Konyalı Aşık Şem'i Hayatı Şairliği

30.08.2013

 

Konyalı Aşık Şem'i Hayatı ve Şairliği

 

Âşık Şemi (1198-1255) 1783-1839

Âşık Şem’î, Konyalı âşıkların en meşhuru olarak kabul edilen, Silleli Aşık Sururî ile çağdaş hatta onun ile arkadaşlık yapan bir halk ozanımızdır. 

Âşık Şem'i, 1783 yılında Konya'da Piresat Mahallesinde dünyaya gelmiştir. (Aşık Ahmet 1782 tarihinde Konya’nın Pisili Semtin Yunusoğlu Mahallesinde Dünyaya gözlerini açmıştır.) [1]

Pir Esatoğlu Hacı Hüseyin Hoca Efendinin sülalesinden [2]gelen babası Konya'nın tanınmış ve ilk Türk asıllı helvacılarından Mehmet Ağa’dır. Kaynaklar onun asıl adının Ahmet olduğu hususunda birleşmişlerdir. [3]

Doğumu hakkında bilgi sahibi olduğumuz Âşık Şem’î, çocukluk yıllarını bir helvacı ustası olan babası Mehmet Ağa’nın dükkânında geçirmiştir.  Bu yüzden de onun da asıl mesleğinin helvacılık olduğu düşünülmektedir.  Çocukluk ve gençlik yıllarında tahsil görmediği okuma ve yazmayı dahi 25 yaşlarında iken öğrendiği belirtilmektedir.

Buna rağmen çocukluk yılarında helvacı dükkânlarında çalışırken âşık meclislerine katıldığı bu meclislerden hoşlandığı ve müdavimi olduğu edinilen bilgiler arasındadır. Onun yetişme çağlarında Konya’da canlı bir âşıklık ortamı bulunmaktadır.  Konya’da birisi türbe önünde, diğeri de Konya Buğday Pazarında bulunan kahveler o yıllarda âşıkların uğrak yeridir. Şem’i de bu âşıkları izleyip dinleyerek büyümüştür.  “Ahmet, helvacılıktan ziyade saz çalıp şiirler söylemek için sık sık babasının işyerinden kaçarak türbe önündeki 'Âşıklar Kahvesi' ve Buğday Pazarı civarında bulunan 'Ayakçılar Kahvesine' giderek usta âşıkları dinleyip kendisini yetiştirmek istemiştir.”[4]

Âşıkların devam ettikleri ve çıraklar yetiştirdikleri bu ocaklara gidip gelen Şem’i kendisini bu ortam içinde yetiştirmiş, baba mesleği olan helvacılık yerine âşık olmak üzere kendisini hazırlamıştır. Yetişme çağlarında âşıklık geleneğine göre  (Usta- Çırak) ilişkisi doğrultusunda yetiştiği birçok âşıktan ders aldığı anlaşılan bilgiler arasındadır.

Kaynaklar arasından sızan bilgilere bakılırsa Mevlana ’nın dergâhlarında da bulunduğu, Mevleviliğin tedrisatından geçtiği ortaya çıkar. O halde Âşık Şem’inin yetişmesinde âşıklık geleneği kadar Mevleviliğin de izleri vardır.

Mevlevi’yim Mevlevi’yim pirimiz Molla-yı Rum
Şah-ı kutbü’l-arifindir ser-firaz-ı evliya.

Kaynaklara göre Âşıklık geleneğine ilgi duyan o tarihlerdeki “ Mevlevi Postnişini olan Mehmet Said Hemdem Çelebi, âşıkların her akşam uğrak yeri olan ve bir okul vazifesi gören türbe kahvesini yıktırmış onun yerine şartlarına göre çok modern bir sulu bir sulu kahve yaptırmıştır.” [5]

Mevlevi Postnişini olan Mehmet Said Hemdem Çelebi’nin o tarihte Konya da bulunan âşıkların elinden tutmuş olduğu, Âşık Şem’i de dâhil olmak üzere Konyalı âşıklara maddi ve manevi desteklerde bulunmuş [6]olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum Âşık Şem’i nin bir dörtlüğünde de belli olmaktadır.

Arz-ı halim evvela evlad-ı Mevlana’ya hu
İntisabım ibtida evlad-ı Mevlana’ya hu
İydinin kurbanıyım der her kime etsem sual
Bizde can ettik fena evlad-ı Mevlana’ya hu

Bu dörtlükten Mevlevilerden gördüğü destek ve Mevleviliğe duyduğu ilgi ve intisap açıkça da bellidir.

Âşık Şem’inin okur- yazar olmadığı yani ümmî olduğunu iddia eden birçok kaynak bulunur. Fakat söylediği şiirlerinde kullandığı ve seçtiği sözcüklerden bunun doğru olamayabileceği ortaya çıkmaktadır. Ebced hesabı ile tarih düşürme konusunda da kendisini yetiştiren şairin okuryazar olduğu hatta belli bir düzeyde Arapça bildiği,  kanaatini kuvvetlendirmektedir.

Şairin âlimlerle sohbet edecek derecede bilgi, görgü ve kemale sahip olduğu Mevlevi dergâhında okuma yazma öğrendiği  “Devrinde kendisini Anadolu’da ve ilimle medeniyet şehri İstanbul’da tanınan bir âşık[7] olduğu daha kuvvetli bir ihtimaldir.

Hakkında bilgi veren kaynaklar onun “ şen tabiatlı, kılık kıyafete, üste başa fazla önem vermeyen, dervişane yaşayan biriydi. O kimseye müdarası olmayan, gönlünce rahat bir ömür süren ve deveci elbisesi giyen bir zat[8] olduğunu belirtirler. Kaynaklara göre “ Nüktedan, şakacı, sevilen biridir. Gördüklerine selam verip takılan, halini hatırını soran, insanlara nezaket ve güler yüz göstermeyi vazife telakki eden bir âşıktır.”  [9]

Şair, 1826 yılında Hacca gider. Mevlevi Postnişini olan Mehmet Said Hemdem Çelebi’nin ona maddi yardımda bulunarak Hacc’a dahi gönderdiği kaynaklardan edindiğimiz diğer bilgiler arasındadır. Bu kaynaklara göre de “Âşık Şem’i 1826 yılında Hac yolculuğuna başlamıştır. Hacc’ a gittiği vakit 44 yaşındadır ve bu yolculuğuna şiirleri ile de temas etmiştir. Hacı da olan Şair Şemi’nin reislik ve çarşı ağalığı vazifesi uzun sürmüş yaşamanın sonuna kadar da bu görevde kalmıştır.  :

Şem’i, hemşerisi Silleli Aşık Sururî   ile yakın bir arkadaştır. Silleli Âşık Sururî, İstanbul’a gidince onu da yanına çağırmış, kadim dostu ile birlikte padişah meclislerinde beraberce saz çalıp söylemek istemiştir. [10]

Silleli Aşık Sururî ’nin Aşık Şemi'ye hayran olduğu ondan da dersler gördüğü veya onunla dostluk ilişkileri içinde olduğu, Şemi’nin takdirini kazanmış olduğu anlaşılır. Sururi,  Konya’dan ayrılmış, İstanbul’a ve saraya taşınmış, hayatını kaybedene  kadar da İstanbul da kalmıştır. İstanbul’da kaldığı yıllarda arkadaşı ve ustası olan Âşık Şemi'yi unutmadığı ve sık sık ona mektup yazarak İstanbul'a çağırdığı anlaşılmaktadır. 

Âşık Sururi, Âşık Şem’iyi İstanbul’a davet eder. Âşık Sururi bir mektubunda Şemi'nin oğlu Mustafa’yı  askerlik görevinden kurtarabileceğini ifade etmesi üzerine âşık Şem’i İstanbul’un yolunu tutar. Âşık Sururi  o sıralarda İstanbul da Cet Hacı Ali Paşa'nın himayesi altındadır. Padişah 2. Mahmut’un meclislerinde Sururi ile şiirler söylemiş olduğu, Konya’da görev yapan ve Sururi’yi de alarak İstanbul’a giden Cet Ali Paşa’dan da himaye ve ikram gördüğü muhakkaktır.  Hatta İstanbul’a gitmekteki asıl maksadı olan oğlu Mustafa’nın askerlikten men edilme meselesini dahi bu sayede hallederek oğlunu askere alınmaktan kurtardığı dahi söylenmektedir. 

Âşık Şemi, çağındaki olaylara kayıtsız kalan bir şairdir. Şiirlerinde devrinde meydana gelen bazı olaylara destan şeklinde yazdığı şiirleri ile değinmiştir.

Kadı Paşa dir ki değilsin dengim
Benim bu âlemde var mıdır rengim
Hiç kıyas götürmez bilirsin cengim
Dön git ırzın ile eğlenme heman

Bekir Ağa dir ki ağalarım var
Birin koyuvirsem beş ordu bozar
Kelleni istedi huzur-i ahzar
Sana necat yoktur ey Abdurrahman  ( BKZ Kadı Paşa Hadisesi şiiri )

Fakat Âşık Şemi'nin arkadaşı Sururi'nin yanında ve İstanbul'da çok fazla kalamadığı ve tekrar memleketi Konya 'ya döndüğü anlaşılmaktadır.

Şemi’nin saz ve sözdeki ustalığı ve Sururi sayesinde İstanbul’a da gidebilmesi sayesinde onun ününün saraya kadar ulamış olmasına yol açmıştır. Üstelik kaynakların da ifade ettiği gibi Sultanın huzurunda dahi saz çalıp söylemiş olduğu da muhtemeldir. Çünkü çırağı ve yakın dostu Sururi sarayın ve padişahın gözde aşığıdır. Sururi sayesinde padişahın huzurunda dahi saz çalıp söylemiş olduğu bu bakımdan reddedilemez bir gerçek olduğu düşünülebilir. Fakat mutabık kalınan diğer bir nokta onun İstanbul’da çok fazla kalmamış olmasıdır.  “Padişah tarafından büyük kabul gördü. Kendisine İstanbul’da kalması teklif edildi. Şemi teşekkürle minnettarlığını beyan etti. Dersaadette kalmayı reddedip memleketine dönmeyi tercih etti. Eskilerin ifadesi ile “çarşı ağalığı uhdesine tevcih edilerek” yani kendisine çarşı ağalığı unvanı verilerek taltifle Konya’ya gönderildi.” [11]

Kaynaklara göre Padişah tarafından ona “çarşı ağalığı uhdesine tevcih edilmiş”, Konya’da bir müddet bu görevi ifa etmiştir.  Böylece Âşık Şem’i İstanbul’dan dönerken bir de mevki edinmiştir. 1830. O artık Konya’da İhtisap-Çarşı ağasıdır. Ölene kadar da bu görevinde kalacaktır.

1255 (1839) tarihinde 57 yaşında iken Konya’da vefat etmiş, Kapu Camii müezzini Zekai Efendi’nin yaptırdığı Hz Mevlânâ türbesinin yanındaki kabrine defnedilmiştir.

 Önemli Halk Ozanlarımız ( İlgilendiğiniz isme tıklayınız )

Kayıkçı Kul Mustafa  Katib , Erzurumlu Emrah  Erzurumlu Aşık Sümmani  ,  Divriğili Deli Derviş Feryadi ,  Aşık Yemini Derviş Muhammet ( Malatya- Arguvan) ,  Aşık Ferrahi ,  Kağızmanlı Hıfzı  ,  Musa Merdanoğlu  ,  Posoflu Aşık Müdami  Deliktaşlı Ruhsati , Âşık Zülali,  Âşık Şenlik,  Ercişli Emrah  ,  Âşık Ardanuçlu Efkari, Şarkışlalı Âşık  Şarkışlalı Talibi Çoşkun ,  Kaygusuz Abdal  ,  Kul Himmet Üstadım , Arapgirli Aşık Fehmi Gür Tokatlı Nuri 

 

 ŞİİRLERİ İÇİN TIKLAYINIZ  

 Kadı Paşa Hadisesi

 

KAYNAKÇA

 

[1] İHSAN KAYSERİ, “Aşık (Ahmet) Şem’i,” https://www.konyacami.com/konya-methiyesi, SON ERİŞİM, 12-08-2013

[2] İHSAN KAYSERİ, “Aşık (Ahmet) Şem’i,” https://www.konyacami.com/konya-methiyesi, SON ERİŞİM, 12-08-2013

[3] Ergun Sadettin Nusret – Uğur Mehmet Ferit, Konya Vilayeti Halkiyat ve Harsiyatı (1926) Sadeleştiren Prof. Dr. Hüseyin Ayan (2002)

[4] İHSAN KAYSERİ, “Aşık (Ahmet) Şem’i,” https://www.konyacami.com/konya-methiyesi, SON ERİŞİM, 12-08-2013

[5] İHSAN KAYSERİ, “Aşık (Ahmet) Şem’i,” https://www.konyacami.com/konya-methiyesi, SON ERİŞİM, 12-08-2013

[6] Ergun Sadettin Nusret – Uğur Mehmet Ferit, Konya Vilayeti Halkiyat ve Harsiyatı (1926) Sadeleştiren Prof. Dr. Hüseyin Ayan (2002)

[7] Yaşar Çalışkan, Âşık Şemi, https://www.memleket.com.tr/asik-semi, SON ERİŞİM, 12-08-2013

[8] İbrahim Aczi Kendi, Konyalı Aşık Şem’i konuşuyor (1951 Konya)

[9] Yaşar Çalışkan, Âşık Şemi, https://www.memleket.com.tr/asik-semi, SON ERİŞİM, 12-08-2013

[10] A. Kemal Akca, “Silleli Aşık Sururî Hayatı ve Şiirleri, “edebiyadvesanatakademisi.com/edebiyatlar.

[11] Yaşar Çalışkan, Âşık Şemi, https://www.memleket.com.tr/asik-semi, SON ERİŞİM, 12-08-2013

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar