlayınca ricata başlayan ordunun çektiği sıkıntıları eserlerinde dile getirdi. Sefer dönüşünde babasını Musul yakınlarında kaybetti. 1628 Babası Musul da defnedildi. Bir ay sonra da amcası, Nusaybin'de vefat etti. Kâtip Çelebi akrabalarından biriyle Diyarbakır'a geldi ve bir süre burada ikamet etti.[9]

Babasının arkadaşlarından Mehmet Halife kendisini Süvari Mukabelesine tayin edince, 1627'de İstanbul'a döndü. Erzurum muhasarasında bulundu ve Tekrar İstanbul'a döndü ve yine Kadızade'nin derslerine devam etmeye başladı. Bağdat Seferi'ne katılana kadar, Kâdızâde’nin derslerine devam etti.

Hüsrev Paşa'nın maiyetinde, 1629 yılında Hemedan ve  Bağdat seferlerine katıldı. Gülanber kalesi, Hasan-Abâd, Hemedan ve Bistun gibi şehir ve kalelerin zapt edilmelerine şahit oldu. Bu olayları,  “Fezleke” ve “Cihannüma” adlı eserlerinde anlattı.

1630 Bağdat kuşatmasında ordunun defterini tuttu. Seferden sonra tekrar İstanbul’a dönerek Kâdızâde’nin derslerine katıldı. Dönemin ünlü bilginlerinden dersler alarak öğrenimindeki eksikliklerini giderdi. Tarihten tıbba, coğrafyadan astronomiye kadar geniş bir ilgi alanı olan Kâtib Çelebi'nin aynı zamanda zengin bir kitaplığa sahip olmuştu. Babasından kalan mirasın önemli bir kısmını kitaplara ayırmış, başka bir akrabasından kalan diğer bir mirasın da çok büyük bir kısmını kitaplara ayırmıştı. Bu mirasları gittiği her yerde gördüğü kitapları satın almak için kullanmıştı. [10] İlme olan ilgisi sebebiyle ordu ile gittiği her şehirde yeni kitaplar edinmiş, âlimlerle tanışarak onlardan istifade etmiş, bu bakımdan oldukça hatırı sayılır, bir kitaplık meydana getirmiştir.

Anadolu ve Rumeli’deki seferlere kâtip olarak katışmış olması sebebiyle savaşları ve seferleri gözlemlemek ve yakından şahit olma fırsatını bulmuş edindiği bu bilgileri Fezleke adlı eserinde yazmıştır.

1633-1635   Hale Seferi'nde hacca gitme fırsatı buldu. 1633’te Hacca gittikten sonra kendisini büsbütün dini ilimlere vermeye başlamak istiyordu. [11] Dönüşte bir kış Diyarbakır’da kalıp oradaki bilgin ve aydınlarla görüştü. 1635 senesinde Sultan Dördüncü Murat ile Revan Seferine katıldı. On yıl kadar çeşitli savaşlarda bulunduktan sonra İstanbul’a döndü ve çeşitli alanlardaki bilimlerle uğraşır oldu.

Otuz yaşına yaklaşmış olmakla birlikte eceleri sabahlara kadar kitaplarla uğraşıyor, A’rec Mustafa Efendi, Ayasofya dersiamı Abdullah Efendi ile Süleymaniye dersiamı Mehmet Efendi’den de dersler alıyordu.[12] Arec Mustafa Efendi’yi kendisine üstat kabul etmişti.  Bir taraftan kendisi öğrenirken, diğer yandan birçok talebeye dersler veriyordu. Bu çalışmalar sonunda dini bilgileri, Doğu dillerini ve ilimlerini,, Latinceyi de, öğrenmiş, matematik ve astronomi gibi bilim dallarında da kendini yetiştirmişti.

1645’te Girit Seferi sırasında haritaların nasıl yapıldığını, tetkik etti ve bu konuyla ilgili yazılan eserlerde çizilen haritaları inceleme ve harita yapma metotlarını da kavramış oldu.

1645 yılında sırası geldiği halde memuriyetinde yükselemediği için kaitiplik görevinden ayrıldı. Çocuklara ders vermeye başladı. Üç yıl vazife almadı. 1648'de Takvimü't-Tevarih adlı yapıtı dolayısıyla şeyhülislam Abdürrahim Efendi aracılığıyla kalemde ikinci halifeliğe getirildi.  Bundan sonra peş peşe yapıtlar vermeye başladı. Telif ve çeviri olarak yirmiyi aşkın kitap yazdı.

1645 ve 1648 yılları arasında ani olarak hastalandı. Hastalığına çare bulabilmek maksadıyla tıp kitapları okumaya başladı. Tıp alanındaki bilgilerini bir hayli ilerletti.  Esma ve kitaplarını okumuş, din âlimlerinin meclislerinin de müdavimi olmuştu.

1648 yılında ikinci kez memuriyete başlamasına vesile olan Şeyhülislam Abdürrahim Efendi’nin en yakın arkadaşlarından oldu. En önemli eserlerini de bu yıllarda yazdı.

Katib Çelebi 1657’te doğduğu şehir olan İstanbul’da henüz 48 yaşında iken vefat etti. Kabri, Vefa’dan Unkapanı’ndaki Mahmudiye (Unkapanı) Köprüsü’ne inen büyük caddenin sağ kenarında Zeyrek Camii'ne varmadan Voynuk Şuca Camii kabristanındadır. [13]

Kâtip Çelebi’nin ciddi, her türlü süsten arınmış öğretici bir üslubu vardır. Kâtip Çelebi için olaylardan çok onlardan çıkan sonuç önemli hale gelmiş eserlerini bir bilim adamı ciddiyetinde kaleme almıştır.  Orta üslupla yazan Katip Çelebi süslü ve Ali üsluptan uzak durmuş, cümlelerini anlaşılır olmak kaygısıyla kurmuştur.  Secilere pek az yer vermiş, anlaşılır ve açık olmaya özen göstermiştir. Ansiklopedik bilgiler veren bir âlim olan Kâtip Çelebi,  edebiyat yapmak yerine bilim adamı hüviyetinde yazmak gayesi ile yazmış ender yazarlardan biridir.


Kâtib Çelebi, medreselerdeki düşünce dünyasının dışında görüşler ileri sürmüş bir bilgindir. Batı kaynaklarına önem vermek istemiş, Latince öğrenmeye çalışmış, bu dilden yapıtlar çevirmiş, Doğu kaynaklarına eleştirel bir gözle bakabilmiştir.

2009 yılı, onun doğumun 400. Yılıdır. Bu nedenle “Doğumunun 400. Yıl Dönümü münasebetiyle UNESCO tarafından Kâtip Çelebi’yi Anma Yılı olarak ilan edilmiş ve anılmıştır.[14]

 
ÖNEMLİ ESERLERİ VE KONULARI

Tuhfetü'l-Kibar fi Esfari'l-Bihar'

En tanınmış yapıtlarından olan Tuhfetü'l-Kibar fi Esfari'l-Bihar' da kuruluş döneminden 1656'ya kadar Osmanlı denizciliğinin bir tarihçesi yanında Osmanlı donanmasının, tersane ve bahriye örgütünün işleyişini anlatır, kaptan-ı deryaların yaşam öykülerini verir. Sonunda da son zamanlarda denizlerde uğranılan başarısızlıkları giderme yolundaki öğütlerini sıralar.

CİHANNUMA ( bkz Cihannüma Hakkında Bilgiler Katip Çelebi Ve İbrahim Müteferrika Nüshaları )


Coğrafi yapıtların en önemlisi olan Cihannüma Osmanlı coğrafyacılığında yeni bir çığır açmıştır. Kâtib Çelebi Cihannüma'yı iki kez yazmıştır. 1648'de yazmaya başladığı ilki klasik İslam coğrafyası temelindeydi. Bu yapıtını henüz bitirmemişken eline geçen Gerardus Mercator'un Atlas'ını Mehmed İhlasî adlı bir Fransız dönmesinin yardımıyla Latince'den Türkçe'ye çevirterek yeni bilgiler edindi ve 1654'te Cihannüma'yı ikinci kez yazmaya girişti. Ardından yine Mercator'un Atlas Minor'unu elde etti. Bunların yanı sıra Batılı coğrafyacılardan Ortelius, Cluverius ve Lorenz'in yapıtlarından da yararlandı. Doğal olarak eski Arap, İran ve Osmanlı coğrafyacıların yapıtlarını da kullandı. İkinci Cihannüma, dünyanın yuvarlak olduğunu da kanıtlamaya çalışan fiziki coğrafya ağırlıklı bir giriş bölümünden sonra Kristof Kolomb ve Macellan'ın keşif gezilerinden söz eder. Ardından Japonya'dan başlayarak Asya ülkelerini tanıtır. Bunların tarihleri, yönetim biçemleri, ekonomileri, inançları konusunda bilgiler verir. Bu arada İslam coğrafyacılarını n bilgi yanlışlarını gösterir, bunların harita kullanmamaktan ileri geldiğini açıklar. Bu ikinci Cihannüma'da anlatılan son yer Van'dır. Birinci Cihannüma'da ise Osmanlı Avrupa'sı ve Anadolu ile İspanya ve Kuzey Afrika'yı kapsamaktadır. Her iki biçimde de ek olarak birçok harita vardır.

Cihannüma, özünde tüm İslam ve Hıristiyan coğrafyacılığının da temeli olan Batlamyus (Ptolemaios) kuramına dayanmakla birlikte, o güne dek hemen hemen hiç yararlanılmayan Batı kaynaklarını Osmanlı coğrafyacılığına tanıtması bakımından büyük önem taşır.( bkzKatip Çelebi Keşfü'z-Zünun

Cihannüma Hakkında Bilgiler Katip Çelebi Ve İbrahim Müteferrika Nüshaları )

KEŞFUZ ZUNUN

Keşfü'z-Zünun an Esamü'l-Kütübi ve'l-Fünun' Arapça bir bibliyografya sözlüğüdür. 14.500 kitap ve risalenin adı ve yazarı verilir. Aristoteles' in bilim tasnifine görev ve alfabetik olarak düzenlenmiş olan yapıt, yirmi yılda tamamlanmıştır.[15] ( bkz Katip Çelebi Keşfü'z-Zünun Cihannüma  )

Düsturü'l-Amel li-Islahi'l- Halel

Düsturü'l-Amel li-Islahi'l- Halel,dört bölümden oluşan bu küçük risalede İbn Haldun'un etkisi açıkça görülür. Toplumların da canlılar gibi doğup, gelişip, öldüğü görüşünü yineleyen Kâtib Çelebi, bu dönemlerin uzunluğunun ya da kısalığının toplumlara ve kişilere göre değiştiğini de ekler.

İlhamü'l-Mukaddes fi Feyzi'l-Akdes'

İlhamü'l-Mukaddes fi Feyzi'l-Akdes' de kuzey ülkelerinde namaz ve oruç zamanlarının belirlenmesi, dünyada güneşin hem doğduğu hem de battığı bir yerin var olup olmadığı ve her ne yana yönelirse Mekke'den başka kıble olabilecek bir yer olmadığını tartışır.
 

Mizanü'l-Hakk fi İhtiyari'l-Ahakk'


Mizanü'l-Hakk fi İhtiyari'l-Ahakk' da  dönemin din bilgilerinin tartıştıkları çeşitli konular hakkında düşüncelerini açıklar. Pozitif bilimlerin gerekliliğini ve bunların ortaya koyduklarının dinsel bilgilerle çatıştığını açıklar. Din bilginlerinin şiddetli tartışmalarının temelsizliğini ve zararlarını vurgular. Yapıtın sonunda kendi yaşam öyküsüne yer verir.

FEZLEKE

"Fezleke" yi hem Türkçe hem Arapça yazmıştır. Fezleke’yi iki defa kaleme almıştır. İlki 1642′de tamamladığı Arapça Fezleke’dir. Dört bölümden oluşan kitapta tarihin anlamı, konusu ve yararı anlatıldıktan sonra bu alandaki temel eserlerin bir bibliyografyası verilmiş, ardından da klasik İslam tarihçiliğine uygun olarak dünyanın yaratılışından 1639′a kadar kurulan devletler ve meydana gelen önemli olaylar kısaca sıralanmıştır. Arapça Fezleke’nin devamı niteliğindeki Türkçe Fezleke 1591-1654 arasındaki olayları anlatan bir Osmanlı tarihidir.

Diğer eserleri

 Kanunnâme :Düsturü’l-Amel li-Islahi’l-Halel’dir (Bozuklukların Düzeltilmesi İçin Nelerin Yapılması Gerektiğini Bildiren Düstur); 54-1655 yıllarında toplanmış bir kanun dergisidir.

Tarih-i Frengi Tercümesi :Johan Carionun "Chronlk" adlı eserinin tercümesidir.

Tarih-i Kostantiniyye ve Kayasira (Kostantiniyenin ve Kayserlerin Tarihi):1579’a kadar geçen olaylar anlatılır.

Irşad-ül Hayârâ ilâTarihilYunan ven-Nasârâ (Yunan ve Hıristiyan Târihi Hakkında Doğrulukları Gösterme):slâm tarihlerinde Avrupa ülkeleri hakkındaki eksiklik ve yanlışlıkları telâfi için yazılmış küçük bir kitaptır.

Levamıun-Nur fi Zulme Atlas Minur (Atlas Minur Karanlıklarında Işık Parıltıları):Bu eser, G. Mercator ve Lud. Hondiusun "Atlas Minör" adlı eserlerinin tercümesidir.

Tuhfetül-Ahyâr fil Hikem vel-Emsalyei-Eşar (Hikmetler, Atasözleri ve Şiirler Üzerine İyi ve Dindar Kişilere Armağan):

Tanınmış şairlerin, yazarların eserleri, fıkra ve latifeleri, hikâyeleri, atasözleri, konuşma örnekleri, alfabe sırasıyla anlatılır.

Dürer-i Muntaşıra ve Gurer-i Münteşire (Dağılmış İnciler ve Saçılmış Yıldızlar):Çeşitli konulara ait gerekli bilgileri verir.

Mizanül-Hakk fi İhtiyaril-Ehakk (En Doğru Olanı Seçmek İçin Hak Terazisi):Bu eserinde, akıla dayanan ilimlerin, yani müsbet ilimlerin gerekliliğini örnekler vererek anlatır. Matematik, coğrafya, astronomi bilginlerini, bunların öğrenilmesi gerektiğini savunur. Ayrıca uyuşturucu maddelerin yasaklanmasını ister. Örf ve âdetlerin kuvvetini, bunların doğru ve yerleşmiş olanlarına uyulması gerektiğini, toplum kuvvetinin her kuvvetten üstün olduğunu bildirir.

Süllemü’l-vusûl ilâ tabakati’l-fûhûl:Alfabe sırasına göre tertiplenmiş Arapça bir tabakat kitabıdır. İki bölümden oluşan kitabın birinci bölümünde nesep ve lakaplarıyla biline kimseler sıralanmakta olup her harf bir bölüme ayrılmıştır. İkinci bölüm ise daha önemli olmakla beraber yazılırken esas olarak Suyuti’nin Tahrîrü’l- lübâb adlı eseri alınmıştır.

 Recmü’r-râcim bi’s-sîn ve’l-Cim ( Sual ve cevap yoluyla şeytanı taşlama):Şeyhülislamların yazılarından, garip fıkhı meselelerini ve acip fetvaları bir araya toplayarak meydana getirdiği bu eser kaybolmuş görünmektedir.

Beyzâvi Tefsirinin şerhi:Katip Çelebi, Beyzavi tefsirine günde bir sayfa olmak üzere şerh yazmıştır. Fakat şerhe ulaşılamadığı için hakkında başka bir bilgi yoktur.

Muhammediyye şerhi:Öğrencisi Mevlana Mahmud’un ricası üzerine Ali Kuşçu’nun Muhammediyye’sine yazdığı şerhtir. Fakat yazma kaybolmuş gözükmektedir.

 Caciü’l-mütûn min cell’il-fünûn:Türlü konulara ait okuduğu veya okuttuğu eserlerin özetlerinden ve açıklamalarından meydana gelmiş bir mecmuadır.[16]

Katip Çelebi hakkında kaynakça için Bkz: Bülent Ağaoğlu, KATİP ÇELEBİ KAYNAKÇASI, İstanbul, 27 Ocak 2013, (  https://www.mikrobeta.com.tr/)

KAYNAKÇA



[1] Prof. Dr. Said Öztürk,” Kâtip Çelebi Hayatı ve Eserleri “.tded.org.tr/bpi.asp?caid= ,son erişim- 13-12-2013

[2] https://www.habitat.org.tr/index.php?option=com, son erişim- 13-12-2013

[3] Orhan Şaik Gökyay; Kâtip Çelebi, Hayatı-Şahsiyeti-Eserleri", Katip Çelebi - Hayatı ve Eserleri Hakkında İncelemeler", Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1991

[4] Ahmet KABAKLI, Türk Edebiyatı II, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, İstanbul 2002.

[5] Prof. Dr. Said Öztürk,” Kâtip Çelebi Hayatı ve Eserleri “.tded.org.tr/bpi.asp?caid= ,son erişim- 13-12-2013

[6] Kâtip Çelebi, Hayatı ve Eserleri Hakkında İncelemeler, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1985.

[7]  Prof. Dr. Said Öztürk,” agy.

[8] Orhan Şaik Gökyay; g.e., sayfa 4.

[9]  Prof. Dr. Said Öztürk,” agy.

[10]  Prof. Dr. Said Öztürk,” agy.

[11] https://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-78813/eski2yeni.html, son erişim- 13-12-2013

[12] Kâtip Çelebi, Hayatı ve Eserleri Hakkında İncelemeler, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1985.

[13]  Prof. Dr. Said Öztürk,” agy.

[14] https://www.kygm.gov.tr/TR,322/katip-celebi.html, son erişim- 13-12-2013

[15] https://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-78813/eski2yeni.html, son erişim- 13-12-2013

[16] https://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-78813/eski2yeni.html, son erişim- 13-12-2013

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar