KategorilerEDEBİYATEdebiyat Terimleri MazmunlarRamazanname Nedir Ramazaniye Örnekleri

Ramazanname Nedir Ramazaniye Örnekleri

13.11.2021

 

Ramazanname Nedir Ramazaniye Örnekleri

Ramazaniye :   رمضانيه

Osmanlıca yazılışı: Ramazan :  رمضان

Ramazan ve Ramazaniyye Sözcüklerinin Kökeni

Ramazan رمضان Arapça kökenli bir sözcüktür ve  "Ramaza" (çok sıcak olma) kökünden gelmektedir.  Ramazaniye   رمضانيه ise ramazan ı övmek amaçlı yazılan veya ramazan ayından söz eden kaside veya manzume demektir.[1]  

 Sözlük Anlamları

Ramazaniye :   رمضاني  ramazaniyye sözcüğünün sözlüklerdeki anlamları ise Ramazan hediyesi olarak gelen. Ramazana ait. Ramazan hakkında. Ramazan ayına dair yazılmış olan kaside veya terkibî-i bend şeklinde yazılmış manzume veya medhiye. Ramazan ayını övmek için yazılmış olan veya nesib bölümlerinde ramazan ayından söz eden kaside şekillerindedir.

Ramazanname ve Ramazaniyye-

Eski edebiyatta ramazan ayında ramazan ayını övmek veya ramazan ayı münasebeti ile yazılmış manzumelere denirdi. Ramazan nameler ramazan ayı münasebetiyle padişahlara,  vezirlere, beylerbeylerine ve yüksek düzey memurlara takdim edilen manzumelerdir. Divan şairleri ramazan ayı vesilesi ile bu manzumeleri yazarlar ve bahşiş, rütbe, makam, unvan, irat veya tımar umdukları hamilerine takdim ederlerdi.

Ramazannameler 15. asırdan itibaren görülmeye başlanmış,  divan ve halk edebiyatlarında da ele alınmış manzumelerdir.  Ramazannameler,  ramazan atı konusunu hem dinî hem de mizahî yönüyle işleyen şiirlerdir.

Ramazaniyeler çoğunlukla kaside nazım şekli ile yazılmış olan ve  beyit sayısı on-yirmi arasında değişen şiirlerdi.  Ramazan iyelerin nesib- teşbib bölümlerinde ramazan ayının rahmetinden, bereketinden, feyzinden bahsedilir, dini olarak bu ayın ne kadar önemli olduğuna değinilir, [2]bu ay içinde cennet kapılarının açılıp, şeytanların bağlandığından, dini olarak öneminden vb söz edilirdi. [3]

Ramazaniyelerin nesib bölümlerinden sonra bu eser kime takdim edilecek ise o kişinin methine başlanılırdı. Ramazan vesilesi ile eserin ithaf edildiği kişiye övgüler dizilir onun cömertliğinden yüceliğinden başarılarından abartılı bir şekilde söz edilirdi.

Ramazaniyyeler genellikle kaside nazım şekli ile yazılmış olsalar da gazel, murabba, mesnevi, ilâhi, tarih, tuyuğ, rubâî ve müfred gibi farklı nazım şekillerinde de yazılmışlardır. Fakat bunların sayısı oldukça azdır.

Ramazaniyelerde oruç, iftar, iftar yemekleri,   yüksek düzey devlet memurlarının verdiği ziyafetler, han-ı yağma sofraları, kandiller, mahyalar, ramazan ayında yapılan eğlenceler, ramazan ayında kahvelerin ve meyhanelerin kapatılması gibi konulara da değinilmiştir. [4]

Ramazannameler

Hece vezni ile yazılmış ve söylenmiş olan mani, ilahi  ve koşma şeklinde söylenen ramazaniyler de bulunur. Bu ramazaniyeler halk şairleri tarafından oluşturulabildiği için anonim maniler ve türkülerden de meydana getirilmiştir.  Ramazâniyyelerde, hilâlin görülmesi,  sahurun veya iftarın top atışı ile ilan edilmesi, kandillerin yanması, ramazan davulcularının ortalığa çıkması, bayram şekerlerinin dağıtılması gibi sosyal hayatla ilgili folklorik unsurlardan da söz edilmiştir.[5]

Ramazaniyye Yazan Şairler

Ramazaniye yazan şairler arasında en başarılı olan Enderunlu Fazıldır. Enderunlu Fazıl’ın on üç bendden oluşan terkibibendi bu konuda yazılmış en meşhur ramazaniye olmaktadır.

Enderunlu Fâzıl, Sâbit, Nazîm, Edirneli Kâmî, Nedîm, Koca Râgıb Paşa, Şeyh Galib, Enderunlu Vâsıf, Sünbülzâde Vehbî, ramazaniye türünde en çok eser veren ve en başarılı olan şairlerdir.

Ramazanname Örnekleri

Dil-i mahzûnumuzu eyledi şâd u handân 

Geldi yümn ile yine şehr-i mübârek ramazân         

Oldu nûruyla ziyâ-bahş kamu iki cihân      

Geldi ‘izzetle yine şehr-i mübârek ramazân      

   

Etdi kullarına in’âmını Mevlâ-yı Kerîm         

Bâb-ı fazlını açıp eyledi ihsân-ı ‘azîm         

Umarız ere makâmına geçen ahd-i kadîm 

Geldi yümn ile yine şehr-i mübârek ramazân  

 

Zenb ü taksîrimizi rahmeti ede sâlib         

Mâsivâ resmi ola dîde-i dilden âib

Cân u dilden olalım ru’yet-i yâre tâlib         

Geldi ‘izzetle yine şehr-i mübârek ramazân         

 

Burc-ı mes’ûda erip tâli’imiz ola saîd         

Gecemiz kadri bulup rûzumuzu eyleye îd 

Hâsıl olsun der isen sûret-i manâ-yı ümîd  

Geldi devletle yine şehr-i mübârek ramazân         

 

Savm u tesbîhimizi eyleye lutfuyla kabûl  

İki âlemde nasîb ede visâline vüsûl         

Kıla ihsân Fenâyî kuluna fevka’l-me’mûl  

Geldi yümn ile yine şehr-i mübârek Ramazân   

Fenâyî Mehmet Cennet Efendi (1577?-1665)

Ramazaniye - (Nesip Böülümünden )

Yevm-i şekk niyyetine şîre sıkarken yârân

Sıkboğaz etti basıp şahne-i şehr-i ramazân

 

Çilleye vesvesesiz girdi kapandı zâhid

Habs olur tâ ramazan âhir olunca şeytân

 

Dehen ü destini mey-hâre yudu sahbâdan

Kûze-i bâdeyi ibrîk-i vuzû' etdi hemân

 

Döndü bahtı gibi levni yine ayyâşların

Şimdi tevhîde giren şeyhlerindir devrân

 

Yıldızı düştü siyeh-kâre-i mînâ nûşun

Sanma kandîl uçurur kayyum-ı seyyâre-feşân

Alınır mı ramazan sôfilerinden Mushaf

Rahlenin nevbetini beklemeyince insân

 

Etti mâhiyye berât-ı hasenâtı tezhîb

Sığanıp girdi zer-efşanlığa kandîlciyân

 

Kubbe kandîlleri dâire-i hall-kârî

Zav'-ı kâşâne-i tâ'âte zer-endûde tavân

 

Oldu her câmi'-i zîbende birer hırmen-i nûr

Silme nikyâli kanâdil zücâc-ı rahşân

 

Kalb-i mü'min gibi mescid mütesellî ma'mûr

Dil-i fâsık gibi mey-hâne harâb u vîrân

 

Donanıp al akîdeyle şeker tablaları

Etti her kûşe-i İstanbul'u sûk-i Mercân

 

Cân verir râhat-ı hulkûme esîr-i helvâ

Gelse efsürdegi-i savm ile hulkûmuna cân

 

Biri rindin mütevezzâda kamış helvâsın

Şâh-ı misvâke bedel eyledi idhâl-i dehân

 

Elde işkenbe fener arkada zenbîl-i sahûr

Gece faslında şikem-hârelerindir seyrân

 

Vakt-i imsâkteki micmere-i anberden

Hoştur âlüfteye iftârdaki bir lûle fincân

 

Kadeh-i rıtl-ı giran mertebesi keyf verir

Kahve-âşâma ağır kahve ile bir fincân

 

Her makâm üstüne iftârda tercîh olunur

Nağme-i nerm ile âheng-i dügâh-i dendân

 

Bu da bu şehr-i azîmin berekâtındandır

Fukarâsında da ârâste hân-ı elvân

 

Matbah-ı rûzeyi miftâh-ı akîdeyle açar

Feth-i rûzîye bakan ağzı mühürlü rindân

 

Bu kadar şevket-i İslâm'ı görüp şem'-i künişt

Etmede mescide îman getirip ref'-i benân

 

Her menâr oldu birer şâtır-ı zerrîn-kemer

Sadr-ı a'zamla ola tâ ki terâvîhe revân

 

Kıble-i kubbe-nişînân Muhammed Paşa

Leyletü'l-kadr-i kerem iyd-i sabâh-ı ihsân   Bosnalı Sabit 

 

NAZÎRE BE-RAMAZÂNİYYE-İ SÂBİT DER-SİTÂYİŞKÂRÎ-İ MÜŞÂRUN İLEYH 

 [fe’ilâtün / fe’ilâtün / fe’ilâtün / fe’ilün] 

1 Ham-ı ebrû-yı nigârı gözedirken yârân

 Cünbişe başladı ebrû-yı hilâl-i ramazân

 2 Dil nazar-bâz-ı hilâl oldu geçip ebrûdan 

Nerde bir mâh-likâ görse olurken şa’bân 

3 Var ise câm-ı hilâlîye bedeldir o hilâl 

Şimdi tehlîl ederek sübha çeker bâde-keşân 

4 Kadeh-i bâde kanâdîl-i fürûzân olmuş

Âteş-i ter yerine revgan olur şu’le-feşân 

5 Çûb-ı tâki nola misvâk edinirse zâhid 

Rind-i mey-hwâreye çokdan bilemişdi dendân

6 Ehl-i keyfiñ hele keyfiyyetini hîç sorma 

Hasret-i berş ile afyōn ile pek hâli yaman

7 Bir şeker-hwâba talıp yatdı ki ta’bîr edemem 

Açamaz çeşmini gûş etmeyicek savt-ı ezân 

8 Kimisi Şâm'a kimi Magrib'e eylerdi sefer 

Bir iki hatveye olsaydı eger tâb u tüvân 

9 Tâb-ı germâ ile germiyyet-i cû’ ile döner 

Mürg-i dil sînede mânend-i kebâb-ı mürgân 

10 Kurs-ı hurşîdi felek magribe saklar yohsa 

Yerdi çokdan nazar-ı gürsine-çeşmân-ı cihân 

11 Etse bir teb-zede şimdi feleke germ-i nigâh 

Görünür çeşme-i hurşîd aña ‘ayn-ı Seretân              

 SÜNBÜL-ZÂDE VEHBΠYrd. Doç. Dr. Ahmet YENİKALE, SÜNBÜL-ZÂDE VEHBÎ DÎVÂNI, Kahramanmaraş 2012

 

RAMAZANİYE

Ramazan geldi gelin savma riayet edelim

Yüz tutup dergeh-i Mevlâya ibadet edelim

Tutalım levh-i takdirde tevekkül edelim

Bakalım “nahnü kasemnâ” ya kanaat edelim

 

Yıkalım muğbeçenin başına meyhanesini

Kıralım şîşesini varını garet edelim

Milk-i dilden atalım daire-i gıll u gışı

Seyf-i zikri çekelim, nefse hasret edelim

 

Varalım hanikâh-ı hazreti pîre gidelim

O şehinşâh-ı cihanbanı ziyaret edelim

Dergeh-i lütfuna yüzler sürelim, ağlayalım

Canımız nâil-i mevkûf-ı şefaat edelim

 

Cevherin tarihine mâhi nevin vâkıf olup

Ârifiz Nuri hakikatda ikâmet edelim’       Aşık Tokatlı Nuri 

 

KAYNAKÇA 

 

[1] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/ramazaniye-ve-siirlerde-ramazan-ayi/136544

 [2] Âmil Çelebioğlu, “Edebiyatımızda Ramazan”, TY, X/32 (378) (1990), s. 47-49.

[3] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/ramazanname-nedir-ramazaniye-ornekleri/136702

[4] Mustafa Uzun, “Edebiyatımızda Ramazan ve Ramazaniyeler”, Nesil, sy. 11, İstanbul 1979, s. 18-26.

[5] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/ramazanname-nedir-ramazaniye-ornekleri/136702

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da