Nasreddin Hoca Fıkraları

02.05.2015

 

FIKRALARININ ÖZELLİKLERİ

Nasreddin Hoca'nın fıkralarında fakir bir köylü,  eşeği  ve karısıyla yaşayan bir halk adamı, fakir olduğu halde halinden şikayet etmeyen yoksul bir köylü,  köylüler, imamlar, mollalar  ile oturup kalkan mütevazi bir  insan olarak  karşımıza çıkmakta bu betimlemeler de biyografisi ile birebir örtüşmektedir.  "Doğruyu bildirirken, cemiyetteki bozuk yönlerin düzeltilmesi için meseleyi halkın anlayacağı bir dil ile gayet manidar lâtifeler halinde kısaca dile getiren”  Nasrettin Hoca saf, uyanık, temiz kalpli hazırcevap bir kimlik olarak karşımıza çıkmaktadır.

Onun ibret ve hikmet  dolu  fıkralarına zamanla pek çok fıkra karışmış pek çok abes  ve edepten uzak fıkra da ona mal edilmiştir.  Onun fıkralarının temelinde köy, köylü, köy yaşamı, edep,  ve darb ı meseller vardır. Onun  fıkraları  günümüze kadar binlerce fıkraya ulaşmış tamamen ona ait fıkraların ayırt edilmesini de güçleştirmiştir.  Buna rağmen Nasrettin Hoca’ya ait olan fıkraların  karakterisitik bir özelliği  olduğundan gerçek fıkraları büyük ölçüde ayıklana bilmektedir.

Nasreddin Hoca’nın değeri, anlam, yergi ve alay ögelerinin inceliğiyle ölçülür. Onun olduğu ileri sürülen  fıkraların çoğunu ona özgü fıkralardan ayırmak çok da zor olmamaktadır. Onun fıkralarının temelinde sevgi, yergi, övgü, alay,  kendini dahi gülünç düşürme, din ile çelişkiye düşmeyen ince bir nükte ve hoşgörü vardır.


İLGİLİ LİNKLERİMİZ

  • Nasreddin Hoca Hayatı ve Fıkralarına Dair Kaynaklar
  • Nasrettin Hoca Hayatı Fıkraları ve Özellikleri
  • Bektaşi Fıkraları
  • İNCİLİ ÇAVUŞ HAYATI VE FIKRALARI


FIKRALARINDAN SEÇMELER

Kimin İçi Yanıyor?

Bir bayram günü Nasreddin Hoca komşusuna ziyarete gidince komşusu her misafire olduğu gibi hocaya da bal ikram ediyor. Bir tepsi içinde gelen koca bir petek baldan her gelen misafir bir iki kaşık alır çekilirmiş. Komşusu bakar ki hoca kaşığı daldırdıkça daldırıyor. Peteğin yarısına gelmiş daha duracağa da benzemiyor. Dayanamayıp:
- 'Aman hoca fazla yeme yoksa için yanar.' deyince hoca cevabı yapıştırır:
- 'Kimin içinin yandığını Allah bilir.'

Konya ile Akşehir Havası

Bir gün, Nasrettin Hoca, Konya’ya gitmiş.
Camide vaaz verirken:
-Ey Müslümanlar demiş, sizin kentinizin havasıyla bizim Akşehir'in havası birdir.
Vaazı dinleyenlerden biri:
-Nereden biliyorsun Hoca’m? diye sormuş.
Nasrettin Hoca:
-Akşehir'de ne kadar yıldız varsa, Konya' da da o kadar var, yanıtını vermiş.

Hazır Para

Hoca birinden borç istemiş, adam sormuş -hocam borcunu ne zaman ödeyeceksin hoca başlamış anlatmaya -senden aldığım parayla diken alacağım onları koyunların geçtiği yerlere dikeceğim, dikenler büyücek oradan koyunlar geçerken yünleri dikenlere takılacak, ben yünleri toplayacağım sonra onları ip yapıp pazarda satacağım. Kazandığım parayla sana olan borcumu ödeyeceğim demis Adam başlamış gevrek gevrek gülmeye hocada demiş ki; -Eeee bak hazır parayı bulunca nasıl da gülüyorsun

Eşşeğin İstediği Yere

Nasreddin Hoca bir gün eşeğine binmiş. Eşeğin inadı tutmuş. Bir türlü eşeğin başını gideceği yöne çevirememiş. Bunu gören komşusu:"- Nereye gidiyorsun Hocam ?", diye sormuş. Hoca’da:"-Eşeğin istediği yere.", demiş.

Yas Tutuyorlar

Hocanın tavuğu ölmüş. Civcivlerin de başıboş kalmış. Hoca kaybolmalarından korkmuş. Boyunlarına siyah bezler bağlamış. Sonra da içlerinden ip geçirip birbirlerine bağlamış. Meraklı bir komşusu sormuş: -Hoca o civcivlerin boynundaki de nedir? Komşusunun merakına içerleyen Hoca, cevabı yapıştırmış:- Anneleri öldü de yas tutuyorlar.

Hocanın Ardı

Nasreddin Hocaya sormuşlar: - Niçin insanlar sabahleyin kalkınca hep farklı yönlere dağılıyor da aynı yöne gitmiyorlar. Hoca cevaplamış: - Herkes aynı yöne gidecek olsa dünyanın dengesi bozulurdu.

Kim Daha Büyük

Hoca'ya: 
- "Efendi" demişler, "padişah mı büyük, yoksa çiftçi mi ?"

- "Çiftçi büyük elbet" demiş Hoca ve eklemiş; "Çünkü çiftçi buğday yetiştirip vermezse pâdişah acından ölür."

Gönlüm razı olmadı

Nasreddin Hoca, kasabadan Kur'an-ı kerim, tefsir ve ilmihal gibi bazı kitaplar almış. Bir çuvala yerleştirmiş. Çuvalı sırtına almış, eşeğine binmiş köyüne doğru gidiyor.

Yolda Hoca'yı görenler : 
- " Bre Hoca, çuvalı niye kendi sırtına aldın ?" diye sormuşlar.

- "Ne yaparsın" demiş Hoca, "zavallı hayvan zaten benim bütün kahrımı çekiyor. Kendi bindiğim yetmiyormuş gibi çuvalı da ona taşıtmaya gönlüm razı olmadı."

Ya Tutarsa

Nasreddin Hoca azığını heybesine koyup yola çıkmış. Öğlen vakti Akşehir gölü kenarında, bir ağacın altında oturmuş. Ekmeğini, zeytinini ve bir çanak yoğurdunu gölgede keyifle yemiş. Yoğurt çanağını gölde çalkalarken birisi görüp sormuş.

- "Ne yapıyorsun Hoca ?"

-"Göle maya çalıyorum" demiş Hoca.

Adam üstelemiş :
- "İlâhi Hoca, göl maya tutar mı hiç ?"

-"Ben de biliyorum tutmayacağını, ammaaa ya tutarsa !..."

Sesimin Arkasından Koşuyorum

Hoca ikindi ezanını okumağa başlamış. O sırada bazı komşuları evlerinin önlerinde birbirleriyle konuşuyorlar, sanki ezan sesini duymuyor gibi davranıyorlarmış. Aslında O komşular camiye de pek sık gelmiyorlarmış. Hoca sesini biraz daha yükseltmiş, amma bakmış ki fark eden bir şey yok. O tarafa doğru koşmaya ve koşarken de ezanı okumaya devam etmiş.

O komşulardan birkaç kişi Hoca'ya bir şey olduğunu düşünerek yanına koşuşup sormuşlar : 
- "Ne oldu Hoca Efendi, niçin koşarak ezan okuyorsun.?"

- "Sesimin nerelere kadar gittiğini merak ettim de; arkasından koşuyorum" demiş.

Hanımla Muhabbet

Hoca bir gün karısına :
- "Hatun" demiş, "Şu bizim komşu, çarıkçı, Mehmet ağanın adı neydi ?"

- "Kendin söyledin ya, efendi" demiş karısı, "Mehmet ağa."

- "Canım, dilim sürçtü işte... Ne iş yapar diyecektim." demiş Hoca.

- "A efendi" demiş karısı, "kendin çarıkçı demedin mi?"

- "Anlasana işte" demiş Hoca, "nerede oturuyor demek istedim."

- "Efendi, bugün sana ne oluyor?" demiş karısı "Komşu" dedin ya..."

Hoca birden sinirlenmiş.
- "Aman be karı... Seninle de bir türlü konuşulmaz ki!"

FİLOZOF HİNDİ

Nasreddin Hoca pazarda dolaşırken, bir papağanın on iki altına satıldığını görünce şaşıp kalarak yanındakilere sormuş:
- "Bu kuş neden bu kadar para ediyor ?"

- "Bu papağandır" demişler, "konuşur."
Hoca doğru evine gitmiş. Hindisini koltuğunun altına alıp pazara getirmiş.
- "Kaça hindi ?" diye sormuşlar.

- "On beş altın" demiş Hoca.

- "Bir hindi on beş altın eder mi ?" demişler.

- "Görmüyor musunuz !" demiş Hoca; "yumruk kadar papağanı on iki altına satıyorlar."

- "Onun marifeti var, insan gibi konuşur. Ya seninki ne yapar ?" diye sormuşlar.

- "O düşünmeden konuşur" demiş Hoca ; "Bu da insanlar gibi düşünür."

Bindiği dalı kesmesi

Nasreddin Hoca, köy meydanındaki koca çınar ağacının üzerine çıkmış, elindeki balta ile bindiği dalı kesmeye başlamış.

Görenler :
-"Aman Hocam, bindiğin dalı kesiyorsun, düşeceksin!" diye bağırmağa başlamışlar.

Hoca kesmeye devam ederek seslenmiş:
-"Bu dalı kesenin yere düşeceğini hepiniz akıl ettiniz de, ben size yıllardır ahiretin dalı olan dünyanızı keserseniz cehenneme düşersiniz diyorum, neden hâlâ akıl edemiyorsunuz!!!..."




  • [1] Doç Dr. Erol Altınsapan, 26. Uluslararası Kazı Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu, Mayıs 2004 KONYA
  • [2] Dr Aslan Tekin, Edebiyatımzıda İismler, Elips Yayınları, Ankara 2005  shf 393-
  • [3] https://www.edebiyadvesanatakademisi.com/edebiyad/282-nasrettin_hoca_hayati_fikralari_ve__%C3%B6zellikleri.html
  • [4] Fethi GEDİKLİ, NASREDDİN HOCA FIKRALARINDA KADI İMGESİ, Türk Dünyası Bilgeler Zirvesi: Gönül Sultanları Buluşması. 26-28 Mayıs 2014. Eskişehir 2013
  • [5] Evliya Çelebi, Seyahatname 2. Cilt Akşehir, Yeni Şafak Gazetesi, 2006, shf 229

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar