Fuzûlî, Hadikatü's-Süedâ
Hadikatü's-Süedâ,[1] Türk edebiyatının en önemli ve en çok beğenilen Maktelidir. Hadikat’s-Süeda, ebedî saadete ulaşanların bahçesi anlamına gelmektedir.
Hazreti Hüseyin'in Kerbela 'da şehit edilişini konu alan menkıbevi hikâye ve destanların tümüne Maktel-i Hüseyin adı verilir.
Ebû Mihnef’in (ö. 157/774) Maktelü’l-Hüseyn ( BKZ Maktel-i Hüseyin ve Kerbala Destanı 14. y) adlı eseri bu türdeki eserlerin elimize ulaşan ilkidir. Bu eser yazılı ve sözlü rivayetlerden faydalanılarak meydana gelmiş ve kendinden sonraki bütün Maktel-i Hüseyin adlı eserlerin menbaı olmuştur. Hadîkatü’s-Süeda ise Fuzûlî’nin İran şairi Hüseyin Vâiz-i Kâşifî’nin Ravzatü’ş-şüedâ adlı yapıtından yola çıkarak yazdığı eserdir. [2] Hüseyin Baykara döneminde yaşayan Hüseyin Vâiz-i Kâşifî , bu eserini 908 de (1502) Herat’ta kaleme almıştır. [3] Türk edebiyatında en eski maktel Kastamonulu Şâzî veya Yusuf ‘u Meddah’ın [4]yazmış oldukları Dâstân-ı Maktel-i Hüseyin’idir. ( BKZ Varka ve Gülşah Hikayesi Özeti Yusuf-ı Meddah Nüshası) Bu maktel İran Edebiyatında yazılmış olan Maktel-i Hüseyin ’in Türkçe’ye tercümesidir. 763 te (1361-62) yazılan bu ilk maktelin bir yazma nüshası Üsküdar Hacı Selim Ağa Ktp., Kemankeş Emîr Hoca, nr. 528 de kayıtlıdır. Bu ilk eser 3313 beyitten oluşur. [5] Yusuf-ı Meddah’ın yazmış olduğuna inandığımız 1361 de Farsçadan tercüme ettiği bu eser hem edebiyatımızdaki maktellerin en ilkidir. [6]
Kompozisyon ve şekil bakımından da Ravzatü’ş- Şüheda’yı izleyen Fuzuli’nin bu eseri Hüseyin Vâiz’in eserinin tam bir kopyası veya tercümesi değildir. Fuzuli bazı kısımlarını özetlemiş, Ebu Mihnef, Muhammed Tâvûsî başta olmak üzere pek çok yazılı ve sözlü kaynaklardan da faydalanarak eserine ilaveler yapmış, [7]bazı kısımları eserine dâhil etmemiştir. Eserdeki şiirleri de bazan tercüme, bazen nazire, bazılarını da özgün olarak yazmıştır.
Sonuç olarak Hadikat'üs Süeda, Ebû Mihnef ile başlayan İranlı Hüseyin Vâiz-i Kâşifî’nin yazdığı Ravzatü’ş-şüedâ ile konu yönünden Kâşifî’nin ve Yusuf-ı Meddah’ın, Dâstân-ı Maktel-i Hüseyin’i ile paralellik gösteren bir eserdir. Hadikatü's-Süedâ Türk edebiyatında yazılmış çok sayıdaki maktellerin içinde sanat değeri en yüksek olan Makteldir. [8] Eser bu nedenle özellikle Şiiler tarafından benimsenmiş, her muharrem ayında Hadîkatü’s-Süeda okunarak matem tutulmuştur. Eserin dili secili sanatlı ve çok akıcıdır
“H.954/M.1547’den önce kaleme alınan bu kitap, edebî eleştirmenler tarafından Türk Edebiyatı’nda maktel türünün şaheseri kabul edildiği gibi, bazı otoriteler tarafından lirizm bakımından Kaşifî’nin eserinden üstün olduğu ifade edilmiştir” [9], “Fuzulî’nin vâiz Kâşifî’ye göre eserini edebî değer bakımdan üstün kılan, maktel türündeki trajik atmosferi muhteşem bir 782 lirizm içinde yansıtmasındadIr” [10]
Eserin yaşanan olayları tarihteki gerçekliği ile tıpa tıp anlattığı söylenemez. Eser yazıldığı devrin anlayışına uygun bir şekilde ve birçok menkıbeyi de içine alacak şekilde yazılmıştır. Örneğin Hz. Hüseyin’in henüz bebekken dokunduğu meleği iyileştirmesi, kanı kör kızın gözüne damlayınca kızın görmeye başlaması, Hz. Hüseyin’in kesik başının bulunduğu yere nurun inmesi, kesik başının dile gelmesi konusu o devrin inançlarına göre yazılmışlardır. Hz. Hüseyin’in başsız bedeninin uçkurunu almak isteyen haine engel olması, Hz.Hüseyin’in kesik başından akan kanların, taşı yakuta döndürmesi, kanı yere dökülür dökülmez cihana zelzele düşmesi, Şam’da Zeynelabidin’in halka Kerbela olayını anlatması sonrasında yağan yağmurun yüz binden fazla insan öldürmesi, Hasan’ın kardeşini ararken ceylanın dile gelerek Hz.Hüseyin’in bulunduğu yeri söylemesi vb benzeri şekilde o devrin menkıbelerine dayanır.
Hadikat’üs Süeada ‘nin şöhreti Hindistan’a kadar yayılmıştır. Nüsha sayısının ve şöhretinin Hindistan’a kadar yayılması ise bu eserin bir şaheser başyapıt olduğunun kanıtıdır. Kısaca Fuzuli’nin bu eseri maktellerin en güzeli ve baş yaptı olanıdır
YAZMA NÜSHALARI VE BASKILARI
Türk edebiyatının en sevilen eserlerinden biri olan bu Maktelin çeşitli kütüphanelerde 260 tan fazala nüshası bulunmaktadır. [11] Selahaddin Güngör, Faruk Gürtunca ve Servet Bayoğlu bu eser üzerinde başlıca çalışma yapan kişiler omuşlardır. Eser günümüz Türkçesi ile matbu olarak da basılmış, Şeyma Güngör eseri ten kitli metin olarak yayımlamış(Hadîkatü’s-sü’edâ, Fuzûlî, Ankara 1987); Selahattin Güngör (Saadete Ermişlerin Bahçesi, İstanbul 1955,1965,1970), M. Faruk Gürtunca (Ermişlerin Bahçesi, İstanbul 1979, 1980) ve Servet Bayûğlu (Fuzûlî Erenler Bahçesi [Hadîkatü’s-sü’edâ] I, Ankara 1986, Fuzûlî Erenler Bahçesi /Hadîkatü’s-sü’edâ II, Ankara 1990) tarafından ise eser sadeleştirilerek neşredilmiştir.
Hadikatü’s-süeda Kâşifî’nin Ravzatü’ş-şüheda’sın Türkçeye serbest çevirisidir. Fuzuli bu eseri mensur olarak yazmış, metinin bazı yerlerine manzum parçalar ilave etmiştir. Her iki eser yapı ve tertibat olarak aynıdır . Kâşifî’nin bâb sırasına göre tertip edilen esere, bazı yeni parçalar da ilâve edilmiştir. Hadikatü’s-süeda’ da toplamda 541 şiir bulunur ve bu şiirlerin çoğu Ravzatü’ş-şüheda ile aynı makamda işlenmiştir [12]
Eserdeki şiirlerin bazıları tercüme bazıları nazire iken, bazıları da Fuzuli’nin özgün şiirleridir. [13]
ESERİN KONUSU VE ÖZETİ
Eser 11 bab – meclis- ve bir hatime olarak tertip edilmiştir. Birinci bâbda Hz. Adem, İbrahim, Yakub, Yusuf, Musa. İsa, Eyyub. Zekeriya ve Yahya peygamberlerin hayatları ve çektikleri eziyetler yer alır.
İkinci bâb, Hz. Peygamberin Kureyş’ten çektiği çileleri, Ubeyde bin Hâris, Hamza ve Ca’fer-i Tayyâr’ın şehid edilişlerini i hikâye eder. Üçüncü bâb, Hz. Peygamberin, dördüncü bâb, Hz. Fatıma’nınlümünü anlatır. Beşinci bâb, Hz. Ali’nin ölümünü; altıncı bâb, Hz. Ali’nin oğlu Hasan’ın karısı Esma tarafından elmas tozu içirilerek öldürülmesini anlatır.
Yedinci babda Hz. Hüseyin’in Medine’den Mekke’ye gelişi; sekizinci babda, Hz. Hüseyin’in Medine’ye Müslim bin Âkil’in yakalanarak öldürülmesi; dokuzuncu bâbda, Hz. Hüseyin’in Mekke’den Kerbelâ’ya gelişi; onuncu bâbda, Hz. Hüseyin’in Yezid’in askerleri tarafından Kerbelâ’da şehit edilişi; hatime kısmında ise Ehl-i Beyt’in Kerbelâ’dan Şam’a gelişleri anlatılır.
Kısaca eser, peygamberlerin hayatlarında yaşadığı çileleri anlatmakla başlar, Dört Halife Dönemi’nde yaşananlardan bahsederek Hz. Ali ve iki oğlunun çektiği acılar anlatmaya başlar ve Kerbala vakası ile son bulur. [14]
Fuzulİ, Hadikat'üs Süeda adlı eserinde Cebrail'in Hz. Hüseyin'in gelecekte şehit olacağı haberini Hz. Muhammed (s.a.s.), Hz. Ali ve Hz. Fâtıma'ya söylemesi ile başlar. "Hz. Hüseyin doğduğu zaman Cebrâil Hz. Muhammed'e gelerek doğan çocuktan ötürü Hz. Muhammed’i tebrik eder ve onun şehid edileceğini haber verir. Peygamberimiz hüzünle Hz. Hüseyin'i kimin şehid edeceğini sorar. Cebrail: “Hüseyin'i, senden sonra senin ümmetinden birileri Kerbelâ çöllerinde şehit edecekler.' der. Hz. Muhammed ağlamaya başlar. Yanında Hz. Ali de vardır. HZ. Ali Hz. Muhammed'in birden ağladığını görünce ona niçin ağladığını sorar. Hz. Muhammed aldığı haberi anlatınca Hz Ali de ağlar. Az sonra yanlarına Hz. Fâtıma gelir. Bir yanda babası Hz. Muhammed diğer tarafta yiğitlerin şahı Hz. Ali hıçkırık içindedir. Fâtıma, niçin ağladıklarını sorar ve acı haber ona da iletilir. Bu sefer Hz. Fâtıma' da feryad koparır. Hz. Fâtıma, 'Babacığım bu iş ne zaman olacak?' diye sorar. Hz. Muhammed 'Benden, senden, Ali'den ve Hasan'dan sonra.' olacak diye cevap verir. Hz. Fâtıma, şöyle seslenir: 'Ey babacığım bu musîbet olduğunda sen olmayacaksan, ben olmayacaksam, Ali olmayacaksa, abisi Hasan olmayacaksa benim mazlumum için kim ağlayacak, yavrum garip mi kalacak? Diye sorduğunda ' Cebrail şu müjdeyi verir: 'Ey kadınların en güzeli ve en azîzi! Senin oğluna âhir zaman ehlinden Ehlibeyt bağlıları, Ehlibeyt âşıkları, kıyamete kadar ağlayacaklar."
Fuzûlî, Hadikatü's-Süedâ adlı Maktel-i Hüseyin türünde yazdığı eserinde Muharrem ayında Ehlibeyt için âh u figan etmenin önemini şu şekilde dile getirmiştir:
Yâd it Fuzûlî Âl-i abâ hâlin eyle âh
Kim berk-i âh ilen yakılur hırmen-i günâh
Şair, bu beytinde "Ey Fuzuli, Âl-i abâ'nın hâlini hatırlayıp âh eyle ki, âh şimşeği ile günah harmanı
KAYNAKÇA
[1] Hüseyin ÖZCAN Edebiyatımızda Hz. Hüseyin ve Kerbela Hâdisesi Yağmur Dergisi , Mayıs - Haziran 2014 - Sayı : 72Mayıs -
[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/maktel-i-huseyin-nedir-ve-konulari/98896
[3] Şeyma Güngör MAKTEL-i HÜSEYİN, TDV İA, cilt: 27; sayfa: 457
[4] Şahamettin Kuzucular, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/varka-i-gulsah-mesnevileri/76591
[5] Kenan Özçelik ,Türk Edebiyatında Yazılmış İlk Maktel-i Hüseyin Kimin Eseridir, www.academia.edu/..
[6] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/maktel-i-huseyin-ve-kerbala-destani-14-yy/77552
[7] GÜNGÖR, Şeyma, TARİHÎ OLAYDAN MENKIBEYE, MENKIBEDEN ŞAHESERE [KERBELA OLAYI VE HADİKATÜ’S-SÜEDA], https://www.ayk.gov.tr/wp-content/uploads/2015/01
[8] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/fuzuli-sakiname-hadis-i-erbain-hadikat-us-sueda/76998
[9] GÜNGÖR, Şeyma, TARİHÎ OLAYDAN MENKIBEYE, MENKIBEDEN ŞAHESERE [KERBELA OLAYI VE HADİKATÜ’S-SÜEDA], https://www.ayk.gov.tr/wp-content/uploads/2015/01
[10] GÜNGÖR, Şeyma, TARİHÎ OLAYDAN MENKIBEYE, MENKIBEDEN ŞAHESERE [KERBELA OLAYI VE HADİKATÜ’S-SÜEDA], https://www.ayk.gov.tr/wp-content/uploads/2015/01
[11] GÜNGÖR, Şeyma, TARİHÎ OLAYDAN MENKIBEYE, MENKIBEDEN ŞAHESERE [KERBELA OLAYI VE HADİKATÜ’S-SÜEDA], https://www.ayk.gov.tr/wp-content/uploads/2015/01
[12] Ataemi MİRZAYEV, FUZÛLÎ’NİN HADİKATÜ’S-SÜEDA ADLI ESERİNDEKİ MANZUM KISIMLAR ÜZERİNE, Turkish Turkic Volume 4/7 Fall 2009
[13] Ataemi MİRZAYEV, FUZÛLÎ’NİN HADİKATÜ’S-SÜEDA ADLI ESERİNDEKİ MANZUM KISIMLAR ÜZERİNE, Turkish Turkic Volume 4/7 Fall 2009
[14] Ensar KILIÇ, Fuzûlî: Yaşamı, En Güzel Şiirleri, Edebî Kişiliği ve Eserleri, https://simitcay.com/2013/03/22/fuzuli/