Nevrûziye Macunu ve Heft Sin

29.06.2020

 

Nevrûziye Macunu ve Heft Sin

 

 Nevruz bayramı ve Nevruz günü ile ilgili olmak üzere İki türlü nevruziye vardır. İlki devlet büyükleri için nevruz gününü Nevruz gününü tebrik vesilesiyle yazılmış nevruz konulu manzumeler olmaktadır. ( bkz Nevrûz Cem Ateş İçki Bayram ve Şiir Dünyamızda Nevruz ) İkincisi ise nevruz günü münasebeti ile  nevruz gününe özel, nevruz günü yenmek için yapılmış macunlar veya tatlıları ifade etmektedir. Bu yazımızın konusu nevruz macunu olan nevruziye olmaktadır. 

Bilindiği, nevruz, eski edebiyatta cihanın yaratıldığı günlerin sonu, âlem ve feleklerin devrana başladığı ilk gün,  Hz Âdem’in doğum günü,  Hint esatirlerinde Cama Şida adlı tanrı ile alakalı, İran esatirlerinde Güneşin oğlu Cemşid adlı efsanevi hükümdarın tahta çıktığı ilk gün ile ilgili esatirlerin  kaynağı olan 21 Mart ile 28 Mart  arasındaki günlerdir.

İnançlara göre Allah,  âlemi ve Âdemi, nevruz günü yani 21 Martı 22 Marta bağlayan gece yaratmaya başlamış kâinatın yaratılışı yedi günde tamam olmuş, yıldızlar da bu günde devrana başlamıştı. Kâinatın yaratılmaya başlandığı ilk güne Nevruz-u Amme, yedinci güne ise bu nedenle Nevruz u Hassa denmiştir.

Nevruz-u Amme: Nevruz’un ilk günü Güneş’in oğlu Cem tahta çıkmış,  gündüz ve gecenin eşit olduğu bu günü bayram ilan ederek, beratları yenilemiş, rintliği serbest bırakmış, ateşler yaktırmış, mahkumları serbest bırakmış,  macunlar dağıtmış,  fakirlerin ihtiyaçları giderilmiş, herkesin yiyip içmesi ve eğlenmesi sağlanmıştı. Esasında daha eski  Hint mitolojisinde ve Mezopotamya uygarlıklarında ortaya çıkan bu inançlar Farisilerin ve  Zerdüştlerin ( bkz Ehrimen Ehremen Angra Menyu- Zerdüşt İblisi) esatirleri haline gelmiş, Tüm diğer Ön Asya uygarlıklarında da olduğu gibi 21 Mart günü Acemlerin de bayramı olmuştu.

Nevruz günü macun ve tatlı dağıtmak âdetinin en azından   Mecusilerin en meşhur hükümdarı olan Cem’in (Cem - Cemşid-i Hurşit ( Divan Şiirinde Cem ve Tüm Özellikleri ) tahta çıktığı 21 Mart gününe kadar uzatabilmek mümkündür.

Nevrûziye Macunu, kısaca nevruz gününe özel yapılmış, nevruz günü yenmek için yapılmış macunlar veya tatlılardır. Eski devrilerde nevruz günleri yenilmesi için hem macunların hazırlandığı hem de nevruza özel tatlıların yapıldığı anlaşılır.  “  Güneş Hamel Burcuna girdiğinde yenilmek üzere güzel kokulu, hazmı kolay, kuvvet verici macunlar yapılır, yedi maddeden mürekkep bu macuna nevruz macunu denirdi. Bu macunlar nevruz günü, yaldızlı kâğıt külahlarda, şişeler içindeki şekerci dükkânlarında, cami avlularındaki sergilerde satılırdı”    [1]

Sofralar açsa ŝabā yér yér ˘aceb mi ġonceden
Çün şükūfe ravżanuŋ bir haftelik mihmānıdur  Tacizade Cafer Çelebi Şiirleri

Tacizade Cafer Çelebi  bu nevruziyesinde nevruzun yedi gün kutlandığını ve nevruz yiyeceklerinden söz etmektedir

Nevruz gününü eski devrilerde müneccimler tayin ve ilan ediyordu. Nevruz, Osmanlı saraylarında da çok özel kutlanıyor, halka ve saraydaki ahaliye Nevruz macunu dağıtılıyordu.  Nevruz macunu sarayda veya eczanelerde yapılıyor, Nevruziye denilen bu macunu temin edemeyenler ise tatlı yiyordu. “Bu macundan yemenin kuvvet ve şifa verici bir tesiri ve kendi usul ve an'anelerine göre bunları kaynatıp suyunu içerler ve yüzlerini yıkarlardı. Nevruz'dan birkaç gün önce eczacılar, kulplu küçük çay bardaklarına veya fincanlara, terkibi kendilerince bilinen bir macun doldurup, tanıdığı müşterilerine ve mahallenin kibar ve zenginlerine gönderirlerdi. Bu hediyeleri alanlar, buna karşılık çoğunlukla bir gümüş Mecidî bahşiş verirler ve eczacı çıraklarını sevindirirlerdi.”[2]

Eski devirlerde Nevruz macununu yapmak, dağıtmak yemekle ilgi pek çok gelenek vardı.  Müneccimlerin tayin ettiği Nevruz gününün ilk saatinde adı  “ s “  sin harfi ile başlayan yedi yiyecek yemek çok uğurlu sayılırdı.  Buna ise yedi sin ( heft –sin ) deniyordu. [3] Bu yiyecekler ise  “ Arapçadaki sin harfiyle başlayan süt, simit, sukker, sa'lep, sirke (sir), soğan, semek (balık) veya sefercil (ayva) “ idi.

Yusuf Halacoğlu’nun  saydığı bu yiyeceklere ilaveten  sumak, sebze, sünbül,semek, sirke, sir ( sarımsak) senced ( iğde) nin de heft sin sayıldığı ortaya çıkmaktadır. [4] Demekki nevruz günü önemli olan yiyeceklerin kendileri değil yiyecek adlarının  “ s “ sin harfi ile başlaması önemliydi.

Adı sin ( s ) ile başlayan bu yedi yiyeceği yemenin de bir adabı vardı.  “ Heft sin bir tepsiye konulup evin efendisi önüne getirilir, evde mevcut olanlar da tepsinin etrafına iki diz üstünde otururlardı. Evin efendisi herkesin önünde bu malzemelerden birer fincan veya tabak ile herkese dağıtır ve gün dönümü saati geldiği vakit, buyurun hitabıyla önce macundan, sonra diğerlerinden birlikte alınır, evin efendisi senenin saadetle geçmesi için uzunca bir dua yapar, eller öpülür ve merasim sona ererdi.”[5]

Heftsin ve macun takdimi saraylarda da özel törenlerle yapılır, bu macunları ve yiyecekleri dağıtanlar ve yapanlar Padişah ve hanedan mensupları tarafından bahşişlerle ödüllendirilirdi.  “Macun yenir yenmez üstüne su, gül veya limon şerbeti içilmesi âdettendi.”[6]

Nevruz günü yenilen macunların ve heft –sin’in şiirlerimize de girmemiş olması elbette düşünülemez.

Sunar fütâdeye nevrûz-ı fasl  erişdi deyü
Dehân-ı okka şekker nevâle-i gül- renk    Raif ( Mollacıkzâde ) [7]

O güzel Nevruz geldi diye âşıklarına ağzını şeker okkası,  gül gibi dudaklarını da nevruz nevalesi ( heft –sin) olarak sunar.

Nevruz, Hz Ali’nin doğduğu gün olarak da kabul edilir.

Ali'nin doğduğu gündür
Bugün her günden üstündür
Hemen saki peymane döndür
Bugün nevruz-ı sultandır     Trakya Bölgesinin Tasavvufî Halk Müziği, [8]

Derviş Hasan hü der goncadan bağdan
Geldi nevruz sultan kalmadı güman
Gülüm saki doldur sürelim devran
Hü diyelim nevruz sultan demine   Trakya Kılavuzlu Köyü Halkı[9]

KAYNAKÇA

 



0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar