Mevlana Mesnevi Önemi ve Hakında Bilgiler

19.06.2011

Mevlana Mesnevi Önemi ve Hakında Bilgiler

 

 Mevlana  ’nın elimize ulaşan ikisi manzum, üçü nesir beş eseri vardır. Mesnevi ve Divan’ı Kebir en önemli eserleridir. Mesnevi 6 ciltten oluşan dini tasavvufi konulu 25 bin beyitlik bir manzum bir eserdir. Coşkunluk ve cezbe halinde söylediği şiirlerini içeren Dîvân-ı Kebîr  ise kırk bini aşkın beyitten meydana gelen dev bir eseridir.

Diğer üç eseri ise halkı ve müritleri aydınlattığı sohbetlerini içeren  Fîhi mâ Fîh, verdiği vaazların kaydedildiği Mecâlis-i Seb’a ve çeşitli şahıslara yazdığı mektupları kapsayan Mektûbât’ adlı mensur eserleridir.


MESNEVİ'NİN ANLAMI

Mevlânâ Celaleddin-i Rumi'nin bu eserine Divan şiirinde Mesnevi Nazım Türünün adı verilmiştir. Mesnevi Arap, Fars ve Divan edebiyatında kendi aralarında kafiyeli beyitlerden oluşan aruzun kısa kalıpları ile yazılan, uzun aşk hikâyelerini ve destanımsı konuları işlemeye müsait olan bir nazım biçimidir. Mevlana eserini mesnevi nazım biçimi ile yazmış ve eserinde de bu adı vermiştir.  “Mesnevî” kelimesinin Arapçadaki manası “ikişer ikişer” demektir. Edebiyatta; her beyti kendi arasında kafiyeli ve beyit sayısının sınırı olmadığı için uzun eserlerin yazımında tercih edilen, hikâyelerin sosyal hayatla ilgili konuların, dini tasavvufi temaların, felsefi düşüncelerin, destan ve kıssaların işlenebildiği bu türe mesnevi adı verilir. Mesnevi uzun yazıların yazılmasına elverişli olan ve divan şiirinde en uzun nazım biçimidir. Dibâce: mesnevinin önsözüdür. Manzum veya mensur olabilir. Tevhid: Allah'ın birliği ve bütünlüğü, Münacaat: Allah'a yalvarış, Naat, peygambere övgü gibi bölümler bulunur.

MEVLANA’NIN MESNEVİ'Sİ

Mevlâna 6. ciltten oluşan ve “Birlik Dükkanı” olarak tanımladığı bu eserini eserine Mesnevi adını vermiştir. VI. cildin ikinci beytinde Hüsâmeddin Çelebi’ye ithafen “Hüsâmînâme” olarak zikredilse de, hemen bir sonraki beyitte“Mesnevî’nin son cildi...” [1]ibaresinde de belirtildiği gibi eserin ismine mesnevi denmiştir. Mevlâna, Mesnevî’sinin I. cildinin henüz başında “Bu kitap Mesnevî kitabıdır...” diyerek eserinin ismini teyit etmektedir.[2]

Mesnevî’de Hint, İran, Yunan, Roma mitolojisi; erenlerin kıssaları, âşık masalları, halk hikâyeleri, Beydaba’nın Kelile ve Dimne gelme hikâyeler, barındıran bir eserdir. Mesnevî 25.632 beyitten oluşan büyük bir eserdir.  Mevlana  bu eserinde adeta “Kur'an-ı Kerîm'i hikâyeler; kıssalar ve deyimler aracılığıyla anlatmıştır.[3] ( bkz Mevlânâ Celaleddin-i Rumi Hayatı ve Tarikat  )

6 Ciltten oluşan Mesnevî'deki hikâyelerin biri anlatılırken diğerine geçilmektedir. Bir hikâye başka bir hikâyeyi başlatmakta bu ibretlik hikâyeler yoluyla mesajlarını iletmektedir. Mevlânâ, tasavvufi fikir ve düşüncelerini, bu şekilde birbirine eklenmiş hikâyeler hâlinde anlatmıştır.

Mesnevi şiir şeklinde yazılmış olmasına rağmen Mevlana, bir şiir kitabı yazmaya gayret etmemiş, eserinde kalıplara, kafiyelere veya şiirselliğe özen göstermemiştir. Mesnevi'yi şiir söylemek amacıyla telif etmeyen Mevlânâ şiir yazmaya çalışmamış, şiir sanatını düşüncelerini anlatmak için bir alet, bir araç olarak düşünmüştür. Hatta Mevlana şiiri küçümserken “  Mananın şiire sığamayacağını, harfin lâyıkıyla mânaya suret olamayacağını belirtir. Şiiri mânayı tasvir eden suret olarak görmüş… Mesnevimiz Kur'an gibidir; bazısına doğru yolu gösterir, bazısını da sapıklığa götürür. Benim şiirim şiir değildir, iklimdir. Benim mizahlarım mizah değildir, tâlimdir” diyerek Mesnevisini de bu anlayış ile yazmıştır.[4]

Mesnevi'nin Vezni: Fâ i lâ tün - fâ i lâ tün - fâ i lün 'dür

Mevlana Mesnevi'sini altı cilt olarak yazmıştır. Ancak İsmail Ankaravi, Mesnevi'nin yedinci cildine rastlamış ve onu da Mevlana'nın zannederek şerhini yapmıştır. Mevlana üzerine ihtisas yapan Ahmed Avni Konuk, Bediüzzaman Fürüzanfer, Abdüibaki Gölpınarlı ve benzeri ilim adamları çeşitli deliller ileri sürerek bu cildin Mevlana'ya ait olmadığını ispatlamaya çalışmışlardır. [5]

 

MESNEVİ'NİN YAZILMA ŞEKLİ

Mevlâna bu eseri dostlarının istekleri sonucu yazdırmaya başlamıştır. Şems ve Selâhaddin-i Zerkûb’un ardından halife seçtiği Hüsâmeddin Çelebi’nin ısrarları ile yazılmaya başlanmıştır.   Mevlana Mesnevî’yi söylemeye, Hüsâmeddin Çelebi de yazmaya başlayarak Mesnevi oluşmuştur. Mevlâna’nın ölümünden 45 yıl sonra onun ve ailesinin menkıbelerini yazan Ahmet Eflâki Dede (ö.1360), Mesnevî’nin yazılmaya başlanmasını Dergâhın Mesnevîhânı Sirâceddin’in dilinden şöyle aktarmıştır.  “Hüsâmeddin Çelebi, bir gece Mevlâna’ya gelerek dedi ki “Gazel divanı çoğaldı, bunların sırlarının nurları deniz ve karaların, Doğu ve Batı’nın her tarafını kapladı. Eğer Senâî’nin İlâhînâme (Hadîka) tarzında ve Mantıku’t-tayr’ın vezninde bir kitap yazılsa bu, bütün insanlar arasında bir hatıra olarak kalır; âşıkların ve dertlilerin can yoldaşı olur. Artık bundan sonrası Hüdâvendigâr (Mevlâna) ın lûtuf ve inayetine kalmıştır”.[6]

Bunun üzerine Mevlâna, sarığının içinden bir cüz çıkartıp, Çelebi Hüsâmeddin’in eline verdi. Bunda Mesnevî’nin başında bulunan on sekiz beyit yazılıdır. Mesnevinin yazımı bu şekilde başlamış, sabah-akşam, sema-sohbet, otururken-ayakta demeden söylenmiş ve Hüsâmeddin Çelebi tarafından yazılmıştır. Her cilt tamamlandıktan sonra Hüsameddin Çelebi, yüksek sesle Mevlâna’ya okumuş, beyitleri birlikte gözden geçirerek düzeltmişlerdir. Mevlâna bu eserin yazılmasında fedakârca hizmet eden sadık dostunu; her cildinin ön sözünde samimiyetle övmüş, ondaki olgunluk ve güzelliği dile getirmiştir.  Hatta altıncı cildin başında eserine Hüsâmî-name adını verdiğini söyler. Böylece 1259–1268 tarihleri arasında yazılan Mesnevî altı ciltlik dev bir eser olur.[7]

Mesnevinin yazımına I.Cildine 1259 yılında başlanılmış, 1263 yılında tamamlanmıştır. II. cild Hüsâmeddin Çelebi’nin eşinin ölümü üzerine iki yıl dergâha gelmediğinden iki yıl gecikmiştir. Hüsâmeddin Çelebi, iki yıl sonra vazifesine devam etmeye başlamış 14 Mayıs 1264 günü tekrar başlanan Mesnevî’nin kalan V cildi, hiç ara vermeden 1268 tarihinde tamamlanmıştır. [8]

Mevlana bu eserini ilhamının sesine uyarak, gezerken sema izlerken, sohbet ederken ve içinden geldiği gibi söyleyerek oluşturmuştur. “Hüsâmeddin Çelebi, Mevlânâ'nın Mesnevi'yi yazdırırken hiçbir kitaba müracaat etmediğini, eline kalem almadığını; medresede, Ilgın kaplıcalarında, Konya hamamında, Meram'da aklına ne geldiyse söylediğini; kendisinin de bunları hemen zaptettiğini, hatta yazmaya yetişemediğini söyler.[9] Mevlana, anlatmak istediklerini açıkça anlaşılır hale getirebilmek için hikâyeler yoluyla kıslar şeklinde anlatmaya çalışmış bunun için gülünç, hatta açık saçık, hikâyeler bile söylemekten çekinmemiştir. Zaten Divan’ındaki bir gazelinde; “Benim gülünç şeyler söylemem, gülünç şeyler söylemiş olmak, eğlenmek, eğlendirmek için değil; öğretmek, halkı neşelendirip anlatmak istediğimi anlatmak içindir.” Der.[10]

Mesnevi irticalen yazılmış, muhteva ve şekil açısından sistematik bir yöntem takip edilmemiş olarak meydana gelmiştir.

MESNEVİ'NİN KONUSU

Mesnevi, Divan-ı Kebir ile birlikte Mevlâna külliyatının en önemli eserleridir. Mevlâna’nın “Birlik Dükkânı” addettiği Mesnevî, içinde Hint, İran, Yunan, Roma Mitolojisi; Yaradılış Destanı, erenlerin, kıssaları, âşık masalları, halk öyküleri barındıran bir eserdir. Mesnevi’nin dili Farsçadır. Eserlerini Farsça yazmış olan Mevlana’nın bu eseri de Farsçadır.

Mevlâna Müzesi'nde teşhirde bulunan 1278 tarihli, elde bulunulan en eski Mesnevi nüshasında beyit sayısı 25618 dir.[11] Mesnevî’nin beyit sayısı çeşitli yazmalara göre değişiklik göstermekte, 25585 ila 26660 arasında değişmektedir.[12]

Mesnevi düşüncelerini kıssalar ve hikâyeler ile anlatan bir eserdir. “Hikâyelerin kaynağı başta Kur'an kıssaları olmak üzere tasavvufî menkıbeler ve geniş bir rivayet kültürüdür.” Mesnevi, ayetler, hadisler, telmihler, hikâyeler, fıkralar, özdeyişlerle dolu bir eserdir. “Anlatılan her hikâye ve fıkra, konuya uygun, esprili ve iz bırakıcı niteliktedir. Mesnevi “Dinle, bu ney nasıl şikâyet ediyor?” şeklinde başlayarak anlatıcıyı bir neye benzetmiş, “ney hikayet ediyor “ yaklaşımı ile eserini anlatmıştır.

Dinle neyden ki şikayet ediyor;
Ayrılıklardan  hikayet ediyor

Ney, başından geçenleri hikâye ve temsillerin ardına saklanan sırrı KISSALAR HİKÂYELER, TEMSİLLER AYETLER HADİSLER İLE ANLATMAYA ÇALIŞMAKTADIR.  “Ben her toplulukta inledim; kötü hallilerle de arkadaş oldum, iyi hallilerle de. Herkes kendi zannınca bana dost oldu, (ama) kimse içimdeki sırları aramadı. Benim sırrım, feryadımdan uzak değildir;” şeklinde izah etmeye gayret eder. Mesnevi Ney’in altı cilde sığan anlatıları şeklindedir. Ebetteki bu ney Mevlana’nın kendisidir.

Mesnevî’de akla gelebilecek her konu işlenmiştir. Eserde bilgiler ve hikâyeler Âyet ve Hadislerle delil getirerek kuvvetlendirilir.  Mevlâna hikmetli sözleri ve gizli sırları hikâyeler yoluyla aktarmış ve anlaşılır olmasını sağlamaya çalışmıştır. Mesnevi Varlıkta birlik anlayışını hayali veya gerçekçi hikâyelerle anlatmaya çalışan bir eserdir.

Mevlana eseri için şunları söylemektedir."Bu kitap, masal diyene masaldır; fakat bu kitapta halini gören, bu kitap vasıtasıyla kendini tanıyan, anlayan da er kişidir. Mesnevî, Nil ırmağının suyudur; Kıpti’ye kan görünür, ama Musa kavmine sudur."[13] (Mesnevî, IV, b. 32,34)

Mesnevi de Allah aşkı, peygamberlerin mucizeleri, melekler, kutsal kitaplara olan inançlardan bahsetmiştir. İnsanlar arasında din, ırk, mezhep ayrımı gözetilmemektedir "Ne olursan ol, gel’ sözü bu eseri ile bütünleşmektedir. Kader ve kısmetin Allah’tan geldiğini vurgulamış, Peygamberlerin hayatlarından, mucizelerinden, kıssalarından bölümler vermiştir.

Mesnevide Pancentantra ve Kellie Dimne ‘de görülen fabllara da yer verilmiştir. Erdemli ve edepli i olma, dürüstlük, Allah’ın sevgili kulu olabilmek için yapılması gerekenler, günah, sevab, yalan, hakkında öğütler; iyiliğe, hoşgörüye çağrı ve bunlarla ilgili kıssadan hisseler veren hikâyeler önemli mevzularıdır.

Mesnevî’nin muhtevasında; tefsir, hadis, fıkıh, kelam, tasavvuf, tarih, tıp gibi ilimlere ait konular, zamanın örf ve âdetlerine dair bilgiler ve birçok hikâye mevcuttur.”

Kelile ve Dimne , Attar ve Gülşehri Mantıku't Tayr ’ı Esrâr-Nâme ve İlâhî-Nâme’si, Salebî’nin Kısasu’l-Enbiyâ’sı, Gazzâlî’nin İhyâu Ulûmi’d-Dîn’i, Şems’in Makâlât’ı gibi eserler den alınmış hikâyeler, kıssalar ve örnekler bulunur Bunun yanında Mevlana kendi hayatından ve izlenimlerinden edindiği kıssalara ve küçük öykülere de yer vermiştir.

Mevlâna, bu eserde; gerçek bir rehber olarak iyi ve kötü, doğru ve yanlış karşılaştırması ile sebep-sonuç ilişkisi içinde eğitici niteliğini gösterir. Bu mukayeseler; melek-şeytan, adalet-zulüm, alçak gönüllülük-kibir, doğruluk-hile ve yalan, cömertlik-cimrilik, çalışmak-tembellik, kanaat-hırs, başkalarının kusurlarıyla uğraşmak-hoşgörü, öfke/acele-sabır gibi onlarca konuya dairdir.

Mesnevi'nin dili Farsça'dır. Halen Mevlana Müzesi'nde teşhirde bulunan 1278 tarihli, elde bulunulan en eski Mesnevi nüshasına göre beyit sayısı 25.619 dir. [14] ( bkz MEVLANA MÜZESİ VE TANITIMI)

MESNEVİ HAKKINDA YAPILAN ŞERHLER VE TERCÜMELER

Mesnevî’nin tamamı Türkçe olarak, günümüze kadar sadece yedi kişi tarafından şerh edilmiştir. Bunlar; Şem‘î Dede (ö. 1596’dan sonra), Ankaravî İsmail Rusûhî Dede (ö. 1631), Şifâî, Mehmed Dede (ö. 1671), Şeyh Murad-ı Buhârî (ö. 1848), Ahmed Avni Konuk (ö. 1938), Tâhirü’l-Mevlevî (ö. 1951) ve  Abdulbaki Gölpınarlı’dır (ö. 1982).[15]

Eser üzerinde yabancı bilim adamları da çalışmalar yapmışlar Mesnevi şerhleri yapmışlar veya kendi dillerine Mesneviyi çevirmişlerdir. Fransız J.D.Wallenbourg, İngiliz E.H.Vhinfield, İngiliz S.James Redhouse,  R.A.Nicholson (ö.1945)  George Rosen,  Alman

MESNEVİ İLE İLGİLİ ÇEŞİTLİ DEĞERLENDİRMELER

Fuad Köprülü,  “Tersim ettiği bâzı müstehcen hayat safhalarında biraz fazla realist olması, Mevlânâ’nın şahsiyeti ve Mesnevî’nin yazılışındaki maksat düşünülünce, hiçbir sûretle muâhaze edilemez” demektedir.[16]

Mevlana’nın mesnevisi hakkında, edebiyat tarihinin üstadı Nihat Sami Banarlı da şu hükmü veriyor; “ Mesnevi, insana sadece Tanrı’yı, sadece sevgiyi ve eşsiz sevgiliyi tanıtan bir eser değil, aynı zamanda insana insanı ve hakiki insanlığı tanıtan kitaptır. Mesnevi, baştan sona, Kuran ı Kerim’in Mevlana çapında bir evliya tarafından yapılmış heybetli tefsiridir.”

Samiha Ayverdi" Mesnevi kıssaları, aynı kuvvete çarpışan zıt fikirlerin insan şuuruna verdiği mukayese malzemesiyle doludur. Bu hikâyeleri Mevlana kendi üslubu ve tefekkürü ile değerlendirip, günlük hayatın üstüne ışık tutmuştur. Bunları okuyanların, içinde kendini bulmaması, onların içinde iyilikleri ve kötülükleri tartıp, kendine çeki düzen vermemesi mümkün değildir. İnsanları hep kendi kendisi ile hesaplaşarak, sulhe ve huzura kavuşturma yolunda birleyici ve birleştirici tefekkürünü ve aşk tem’ini, Mesnevisinin hareket noktası ittihaz etmiş olan Mevlana, insanları süfliyetten ulviyete yükseltirken daima vahdet motifini kullanmıştır.”

Abdülbaki Gölpınarlı, “Tam bir halk adamı olan Mevlâna, halk gibi bu çeşit hikâyeleri, bazı kere anlatmakta hiçbir beis görmemektedir. Esasen Mevlâna, bu (bahislerde) bilhassa şehvete düşkünlüğün kötülüklerini ilk plâna almakta; (…) kadınsız bir toplumu, bütün iğrençlikleriyle (gözler önüne) sermektedir. (...) O, hiç çekinmeden, sırası geldikçe, medreseyi de, tekkeyi de kınamaktan (kaçınmaz) ve gerçekçiliğini, bütün açıklığıyla belirtir.” demektedir. [17]

Mevlâna, bazı hikâyelerine konu edindiği şehvet afeti hakkında da şunları söyler: “Hırs, çirkinlikleri bile güzel gösterir; yol afetleri içinde şehvetten beteri yoktur. Yüzbinlerce iyi, güzel adı kötüye çıkarmıştır; yüz binlerce akıllı-fikirli kişiyi şaşkına çevirmiştir, şehvet! Şehvet yemekten, içmekten meydana gelir. Az ye, az iç yahut bir kadınla evlen de kötülüklerden kaç. A tavsiyede bulunan kişi! Şehvet, soyu-sopu üretmek için lâzım olmasaydı, Âdem, utancından kendini hadım ederdi. (Mes.,Gölp. 5/1369–1370, 1373, 941) Kanadını koru, şehvete kapılma da meyil kanadın seni cennetlere yükseltsin. Din erbabı şehvet ateşinden yanmaz; hâlbuki o, başkalarını ta yerin dibine geçirmiştir.” [18]

MESNEVİ’NİN ETKİLERİ

Mesnevî, birçok âlim, edip ve şair tarafından tercüme edilmiş birçok dile çevrilmiş, yerli ve yabancı pek çok şair, yaar, düşünür ve filozof’a ilham vermiştir.  Mevlevilik Tarikatının başucu eseri olan bu kitap sadece Mevlevileri değil Müslüman olsun olmasın her milletten insanları etkileyen ve onlar tarafından örnek alınan bir eserdir. Mesnevi ve etkileri sayesinde “Mevlevî Edebiyatı” denilebilecek bir külliyat oluşmuştur. Mesnevî’nin ilk tesiri ile oğlu Sultan Veled (ö.1312) İbtidânâme (Velednâme) (1291, 8760 beyit)yi yazmıştır.  Sultan Veled   “Gücüm yettiğince o Hazrete benzemeye çalıştım, ama buna imkân yoktu” demektedir. (Sultan Veled Hayatı ve Şiirleri 13. yy )

Gülşehr , Aşık Paşa  ve Şeyh Galip’in yazdığı eserlerde de Mesnevi’nin etkileri açıkça görülmektedir.

·         1- Gülşehrî (ö.XVI yy.) Attar ve Gülşehri Mantıku't Tayr Hakkında Alıntılar (Gülşen-nâme, 1317)

·         2- Âşık Paşa (ö.1333), Garîb-nâme, 1330 ( bkzAşık Paşa Hayatı Eserleri Garipnames- Garipname Aşık Paşa )

·         3- Şeyh Gâlip   (ö.1799) Hüsn ü Aşk, 1782 ( bkz  Hüsn-ü Aşk Mesnevisi Şeyh Galip  )

Mesnevî İçin Ne Dediler?

"O mana cihanının eşsiz padişahının zatının değerini ispatlamak için Mesnevî kâfidir. O büyük varlığın vasfı ve üstünlüğü hakkında ben ne söyleyeyim? O peygamber değildir fakat kitabı vardır."Abdurrahman Câmi

"Ben rüyamda Resulü Ekrem'i gördüm. Elinde Mesnevî tutarak buyuruyorduk ki: 'Birçok manevî kitaplar tasnif edildi. Fakat bunların içinde Mesnevî gibi hiç bir kitap yazılmadı."İbn Kemâl

"Mevlâna, bütün asırların yetiştirdiği mutasavvıf şairinin en büyüğüdür." Prof. R. A. Nicholson

nsanoğlunun yetiştirdiği en üstün tasavvuf şairinin Mevlâna olduğu münakaşa edilmez bir hakikattir." A. J. Arberry

"Mevlânâ sadece büyük bir şâir, eşsiz bir mutasavvıf değildir. Bu aynı zamanda insan tabiatinin derinlerine inmiş, insanın iç yüzünü keşfetmiştir.” Erich From. [19]

Sitemizdeki Baz  Mesneviler ve Linkleri

Kara Fazlı ve Gül ile Bülbül Mesnevisi

Şeyhi Hüsrev i Şirin Mesnevisi

NAHİFİ YUSUF U ZÜLEYHA MESNEVİSİ

Hamdullah Hamdi Yusuf u Züleyha Mesnevisi Ve Hamsesi

Gencine-i Raz Mesnevisi Taşlıcalı Yahya

Taşlıcalı Yahya Yusuf u Züleyha Mesnevisi

Gülşehri Mantıku't Tayr Mesnevisi

Heft Peyker Mesnevisi Genceli Nizami

FUZULİ LEYLA İLE MECNUN MESNEVİS

Kemaloğlu Ferahname Mesnevisi (14 yy Memluk)

Bursalı Lami Vamuk u Azra Mesnevisi

Genceli Nizami Leyla İle Mecnun Mesnevisi

Nevizade Atai Alemnüma ve Sakiname Mesnevisi

Nabi Hayrabad Mesnevisi Özeti Hakkında Bilgiler

 

 

K AYNAKÇA 

·         [1] Abdülbaki Gölpınarlı, Mesnevi ve Şerhi, MEB yay.,İst., 1985

·         [2] Yard.Doç.Dr. Nuri Şimşekler,Mevlana’nın Mesnevisi,cellotin.com/ forum/ edebiyatturkce/ mevlana

·         [3] Abdülbaki Gölpınarlı, Mesnevî Tercemesi ve Şerhi, I.-II. cilt; s. ix; İnkılap Yayınevi, İstanbul.

·         [4] TDV İslam Ansiklopedisi, Ankara 2004, MESNEVİ mad., c.29, s.326-329)

·         [5] Dr. İsa ÇELİK, MEVLANA’NIN MESNEVİSİ'NİNYEDİNCİ CİLDİ ÜZERİNE, A.Ü. Türkiyat Araştırmaları, Enstit. Der. S.20

·         [6] Yard.Doç.Dr. Nuri Şimşekler,Mevlana’nın Mesnevisi,cellotin.com/ forum/ edebiyatturkce/ mevlana

·         [7] https://www.havzaeymir.com/hz-mevlananin-olumsuz-eseri-mesnevi.)

·         [8] Yard.Doç.Dr. Nuri Şimşekler,a.g.e)

·         [9] TDV İslam Ansiklopedisi, Ankara 2004, MESNEVİ mad., c.29, s.326-329

·         [10] Yrd. Doç. Dr. Yakup Şafak,MESNEVİ’DEKİ HİKÂYE ÜSLÛBUNA DAİR,https://www.semazen.net/show_text

·         [11] Yard.Doç.Dr. Nuri Şimşekler,Mevlana’nın Mesnevisi,cellotin.com/ forum/ edebiyatturkce/ mevlana

·         [12] F.Nâfiz Uzluk, «Mesnevî’nin Batıdaki Tercümeleri», Türk Yurdu Mevlâna Özel Sayısı, Temmuz, 1964, s. 31; Mesnevî’nin önemli yazmaları için bkz. Mesnevî ve Şerhi, A.Gölpınarlı, I-VI c., Kültür Bak. Yay. 3. Baskı, Ankara, 2000, I, Sunuş, XVII-XLVII

·         [13] Celalettin Demiregen, Mesnevî İçin Ne Dediler? /www.facebook.com/celalettin.demiregen/posts

·         [14] wikipedia.org/wiki/Mesnevi_/_Mesnevî-i_Manevî

·         [15] Dr. İsmail GÜLEÇ, Mevlâna’nın Mesnevî’sinin tamamına yapılan Türkçe şerhler, İlmî Araştırmalar, Dil ve Edebiyat İncelemeleri

·         [16] M. Fuad Köprülü ,Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, 4. Bs., Ankara, 1981, s. 229

·         [17] Mesnevi ve Şerhi, MEB yay.,İst., 1985, V, 248; VI, 585-586

·         [18] Mesnevi ve Şerhi, MEB yay.,İst., 1985. 3/2133, 1/862)

·         [19] Celalettin Demiregen, Mesnevî İçin Ne Dediler /www.facebook.com/celalettin.demiregen/posts

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar