Mübalağa Sanatı Örnekleri
smanlıca yazılışı : مبالغه : mübalağa
Mübalağa sözcüğü Arapça kökenlidir. Arapçadaki “ blg “ kökünden türemiştir. “ blg “ kökü masdar olarak belagat gösterme, abartma, anlamlarındadır.[1] Bu nedenle mübalağa ile beliğ, ve belagat sözcükleri ile aynı kökten gelmektedir. ( bkz Belagat Nedir Hale Makama Amaca Uygun Söz )
Mübalağa edebiyatta belagat sanatının bir dalı olan söz sanatlarından biridir. “ Bir şeyi ifade ederken ya olduğundan çok fazla veya olduğundan çok noksan göstermek " ,“Habbeyi kubbe, kubbeyi habbe yapmak." , “pireyi deve, deveyi pire yapmak” olarak tarif etmişlerdir. Habbe mercimek tanesi büyüklüğünde damla demektir. ( Geniş bilgi için bkzMübalağa Nedir Mübalağa Sanatı Tebliğ İğrak Gulüv )
Eski Edebiyatçılar mübalağa sanatını üç türlü olarak değerlendirmişlerdir.
Tebliğ
İğrak,
Gulüv
Mübalağa Sanatı Örnekleri
Eyyâm-ı zemistanda beni gerdiş-i devrân
Bir hâne-i viran-şüdeye eyledi mihman
( Kış aylarında devran döndü, devran gelip şu virane evimde bana misafir oldu. Kış güneşinin eve girip ısıtacağı noktasından hareketle şiirdeki abartı akla ve geleneğe uygun olduğu ve zarif bir mana da ifade ettiği için tebliğdir. Sevgilinin eve geldiği de ima edilmiş olur.
Göremez girsem eğer mûr-ı zaîfin gözüne
Ey Süleymân-ı zaman öyle hayâl oldu tenim ( ŞEMİ )
( O kadar zayıfladım ki o kadar hayal gibi kalım ki karıncanın gözüne girecek kadar küçüldüm. ) Akla ve geleneğe aykırı aşırı yani gulüv derecesine abartılmış mübalağa.
Lerze düşmüş savlet-i kûh- vakarından tamam
Arz-ı Nişabur – veş iklim-i İran üstüne Nedim
Onun dağ gibi vakarını ve kudretini görünce İran mülkünde Nişabur depremi gibi korku depremi çıkmıştır. Bu beyitte de aşırı abartı akla ve gelşenege aykırı düzeyde gulüv vardır..
Gönül inler gamından dem-be-dem rûh-ı revân ağlar
Bu bağın çeşme-sârı hep benim eşk-i revânımdır ( BAKİ )
( Gamımdan dolayı sürekli ağlıyorum. Bu bağları n çeşmesi benim gözyaşlarımdır.)
Abartıda çok aşırıya kaçmadığı ama ortalamadan yüksek abartıldığı için igrak derecesinde abartma )
Göremez girsem eğer mûr-ü zâifin gözüne
Ey Süleyman’-ı zaman şöyle hayâl oldu tenim Şem’i
Ey Süleyman-ı zaman bedenim o kadar küçüldü- o kadar zayıfladım –ki gözüne girsem bile karınca beni göremez.
Bu beyitte şair Şem’i çok bariz ve abartılı bir şekilde olanı olduğundan çok küçük göstermiş yani kubbeyi habbe yapmıştır.
Bir gün doludizgin boşanan atlarımızla,
Yerden yedi kat Arş’a kanatlandık o hızla. Yahya Kemal
Yahya Kemal ise bu beytinde doludizgin atlar ile gidişi yerden yedi kat yukarıdaki arşa kadar kanatlandırarak habbeyi kubbe yapmaktadır.
Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su Fuzûlî
( Gözlerimdeki yaşlardan gökyüzünün rengini göremiyor bilemiyorum, ya gökyüzü gözümdeki yaşların rengi olmuş, ya da gözyaşlarım gök yüzüne renk vermiş) )
Adli bir gâyetde kim devrinde kebk ü şâhbâz
Birbirini âşiyânında gelir mihmân bulur Nefi
Keklik ile doğanın birbirine misafir olmasını akıl kabul edemezse de her iki kuşun yavru iken kafeste büyütülmesi ile aralarındaki düşmanlık giderilebilir.
Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su Fuzûlî
(Gökyüzünün rengi su renginde midir yoksa gözümden akan yaşlar su olarak gökyüzünü mü kaplamıştır da onun için mi mavi görünüyor, bilmiyorum.)
Donar soğuktan efendi semender âteşte
Bir iki gün dahi böyle eserse bu sarsar ( NEDİM)
Ne şeb ki kûyuna yüz sürmesem ol şeb ölürüm.
Ne gün ki kâmetini görmesem kıyâmet olur. Nefi
File naçar meger yükledeler tabutunu
Çekemez cife-i murdarunu adem a köpek Nefi
Filler de çekemezse ne acep laşeni kim
Var mı bir sencileyin div-i mülahhem a köpek Nefi
Bir şulesi var ki şem-i canın
Fanusuna sığmaz asmanın (Şeyh Galip)
Âfitâb ol ruh-ı pür-tâba nazîr olsun mu?
Bu yakar âlemi bir lahza nikâb olmayıcak. Nefi
File nacar meger yükledeler tabutunu
Çekemez cife-i murdarunu adem a köpek Nefi
Filler de çekemezse ne acep laşeni kim
Var mı bir sencileyin div-i mülahhem a köpek Nefi
Yazılıp ermeye pâyânına dek nâme-i şevk
Hep ağaçlar kalem olsa kamu yaprak kağıd ( NECATİ )
Merkez-i hâke atsalar da bizi
Kürre-i arzı patlatır çıkanz. (Namık Kemal)
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir; savurur enkaz-ı beşer. M. Akif
Yıldızlar görse betideki güzelliğini
Birer birer düşerler içimdeki denize Celal Sılay
Yar gülse yüzü döktük kibre de düştük lakin
Gün düşse yere gökten aşk cana zahmet imiş Şahamettin Kuzucular
Bir ah çeksem karşı ki dağlar yıkılır. Anonim
Manda yuva yapmış söğüt dalına,
Yavrusunu sinek kapmış duydun mu? Anonim
KAYNAKÇA
[1] https://www.etimolojiturkce.com/kelime/m%C3%BCbala%C4%9Fa