Resim ; Turgut Zaim, Detay
Leb ( Şiirlerimizde Dudak)
Osmanlıca yazılışı: leb ~ لب
Yazıda leb kelimesinin sözlük anlamı, kökeni, leb nedir, şiirlerimizde leb konusu, leb tasavvuru, divan ve halk şiirimizde leb ile ilgili mecazlar, benzetmeler, hayaller; leb ile ilgili beyit, şiir örnekleri; leb ile ilgili terkipler, tamlamalar ele alınacaktır.
Leb ~ لب, Farsça kökenli bir sözcüktür. Türkçeye de bu dilden girmiştir.
Sözlüklerdeki anlamı dudaktır. Divan edebiyatı ve Osmanlıcada leb ile ilgili pek çok- terkip- tamlama kurulmuştur.
Şeker-leb: şeker dudaklı.
Gonce-leb: Gonca dudaklı, gonca gibi dudağı olan.
leb-i âftâb : gölge. leb-i cânân: sevgilinin dudağı.
leb-i derya (deniz dudağı) mecazi manada deniz kenarı.
leb-i handan: gülen dudak.
leb-i şefkat: şefkat dudağı.
leb-i cû: ırmak kenarı.
leb-i cûy-bâr : su kenarı.
leb-i hadrâ :ufuk.
leb-i keştî-gâh: nehirlerin geçit yeri, boğaz, liman ağzı.
leb-i sâgar : kadeh ağzı.
Dudak anlamına gelmekle birlikte leb daha çok sevgilinin dudağı olarak karşımıza çıkar. Bu nedenle “Leb “ kelimesi Divan şiirinde en çok kullanılan kelimelerden biridir. Sevgilinin dudakları konusu üzerinde ( divan, hatta âşık edebiyatı şairleri ) şairlerimiz çok durmuşlar, sevgili ve dudağı imajı etrafında çok renkli hayaller düşünmüşler; leb ile ilgili çok sayıda ve çok değişik benzetmeler, mecazlar bulmuşlar; dudakların rengi, kokusu, şekli, güzelliği, yuvarlaklığı, küçüklüğü üzerinde sınırsız tahayyüller oluşturmuşlardır.
Sevgilinin dudağı, okkaya benzetilmiş, nokta kadar küçük tasavvur edilmiş, rengi, şekli, inceliği nedeni ile gonca ve gül yapraklarına benzetilmiş; kenarında kocaman bir ben düşünülmüş, dudakların kenarları ayva gibi sarı tüylerle betimlenmiş; renginden dolayı la’l taşları, yakut, mercan, şarab, kırmızı güller vb ile ilişkilendirilmiştir. Sevgilinin dudakları söz ile birlikte düşünülerek tatlı, şekerli ve ballı benzetmelere uğramıştır. Fakat sevgilinin dudakları ağyar için böyle söylerken maşukuna karşı acımasız ve acılıdır. Şairler sevgilinin dudağını emmek, kadeh olup dudağına dokunmak, öpmek ile ilgi sınırsız hayaller de kurmuşlardır.
Sevgilinin dudağı şairlerinin aklılarına öpmek, emmek, şeker çiğnemek, bal yalamak, buse almak, şarap olup dudaklara değmek, kadeh olup öpmeyi başarmak fillerini akla getirmiştir. Dudak; gonca ağız ve inci dişler ile birlikte aşığın erişmek istediği en mühim bir menzilidir.
Sâk u sürîn ü gabgab u leb meşrebimcedir
Ser-tâ-be-pây hâsılı heb meşrebimcedir Nedim Şiirleri
Âşık buraya erişmek için olmadık hallere girer. Leblere erişmek maksadı ile olmadık hallere girip, olmadık hayallere dalar. Lebleri emmek, öpmek, tatmak hülyasını gerçekleştirmek için, kadehin kenarı olmak gibi ile inanılmaz hallere girmeyi düşünmeye razı olur.
Sevgilinin dudakları şekil yönünden en çok, açılmamış goncaya, şairlerin hokkasına, mühr-i Süleyman’a, ( bkz Mühr-ü Süleyman Nedir Hz Süleyman’ın Hatem Yüzüğü) mücevher kutusuna benzetilmiştir. “Süleyman’ın Yüzüğü divan şiirinde sevgilinin dudağı yerine kullanılmış, şairlerimiz bu yüzüğü inci, yakut veya lalden yapılmış şekilde düşünmüşlerdir. Halk şiirinde de sevgilinin gözlerinin ve ağzının da mühre benzetildiğine şahit olunmaktadır.” [1]
Tut dilüni eyleme la'l-i leb-i cânânı medh
Bendeye lâyık degüldür eylemek sultânı medh Adlî II. Bayezit Şii
Hokkaya benzetilmesi içindeki sözleri ve hokkanın küçüklüğü yüzünden, mücevher kutusuna benzetilmesi ise dişlerinin inci sözlerinin de değerli olması, ağzının içi ve dudaklarının renginin la’l, mercan ve yakut gibi kırmızı olmasındandır.
La’l-i lebüne rûh desem lâf değüldür
Şâ’ir sözi bî-rûh ola insâf değüldür Nev'i
Leb-i peymâneden dendânı dürr-i nâb göstermiş
Gül-i hôş-bûy-ı işret gevher-i şâdâb göstermiş Şeyh Galip
Sevgilinin dudağın emmek abı hayat suyu içmek gibi aşığa bir ölümsüzlük suyu gelir. Sevgilinin dudağı aşık için Lokman’ın bulduğu ölümsüzlük iksiri olarak düşünülür. Sevgili dudakları bu nedenle bir tabiptir. Aşığa şifa verdiğinden bir dar-üş şifadır.
Ben Leblerini canıma emsem görürem
Gözün yarasın gönüle merhem görürem Kadı Burhaneddin
Dudaklar bu nedenle ilaç, deva ve em dir. Sevgilinin dudakları ballı, şekerli ve şirindir. Aşığını bunlara tiryaki eder. Bu nedenle sevgilinin dudağı, ağzı ve sözleri, şekere, bala, gülşekere, lokuma gülbeşekere vb benzetilir.[2]
Âşık için ölümsüzlük suyu gibi olup canlar bahşeden dudaklar, aşığa can veren ölmekte olan aşığa em olan, hayat veren, çeşme-i can, Kevser suyu, zülal, selsebil, ve çeşme-i hayvândır. ( bkz Ab-ı Hayat Ab-ı Hayvan Bengisu Nedir Beyit örnekleriyle ) Buna rağmen âşık, ab-ı hayata ermek için kendini feda etmekten kaçınmaz. Bu nedenle aşığa hayat vermekten ziyade aşığı katleden bir öğedir. Âşık leblere ermek için her ezaya razı olur. Bu uğurda canlar verir.
Velâkin bu dudaklar aşığa hiç ümit vermez, Bu dudaklar ağyar ile sohbet edip, ağyara güler iken, aşığı azarlayan, aşığa kem sözler söyleyen dudaklardır. Onun helvaya, şekere, bala, kand’a, ney-şekere, şehde, hurmaya benzetilen tatlı sözleri aşığa hep acı gelir. Leblerin kötü sözleri âşık için bir zehirdir. Bu durumda âşık ağlayan, inleyen, fiğan eden, zar eden bülbüle döner.
Bir lebi gonca yüzü gülzar dersen işte sen
Har-i gamda andelib-i zar dersen işte ben Baki'nin
Hayâl etmem lebin ol çeşme giryân olduğum yerdir
Siyah çeşmin benim sermest ü hayrân olduğum yerdir Osmanzade Taib
Aşık, sevgilinin dudağına ermeyi başaran kadehe, sürahiye, şarap tasına, şaraba, sürhe kıskançlık ve kin doludur. Böyle olunca sevgilinin lebleri, kan içici, hûn-baha hale dönüşür.
Câm-ı şarâb la’l-i lebüñ mübtelâsıdur
Şol bûseler ki andan alur kan bahâsıdur Baki'nin Şi
Sevgili leblerinden soluduğu nefesi ile ölüleri dirilten İsa - Mesih’e benzetilir. ( bkz Hz. İsa Mucizeleri Divan Şiirinde İsa Peygamber). Çünkü ” Cebrail'in Meryem’in eteğine üflediği ruhtan dünyaya gelen Hz İsa neye dokunsa ona can veren ölüleri dirilten, körlerin gözünü açan, çamurdan yapılmış kuşlara can verip uçurtan, hasta ve sakat insanları iyileştiren, alaca hastalığına tutulanları tedavi eden, henüz bebekken konuşabilmiş olan, su üstünde yürüyen ve buna benzer birçok mucizeler gösterdiğine inanılan bir peygamberdir.” [3]
Tasavvufi şiirlerde ise dudak aşığın en nihai hedefi ve menzilidir. “Dudak, gonca olduğunda saklanan bir sır ile veya kilitli bir mücevher sandığıdır. “[4] Tasavvufi şiirde de dudak çok küçük, nokta kadar hatta yok hükmündedir. Bu nedenle de “Yok olan dudak, bir nevi ölümdür, tasavvufta fenafillah makamını temsil eder. “ (Tarlan, 1998, 386)
Tasavvufi şairler, din dışı şairlerin leb için yaptıkları mecazları, benzetmeleri, hayalleri, mazmunları vb yi kullanmayı sürdürmüşler fakat bunların her birisine dini tasavvufi bir anlayış yüklemişler ve bu anlamlar içinde düşünmüşlerdir. Örneğin leb : “Gonca haldeyken vahdet, açılıp gül olduğunda yaprakları dağılıp sırrı açığa çıktığı için kesrettir”[5]
Cân olmak ister ey leb-i Şîrîn fedâ sana
Düşdü yine amân amân bir recâ sana Şeyh Galip
“Tasavvufî ıstılah olarak leb, kelam; leb-i la‘l ve leb-i ekkerîn batınî feyz ve ruhânî lezzetler; zebân-ı şîrîn; Allah’ın emri; zebân-ı telh, Allah’ın nehyi; dehan, takdis yolu ile olan mütekellimlik sıfatı anlamındadır. (Levend, 46)
Cevâb-ı telh-i leb-i la’l-i yâri benden sor
Nedir o şerbet-i şehidin humârı benden sor Şeyh Galip
LEB TASAVVURU İLE İLGİLİ DEĞİŞİK ÖRNEKLER
Lebüñ sırrın gelüp güftâra menden özgeden sorma
Bu pinhân nükteni bir vâkıf-ı esrâr olandan sor Fuzuli
Nokta dirdüm agzına olsa dehânuñdan eser
Bilüñe mû dir idüm mû incelükde anca yok Muhibbî
Seni meğer ki gül-efsdn-ı nâz derletmiş
Ki sîb-i gabgabın ey gonca-leb giilâb kokar
Dâmen-i Isâ'ya el irmez görinmez âb-ı Hızr
Senden olur ey tabîb-i cân u dil dermân bize Şeyhülislam Yahya
Lebine ehl-i nezer cân dediler, gerçek imiş,
Ağzına nüqte-yi pünhan dediler, gerçek imiş. Seyyit Nesimi - İmameddin
Gevher saçıp bezme seher doldu lebâleb jale gül
Kattı arakla gül-şeker minâ-yı mâlâmâle gül Esrar Dede
Aşıklar nam ister lebin balından
Aç bir kapı göster dehane dilber
Sarsam usul boyun emsem lebinden
Döner deli gönül şahan'a dilber Karacaoğlan Ş
Gel güzel yola gidelim
Adı güzel Ali ile
Açlar doyar susuz kanar
Leblerinin balı ile Pir Sultan Abdal Ş
KAYNAKÇA
[1] Şahamettin Kuzucular , https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/muhr-u-suleyman-nedir-hz-suleyman-in-hatem-yuzugu/117404
[2] Iskender_Pala_-_Ansiklopedik_Divan_Siiri, Leb Maddesi
[3] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/hz-isa-mucizeleri-divan-siirinde-isa-peygamber/114868
[4] Saadet KARAKÖSE, https://www.sosyalarastirmalar.com/cilt3/sayi15pdf/karakose_saadet.pdf
[5] Saadet KARAKÖSE, https://www.sosyalarastirmalar.com/cilt3/sayi15pdf/karakose_saadet.pdf