KategorilerEDEBİYATEdebiyat Terimleri MazmunlarOsmanlı Devrinde Meşhur Şarap ve Esrar İçme Yasakları 1

Osmanlı Devrinde Meşhur Şarap ve Esrar İçme Yasakları 1

15.06.2023

 

 Osmanlı devrinde özellikle ramazan aylarında meyhaneler ve lokanta benzeri iş yerleri hem örfi hem de devlet adamlarının emri ile kapanırdı. Ancak çoğu ayaş ve berraş ( afyon ve esrar müptelası )  bu yasaklara uymaz, iftarlarda ve sahurlarda şarap, esrar, afyon, berş şurubu içmeye, berş macunu veya mercimek boyutunda afyon hapı yutmaya devam ederlerdi. Osmanlı devrinde şarap içmek yasak olduğu halde ramazan ayları dışında genellikle göz yumuluyor aksi durumlarda ise şarap içenlere nadiren de olsa hadd-i şürb, hadd- i hamr[1] cezaları veriliyordu. Osmanlıda bir Müslüman’ın şarap içmesinin cezası 80 değnekti.

Gayrimüslimler şarap içmek, yapmak ve satmak özgürlüğüne sahipti. Ancak gayrimüslimler kendi mahalleri dışında içki üretip satamazlar meyhane açamazlardı. Müslümanlar ile karışık oturdukları mahallelerde âlenen içki satamaz ve tüketemezler, şarapları gizli olarak ve fıçı ile taşımak zorunda kalırlardı.  Şarapları açıkta veya tulumda taşırlar ise “ta‘zîr-i şedîd ve habs-i medîd” cezalarına çarptırılırlardı. Gayrimüslimler bile, şarhoş olmayacak kadar içki içmeye mecburdu. Toplum düzenini bozacak kadar içki içerlerse ceza almaları mümkündü. [2]

Müslümanların meyhanelere müşteri olması, meyhane işletmesi, içki üretip tüketmesi yasaktı.[3] Gayrimüslimler ve meyhânecilerin Müslümanlara içki satması da yasaktı. Ancak bu yasakların sosyal hayatta uygulanamadığı apaçık ortadadır. “Ramazanda içki içmenin cezası daha büyüktü. Bir keresinde Rum meyhânelerinden birinde yakalanan üç genç Türk ve dört kadın ve meyhâneci eşeklere ters bindirilerek ve eşeklerin kuyruklarını tutarak sokaklarda gezdirilmişti”(And, 2009:172)[4]

Ramazan aylarında meyhanelerin kapatılması, şarab, rakı, afyon ve esrar içmenin men edilmesi ramazan biter bitmez sona eren kısa süreli yasaklar olmuşlardı. Divan şairleri bu yasaklardan ve ramazan biter bitmez bu yasakların kalkmasından sonra yaşanılanlardan sık sık söz etmişlerdir. Ramazandan sonra bayram namazından sonra ayyaşların ilk işinin açılan meyhanelere koşmak olduğunu, meyhanecilerin ilk gelen müşteriye ipek şal, mendil veya yağlık hediye ettikleri, bu şiirlerden vb anlaşılmaktadır.

Osmanlı devrinde kısa süreli ramazan ayları yasakları dışında uzun süreli ve çok çetin geçen şarap, esrar ve afyon içme yasakları da olmuştu. Tarihçilerden ve divan şairlerinden öğrendiklerimize göre en uzun süreli en ciddi ve en tesir edici yasakların ilki Sultan II. Bayezid zamanında konulmuştu.

Daha sonra Kanuni Sultan Süleyma, II. Osman ( Genç Osman ) IV. Murad I. Ahmet, III. Selim ve II. Mahmud zamanlarında da içki yasakları konulmuştu. Ancak en katı içki yasakları IV. Murat ve  Kanuni Sultan Süleyma döneminde olmuştu.

Padişahlar tarafından konulan bu ciddi içki yasakları bir müddet bir hayli etkili olmuş,  fıkralara da yansımış,  özellikle Bektaşi ve Bekri Mustafa ve Tuzsuz Deli Bekir fıkraları bu yasaklar sayesinde ortaya çıkmıştı. ( bkz Bektaşi Fıkraları- Bekri Mustafa’ Tüm Fıkraları )

Bu yasaklara rağmen Osmanlıda içki ve şarap içilmesinin önüne geçilemedi.  Şarap içme alışkanlığı en yeniçeriler arasında da çok yaygındı. Yeniçeriler maaşlarını gayrimüslimlerin işlettiği meyhanelerde harcıyor ve onları zengin ediyorlardı.   Yeniçeri ocağı kapanınca bile durum pek değişmemişti. Örneğin 1650’lerde İstanbul’da 1.060 meyhane vardı. Şaraba yasak koyan padişahlardan biri olan II. Mahmud devrinde bile İstanbul’da 554, 1840’larda ise 434 meyhane olduğu sayılmıştı. [5] Evliya Çelebi’nin “Esnaf-ı mel’unan-ı menhûsan-ı- mezmunan” (Lanetlenmiş uğursuzlar olarak kınanan esnaflar) olarak belirttiği sadece Galatadaki meyhanecilerin sayısı 200 civarındaydı.  

Özellikle gayrimüslimlerin oturduğu Galata, Samatya rıhtımı, Kumkapı rıhtımı. Haliç'in kuzeyinde Galata'nın Avrupa Mahallesi, Balıkpazarı, Unkapı, Cibali, Ayakapısı, Fener Rum mahallesi, Balat'ın Yahudi mahallesi, Haliç, Pera, Tatavla (Boğaz'ın kıyıları, Tahtakale,  Hasköy, Balat Cibali ve Samatya’da pek çok meyhane vardı. İçki içmek isteyen Müslüman ahali de kılık değiştirip bu semtlere gidiyordu.

Osmanlı Padişahlarının Şarap Esrar ve Afyon İçme İşret Yasakları

İslami usullere göre şarap ve içki içmenin haram olduğu malumdur.  Ancak İstanbul fethedilene kadar Osmanlı devletinin şarap ve içki içen Müslüman ve gayrimüslim ahaliye resmi olarak nasıl davranıldığı hakkında şahsi malumatımız yoktur. Buna rağmen İstanbul’un fethi ve başkent olmasından sonra durumun değiştiği başkentte gayrimüslim ahalinin nüfusunun çok artması ve gayrimüslimlere dini kaidelerine göre davranılmak istenilmesi nedeni ile şarap içme, üretme, alma ve satma ile ilgili yasak ve tedbirlerin konulmaya başladığı görülür.

Ancak divan şairlerinin şiirlerinden de belli olduğu gibi Müslümanlar arasında da şarap içmek, meyhanelerde eğlenmek, esrar, gubar, berş, berş macunu, berş şurubu, afyon içmek, tiryak, enfiye vb kullanmak çok yaygındır. ( bkz Berş Macunu Şurubu Berraş Beng ve Şarab Münasebetleri ) Üstelik özellikle Hacı Bektaş Vel , Kalender, Melâmil, Haydari,  Külhani   gibi tarikat ve cemaatlerde şarap ve uyuşturucu kullanımı haram ve yasak görülmediği için çok yaygınlaşmıştır. Bu durum devleti şeriat kanunları ile yönetmeye çalışan kadılar, din adamları ve müftüler tarafından hiç de hoş görülmemektedir.

II. BAYEZİD YASAKLARI

Şarap içme, üretme, alma ve satma ile ilgili İlk tedbirler, yasak ve kanunlar II. Bayezid zamanına denk gelmiş ve şarap içmek, üretmek ve satmak Müslümanlara yasaklanırken gayrimüslimler bu yasaklardan muaf tutulmuştur.  Veli olarak anılan ve dindar bir padişah olan II.  Bayezid devrinin ilk zamanlarında yerli Rumlar şarap yapmayı sürdürüyor Kâğıthane ve Galata’daki meyhanelerde içkiler içiliyordu.  Dindar olmasına rağmen içkiye ve eğlenceye düşkün olan II. Bayezid musikiden de hoşlanan bir sultandı.  birlikte içki içtiği Sadrazamı Gedik Ahmed Paşa’yı içki masasında katlettirdiği halde Osmanlıda şarap yasağını ilan eden ilk padişah olmuştu. “ … Açıkça şarap içildiği, çeşitli sarhoş edici içkiler kullanıldığı, her türlü rezalet ve sefahetin irtikâb edildiği görülmüştür. …fâsıklarm bu gibi gayr-i meşru fiilerinden, bütün müslümanların ve özellikle de âlimler ve sâlihlerin rahatsız olduğu bildirilmiştir. Bundan sonra hiç bir yerde, fâsıklar toplanıp açıkça günâh işlemeyeler ve Islâm’ın şe’airine gereği gibi ri’âyet edeler…”[6]

Sultan II. Bayezid gayrimüslimlerin kendi mahallelerinde şarap içme, üretme, alma ve satmalarına göz yummak zorunda kalacaktı.  

KANUNİ YASAKLARI

Bu nedenle şeriatın hükümlerini tam olarak uygulamak isteyen din ve devlet adamlarının telkinleri ile Kanuni Sultan Süleyman ömrünün son demlerinde hem Müslüman hem de gayrimüslimlerin şarap içmesini, almasını, satmasını, üretmesini yasaklar. Kanuni bu ferman ile içkiyi, şarabı, afyonu, esrarı, berşi, tiryakları, işreti, sazları ve sözleri dahi yasaklar içimdedir. Gayrimüslimlerin işlettiği meyhaneler, şarap imalathaneleri, depolar, kayıklara baskın yapılıp yakılıp yıkılmış, afyon esrar ve tiryak satan esnaf-ı bengciyana ait dükkânlar kapatılmıştır. Hıristiyanlar, Yahudiler hatta büyükelçiler bile bu yasaktan etkilenmiş,  Galata’ya şarap getiren Haliç’teli gemileri yaktırmış,[7] üzüm bağlarını bile söktürmüş [8]Bâtınî taifelerden Kalenderler de sürülüp memleketten çıkartmış[9] gizli  gizli alıp içmek isteyenler çok şiddetli cezalara çarptırılmıştı.

Kanunî, işreti, sazı eğlenceyi dahi yasaklamış, saray hazinesinde yer alan kıymetli sazları parçalatmış,  her biri bir sanat eseri olan kadeh ve sürahileri kırdırıp denize attırmıştı. (Onay, 1999: 419)[10]  

Raht ı bahtın zevrakım hışm ateşine yakmağa

Vardılar gammazlar şâh-ı cihansa çaktılar    Baki

Gammazlar, ( softalar) Ziynetli kadehlerin bahtını gazap ateşinde yaktırmak için cihan padişahına gammazladılar.

Desti siyaset eyledi sâgarları şikest

Minâların da hışm ile burdu kulağını

Bâd ı adâlet eyledi meyhâneyi harâp

Yeksân kıldı hâk ile ucu bucağın   Fâzıl

Şarap imal edilen kilise ve manastırlarında darmadağın edilmesi nedeni ile geçimi buna dayalı olan ve şarap içme alışkanlığı bulunan Hıristiyan ve Yahudi ahali ile İstanbul da bulunan yabancı devletlere ait elçiler de çok muzdarip olmuşlardı.  Bu yasaklardan devrim Müslüman ayyaşları ve divan şairleri de çok mağdur olmuş  divan şairleri şikayetlerini dile getiren yüzlerce beyit yazmışlardı. ( bkz KANUNI DEVRI ŞARAP ESRAR VE AFYON İÇME İŞRET  YASAĞI VE ŞIIRLERE YANSIMASI  )

Kanuni, Zigetvar seferinden ölmüş olarak dönünce Hürrem’in oğlu Sarı Selim tahta çıkmış, kendisi bir devşirme olan Sokullu Mehmet Paşa’nın ilk işi bu yasakları kaldırmak olmuştu. II. Selim zaten içkiye ve eğlenceye düşkün bir padişahtı. İkinci Selim vergilerini vermeleri kaydı ile gayrimüslimlerin içki üretmek, getirmek, almak, satmak ve içki ticareti yapmalarına izin vermiş, içki vergisini toplaması için görevli de tayin etmişti.  Ancak Galata kadısının arzusu ile içkilerin tulum ile ve mümkünse gece taşınması şartı konuldu.  

III. Murad, yeniçerilerin Rum meyhanelerinde çok vakit geçirdiğini fark edip askerlerin meyhaneye gitmelerine yasak koymaya kalkmıştı. Ancak bu yasaklarını sürdürebilecek dirayette ve güçte bir padişah olamamıştı.

GEBÇ OSMAN YASAĞI

Duraklama döneminde şarab içme ve meyhaneleri kapatma yasağı koyduğu için hayatından olan bir padişah olmuştur.  Genç Osman, talimden ziyade asayişi bozmak, meyhanelerde içli içmek, türlü çeşit melanetler çıkarmak ile meşgul olan yeniçeri ocağına çeki düzen getirmeye çalışmıştı. Bunun için meyhaneleri kapattırmış,  şarab içmeyi men etmişti. Yeniçerilerin düzensizlikleri bitiremeyeceğini anlayınca yeniçeri ocağını kapatmayı düşündü. Tecrübesiz ve tedbirsiz birisi olan sultan, Anadolu, Suriye ve Mısır Trükleri’nden oluşan yeni bir ordu kurmak islemişti. [11] Sultanın bu düşüncesi yeniçeriler tarafından öğrenilmiş ve Genç Osman çıkan isyan sonrasında Yedikule zindanlarına götürülmüştü.  Naima tarihine göre Genç Osman’ı zindana götüren yeniçeriler “ Canım Osman Çelebi, meyhane basıp, yeniçerileri ve sipahiyi taş gemisine koymak ve deryaya atmak olur mu ?” [12]Diye konuşmuşlardı.  Genç Osman, Yedikule zindanlarında, boynuna kement atılarak, hayâları sıkılarak hatta tecavüz edilerek çok feci ve alçakça bir şekilde katledilmişti.

KAYNAKÇA 

[1] Savaşkan Cem Bahadır, ŞARAP YASAĞININ XVI. YÜZYIL DĠVANLARINDAKİ

İZLERİ ve KANUNÎ SULTAN SÜLEYMAN DÖNEMİ ŞARAP YASAĞI, Sosyal Bilimler Dergisi | 71 SAYI: 5, OCAK 2013

[2] ERDİNÇLİ, İhsan, Yasaklardan Modern Denetime: Osmanlı Devleti’nin İçki Tüketimine ve Meyhânelere Yaklaşımı, CTAD, Yıl 16, Sayı 31 (Bahar 2020), s. 1-32.

[3] T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA), Hatt-ı Hümâyun (HAT), 488/23958, (29 Zilhicce 1240/14 Ağustos 1825).

[4] AND, Metin, 16. Yüzyılda İstanbul Kent-Saray-Günlük Hayat, YKY, İstanbul, 2011.

[5] ERDİNÇLİ, İhsan, Yasaklardan Modern Denetime: Osmanlı Devleti’nin İçki Tüketimine ve Meyhânelere Yaklaşımı, CTAD, Yıl 16, Sayı 31 (Bahar 2020), s. 1-32.

[6] https://belgelerlegercektarih.com/2015/04/06/osmanlida-icki-yasagi/

[7] A. T. Onay , Eski Türk Edebiyatında Mazmınlar, MEB, 1996, S. 419

[8] AND, Metin, 16. Yüzyılda İstanbul Kent-Saray-Günlük Hayat, YKY, İstanbul, 2011.

[9] Savaşkan Cem Bahadır, ŞARAP YASAĞININ XVI. YÜZYIL DĠVANLARINDAKİ

İZLERİ ve KANUNÎ SULTAN SÜLEYMAN DÖNEMİ ŞARAP YASAĞI, Sosyal Bilimler Dergisi | 71 SAYI: 5, OCAK 2013

[10] A. T. Onay , Eski Türk Edebiyatında Mazmınlar, MEB, 1996, S. 419

[11] Aksun, Ziya Nur, Osmanlı Tarihi, Cilt: II, Ötüken Neşriyat, s. 46-47

[12] Naima Tarihi, II. C. S.417

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da