Fuzuli Arapça, Farsça ve Türkçe şiir yazacak derecede bu üç dile hâkim olan büyük bir şairdir. “Türk edebiyatında onun kadar geniş ve devamlı bir tesir icra etmiş bir başka şair pek azdır. O’nun, Türk dünyasının her tarafına yayılması, okunup sevilmesi, taklit ve tanzir edilmesi bakımından Nevai ve Nesimi'den bile üstün olduğunu, hülâsâ, Taşkent'ten Kazan’a, Kırım’dan Bosna’ya ve Macaristan içlerine, Bağdat’tan Kahire’ye, Tebriz’den Buhara’ya ve Derbend’e, İstanbul’dan Adriyatik kıyılarına kadar bütün bir Türk coğrafyasında asırlarca yaşamıştır.” [1]
Fuzûlî’nin Türkçe Dîvân’ı mensur bir dîbâce – önsöz – ile başlar. Divan, kasideler, gazeller, musammatlar, kıt’alar ve rubaîlerden oluşmaktadır. [2]Dibaçe bölümünde iyi bir bir şairin niteliklerini, şiirde üslubun nasıl işlenmesi gerektiğini, bilim ve şiir ilişkisini, şiirin değerini, dönemin şiir anlayışını ve kendine Fuzuli mahlasını edinmesini anlatmaktadır. [3]
Fuzûlî’nin Türkçe Dîvân’ının yurt içi ve yurt dışında çok sayıda yazma nüshaları bulunmaktadır. Divan eski , eski harflerle de bir çok kez basılmıştır. Türkçe Divanın ilk baskısı Arap harfleriyle Mısır, Bulak matbaasında basılmıştır. Bir başka baskısı ise Toronto Üniversitesi tarafından 2007 den beri Genel Ağ (İnternet) erişimine sunulmuştur. (Toronto Ün.: web) Yapıtın, ilki hicri 1244 te Tebriz’de olmak üzere Bakü, Hive, Kahire, İstanbul ve Ankara’da yapılmış elliden fazla baskısı bulunmaktadır.[4] Günümüz alfabesi ile de pek çok defa basılan Fuzuli divanı hakkında da çok sayıda inceleme yapılmıştır.
Fuzûlî’nin Türkçe divanının ilk iki sayfası (Süleymaniye Ktp., Pertev Paşa, nr. 414)
Fuzûlî Dîvânı Üzerinde Yapılan Çalışmalar
Fuzûlî Dîvânı, Abdülbaki Gölpınarlı (Fuzûlî Dîvâ¬nı, İstanbul 1948, 1961), Ali Nihad Tarlan (Fuzûlî Dîvânı, İstanbul 1950) ve Kenan Akyüz, Şedit Yüksel, Müjgan Cunbur, Süheyl Beken (Fuzûlî Dîvânı,Ankara 1958. 1990) Prof. Dr ismail Parlatır ( Fuzûlî Dîvânı,Ankara , Akçağ Yayınları, 2012) tarafından yayımlanmıştır. Ali Nihad Tarlan, gazellerin şerhini yapmış (Fuzûlî Divanı Şerhi, Ankara 1998), Nahid Aybet ise Fuzûlî Dîvânı’nda yer alan maddî kültür üzerine tahlilî bir çalışma yapmıştır (Fuzûlî Dîvânı ‘ında Maddî Kültür, An¬kara 1989).
Necmettin Hacıerhinoğlu (Fuzûlî, İstanbul 1984), Müslim Ergül (Fuzû¬lî Hayatı, Sanatı ve Eserleri, İstanbul 1984), Hasibe Mazıoğlu (Fuzûlî ve Türkçe Divanı’ndan Seçmeler, Ankara 1986) ve Halûk İpekten (Fuzûlî Hayatı, Sanatı, Eserleri,Ankara 2000) tarafından Türkçe Divanı’ndan seçilen şiirler neşredilmiştir. Ayrıca Hasibe Mazıoğlu , Fuzûlî’nin Türkçe şiirleri ile Hâfız’ın şiirlerinin mukayesesini yapmıştır (Fuzûlî-Hafız, Ankara 1956). Muhammed Nur Doğan ise, Farsça ve Türkçe divanların dibaceleri ile hem divanlarda hem de Leylâ ve Mecnûn’da şiir dili ile ortaya koyduğu yaklaşımlardan hareketle Fuzûlî’nin poetikasını ortaya koyan bir çalışma yayımlamıştır (Fuzûlî’nin Poetikası, İstanbul 1997).
Cem Dilçin tarafından yazılan ve Harvard Üniversite Doğu Edebiyatı Yayınları tarafından çıkan “ Fuzûlî Dîvânı Üzerine Notlar “ 2001 adlı çalışmada 8 sayfalık bir ön söz, 4 sayfalık bir kaynakça, araştırmacı tarafından sorunlu görülen beyitlerin incelendiği ve onarıldığı 357 sayfalık asıl bölüm ve en sonda yer alan 8 sayfalık bir dizin bulunmaktadır. (Derdiyok, 2002: s. 126)
Kenan Akyüz, Şedit Yüksel, Müjgan Cunbur ve Süheyl Beken’in hazırladığı Türkçe Divan (FuzûlîDîvânı,Ankara 1958. 1990) 68 yazma nüshanın karşılaştırılması ile hazırlanmıştır. İlk kez 1958 yılında yapılan bu çalışma, sonradan yapılan pek çok çalışmaya rağmen hala da en kapsamlı çalışma olarak görülmektedir.
Dört araştırmacının çabası ile oluşan bu divanda 42 kaside, 302 gazel, ı müstezad, 3 murabba , 3 muhammes, 2 tahmis , 2 müseddes, 2 terci bend, 12 musammat, 42 kıta ve 72 rubai bulunmaktadır.[5]
Fuzûlî yalnızca divan edebiyatının değil tüm zamanların en büyük lirik şairlerinden biridir” Fuzûlî’nin etkisi etkisi Bağdatlı Ruhî’den başlayarak. Zâtî, Hayâlî Bey ve Taşlıcalı Yahyâ ve diğer bir çok şair üzerinde görülmüştür. “Onun Şiirlerine ve özellikle gazellerine nazire söylememiş divan Şairi yok gibidir". [6]Pek çok divan şair onun şirlerine nazireler yazmıştır. Onun etkisi sadece divan şairleri üzerinde olmamış halk şairleri ile Tekke Şairleri üzerinde de etkili olmuştur. Alevi, Bektaşi geleneğince Yedi Ulu Ozan’dan biri kabul edelen şairin bekteşi şairler üzerindeki etkisi oldukça fazladır.
Fuzûlî Hadikatü's-Süedâ Özeti Özellikleri ve Hakkında Bilgiler
Fuzuli Arapça ve Farsça Divanları
Fuzuli Beng ü Bade Hakkında ve Özeti
FUZULİ LEYLA İLE MECNUN MESNEVİSİ
Fuzuli Rind ü Zahid Hakkında Bilgiler ve Özeti
Fuzuli Sâki-nâme ve Hadis'i erbain ve Hadikat'üs Süeda Adlı Eserleri
Fuzuli Türkçe Divanı ve Şiirlerinden Seçmeler
Fuzuli ve En Seçkin Şiirleri ( 16. yy )
FUZULİ'DEN BİR GAZEL VE AÇIKLAMASI
Fuzuli'nin Matlaul-İtikad Sıhhat ü Maraz ve Mektubat Adlı Eserleri
Fuzuli'nin Bir Gazeli: İnceleme, Edebi Tenkit
ŞİİRLERİNDEN SEÇMELER
GAZEL- YAZMIŞLAR
Ezel kâtipleri uşşâk bahtın kare yazmışlar
Bu mazmûn ile hat ol safha-i ruhsâre yazmışlar
Havâs-ı hâk-i pâyun şerhini tahkîk edîp merdüm
Gubâr îlen beyâz-ı dîde-i hûnbûre yazmışlar
Girip büthâneye kılsan tekellüm cân bulur şeksiz
Musavvirler ne sûret kim der ü dîvâne yazmışlar
Muharrirler yazanda her kime âlemde bir rûzî
Bana her gün dil-i sad-pâreden bir pâre yazmışlar
Yazanda Vâmık u Ferhâd u Mecnûn vasfın ehl-i derd
Fuzûlî adını gördüm ser-i tumâre yazmışlar.
GAZEL:
Dost bi-perva felek bi-rahm, devran bi-sükun
Derd çok, hem-derd yok, düşmen kavi,tali' zebun
Saye-i ümmid za' il, afitab-i şevk germ
Rütbe-i idbar ali paye-i tedbir dun
Akl dun-himmet sada-yı ta' ne yer yerden bülend
Baht kem, şefkat bela-yı aşk gün günden füzun
Ben garib ü rah-i mülk-i vasl pür teşviş ü mekr
Ben harif-i sade-levh ü dehr pür nakş-i füsun
Çehre-i zerdin Fuzuli'nin tutupdur eşk-i al
Gör ana ne rengler geçmiş sipihr-i nil-gün
Gazel
Hâsılım yok ser-i kûyunda belâdan gayrı
Garazım yok reh-i aşkında fenâdan gayrı
Ney-i bezm-i gamem ey âh ne bulsan yele ver
Oda yanmış kuru cisminde hevâdan gayrı
Perde çek çehreme hicran günü ey kanlu sirişk
Ki gözüm görmeye ol mâhlikadan gayrı
Yetti bi-kesliğim ol gayete kim çevremde
Kimse yok çizgine gird-âb-ı belâdan gayrı
Bozma ey mevc gözüm yaşı habâbın ki bu seyl
Komadı hiç imâret bu binadan gayrı
Bezm-i aşk içre Fuzûli nice âh eylemeyem
Ne temettu' bulunur neyde sadâdab gayrı
GAZEL Çeşm-i Giryanim Görüp
Ol ki her sa'at gülerdi çeşm-i giryânım görüp
Ağlar oldu hâlime bî-rahm cânânım görüp
Eyleyen ta'yin-i cezâ-yi müdâvâ derdime
Terk edip cem' etmedi hâl-i perîşânım görüp
Lâle-ruhlar göğsümün çâkine kılmazlar nazar
Hiç bir rahm eylemezler dâğ-i hicrânım görüp
Tut gözün ey dûd-i dil çerhin ki devrin terk edip
Kalmasın hayrette çeşm-i gevher efşânım görüp
Pertev-i hur-şîd sanmam yerde kim devr-i felek
Yere urmuş âf-tâbın mâh-i tâbânım görüp
Suda aks-i serv sanmam kim koparıp bağ-bân
Suya salmış servini serv-i hırâmânım görüp
Ey Fuzûlî bil ki ol gül-'ârızı görmiş değil
Kim ki ayb eyler benim çâk-i girîbânım görüp
GAZEL- FUZULİ
Dostum alem senin çün ger olur düşmen bana
Gam degil zira yetersin dost ancak sen bana
Aşka saldım ben beni pend almayıp bir dosttan
Hiç düşmen eylemez anı kim ettim ben bana
Can ü ten oldukça benden derd ü gam eksik degil
Çıksa can hak olsa ten ne can gerek ne ten bana
Gamze tigin çekti ol mah olma gaafil ey gönül
Kim mukarrerdir bu gün ölmek sana şiven bana
Ey Fuzuli çıksa can çıkmam tarik-i aşktan
Reh-güzer-i ehl-i aşk üzre kılın medfen bana
GAZEL: Ya Râb Belâyı Aşk İle Kıl Aşina Beni
Ya râb belayı aşk ile kıl aşina beni
Bir dem belâ-yı aşktan etme cüdâ beni
Az eyleme inâyetini ehli derdden
Yani ki çok belâlara kıl mübtelâ beni
Oldukça ben götürme belâdan iradetim
Ben isterim belâyı çü ister belâ beni
Gittikçe hüsnün eyle ziyâde nigarımın
Geldikçe derdine beter et müptelâ beni
Öyle zaîf kıl tenimi firkatinde kim
Vaslına mümkün ola getürmek saba beni
Nahvet kılıp nasib fûzûlî gibi bana
Ya râb mukayyed eyleme mutlak bana beni
Perişan Halin Oldum (murabba)
Gazel
Mende Mecnundan füzun aşıklık istedadı var
Aşık-ı sadık menem Mecnunun ancak adı var
Kıl tefahür kim senin hem var ben tek aşıkın
Leylanın Mecnunu Şirinin eğer Ferhadı var
Ehl-i temkinem beni benzetme ey gül bülbüle
Derde sabrı yok anın her lahza bin feryadı var
Öyle bed-halem ki ahvalim görende şad ol
Her kimin kim dehr cevrinden dil-i naşadı var
Gezme ey gönlüm kuşu gafil feza-yı aşkta
Kim bu sahranın güzer-gahında çok sayyadı var
Ey Fuzuli aşk men'in kılma nasihten kabul
Akıl tedbiridir ol sanma ki bir bünyadı var
GAZEL- Beni candan usandırdı
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı
Kamu bîmârına cânân deva-yı derd eder ihsan
Niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı
Şeb-i hicran yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım
Uyadır halkı efgânım gara bahtım uyanmaz mı
Gûl-i ruhsârına karşu gözümden kanlu akar su
Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı
Gâmım pinhan tutardım ben dedîler yâre kıl rûşen
Desem ol bî-vefâ bilmen inanır mı inanmaz mı
Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil
Bana ta'n eyleyen gâfil seni görgeç utanmaz mı
Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı
GAZEL :
Ya Rab hemişe lutfunu kıl reh-nüma bana
Gösterme ol tariki ki yetmez sana bana
Kat' eyle aşinalığım andan ki gayrdır
Ancak öz aşinaların et aşina bana
Bir yerde sabit et kadem-i i'tibarımı
Ancak öz aşinaların et aşina bana
Yok bende bir amel sana şayeste ah eğer
A'malime göre vere adlin ceza bana
Havf ü hatada muztaribim var ümid kim
Lutfun vere beşaret-i afv-i ata bana
Ben bilmezem bana gereğin sen Hakim'sin
Men' eyle verme her ne gerekmez sana bana
Habs-i hevada koyma Fuzuli-sıfat esir
Ya Rab hidayet eyle tarik-i fena bana
KAYNAKÇA
[1] Fuat Köprülü, İ"Fuzûlî" maddesi , İslâm Ansiklopedisi'(C.4, s.697-698, İstanbul 1988)
[2] Prof. Dr. Kenan ERDOĞAN, FUZÛLÎ ETKİSİ, CBÜ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ Yıl : 2012 Cilt :10 Sayı :2
[3] Ensar KILIÇ, Fuzûlî: Yaşamı, En Güzel Şiirleri, Edebî Kişiliği ve Eserleri
[4] Ensar KILIÇ, Fuzûlî: Yaşamı, En Güzel Şiirleri, Edebî Kişiliği ve Eserleri
[5] Karahan, DİA, Fuzuli, C.13, s.244. İstanbul 1996.
[6] Karahan, DİA, Fuzuli, C.13, s.244. İstanbul 1996.
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın