Kutb Husrev ü Şirin Hakkında Bilgiler ve Kaynakçalar

24.06.2012



Kutb, Harezm sahası dışında Altınorda  sahasında yetişmiş olan doğumu ölümü ve hayatı hakkında hemn pek bir şey bilmediğimiz bir şairimizdir. Hayatı hakkında tüm bildiklerimiz 14 yy da yaşamış olduğu ve Nizami'nin aynı adlı eserini Türkçeye tercüme etmiş olmasından ibarettir.

Altınordu hanlığı devletinin resmi dili olarak Türkçeyi kabul etmiş eserlerini de Türkçe olarak verdirtmiş bir devlettir. Altınordu devletinin fermanları, sikkeleri, emirnameleri hep Türkçe olarak yazılmış resmi alfabe olarak da Uygur alfabesi kullanılmıştır. [1]

Edebiyat tarihçilerimiz bu devletin kullandığı dil hakkında görüş belirten âlimlerin çoğu eserin Harezm sahasına dâhil olduğu, Hakaniye Türkçesi ile Maveraünnehr’de yazıldığı görüş içindedir.  Bu sahada devlet dili ve edebiyatı Harezm sahası olarak adlandırmıştır. Kısaca eserin ele geçen nüshası Mısır’da yazılmasına rağmen eserin dili i Uygurca-Kıpçakça olarak kabul edilmektedir. [2]

Kutb'un bu eseri Altın Ordu sahasında yazıldığı bilinen ilk edebî eser olmaktadır. Bu eser Hakaniye sahası ve Karahanlılar döneminde yazılmış diğer eserler gibi Uygur Alfabesi ile yazılmıştır. Eser, 14. Yy Kıpçak Türkçesi ve Harezm sahası dil hususiyetleri taşıyan bir mesnevidir.  Eserdeki Hakaniye lehçesi tesirlerinin çokluğu eserin Maveraünnehr civarında yazıldığı görüşünü kuvvetlendirmektedir. [3]

 Hüsrev'-i Şirin’i Genceli Nizami’den tercüme eden Kutb eserine aynı adı vermiştir. Kutb’un bu eseri, Türk edebiyatında şimdiye kadar yazılmış olan 21 Hüsrev ü Şîrîn ve Ferhâd u Şîrîn mesnevisinin ilk Türkçe çevirisi olmaktadır. ( Bkz HÜSREV Ü ŞİRİN MESNEVİLERİ GENEL ÖZETİ)  Ayrıca bu mesnevi Hrezm sahası ve Kıpçak dili ile yazılmış olan ilk eser olma özelliği de taşır.  Bilindiği gibi Nizami’in yazdığı orijinal Hüsrev-i Şirin mesnevisi Farsça kaleme alınmıştır.  ( bkz Genceli Nizami Husrev-i Şirin ve Etkileri)

 Kutb, bu eserini “ şairlerin, bilginlerin sanatçıların ve  ediplerin hamisi olan Altınordu Hükümdarı Özbek Han'ın Gök Orda'nın başşehri Sığınakta hüküm süren şehzadesi Tini Beğ'in eşi Cemile Han Melike Hatun adına”    tercüme ederek yazmış olduğunu belirtir. Bu iabrelerden de Kutb’un eserini yazdığı tarih yaklaşık olarak ortaya çıkar.  Kitabın baş kısmında Tini-Bek Han ve eşi Melike Hatun için yazılmış bulunan methiyelerden, bu husus kesin olarak anlaşılmaktadır.

Bazı müellifler bu eserin 1341 veya 1342 yılında yazıldığı kanaatindedir. [4] Ancak Necmettin Hacıeminoğlu Tini-Bek'in, Gök Orda’ya 727 (1327) yılında gittiği ve 740’ta (1339-40) kardeşi Canı Beg tarafından öldürüldüğü için Kutb’un, bu eseri 1339 veya 1340 yılında- yazdığını savunmaktadır.[5]
Bu görüşe göre eserin 742 (1341-42) yılında ve Tini Beg'in Altın Orda hanlığı esnasında kaleme alındığına dair rivayetler. (meselâ bk. inan, XlV-XV |1950|, s. 5; Fazılov,XXI |1973|.s. 89 vd.) yanlış olmaktadır [6]

Kutb’un yazdığı ilk Hüsrev-i Şirin nüshası henüz ele geçememiştir. Orijinalinden sonra yazılan ilk nüsha ise Berke Fakih- ’e aittir.  Berke Fakih- bu eserin ele geçen ilk nüshasını yazarken eserin başına kendisine ait 66 beyit ilave etmiştir. Bu beyitlerin Berke Fakih tarafından Mısır’da ve Kıpçak Türkçesi ile yazıldığı apaçık belli olmaktadır.

 Bitidim kitābnı ḥaṭāsın baḳıp

 Bu zaḥmet çekgenim bilgey sen oḳıp

 Ataġım ma Berke Faḳìh tip ançaḳ

 Özüm müèmin ve müslim aslım Úıpçaḳ

              ...

Munun͡g birle meşhūr Mıṣırda özüm

Faḳìh tip ayurlar ay iki közüm….

Eserin başındaki tevhit ve na't ile dört halife, Tini-Bek Han ve Melike Hatun için methiyeler kısmında ve bir de "Sebeb-i Telif bölümünde Nizamî'den ayrılmış olan Kutub, hikâyenin kuruluşu, konusunun seyri ve neticesi bakımından Nizamî'ye sadık kalmıştır. Ancak Nizâmî'nin eserinin bu güne kadar gelmiş olan şekli, 5700 beyit civarındadır. Kutub'a ait eldeki metin ise 4370 beyittir. Böy­lece, eserin aslı ile tercümesi arasında 1310 beyit fark vardır. Ancak Nizâmî'nin eserinde bulunan ve hikâyenin seyrini göste­ren bahis başlıkları Kutub'un eserinde de aynen bulunur. [7]Bu da tercümede veya istinsahtaki eksiklikler, hikâyenin akışını ve bütünlüğünü bozacak nitelikte olmadığını gösterir.

Vezin bakımından eserin aslına sadık kalan şair, sadece "dört halife" methiyesini Kutadgu Bilig vezni ile yazmıştır. Kendisi de kuvvetli bir nâzım olan Kutub, Nizâmî'nin mesnevisini başarı ile Türkçe'ye nakletmiştir.

Eserin baş tarafında tevhid ve münâcâtlar. Hz. Peygamber ve çehâryâr için na'tlar. Tini Beg Han ve eşi adına methi­yelerle "sebeb-i te'lîf-i kitâb" yer alır. Ni­zamînin eseri yaklaşık 5700, Kutb'a ait eldeki metin ise 4729 beyittir. Böylece eserin aslı ile tercümesi arasında 1000 beyte yakın bir fark ortaya çıkmaktadır ki bu fark, ya Nizâmî'nin oldukça uzun ve edebî sanatlarla yüklü bazı tasvirlerini Kutb'un kısaltmış olduğunu veya metnin istinsah sırasında eksik bırakıldığını dü­şündürmektedir. Ancak Nizâmî'nin ese­rinde bulunan bölüm başlıkları Kutb'un eserinde de aynen yer aldığına göre mev­cut eksikliklerin hikâyenin bütünlüğünü bozacak mahiyette olmadığı anlaşılmak­tadır.

Vezin bakımından eserin aslına bağlı kalan şairin (mefaîlün mefâîlün feûlün) sadece çehâryâr methiyesini Kutadgu Bilig vezniyle (feûlün feûlün feûlün feûl) yazması, Köprülü'ye göre Türk ve İran edebiyatlarında başka örneği bulunma­yan bir orijinallik teşkil etmektedir. Ken­disinin de kuvvetli bir nâzım olduğu ese­rin baş tarafına koyduğu 271 beyitlik ilâveden anlaşılan Kutb'un Nizâmî'nin mesnevisini başarı ile Türkçe ‘ye naklet­tiği söylenebilir. Eseri ilk defa yayımlayan A. Zajaczkovvski de metnin aslı ile tercümesi arasında yaptığı karşılaştırmadan sonra bu neticeye vardığını belirtmektedir.[8]


Nizâmî'nin mesnevisini yüzde seksen nispetinde Türkçe kelimelerle karşılayan Kutub'un bu eseri zengin bir sözlüğe sahiptir. Kutub, Nizâmî'nin, eserlerinde çok titizlikle işlemiş olduğu aşk ko­nusunu Türkçe ifade etmek istidadını göstermiş ve o devir Türkçesinin bütün imkânlarını ortaya koyarak dil hazinesini de bulup, henüz yazı diline geçmemiş birçok Türkçe sözleri edebî dile ka­zandırmıştır.

Devri ve sahası göz önüne alındığında, kesafetle dînî mahiyette metinlerin işlendiği XII.-XV. yüzyıllarda Altın Orda'da Kutub'un böyle hissî ve aşkî bir efsaneyi işlemiş olması mühim bir hadisedir. 

Yapıt 4.370 beyitten oluşmaktadır. Kutb yapıtına yer yer kendi çevresinden de katkılar yapmıştır. Kutb'un Hüsrev ü Şirin'i Türk yazınında yazıldığı belirlenen 21 Hüsrev ü Şirin ya da Ferhat ü Şirin mesnevisinin ilki olup bu değerli yapıtın yazarı Kutb hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. [9]

Mesnevinin sonuna müstensih tarafından eklenen 66 beyitlik kısmın dili esas itiba­riyle asıl metnin dilinden farksızdır. Bu da eserin yazıldığı yer ile istinsah edildiği yerin aynı dil çevresinden olduğunu göstermektedir. [10]

Kutb'un Hıısrev ü Şîrîn'i Türk edebiyatı tarihinde konu ve dil özellikleri bakımından önemli bir yeri olan nadide bir eserdir.Faruk Kadri Timurtaş, “Türk Edebiyatında Husrev ü Şirin ve Ferhad u Şirin hikâyesi”( Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, 1959, s. IX) adlı yazısında Kutb’un bu eserinin Türk edebiyatında bugüne kadar bilinen 21 Hüsrev ü Şîrîn veya Ferhâd u Şîrîn mesnevisinin ilki olması bakımından önemli olduğunu vurgulamıştır. [11]  Ayrıca romantik bir mesnevi olan Hüs-rev ü Şîrîn, yazıldığı saha ve dönemde konusu itibarıyla da ilk olması bakımından dikkat çekicidir. Altın Ordu sahasında yazıldığı bilinen ilk edebî eser olan Hüsrev ü Şîrîn ’in bugüne ka-dar gün ışığına çıkan tek nüshası Paris Bibliothèque Nationale (Mss. turcs A.F. 312)’dedir. Altın Orda sahasında yazılmış en eski Türkçe metin olarak bilinen Kutb'un Husrev ü Şirin i Nizâmî'nin aynı adı taşıyan edebî eserinin Türk edebiyatındaki ilk tercümesidir. Gerek Türk dili tarihinin mühim bir merhalesini teşkil eden Altın Orda sahasının yazı dili, gerekse Kıpçak şivesi hakkında isabetli bir sonuca varmak için başvurulması icab eden ana kaynaklardan biri de şüphesiz bu eserdir. [12] Bu nüsha Kutb tarafından  yazıldıktan  42 yıl sonra 1385 yılında Berke Fakih adlı Kıpçak bir fıkıh bilgini tarafından İskenderiye’de Altın Boga adına el yazısıyla kopyalama yapılmıştır.

Altın Orda sahasında yazılmış en eski Türkçe metin olarak bilinen Hüsrev ü Şi­rin, gerek Türk dili tarihinin mühim bir merhalesini teşkil eden Altın Orda saha­sının yazı dili gerekse Kıpçak lehçesi hak­kında ana kaynaklardan birini teşkil et­mesi bakımından önemli bir mesnevidir. Eser. Türk dilinin yeni kurulan kültür merkezlerinde edebî lehçelerinin teşek­kül etmeye başladığı geçiş döneminin eseri olarak hem Hârizm yazı dilinin hem de Çağatayca'nın özelliklerini taşımakta­dır. Hüsrev ü Şîrîn, fiil çekimi yönünden Çağatay öncesine yakın olmakla beraber ses özellikleri ve kelime hazinesi bakımın­dan Kıpçakça'nın hususiyetlerini taşımak­tadır. Nizâmî'nin mesnevisini büyük ço­ğunlukla Türkçe kelimelerle tercüme et­meye çalışan Kutb'un eseri zengin bir ke­lime hazinesine sahiptir. Mütercimin bu eseriyle henüz yazı diline geçmemiş bazı kelimeleri edebî dile kazandırdığı tahmin edilmektedir.[13]

Eser, 1913 yılında A. Samoyloviç tarafından bulunmuş ve bu eeseri Ananiasz Zajaczkovvski metin, tıpkıbasım ve sözlük olarak üç cilt halinde neşretmiştir (bk. bibi), eser ayrıca Necmettin Hacıeminoğlu tarafından imlâ, ses ve şekil özellikleri üzerinde bir inceleme ile birlikte yayımlanmıştır (bk. bibi.).[14]

Eserin Nüshaları

1.      British Museum Or. 8193’te Uygur harfli metin mecmuanın 160a-173b yaprakları arasındadır.

2.      British Museum Add. 7914’te Arap harfli bir mecmuanın 290b-313b varakları arasındadır.

3.      İstanbul, Millet Kütüphanesi, Arabî, No:86’da kayıtlı Arapça tefsirin haşiyesindedir. Karşılaştırmalı metni yayımlayan ve nüshanın tıpkıbasımını veren çalışmayı O. F. Sertkaya 1972 yılında yapmıştır.

4.      İstanbul, Millet Kütüphanesi, Ali Emirî, Manzum No: 949[15]

 

KUTB VE HÜSREV-İ ŞİRİN HAKKINDA BİBLİYOGRAFYA

·         Kutb, Hüsrev ü Şîrîn: Najstarsza Werşja 7u-reeka, Hüsrev u Şirin Qutba (nşr. A. Zajacz­kovvski), l-lll, Warszawa 1958-61; a.mlf., 

·         Hüsrev ü Şîrîn (nşr. Necmeddin Hacıeminoğlu. Kutb'un Hüsrev ü Şirin'i ve Dil Hususiyetleri içinde), İstanbul 1968, s. 181-459; 

·         M. Fuad Köprülü, Türk Edebiyatı Tarihi (İstanbul 1926). İstanbul 1981, s. 303-305; 

·         A. Zajaczkovvski. "Kutb'un Hüsrev ü Şirin Adlı Eseri Hakkında", VIII. Türk Dil Kurultayında Okunan Bilimsel Bildiriler (1957), Ankara 1960, s. 159-164;a.mlf..

·         "Opisy zaloby (|as) vvTureckiej vversiji poematu Hüsrev u Şirin ze Zlotej Ordy", RO, XXI (1957). s. 17-26; a.mlf.. 

·         "Studia nad stylistyka i poetyka Tureckiej VVersji Husrav u Şirin Qautba", a.e., XXV (1961), s. 31-82; XXVII (1963). s. 7-44; 

·         E. N. Nadzhip. "Khosrau i Shirin Kutba i ego yazuik", Tyurko-logiçeski Sbornik(ed. A. N. Kononov). Mosk-va 1966, s. 80-81; 

·         Necmettin Hacıeminoğlu, Kutb'un Hüsrev ü Şirin'i ve Dil Hususiyetleri, İstanbul 1968;a.mlf.."

·         Kutub", TDEA, VI,20-21; 

·         Arşen M. Ibatov. "Kutbtyn, "Husrau ua Şirin", poemasynyn sözdigi (XIV. ğasyr)", Qazaq SSR-ning Cylym baspasi. Alma Ata 1974, s. 279; 

·         Abdülkadir İnan. "Kutup'un Hüsrev ve Şirin'in-den Örnekler", TD, XIV-XV (1950). s. 5-28; 

·         Faruk K. Timurtaş. "Türk Edebiyatında Hüsrev ü Şirin ve Ferhad u Şirin Hikâyesi". TDED, IX (1959), s. 71-72; 

·         Ali Fehmi Karamanlıoğlu. "Ananiasz Zajaczkovvski", a.e., XIX (1971), s. 3; 

·         E. I. Fazı-lov. "Kutb'un Hüsrev ü Şirin Yazmasında Bulu­nan Kayıtlar" (trc. Nazif Hoca), a.e.,XXI(I973). s. 89-96.

·         Prof. Dr. Mine Mengi Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ, Yayın. Ankara. 1997, shf, 69-70 

·         Necmettin Hacıeminoğlu, DİA, Kutb'un Hüsrevi Şirin Maddesi,  cilt, 19

·         T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2367AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1364 VIII-XIII.YÜZYILLAR TÜRKEDEBİYATI, https://www.scribd.com/likable06/d/88363026/93-Kutb-ve-Husrev-u-%C5%9Eirin%E2%80%99i, shf, 144-145



FAYDALANDIĞIMIZ KAYNAKLAR

 

[1] Prof. Dr. Mine Mengi Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ, Yayın. Ankara. 1997, shf, 69-70 

[2] A. N. Samoyloviç, K istorii literaturnago sredneziatsko-turetskogo yazıka, Leningrad 1928, s.21. “Cuci Ulusu veya Altın Ordu Edebî Dili”, Türk Dili, S. 12, 1935, s. 34-49. N. Hacıeminoğlu, age., s. X-XI

[3] https://acikders.ankara.edu.tr/mod/page/view.php?id=18890&lang=en

[4] https://acikders.ankara.edu.tr/mod/page/view.php?id=18890&lang=en

[5] Necmettin Hacıeminoğlu, DİA, Kutb'un Hüsrevi Şirin Maddesi,  cilt, 19

[6] Necmettin Hacıeminoğlu, DİA, Kutb'un Hüsrevi Şirin Maddesi,  cilt, 19

[7] Necmettin Hacıeminoğlu, DİA, Kutb'un Hüsrevi Şirin Maddesi,  cilt, 19

[8]   Necmettin Hacıeminoğlu, DİA, Kutb'un Hüsrevi Şirin Maddesi,  cilt, 19

[9]    https://tr.wikipedia.org/wiki/H%C3%BCsrev_%C3%BC_%C5%9Eirin_mesnevisi

[10]   Necmettin Hacıeminoğlu, DİA, Kutb'un Hüsrevi Şirin Maddesi,  cilt, 19

[11] Necmettin Hacıeminoğlu, Kutb'un Husrev ü Şirin'i ve Dil Hususiyetleri, Türk Dil Kurumu Yayınları / Edebiyat Dizisi, Ankara, 2000

[12]   https://tr.wikipedia.org/wiki/H%C3%BCsrev_%C3%BC_%C5%9Eirin_mesnevisi

[13]   Necmettin Hacıeminoğlu, DİA, Kutb'un Hüsrevi Şirin Maddesi,  cilt, 19

[14] A. N. Samoyloviç, K istorii literaturnago sredneziatsko-turetskogo yazıka, Leningrad 1928, s.21. “Cuci Ulusu veya Altın Ordu Edebî Dili”, Türk Dili, S. 12, 1935, s. 34-49. N. Hacıeminoğlu, age., s. X-XI

[15] https://acikders.ankara.edu.tr/mod/page/view.php?id=18890&lang=en

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar