Şeyh Gâlip Seçkin Şiirleri Hayatı Hüsn ü Aşk'tan Örnekler

17.06.2011
Şeyh Gâlip Seçkin Şiirleri Hayatı Hüsn ü Aşk'tan Örnekler

Şeyh Galip (1757 İstanbul - 3 Ocak 1799) Türk divan edebiyatı şairi, mutasavvıf.

Mustafa Reşid Efendi babası, Emine Hatun ise annesidir. Daha çok küçük yaşlarda büyük bir kabiliyet ve başarı gösteren şair, ilköğrenimini babasından görmüş, daha sonraları dönemin ünlü şairlerinden Farsça'nın inceliklerini öğrenmiştir. Ailesinin etkisiyle Mevlâna Dergâhı'nda (Konya) çileye girdi, sonra yine ailesinin etkisiyle çilesini tamamlayamadan İstanbul'a geri döndü. İstanbul'a döndüğünde Yenikapı Mevlevihanesi'nde çilesini tamamlamıştır. Daha sonra, 1791'de Galata Mevlevihanesi Şeyhliği yapmıştır. Ansızın, 3 Ocak 1799'da, İstanbul'da ölmüştür; ölümünün nedeni bilinmemektedir. Türbesi bu mevlevihanenin bahçesindedir.

Şeyh Galip Hayatı Edebi Kişiliği ve Eserleri

Hüsn-ü Aşk Mesnevisi Şeyh Galip

Esrar Dede Hayatı ve Şeyh Galip'le Dostluğ

Şeyh Galip Seçkin Şiirleri Hayatı Hüsn ü Aşk'tan Örnekler

Hüsn-ü Aşk Mesnevisi ve Şeyh Galip

Tarzı ve Edebiyatı

Esed ve Galip mahlaslarıyla yazdığı şiirlerini toplayarak 24 yaşında iken divanını meydana getirdi (1780). Şeyh Galip, hiç kuşkusuz Nedim'den sonraki dönemin en önemli şairlerindendir. Sembolizm benzeri bir tarzın Türk edebiyatındaki öncüsü olmuş, birçok buluşu ve yarattığı manzumlarla divan edebiyatının gelişmesinde büyük bir rol oynamış olmasına rağmen divan şiirinin geleneklerinden de kopmamıştır. Bugün Şeyh Galip'in şiirleri gösterdiği harika sembolizm ve betimlemelerle özellikle Batıda fazlasıyla beğeni toplamaktadır. Şeyh Galip'in eserlerinin en önemli yönlerinden birisi de tasavvufi temellere sahip olmasıdır. Şeyh Galip tasavvuf edebiyatı açısından çok önemli bir isimdir.

Yine Zevrak-ı Derunum Kırılıp Kenare Düştü(gazel)

Yine zevrak-ı derunum kırılıp kenare düştü
Dayanır mı şişedir bu reh-i seng -sare düştü

O zaman ki bezm-i canda bölüşüldü kale-i kam
Bize hisse-i mahabbet dil-i pare pare düştü

Gehi zir-i serde desti geh ayağı koltuğunda
Düşe kalka haste-i gam der-i lutf-ı yare düştü

Erişip behara bülbül yenilendi sohbet-i gül
Yine nevbet-i tahamül dil-i bi karare düştü

Meh-i burc-ı arızında gönül oldu hale mail
Bana kendi taliimden bu siyeh sitare düştü

Süzülüp o çeşm-i ahu dedi zevk-i vasla Ya Hu 
Bu değildi neyleyim bu yolum intizare düştü

Reh-i Mevlevide Galib bu sıfatla kaldı hayran
Kimi terk-i nam u şane kimi i'tibare düştü

GAZEL

Gencinen olsam vîrân edersin
Âyînen olsam hayrân edersin

Tîr-i nigehden dâğ-ı derûna
Baksan ne işler seyrân edersin

Sâkî kerâmet sende ya bende
Bahri habâba mihmân edersin

Nezzâre-i germ etdikçe ey çeşm
Âteşle âbı yek-sân edersin

Ey huşk zâhid dem urma meyden
Dest-i duâyı mercân edersin

Zâhid o meh-veş bir nûrdur kim
Büttür demezsin îmân edersin

Mâdâm uçarsın gözlerde ammâ
Rûyun perî-veş pinhân edersin

Tabl-ı tehîden gümdür suhanler
Bî-hûde Gaalib efgaan edersin

Etvâr-ı çerhe uy mevlevî ol
Seyrân edersin devrân edersin

Gazel

Yokmuş bir aha ey gül- i rana tahammülün
Bağrın ne yaktın ateş- hasretle bülbülün

Yek-rengdir zeban-ı hakikatte hüsn ü aşk
Bang-i hezar şu'lesidir ateş-i gülün

Duzah-nişin-i ateş-i fakr olduğun kalur
Ey ahiret-harab tehidir tevekülün

Tekrarlarla şüpheleri daniş anlama
Gel arif ol ki ma'rifet olsun tecahülün 

Merdanelik asaleti meydanda bellidir
Hayber günü babasını kim sordu Düldül'ün

Galib maarifin de sefası değer veli
Canan vasfıdır hele aslı tegazzülün

Hoş Geldin Eyâ Berîd-i Cânân

Tardiyye

Hoş geldin eyâ berîd-i cânân
Gel ver bana bir nüvîd-i cânân
Cân ola fedâ-yı ıyd-i cânân
Bî-sûd ola mı ümîd-i cânân
Yârin bize bir selâmı yok mu

Yârabbî ne intizârdır bu
Geçmez mi nice rûzigârdır bu
Duysam ki ne şîvekârdır bu
Hep gussa vü hârhârdır bu
Vuslat gibi merâmı yok mu

Ey Hızr-ı fütâdegân söyle
Bu sırrı edip iyân söyle
Ol sen bana tercemân söyle
Ketm etme yegân yegân söyle
Gam defterinin tamâmı yok mu

Kâm aldı bu çerhden gedâlar
Ferdâlara kaldı âşinâlar
Durmaz mı o ahdler vefâlar
Geçmez mi bu etdiğim duâlar
Hâl-i dilin intizâmı yok mu

Dil hayret-i gamla lâl kaldı
Gâlib gibi bî-mecâl kaldı
Gönderdiğim arz-ı hâl kaldı
El'ân bir ihtimâl kaldı
İnsâfın o yerde nâmı yok mu

 

Hüsn ü aşk' tan (1)

Ey hame eser senin değildir
Ey şeb bu seher senin değildir

Envar-ı füyuz-ı Mürşid-i Rum
Afaka Fürugum etti malum

Kıldı beni tıfl-ı mısra' asa
Doğdum doğalı suhanle ber pa

Ben tıfl idim eylemezdim ülfet
Bulmuştu sözüm temam şöhret

Bi-minnet ü üstad-ı talim
Ser-name-i tab'ım etti tanzim

Allah Allah zihi inayet
Na- baliga hikmet-i belagat

Feyz erdi cenab-ı Mevlevi'den 
Aldım nice ders Mesnevi'den

Güya ki o bahr-ı bi gerane
Olmuş hum-ı rengden nişane

Dil hemçü şegaal o bahre düştü
Hem-cinslerim başıma üştü

Tavus-ı behişte eyledim naz
Amma ki yok iktidar- ı pervaz

Boş boşuna ney veş ettim efgan
Ben söyledim oldu şem' giryan

Olmuştu bu sine dik-i hikmet
Ni'met leb-i gayre oldu kısmet

Sinemde ne aşk var ne tabiş
Ebna- yı zemana bir nümayiş

Müjdemden alındı aşinalar
Gitti hepisi deyip dualar

Ben kaldım o söz lebimde kaldı
Keşt-i murat lenger aldı

Canımda ne suziş-i taleb var
Gönlümde ne neşe-i tarab var

Bu resme kalır gidersem eyvah
Tevfikına mazhar ede Allah

Hüsn ü Aşk'tan(fahriyye-i şâirâne)

tarz-ı selefe tekaddüm ettim
bir başka lügat tekellüm ettim

ben olmadım ol gürûha pey-rev
uymuş belî Gencevî'ye Hüsrev

billah bu özge mâcerâdır
sen bakma ki defter-i belâdır

zannetme ki şöyle böyle bir söz
gel sen dahi söyle böyle bir söz

erbâb-ı sühan tamâm malûm
işte kalem işte kişver-i Rûm

gördün mü bu vâdi-i kemîni
dîvân yolu sanma bu zemîni

engüşt-i hatâ uzatma öyle
beş beytine bir nazîre söyle

az vaktde söyledimse anı
nâ-puhteliğin değil nişânı

gördük nice şâhlar gedâlar
bir anda yapar anı babalar

gencînede resm-i nev gözettim
ben açtım o genci ben tükettim

esrârını Mesnevî'den aldım
çaldımsa da mîrî malı çaldım

fehmetmeğe sen de himmet eyle
ol gevheri bul da sirkat eyle

çok görme bu hikmet-i beyânım
tevfîka havâle eyle cânım

în dem ki zi şâirî eser nîst
sultân-ı sühan menem diger nîst

 

Kalan

Yokluğunda kaybolmak istemiştim,
Kala kala yokluğun kaldı ellerimde.
Oysa ben seni yıllarıma hesap
Veren takvimle beraber sevmiştim,
Kala kala bir takvim kaldı ellerimde.

Bi tutam kuru yaprak gibi sarardım,
Senle beraber Sensizlik her yerde..
Hüzünlü sonbaharda uçuşan yüreğimi,
Görmeni istedim ki yeter ki sev beni.
Oysa bana sadece geride kalan,
Benim ve kırışık bedenim..

Kan ağlasın bu dîde-i dürbârım ağlasın

Mersiye

Kan ağlasın bu dîde-i dürbârım ağlasın
Ansın benim o yâr-ı vefâdârım ağlasın
Çeşm ü dehân u ârız u ruhsârım ağlasın
Başdan başa bu cism-i siyehkârım ağlasın
Ağyârım ağlasın bana hem yârım ağlasın
Gûş eyleyen hikâyet-i Esrâr’ım ağlasın
Nâdîde bir güher telef etdim dirîg u âh
Hâk içre defnedîp gerü gitdim dirîg u âh

Zât-ı şerîfi âleme bir yâdigâr idi
Fakr u fenâ vü aşk u hüner berkarâr idi
Her şeb misâl-i şem benim ile yanar idi
Sâve gibi yanımda enîs-i nehâr idi
Hakkâ tamâm âşık idi yâr-ı gâr idi
Bir kaç zaman muammer olaydı ne var idi
Allâh verdi aldı yine kurb-i Hazrete
Biz kaldık ile intizâr rûz-i kıyâmete

Âhir nefesde sohbeti oldu muhabbet âh
Bir yâre urdu bağrıma âh derd-i firkat âh
Gelmezdi hîç kalb-i fakîre bu sûret âh
Ey kâş etmeyeydim o âşıkla sohbet âh
Telh etdi kâmımı o zehrnâk şerbet âh
Eyvâh elden o gül-i handânım aldı mevt
Esrâr’ım aldı cümle dil ü cânım aldı mevt

Meydân-ı Mevlevîde nişân âşikâr edip
Pervâz ederdi şevk ile Ankâ şikâr edip
Eylerdi nây u defle semâ âh u zâr edip
Bulmuşdu kân-ı matlabı Hak’da karâr edip
Almışdı müjde kûyuna yârın güzâr edip
Gitdi ne çâre Gâlib’i hasretli yâr edip
Olsun visâl-i Hazret-i pîrânla kâmyâb
Kıldı karîn-i kabri Fasîh-i felekcenâb

Kevser-i ateş- nihadın adı aşk

Kevser-i ateş- nihadın adı aşk
Düzah- ı cennet -nümanın adı aşk
Bir lügat gördüm cünun isminde ben
Anda hep cevr ü cefanın adı aşk

 

Kıt'a

Eğer desem ki hevalar açıldı geldi behar
Murad oldur ki benimle mahabbet eyledi yar
Ya söylesem ki çemen goncelerle doldu
odur garez ki tebesümle söyledi dildar

Müseddes-i mütekebbir

Tedbirini terkeyle takdir hüda'nındır
Sen yoksun o benlikler hep vehm ü gümanındır
Birden bire bul aşkı bu tuhfe bulanındır
Devran olalı devran erbab-ı safanındır

Aşıkta keder neyler gam halkı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır

Meyhaneyi seyrettim uşşaka mataf olmuş
Teklif ü tekellüften sükkanı maaf olmuş
Bir neşe gelüp meclis bi havf u hilaf olmuş
Gam sohbeti yad olmaz meşrebleri saf olmuş

Aşıkta keder neyler gam halkı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır

Ey dil sen o dildara layık mı değilsin ya
Da'va-yı mahabete sadık mı değilsin ya
Özrü nedir Azra'nın Vamık mı değilsin ya
Bu gam ne gezer sende aşık mı değilsin ya

Aşıkta keder neyler gam halkı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır

Mahzun idi bir gün dil meyhane i ma'nade
İnkara döşenmiştim efkar düşüp yade
Bir pir gelüp nagah pend etti alel- ade
Al destine bir bade derd ü gamı ver bade

Aşıkta keder neyler gam halkı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır

Bir bade çek efzun kap mecliste zeber-dest ol 
Atma ayağın taşra meyhanede pa- best ol
Alçağa akar sular Pay i huma düş mest ol
Pür cuş olayım dersen Galib gibi düş mest ol

Aşıkta keder neyler gam halkı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır

Müseddes

Tedbiri terk eyle takdir Hudanındır
Sen yoksun o benlikler hep vehm ü gümanındır
Birden bire bul aşkı bu tuhfe bulanındır
Devran olalı devran erbab-ı safanındır

Aşıkta keder neyler gam halk-ı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır

Meyhaneyi seyrettim uşşak a mataf olmuş
Teklif ü tekellüften sükkan-ı mu'af olmuş
Bir neş'e gelip meclisbi-havf u hilaf olmuş
Gam sohbeti yad olmaz meşrepleri saf olmuş

Aşıkta keder neyler gam halk-ı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır

Ey dil sen o dildare layık mı değilsin ya
Da'va-yı muhabbete sadık mı değilsin ya
Özrü nedir Azranın Vamık mı değilsin ya
Bu gam ne gezer sende aşık mı değilsin ya

Aşıkta keder neyler gam halk-ı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır

Mahzun idi bir gün dil meyhane-i ma'nada
İnkara döşenmiştim efkar düşüp yada
Bir pir gelip nagah pend etti ale'l-ade
Al destine bir bade derd ü gamı ver bada

Aşıkta keder neyler gam halk-ı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır

Bir bade çek kap mecliste zeber-dest ol
Atma ayağın taşra meyhanede pa-best ol
Alçağa akar sular pay-ı huma düş mest ol
Pür-cuş olayım dersen Galib gibi sermest ol 

Aşıkta keder neyler gam halk-ı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır

 

Müseddes Na'tı Şerif-i Nebevî

Sultan-ı rûsül şâh-ı mümeccedsin efendim,
Bî-çârelere devlet-i sermedsin efendim,
Divân-i ilâhide ser-âmedsin efendim,
Menşur-ı 'le-amrük'le müeyyedsin efendim.

Sen Ahmed ü Mahmud u Muhammedsin efendim,
Hak'dan bize sultân-ı müeyyedsin efendim.

Hutben okunur minber-i iklim-i bekâda,
Hükmün tutulur mahkeme-i rûz-ı cezâda,
Gülbank-i kudümün çekilir arş-ı Hudâ'da,
Esmâ-i şerifin anılır arz ü semâda.

Sen Ahmed ü Mahmud u Muhammed'sin efendim,
Hak'dan bize sultân-ı müeyyedsin efendim.

Ümmideyiz ye's ile âh eylemeyiz biz,
Sermaye-i imanı tebâh eylemeyiz biz,
Babın koyup agyâre penâh eylemeyiz biz,
Bir kimseye sâyende nigâh eylemeyiz biz.

Sen Ahmed ü Mahmud u Muhammed'sin efendim,
Hak'dan bize sultan-ı müeyyedsin efendim.

Bîçâredir ümmetlerin isyânına bakma,
Dest-i red urup hasret ile dûzaha yakma,
Rahm eyle aman âteş-i hicrânına yakma,
Ez-cümle kulun Gâlib-i pür-cürmü bırakma.

Sen Ahmed ü Mahmud u Muhammed'sin efendim,
Hak'dan bize sultan-ı müeyyedsin efendim.
 

Müsemmen

Ey dil ey dil niye bu rütbede pürgamsın sen
Gerçi virane isen genc-i mutalsamsın sen
Secde-ferma-yi melek zat-ı mükerremsin sen
Bildiğin gibi değil cümleden akvamsın sen
Ruhsun nefha-i Cibril ile tev'emsin sen

Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen
Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen

Merteben ayn-ı müsemmadadır esma sanma
Merci'in Halik-i eşyadadır eşya sanma
Gördüğün emr-i muhakkakları rüya sanma
Başkasın kendini suretle heyula sanma
Keşf ile sabit olan ma'niyi da'va sanma
Hakkına söylenen evsafı müdera sanma

Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen
Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen

İnleyip sırrını faş eyleme ağyara sakın
Düşme bilmezlik ile varta-i inkara sakın
Değmesin ahların kakül-i dildara sakın
Sonra Mansur gibi çıman olur dara sakın
Arz-ı acz etmeyesin yareden ol yare sakın
Bulduğun cevher-i alileri bi-çare sakın

Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen
Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen

Sendedir mahzen-i esrar-ı muhabbet sende
Sendedir ma'den-i envar-ı fütuvvet sende
Gizli gizli dahi vardır nice halet sende
Marifet sende hüner sende hakikat sende
Nazar etsen yer ü gök düzah u cennet sende
Arş u kürsi ü melek sendedir elbet sende

Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen
Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen

Hayfdır şah iken alemde geda olmayasın
Kader-alude-i ümmid-i rica olmayasın
Vadi-i ye'se düşüp hiç ü heba olmayasın
Yanılıp reh-ver-i sahra-yı bela olmayasın
Ademe muttasıl ol ta ki cüda olmayasın
Secdeler eyle ki merdud-ı Huda olmayasın

Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen
Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen

 

Cenab-ı Han Selim-i ma'delet kar

Cenâb-Hân Selîm-i ma'delet kâr
Ki oldur merkez-i pergâr-ı dünyâ
Edüp takdim-i adlâ-yı mesâlih
Cihân-ı kıldı ma'mûrüz'-zevâyâ
geçüp tedkîk-i Oklides-i re'yi
Hikemde oldu Eflatun'dan a'lâ
Sezâdır olsa pây-endâz-ı râhî
Kumaş-ı atlas-ı gerdûn-ı hadrâ
Mühimmât-ı umûr-ı ceng-ı yekser
Aristo gibi tedbîr etti hakkâ
Edüp ez-cümle ihyâyı fenn-i harbi
o sûretde musanna' kim görenler
olur hayretle çün nakş-ı heyûlâ
Kılup te'sîs-i eşkâl-i mehâret
Binâsı oldu kıstâs-ı temâşa
Bu mısrâ geldi bir târîh Galib
Mühendishâne-i nev-resmi vâlâ

Müfred ve Beyitler

1.
Çeken piyaleyi Pa-der rikab olup gidiyor
Gelen bu meclise mest ü harab olup gidiyor

2.
Vücud-ı pakin Alla'a emanet eyledim anın
Gönül eğlencesi can paresibir dil -nüvazım var

3.
Gele bir devr ki bu galibi yad eyleyeler
Fırsat- ı sohbeti ahbab ganimet bilsin

 

ŞARKI

Fâriğ olmam eylesen yüz bin cefâ sevdim seni
Böyle yazmış alnıma kilk-i kazâ sevdim seni
Ben bu sözden dönmezem devr eyledikçe nüh felek
Şâhid olsun aşkıma arz u semâ sevdim seni

Bend-i peyvend-i dilim ebrû-yı gaddârındadır
Rişte-i cem’yyetim zülf-i siyeh-kârındadır
Hastayım ümmîd-i sıhhat çeşm-i bîmârındadır
Bir devâsız derde oldum mübtelâ sevdim seni

Ey hilâl-ebrû dilin meyli sanadır doğrusu
Sûy-i mihrâba nigâhım kec-edâdır doğrusu
Râ kaşından inhirâf etsem riyâdır doğrusu
Yâ savâb olmuş veya olmuş hatâ sevdim seni

Bî-gubârım hasret-i hattınla hâk olsam yine
Sıhhatim rûh-i lebindendir helâk olsam yine
Tîğ-i gamzenden kesilmem çâk çâk olsam yine
Hâsılı beyhûde cevr etme bana sevdim seni

Gâlib-i dîvâneyim Ferhâd u Mecnûnu salâ
Yüz çevirmem olsa dünya bir yana ben bir yana
Şem’ine pervâneyim pervâ ne lâzımdır bana
Anlasın bîgâne bilsin âşinâ sevdim seni





Tercî'-i Bend Örneği

Kabul eyler mi yâ Rab zahm-ı pür-nâsûrumuz bih-bûd 
Kalır mı yoksa bu âteşle dâğ-ı dil gibi pür-dûd 
Alırsa pençeye yasak beni 'bu baht-ı nâ-mes'ûd 
Kıyamet kopsa gevher «tutsa âlem olmayam hoşnûd 
Ferah nâmın dahi yâd edemez bu cân-ı zehr-âlûd 
Rızâdır çâresi her ne dilerse hazret-i Ma'bûd 
Belâ mevc-âver-i gird-âb-ı hayret nâ-hudâ nâ-bûd 
Adem sahillerin tuttu dirîgâ bang-i nâ-mevcûd 

Düşüp dâm-ı hevâya nasret-i gül-zâr kaldım ben 
Gidip nefh-i Mesîhâ-veş sabâ bîmâr kaldım ben 
Gül-i ümmîd soldu mübtelâ-yı hâr kaldım ben 
Bu gül-şen külhan oldu çeşmime nâ-çâr kaldım ben 
Şarâb-ı ye'se düştüm teşneni dîdâr kaldım ben 
Başımdan aştı seyl-âb-ı keder bîzâr kaldım ben 
Belâ mevc-âver-i gird-âb-ı hayret nâ-hudâ nâ-bûd 
Adem sahillerin tuttu dirîgâ bang-i nâ-mevcûd 

Aceb ey Hızr-ı ma'nâ bî-nevâya himmet olmaz mı 
Şefaat yoksa da bir tesliyet-gûn sohbet olmaz mı 
Demem hâşâ bu nâ-kama ümîd-i vuslat olmaz mı 
Sezâ-vâr-ı hitâb olmak gibi bir ruhsat olmaz mı 
Ya ehliyyet mi lâzım bahşiş-i ehliyyet olmaz mı 
Esîr-i derd ü firkat lâ-cerem ye's-ülfet olmaz mı 
Belâ mevc-âver-i gird-âb-ı hayret nâ-hudâ nâ-bûd 
Adem sahillerin tuttu dirigâ bang-i nânmevcûd 

Eğer küstah isem de çâre ne bî-çâreliktendir 
Hezâran kayd u bende düştüğüm avareliktendir 
Gönül cem'iyyeti sevmezse de sad-pâreliktendir 
Devadan şekvemiz var ise de bir pâreliktendir 
Sirişkin bî-sebebdir memba'ı gam-hâreliktendir 
Mahâldir gark-ı eşk olsa gözüm hun-bâreliktendir 
Belâ mevc-âver-i gird-âb-ı hayret nâ-hudâ nâ-bûd 
Adem sâhillerin tuttu dirîgâ bang-i nâ-mevcûd 

Belâ bu kim dahi suret miyim ma'nâ mıyım bilmem 
Sezâ-vâr-ı meges yâ lokma-i Ankâ mıyım bilmem 
Esîr-i piç-tâb-ı zülf-i müşk-efzâ mıyım bilmem 
Perîşânâ-i gam menşuruna tuğra mıyım bilmem 
Gam-ı Yûsuf la dolmuş Mısr-ı istiğna mıyun bilmem 
Garîk-ı Nîl-i hasret Gâlib-i rüsvâ mıyım bilmem 
Belâ mevc-âver-i gird-âb-ı hayret nâ-budâ nâ-bûd 
Adem sahillerin- tuttu dirigâ bang-i nâ-mevcûd       (Şeyh Galip

Şiirleri

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar