FUZULİ LEYLA İLE MECNUN MESNEVİSİ

30.11.2014

 

 

     

Kays Leyla'yı ababsından istetiyor Paris BibliothèqueNationale,Ancient, nr. F.316)

 

LEYLA İLE MECNUN

 

Konusu ve Hakkında Genel Bilgiler

 

Önce Arap  halk edebiyatında ortaya çıkan daha sora yazıya geçerek Mesnevilerin konusu haline gelen, Fars ve Türk edebiyatında da çok sık işlenen, 16 yy dan itibaren Türk  halk edebiyatının anonim halk hikâyelerini de etkileyerek  anonim bir halk hikâyesine dönüşen meşhur bir aşk hikâyesidir.

Bu hikâye Arap edebiyatında ortaya çıkmasına rağmen Fars, Türk ve Urdu [1]edebiyatında daha çok sevilmiş ve üzerinde eserler oluşturulmuş,  pek çok mesnevisi de yazılmış bir öykü olmuştur. “ Urdu yazarları tarafından Arapça kaynaklardan ziyade Farsçadan aktarılan ve çeşitli şekillerde yön verilen hikâye Hint alt kıtasının âdet, gelenek ve kültürünün etkisi altında kalmıştır”. [2]Arap edebiyatında gerçekten de yaşanmış bir aşk öyküsünden ortaya çıktığı sanılan bu hikayeye dair yazılan  ilk mesnevilerden belki de ilki olan Nizami’nin yazdığı Leyla ile Mecnun mesnevisi ile Fuzuli’nin yazmış olduğu  Leyla ile Mecnun Mesnevisi yazılan mesneviler içinde en güzel olanlarıdır.

Dünyevi bir aşkı anlatan bu hikâye Fars ve Türk edebiyatının usta kalemleri elinde   “ bedensel istek ve dünyevi arzuları aşıp Tanrı’ya ulaşmayı konu edinen “ tasavvufi bir  aşk hikâyesi haline dönüşmüştür.[3] Leyla ile Mecnun hikâyesini ilahi aşka ulaşmak şekline dönüştüren “  mesnevilerde tematik olarak kahramanların beşerî aşktan, ilâhî aşka yönelişleri, tasavvufî bir platformda ele alınır. Fuzûlî’nin eserinde de, Leylâ ile Mecnûn'un şahsında ele alınan aşk teması, belli bir şuurla tasavvufî çizgiye taşınmıştır.”[4]

 

Leylâ ile Mecnûn’un  aşkına ve gerçek hayatlarına dair  dair rivayetlere göre  böylesi bir olay Hicretin birinci yılında Arabistan yarımadasında  yaşanmıştır.”  Kays ile Leylâ’nın ailesi ve kabilesi Necid’de çadırda yaşarlar. Kays ile Leylâ çölde hayvan otlatırlarken birbirlerini severler. Bu sevdanın duyulması üzerine Leylâ’yı Kays’a göstermezler ve Kays için ıstıraplı bir hayat başlar. Zaman geçtikçe Kays’ın Leylâ’ya olan sevgisi daha da artar ve Kays aklını kaybeder. Aklını yitirmesi üzerine Mecnûn lakabını alan Kays, bilmez bir halde çölde hayvanlarla yaşamaya başlar. Onu iyileştirmek için ailesinin her girişimi sonuçsuz kalır. Leylâ, Mecnûn’a olan aşkına daha fazla katlanamaz ve ıstırap içinde ölür. Mecnûn da onun için ağıtlar yakıp aşkının acısını terennüm ederek çöllerde dolaşmaya devam eder. Nihayet bir gün çölde ölüsü bulunur. “ (Durmuş, 2003: s. 159)[5]

 

Leylâ ve Mecnun hikâyesi, “Arap edebiyatında X.yy.’dan itibaren  ortaya çıkmış; Mecnûn’a atfedilen şiirler, aralarına katılan mensur parçalarla birbirine bağlanarak, bir hikâye hâline getirilerek türlü adlar altında toplanmıştır.”[6]

 

Leyla ile Mecnun üzerinde ilk önemli eser  Nizami’ye aittir.[7] Leylâ ve Mecnûn İran’da X.yy.’ın sonlarında Kitâbü'l-Agânî ile yayılmış,  Genceli Nizami bu basit hikâyeyi kurgulayarak planlı bir hikâye şekline getirip Leyla ile Mecnun’un ilk mesnevisini kaleme almıştır. [8] Dolayısı ile yazılan tüm Leyla İle Mecnun mesnevilerinin membaı Nizami’ dir. ( BKZ GENCELİ NİZAMİ LEYLA İLE MECNUN MESNEVİSİ )Pek çok şair tarafından yazılan ve aynı temayı işleyen eserler içinde  Fuzuli’nin Leyla vü Mecnun  Mesnevisi, şairlik yönü, üslubu, ustalığı anlatım zarafeti, lirizm  ve sehli mümteni yönlerinden  bir  şaheser olarak  kabul edilmektedir.ALİ ŞİR NEVAİ, Edirneli ŞAHİDİ İBRAHİM DEDE , BEHİŞTİ  , HAMDULLAH HAMDİ , AHMET RIDVAN  , Kadîmî, Celîlî ve Tebrizli Hakîrî Fuzûlî’den önce Leylâ vü Mecnûn temasını işleyen diğer Türk şairleridir.  Fuzuli’den sonra ise Larendeli Hamdî, Sâlib, Halîfe, Atâyî, Fâ'izî, Örfî, Andelîb ve Nâkâm bu hikâyeyi işlemiş olan Türk Şairleridir.

 

Kays'ın mecnun olup dağlardaki hayvanlarla dertleşemesi (Londra British Library, Or., nr. 405)

 

FUZULİ’NİN LEYLA İLE MECNUN MESNEVSİNİN GENEL NİTELİKLERİ

 

Fuzuli’nin Leyla ile Mecnun mesnevisi, “mef‘ûlü mefâilün feûlün” kalıbıyla yazılmıştır. Eserin yazılma tarihi ise  1535 yılındadır.  Fuzuli bu eserini Bağdat Valisi Üveys Paşa’ya takdim etmiştir. [9] Eser  3096 beyitten meydana gelmiştir.  Eserin  dibacesi mensur olarak yazılmıştır.  Şair eserinin muhtelif yerlerine gazeller ve murabbalar da serpiştirmiştir.

 

Eser  klasik mesnevi tertibinde yazılmış tır. Eser mensur bir giriş ile (dîbâce-  girizgah-  önsöz ) başlar. Tevhid, münâcât, mi‘râciyye, na‘t, sâkînâme, Kanûnî Sultan Süleyman’a methiye, sebeb-i te’lîf gibi bölümlerden sonra  eserin asıl bölümüne geçilir.  “Asıl vak’anın nakline 436. Beyitten itibaren geçer. Buradan itibaren, üç ana bölüm hâlinde mütâlaa edilebilecek eser, 26 metin halkası üzerine kurulmuştur. Birbirine ustalıkla bağlanan bu metin halkaları asıl vak’ayı teşkil eder. Fuzûlî bunlara bazı çerçeve vak’alar da ilâve etmiştir... Bunlardan bazıları; Zeyd ile Zeyneb’in aşkı;Leylâ’nın İbni Selâm’a anlattığı peri masalı; İbni Selâm’ın,Mecnûn'un bedduaları sonucunda ölmesi; eserin sonunda yer alanZeyd’in rüyası, şeklinde sıralanabilir.”[10]

 

Eser de yer yer  gazeller ve murabbalar da bulunur.  “ Fuzûlî, eserinin yazılış sebebini anlatırken İstanbullu birtakım şairlerin kendisinden bir Leylâ ve Mecnûn hikâyesi yazmasını istediklerinde bunu bir imtihan olarak kabul ettiğini ve eserini kısa zamanda yazıp bitirdiğini söyler.  Fuzûlî’nin bahsettiği şairler Kanûnî’nin Bağdat seferine katılan Taşlıcalı Yahyâ Bey, Hayâlî Bey, Celâlzâde Mustafa Çelebi ve ÜSKÜDARLI AŞKİ ’dir.” [11]Bilindiği gibi TAŞLICALI YAHYA bu sefere görevli olarak katılmış, Hayali ise Kanuni ve Pargalı İbrahim’in o yıllardaki gözde şairdir.

 

Fuzuli  Leyla ile Mecnun’u  klasik oly örgüsüne ve bilinen kurgusu ile ve mesnevi şeklinde ama dini tasavvufi bir krakterle işlemiştir. “Fuzûlî’nin Leylâ vü Mecnûn’u edebiyatımızdaki en önemli lirik yapıtlardan biri olarak kabul edilmektedir.  Şair yapıtın ilk bölümlerinde aşkın yürekte açtığı derin üzüntü hâlini, âşıkların birbirlerine ulaşma isteğini, aşk uğruna yapılan mücadeleyi ve tutkuyu dile getirmiştir. Ancak yapıtın ilerleyen bölümlerinde sevgiliye ulaşamamanın verdiği acının insan-ı kâmile (olgun insan) giden yoldaki seyri sistemsel bir biçimde okuyucuya aktarılmıştır. Bu sürecin son basamağı da aşk ateşiyle eriyip ilahi birliğe yani Tanrı’ya kavuşmak olacaktır.”

 

Fuzûlî, Leylâ vü Mecnûn’u yazarken  Fars şiirinde Nizamî, Hüsrev-i Dihlevî, Abdurrahman-ı Câmî, Hilâlî, Hatifî, Mektebî ve Süheylî gibi büyük sanatkârlarca işlenen metinlerinden yararlanmıştır.   Pek çok araştırmacı Fuzuli’nin bu eserini yazarken en çok Nizamî ve Hatifî’nın eserlerinden etkilendiği, üslup bakımından da bu iki şairn üslubunun tesiri altında bu eserini yazdığı görüşündedir. Hamdullah Hamdi’nin de bir nebze de olsa Fuzûlî’yi etkilemiş olabileceği düşünülmektedir. (Yavuz, 2005: s. 57) [12]

Mecnûn ve çölde hayvanlarla (Nizâmî, Ḫamse, TSMK, Hazine, nr. 786, vr. 126b)

FUZULİ’NİN LEYLA İLE MECNUN MESNEVSİNİN BASKILARI

Fuzuli’nin bu eserinin Türkiye ve dünya kütüphanelerinde pek çok yazma nüshası bulunmaktadır. Leylâ vü Mecnûn, gerek Fuzûlî külliyatı arasında gerekse müstakil olarak aynı zamanda en çok baskısı yapılan mesnevilerin başında gelmektedir.

Eserin eski harflerle de pek çok baskısı yapılmıştır. ( Bkz geniş bilgi için : İskender Pala, LEYLÂ vü MECNÛN, TDV İA, cilt: 27; sayfa: 163) Türkçe ve Osmanlıca yazma nüshalarından ve baskılarından başka eser diğer pek çok dilde de baskı görmüştür. Rusça, Ermenice (TDEA, VI, 92), Almanca (trc. N. Hüsnü Lugal), İstanbul 1943, s. 1-149), İngilizce (Leyla and Mejnun by Fuzuli London 1970, s. 113-332), İspanyolca (trc. Süleyman Şalom, Leyla u Mecnun, Madrid 1982)  Azerbaycan ve Kazakça’ya da çevrilmiştir. [13] Ayrıca halk hikâyesi olarak ele alınmış ve taş basması şeklinde yayımlanmıştır(Tekmil ve Tamam Leyla ile Mecnun, İstanbul 1954, resimli)

 

Leylâ vü Mecnûn’un yeni harflerle iki baskısı Necmettin Halil Onan (İstanbul 1935)[14] ve Hüseyin Ayan (İstanbul 1981) tarafından hazırlanmıştır. Eser Almanca, İngilizce ve İspanyolcaya da çevrilmiştir. (Karahan, 1996: s. 244) [15]Ayrıca 1996′da Leylâ vü Mecnûn adıyla çıkardığı kitabı 2008′de başka bir yayınevinden Leylâ ile Mecnunadıyla yayımlayan Muhammed Nur Doğan; Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın isteği üzerine eseri Bakanlık için hazırlamış ve çalışma Bakanlığın Genel Ağ sayfasında bulunan e-kitap bölümünde yayımlanmıştır. Ayrıca 2007′de Fuzûlî’nin “Leylâ ve Mecnûn”unda Tasavvufî Kavram ve Unsurlar adıyla Nurgül Karayazı tarafından yüksek lisans tezi hazırlanmıştır.

“Fuzûlî’nin Leylâ ve Mecnun adlı eseri hep doruklarda kalmış bir şaheser olarak görülmüş ve Türk insanının gönlünde büyük yer tutmuştur. “ (Yavuz, 2005: s. 62) [16]


ESERDEN  ALINTILAR
 
Aşk olduğu yerde mahfî olmaz
Aşk içre olan karâr bulmaz    92/570)
Terbîr ile aşk zevk virmez
Tedbîr diyâr-ı aşka girmez      96/604
---
Dilden dile düşdü bu fesâne
Fâş oldu bu mâ-cerâ cihâna
........
Ben anınım ol benim ezelden
Sakla bu alakayı halelden
Ey çarh bu akd olanda muhkem
Belki yoğ idin arada sen hem
Mecnûn’a koyupdur ad Leylî
Eyler seni ad ile tesellî
........
 
Ol gün ki rahımda kilk-i kudret
İcâdıma verdi zîb-i sûret
Doldurdu hevâ ile dimağım
Sevdâ ile bağladı ayağım
Derd-i ezelî devâ bulur mu
Mihr-i ebedî fenâ bulur mu 41/959-964
Ben kandan u terk-i aşk kandan
Aşk-ı ezelî çıkar mı cândan
..........
 
Çâk eyledi câme çekdi nâle
Hâli beden oldu özge hâle
Terk etdi libâs-ı lâle-gûnu
Raht oldu tenine eşk-i hûnî
Ger mâtem içün misâl-i hâme
Sarmışdı başa siyâh amâme
Çizgindi başına dûd-ı âhı
Yandurdu amâme-i siyâhı
Kimse çü sana vefâda yetmez
Cânın sana kimse verse etmez
Ma'şûk iken olup vefâ-dâr
Âşıklığını hem etdin izhâr
Âşık der imiş bana halâyık
Görmem buna hem özümü lâyık
Ben nâkısım ey harîf-i kaabil
Sensin reh-i aşk içinde kâmil
Tahsîn ki yegâne-i zamansın
Cân vermek olur sana cânsın
---
 
Olmuşdu esîr bir nigâra
Büt zîblü Zeyneb adlu yâra
Çekmişdi mahabbetin cefâsın
Görmüşdü melâmetin belâsın
Ol âşık u müstemend ü mahzûn
Eylerdi hemîşe meyl-i Mecnûn
Söylerdi ana kemâl-i aşkın
Üstâdına gösterirdi meşkın[17]
 
………..
 
Leyla-Mecnun Acemde çoktur,
Etrakte ol fesane yoktur,
 
Takrire getür bu destanı,
Kıl taze bu eski bustanı.
 
Mektepte onunla oldu hem dem,
Bir nice melek misali kız hem.
 
Bir saf kız oturdu bir saf oğlan,
Cem oldu behişte hürü gılman.
 
Ol kızlar içinde bir peri zat,
Kays ile muhabbet etti bünyat.
 
Şehbaz bakışlı ahu gözlü,
Şirin hareketli şehd sözlü.
 
Niçin özüne ziyan edersin,
Yahşi adını yaman edersin.
 
Temkini cünuna kılma tebdil,
Kız sen ucuz olma kadrini bil.
 
Derler seni, aşka müptelasın,
Biganeler ile aşinasın.
 
Oğlan acep olmaz olur aşık,
Aşıklık işi kıza ne layık.
 
Ey iki gözüm, yaman olur ar,
Namusumuzu ettirme zinhar.
 
Neylersin eğer atan işitse,
Kahır ile sana siyaset etse.
 
Men darı bekaya azmedende,
Dünyaya veda edip gidende.
 
Mensiz çekip ahlar figanlar,
Sahralara düştüğün zamanlar.
 
Arz eyle ki ey vefalı dildar,
Can verdi yolunda Leyla-i zar.
 
Ya Rab bana cismü can gerekmez,
Cananesiz cihan gerekmez.

 

KAYNAKÇA 

 

[1] Hanif Fauq, LEYLÂ ve MECNÛN, cilt: 27; sayfa: 162

[2] Hanif Fauq, LEYLÂ ve MECNÛN, cilt: 27; sayfa: 162

[3] Ensar KILIÇ, Fuzûlî: Yaşamı, En Güzel Şiirleri, Edebî Kişiliği ve Eserleri, https://simitcay.com/2013/03/22/fuzuli/

[4] Pervin ÇAPAN, FUZÛLÎ’NİN LEYLÂ VÜ MECNÛN’UNDA TEMATİK OLARAK AŞK, https://www.turkishstudies.net/Makaleler/61519274_%C3%A7apanpervin1843.pdf

[5] DURMUŞ, İsmail (2003), “Leylâ ve Mecnûn”, İslâm Ansiklopedisi, C. 27, TDV, Ankara

[6] Pervin ÇAPAN, FUZÛLÎ’NİN LEYLÂ VÜ MECNÛN’UNDA TEMATİK OLARAK AŞK, https://www.turkishstudies.net/Makaleler/61519274_%C3%A7apanpervin1843.pdf

[7] Agâh Sırrı Levend,Arap, Fars ve Türk Edebiyatlarında Leylâ ve Mecnûn Hikâyesi, s.6-7.

[8] Pervin ÇAPAN, agy. S. 3 ( pdf)

[9] İskender Pala, LEYLÂ vü MECNÛN, TDV İA, cilt: 27; sayfa: 163

[10] Pervin ÇAPAN, agy. S. 3 ( pdf)

[11] İskender Pala, LEYLÂ vü MECNÛN, TDV İA, cilt: 27; sayfa: 163

[12] YAVUZ, Kemal (2005), Leylâ ile mecnûn Hikâyesinin Edebiyattaki Yeri, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, S.4

[13] İskender Pala, LEYLÂ vü MECNÛN, TDV İA, cilt: 27; sayfa: 163

[14] Fuzûlî, Leylâ ve Mecnûn (Külliyyât-ı Dîvân-ı Fuzûlî içinde), İstanbul 1308/1891, s. 348, ayrıca bk. tür.yer.; a.e. (haz. Necmettin Halil Onan)

[15] KARAHAN, Abdülkadir (1996), TDV İslam Ansiklopedisi, Fuzûlî maddesi, c.13, TDV, İSAM Araştırma Merkezi.

[16] YAVUZ, Kemal (2005), Leylâ ile mecnûn Hikâyesinin Edebiyattaki Yeri, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, S.4

[17] Pervin ÇAPAN, FUZÛLÎ’NİN LEYLÂ VÜ MECNÛN’UNDA TEMATİK OLARAK AŞK, https://www.turkishstudies.net/Makaleler/61519274_%C3%A7apanpervin1843.pdf

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar