24.08.2012
Magcan Cumabayev
Türkistan konulu şiirleri ve Turan fikrini savunduğu için 1938 yılında 45 yaşındayken Stalin’in emriyle Komünistler tarafından kurşuna dizilerek idam edilen büyük Kazak şairi ve Edebiyatçısıdır.
25 Haziran 1893 de Kuzey Kazakistan’ın Bulaev kasabasında dünyaya gelmiştir.[1] Babasının adı Beken Bey'dir. (Ceken Bey). Babası onu bir molla olarak yetiştirmek istemiş, eğitimine çok önem veren babası sayesinde daha dört yaşındayken okumayı ve yazmayı öğrenmiştir. Fakat o babasını dinlemeyecek yeni tedrisatta eğitim veren Çala Medresesine gidecek, henüz 12 yaşındayken Çala Kazak Medresesi’ne devam ederek Çala Medresesini bitirecektir. 1910 yılında Kızıljar şehrinde bulunan medreseyi bitiren Mağjan, bu medresede Arapça, Farsça ve Çağatay Türkçesini öğrenir. [2]Şair, ilk şiir denemelerini Çala Medresesinde öğrenci iken yazmıştır. Yine aynı yıl Ufa’da bulunan Galiya Medresesi’ne başvurur. Bu medresede de Rus Dili ve Edebiyatı eğitimini alır. [3] Aynı yıl tahsiline devam etmek üzere Ufa’ya gitmiş ve burada meşhur Tatar yazar ve edibi Galımjan İbrahimov’un talebesi olmuştur. Ufa’da 10 Ekim 1906 tarihinde açılan ve Ceditçi ekolün temsilcisi olan Medrese-i Âliye-i Dinîye'ye devam eden Magcan Cumabayev bu okulda Kazak Ceditciliği konusundaki fikirlerini pekiştirir. [4] " Başlangıçta dinî düşüncenin yeniden değerlendirilmesi olarak İdil-Ural bölgesinde Abdunnasır Kursavi ve Şahabettin Mercani’nin öncülüğünde gelişen Ceditçilik, sonradan Rusya’da yaşayan Müslüman Türk gruplarda toplumsal reform ve değişim taleplerini yansıtan bir deyim olarak kullanılmaya başlanacaktır. “ (Andican 2003: 25).
İsmail Gaspıralı’nın, “dilde, fikirde, iş’te birlik” sloganı ile birlikte Ceditçilik, Panslavizm karşıtı ve Türk dünyasını asgari müştereklerde birleştirmeyi amaçlayan bir akım haline dönüşmüştür" [5] Gaspıralı öncülüğünde gelişen Ceditçilik Kazaklar üzerinde de çok etkili olmuş bu düşüncelerle yetişen Magcan Cumabayev de Kazakların en önemli Ceditçi şairlerinden birisi olmuştur.
Mir Jakup Dulatulı ile tanıştıktan sonra Kazak kültürünün yaygınlaşması için çalışmalara başlamıştır. [6] Şair ilk kitabı olan " Çolpan'ı" hocası Galımjan İbrahimovo’nun takdir ve teşvikiyle daha on dokuz yaşındayken çıkartır. (1912) Kitabın yayınlanmasıyla birlikte, Mağcan Kazak ve Tatar milliyetçisi gençler arasında bir sembol isim haline gelir.[7] Medreselerde eğitim görürken Türk edebiyatının en önemli şairlerinin eserlerini de okuyup kültür dünyasını zenginleştirmektedir. Bu sıralarda Nizamî, Sâdî, Hâfız, Firdevsi'yi okuyarak kendini yetiştirmektedir.[8]
"Daha sonra, Ombı’daki Rus Öğretmen Ensitüsünü üstün başarıyla bitiren şair (1913-1917) Rusça'yı da öğrenmiştir. 1917 yılında ilk eşi Zeynep Hanımla evlenir. Yine bu yıllarda Ahmet Baytursunulı’yla Mirjakıp Duvlat’ın öncülüğünde kurulan ve Kazakistan’ın istiklâlini savunan Alaş Orda Partisine girer. Daha sonra bu partinin kurduğu Alaş Orda Hükümeti’nde görev alır."[9]
Mağcan Cumabayev, Sovyet ihtilalinin gerçekleştiği 1917 yılı içinde Mir Cakıp Dulatoğlu, Ahmet Baytursunoğlu, Alihan Bükeyhanoğlu, Seken Seyfullin, Muhammedcan Seydalin, Esfendiyar Köpeyoğlu, Sultan Mahmut Toraygıroğlu gibi fikir adamı yazarlarla tanışır ve Alaş Orda hareketinin siyasal gelişimine destek verir. [10] Yapılan Alaş Kurultayı sonunda Alaş Orda Hükümeti kurulur ve Kazakistan’ın bağımsızlığı ilan edilir (13 Aralık 1917). [11] Alaş Orda Hareketi, Kazakların tarihe geçmiş meşhur bağımsızlık hareketidir. Mağjan da diğer milliyetçi Kazak aydınları ile beraber Alaş hareketine katılmıştır. Kazak Türkleri edebiyatında ortaya çıkan millî uyanış, millîleşme ve kurtuluş mücadelesine kuvvet veren dergi ve gazetelerde kendisi gibi idealist, vatanperver kazak aydınlarla birlikte yazılar yazmaya başlamıştır.
"Ne korsem de Alaş üçin korgenim
Magan atak ultım uşın olgenim
Ne görsem de Alaş için görürüm
Bana armağandır yüce halkım için ölürüm” Dizeleri işte bu yıllarda yazılmıştır.
1919 yılı onun için oldukça olumsuz bir sene olacaktır. Eşi Zeynep Hanım, ilk çocuklarını doğururken vefat edecektir. Bir yıl sonra da öksüz kalan oğlunu kaybeder. Aynı yıl içinde eşini ve oğlunu da kaybetmiştir. 1922 yılında Zılıyka (Zeliha) hanımla ölümüne kadar devam edecek olan ikinci evliliğini yapar. 1923-1926 yılları arasında Moskova’daki Edebiyat Enstitüsü’ne devam eder. Enstitünün hocalarından V. Briusov, Mağcan’ı “Kazakların Puşkin’i” olarak adlandırır. [12] 1922 yılında Taşkent’te kurulan Türkistan Cumhuriyeti Hükümetine bağlı Kazak-Kırgız Bilim Komisyonu üyesi olur. Burada sanat hayatının en verimli dönemini yaşayan Mağjan, 1924 yılında Kazak Komünist Partisinin ihanetiyle “milliyetçi, Türkçü, zengin taraftarı ve ferdiyetçi” olmakla suçlandı. Gerçekten de Magcan Cumabayev, Kazakistan’da Ceditçiliği benimsemiş olan ve bu düşünceyi yaymaya çalışan İşangali Arabayev, Mustafa Orazayev, Bekmuhammet Serkebayev, Beyimbet Maylin, Ciyengali Tilevbergenov ve Muhammetcan Seralin gibi aydınlarla birlikte Ceditçilik düşüncesini yaymak için fikri çalışmalara başlamıştı.[13]
1922 yılında değerli yazar Hazer Törekuloğlu’nun daveti üzerine Taşkent’e gider. Orada Şolpan, Sana ve Akjol gazetelerinde şiirlerini yayınlar. [14] İşte bu sırada meşhur Kazak aydın ve yazarı Avezov ile tanışır. Yazdığı şiirlerinde Kazak halkının Sovyetleşmesine karşı çıkmakta, Kazak halkına ata yurduna ve bağımsızlığına sahip çıkmasını öğütlemektedir. Stalin’in yönetime gelmesiyle birlikte Alaş Ordacılar baskı altına alınmaya başlanır. Ceditçi medreselerde eğitim alan Kazak öğrencilerin çalışmaları Rus polis teşkilatının dikkatini çekmiş bu öğrencilerin faaliyetleri takip edilmeye başlanmıştır. [15] Mağcan’ın yakın çevresi, ya tehditlerle ya da menfaat karşılığında Mağcan’ı terk etmeye başlar. Mağcan her geçen gün yalnızlaşmaktadır. Kitapları basılmaz, şiirleri yayınlanmaz. Ailesini geçindirecek maddi imkânı kalmaz. Mağcan’a selam veren dostu kalmamıştır çevresinde. O artık, yalnız bir adamdır. İşte bu yıllarda yazdığı ve yüreğiyle dertleştiği mısraları kaleme alır. “Ey yüreğim benim ne suçum var, bu halkı sen sev dedin ben de sevdim” mısralarında içine düştüğü yalnızlığı, terk edilmişliği ve sahipsizliği ifade eder. [16] Bununla da yetinmeyerek Mağjan’ın eserlerinin okunması, bulundurulması, yayınlanması, hatta adının kitaplarda ve yazılarda geçmesi 1929 yılından itibaren yasaklanır. Bu yasak 1988 yılı sonlarına kadar devam etmiştir. [17]
Moskova’da 1925 yılında kurduğu Alka adlı edebiyat derneğinin karşı devrimci faaliyetler yaptığı iddiasıyla, Mağcan tutuklanır ve idama mahkûm edilir. Ancak, cezası 10 yıl sürgün cezasına çevrilir.[18] Ayni yıl belki de göz önünde olması için Moskova’ya çağrılan şair 1927 yılına kadar Moskova’da Künşığıs Baspası (Doğu Matbaasında)’da çalışır. Burada yaptığı Rusça'dan çevirileriyle ve eserlerinde geçen Rusça ilmî terimlere Kazakça karşılıklar bulmasıyla Kazak yazı dilinin gelişmesine hizmet etmiştir. [19] 1927 yılında Kazakistan’a dönen Mağcan1930’da başlayan sürgün yıllarını çalışma kamplarında geçirir. 1935 yılında tanınmış Rus yazarı Maksim Gorki’nin yardımıyla hapisten kurtulup Kılzıljar’a geri döner. [20] Burada iki yıl Rus Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yapar. [21] Almatı’ya döndükten sonra Muhtar Avezov’un tutuklanmasına yardımcı olacak bilgiler vermesi istenilir. Mağcan böyle bir alçaklığı yapacak insan değildir. Ve “Japon Casusu” suçlamasıyla, 1937 yılının Aralık ayında yeniden tutuklanır. Ama Mağcan sorgulama sırasında maruz kaldığı işkencelere dayanamaz... Suçlamayı kabullenir. 19 Mart 1938’de kurşuna dizilerek öldürülür. [22] Sovyet işgali altında bulunan Türk yurtlarında hayranı olduğu Şair Çolpan gibi o da kurşunlanarak öldürülmüştür.
EDEBİ KİŞİLİĞİ
Büyük bir Türk milliyetçisi olan Cumabayev, Kazakların ve bütün Türkistan’ın millî şâiridir. Şiirlerinde Türk topluluklarının o dönemdeki dağınıklığından, yabancı işgali altında yaşamak zorunda kalışlarından ve bundan dolayı duyulan ezikliklerden bahseder. Kün men Tün (Gece ile Gündüz), Alıstagı Bagrıma (Uzaktaki Kardeşime), Türkistan, Oral, Aksak Temir Sözü (Aksak Timur Sözü), Künşıgıs (Doğu), Ot (Ateş) gibi şiirleri bulunmaktadır.
Magcan Cumabayev (1893-1938), Kazak Türkleri edebiyatında ortaya çıkan millî uyanış, millîleşme ve kurtuluş mücadelesine kuvvet veren Kazak Edebiyatı şairlerindendir. Sultan Mahmut Toraygır (1893-1920), Jüsipbek Aymavıt (1889-1931) ve Şahkerim Kudayberdi gibi aydınlarla birlikte Kazakların özgürlüğü ve milli uyanışını sağlamaya çalışan aydınlar arasındadır. Türkçü, milliyetçi , "milli istiklal ve milli istikbal âşığı" bir şairdir.
15. yüzyılda Kazak Hanlığının kurulmasıyla tarih sahnesinde devlet kurmayı başaran Kazaklar 18. yüzyıldaki Rus istilası sonucunda ise bağımsızlıklarını kaybederek Rusya’nın hâkimiyeti altına girmişlerdi. Magcan Cumabayev Kazakların bağımsız bir devlet kurmasını savunan mücadeleci ve milliyetçi bir şairdi. Bu uğurda da hayatını kaybetmiştir.
Kazak edebiyatını ve Kazak şiirini tema ve yapı bakımından zenginleştiren şair, öldürülmesine, eserlerinin basımı, yayımlanması, hatta kitaplarda adının dahi geçmesi yasaklanmasına rağmen unutulmamış, hem Kazak Edebiyatında hem de diğer Türk devletlerinde yeniden tanınmaya ve sevilmeye başlamıştır.
Mağcan, Nur Sultan Nazarbayoğlu’nun talimatıyla, 100. doğum yılında, 1993’de, Kazak Devleti tarafından özel bir anma programı ile anılmıştır. Kuzey Kazakistan’da bulunan Petropavl şehrindeki üniversiteye Mağcan adı verilmiş, Kazakistan’da birçok okul ve caddeye onun adı verilmiş, her yıl Mağcan adına edebiyat ödülleri verilmeye başlanmıştır. Nitekim Elazığ’da düzenlenen Uluslararası Hazar Şiir Akşamları’nın 14.sü Mağcan Jumabeyef adına düzenlenmiş ve Kazakistan Cumhur Başkanı Nursultan Nazarbeyef’e bir şeref plaketi sunulmuştur.
Kün men Tün (Gece ile Gündüz),
Alıstagı Bagrıma (Uzaktaki Kardeşime),
Türkistan, Oral, Aksak Temir Sözü (Aksak Timur Sözü),
Künşıgıs (Doğu), Ot (Ateş) gibi şiirleri bulunmaktadır.
Alısdaki bavuruma (Uzaktaki Kardeşime ) Çanakkale Savaşı sırasında yazmıştır.
Şiirleri
Alısta avır azap çekken bavrım,
UZAKTAKİ KARDEŞİME (Çanakkale Savaşı için)
KAYNAKÇA
[1] Anonim, Mağcan CUMABAYEV ,ayb.org.tr/index.php?option=com_content&task=view
[2] Bünyamin ÖZGÜMÜŞ, Kazak Edebiyatının Belli Başlı Temsilcileri, Yağmur Sayı : 16 Temmuz - Ağustos - Eylül 2002
[3] Bünyamin ÖZGÜMÜŞ, Kazak Edebiyatının Belli Başlı Temsilcileri, Yağmur Sayı : 16 Temmuz - Ağustos - Eylül 2002
[4] Emin Özdemir,Kazak Kültürel Hayatında Tatarların Etkisi ve Kazak Ceditçiliğinin Gelişimi,
[5] Emin Özdemir,Kazak Kültürel Hayatında Tatarların Etkisi ve Kazak Ceditçiliğinin Gelişimi,
[6] Anonim, Mağcan CUMABAYEV ,ayb.org.tr/index.php?option=com_content&task=view
[7] Bünyamin ÖZGÜMÜŞ, Kazak Edebiyatının Belli Başlı Temsilcileri, Yağmur Sayı : 16 Temmuz - Ağustos - Eylül 2002
[8] Prof. Dr. Hayrettin RAYMAN, Mağcan Cumabayev’in Şiir Dünyası, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi,Yıl 2011 , Cilt 97 , Sayı 195
[9] Anonim, Mağcan CUMABAYEV ,ayb.org.tr/index.php?option=com_content&task=view
[10] Hüseyin KARADAĞ,TUKAY - MİTTA - MAĞCAN - SÜYÜM BİKE - ŞEHİTLER HIYABANI,Yıl 2004 Temmuz Dergisi - Sayı:37, anafilya.org/go.php?go=
[11] Bünyamin ÖZGÜMÜŞ, Kazak Edebiyatının Belli Başlı Temsilcileri, Yağmur Sayı: 16 Temmuz - Ağustos - Eylül 2002
[12] Bünyamin ÖZGÜMÜŞ, Kazak Edebiyatının Belli Başlı Temsilcileri, Yağmur Sayı: 16 Temmuz - Ağustos - Eylül 2002
[13] Emin Özdemir,Kazak Kültürel Hayatında Tatarların Etkisi ve Kazak Ceditçiliğinin Gelişimi,
[14] Hüseyin KARADAĞ,TUKAY - MİTTA - MAĞCAN - SÜYÜM BİKE - ŞEHİTLER HIYABANI,Yıl 2004 Temmuz Dergisi - Sayı:37, anafilya.org/go.php?go=
[15] Emin Özdemir,Kazak Kültürel Hayatında Tatarların Etkisi ve Kazak Ceditçiliğinin Gelişimi,
[16] Bünyamin ÖZGÜMÜŞ, Kazak Edebiyatının Belli Başlı Temsilcileri, Yağmur Sayı : 16 Temmuz - Ağustos - Eylül 2002
[17] Hüseyin KARADAĞ,TUKAY - MİTTA - MAĞCAN - SÜYÜM BİKE - ŞEHİTLER HIYABANI,Yıl 2004 Temmuz Dergisi - Sayı:37, anafilya.org/go.php?go=
[18] Hüseyin KARADAĞ,TUKAY - MİTTA - MAĞCAN - SÜYÜM BİKE - ŞEHİTLER HIYABANI,Yıl 2004 Temmuz Dergisi - Sayı:37, anafilya.org/go.php?go=
[19] Bünyamin ÖZGÜMÜŞ, Kazak Edebiyatının Belli Başlı Temsilcileri, Yağmur Sayı : 16 Temmuz - Ağustos - Eylül 2002
[20] Hüseyin KARADAĞ,TUKAY - MİTTA - MAĞCAN - SÜYÜM BİKE - ŞEHİTLER HIYABANI,Yıl 2004 Temmuz Dergisi - Sayı:37, anafilya.org/go.php?go=
[21] Bünyamin ÖZGÜMÜŞ, Kazak Edebiyatının Belli Başlı Temsilcileri, Yağmur Sayı : 16 Temmuz - Ağustos - Eylül 2002
[22] Bünyamin ÖZGÜMÜŞ, Kazak Edebiyatının Belli Başlı Temsilcileri, Yağmur Sayı : 16 Temmuz - Ağustos - Eylül 2002
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın