Sadullah Paşa 19. Asır Manzumesi

03.08.2015

 

 

MANZUMENİN YAZILIŞI AMACI VE DEVRİN ŞARTLARI

 

19 Asır Manzumesi Sadullah Paşa’nın 19. Asırdaki gelişimleri Osmanlı halkına işaret etmek için yazmış olduğu bir şiirdir. Sadullah Paşa’nın bu eseri Tanzimat öncesinde başlayan Tanzimat’ı da hazırlayan edebi gelişmelerin öncüsü bir şiir olarak önem kazanmıştır.

 

Osmanlı Medeniyeti üç asır önce başlayan çağdaş gelişmelerden haberdar olamamış, ancak ve ancak savaşlarda fark ettiği bilim ve teknolojik icatlara karşı mağlup oldukça geri kaldığını fark etmişti. Batı’nın Rönesans ile başlayan denizcilik alanındaki gelişmeleri sonrasında yeni kıtlar, yeni madenler, yeni sömürgeler elde etmesi ile hızlanan, bilimdeki ve sanattaki ilerlemelerine karşın Osmanlı sürekli bir duraklama, sonra da gerileme sürecine girmişti.  

 

Batı’nın sömürgeler yolu ile elde ettiği sermaye birikimi ve zenginlik bilim de de kendisini göstermiş, aydınlanma çağının sağladığı düşünce biçimi eski kanaatleri alt- üst etmiş, bilimsel ve analitik düşünme metotlarını kavrayan batılı âlimler tıp, kimya, matematik, biyoloji bilimlerinde büyük atılımlar yapmışlar, madencilik ve metalürji alanlarında büyük atılımlar yapmışlardı. Bu onların sürekli olarak yeni teknolojiler geliştirmesine olanak sağlıyor, mimari ve endüstri alanlarında da Osmanlı’ya büyük fark atıyorlardı.  

 

Batılılar astronomi, coğrafya,  fizik ve kimya alanlarında doğmalardan, kuruntu ve vesveselerden kurtulup aklın ve ilmin gerekleri ile hareket etmeyi fark etmişlerdi.  Batılı âlimler, kiliselerin ve papazların önerdiği inanç ve düşünce biçimleri ile hareket etmiyorlar;  mantık ve keşifler bağlamında düşünüyorlardı.  Bu sayede buhar, gücünü kullanmayı da öğrenmişler, buhar gücü ile çalışan gemiler, makineler ve trenler de yapmışlardı. Elektrik icat edilmiş, dikiş makineleri yapılmış,  mıknatıs bulunmuş, telgraf icat edilmiş, kol gücünün yerine sanayileşme başlamıştı. Tüm bu gelişmelerden Osmanlılar haberdar bile değildi.

 

 Bundan haberdar olanlar ise yurt dışına gidip gelen ve yurt dışında eğitim gören az sayıdaki Osmanlı aydınıydı.

 

Osmanlılar, halen dünyayı Gav adı verilen bir öküzün taşıdığına inanıyorlar,  hastalıkların efsunlar ve muskalar ile geçeceğini düşünüyorlar,  devletin önemli işlerini bile müneccimlerin baktıkları yıldız fallarının sonuçlarına göre yönlendirmeye çalışıyorlardı. .

 

Batılı âlimler ve ülkeler tüm bu safsatalardan kurtulmuş,  demokrasiye bile adım atar hale gelmiş,  tarımda, askerlikte, madencilikte vb makineleşme ve sanayileşme aşamalarına geçmişti.  Osmanlı el ve kol gücü ile üretim yaparken, Batılılar makinler yapmışlar ve seri üretime geçmişlerdi.  Artık Osmanlı dikiş iğnesini bile üretemez bir haldeydi.  Ortaya çıkan burjuva sınıfı nedeni ile Barı şehirleri sivil mimari açılarından da görkemli hale gelmişti.  Denizcilik, ticaret, bankerlik,  sanayileşme vb sonrasında türeyen burjuvalar, gösterişli malikâneler yaptırıyorlar,  tablolarını çizdirip, görkemli eşyalar talep edip, güzel sanatlara, mimariye, mobilyacılığa güçlü sermayeleri ve görkemli talepleri vb ile uyarıcı tesiri yapıyorlardı.  

 

III. Selim, II. Mahmud gibi padişahlar bunu fark etmişler, kendi çaplarında bir takım tedbirler almışlardı. Bu tedbirlerin büyük kısmı kifayetsiz kalmakla birlikte batının bilimini ve sanatını öğrenmeleri için yollanan öğrenciler en büyük kazanç olmuştu.  Ayrıca  Fransızca öğrenerek Batılı medeniyeti batılı matbuattan öğrenmenin önemi fark edilmişti.  İşte bu mantıkla yetişen Beşir Fuad, Sadullah Paşa, Yusuf Kamil Paşa, Ahmet Vefik Paşa gibi aydınlar batılı ülkelerde oluşan bu gelişmeleri hiç olmazsa kamuoyuna duyurmak görevini üstlenmişlerdi.

 

 Sadullah Paşa, çok iyi eğitim almış, Fransızcayı çok iyi düzeyde öğrenmiş, kimya eğitimi de aldığı için Batılı ülkelerdeki gelişmelerin mantığını çözmüş biriydi.  Fransızca yayınlardan Batı kültürünü, sanatını teknolojik gelişmeleri vb hem izliyor hem de anlıyordu. Devlet adamı olması münasebeti ile de Babı alide tercüme odasında görev almıştı. İşte bu birikimleri nedeni ile Tanzimat dönemine ufuk açan 19. Asır Manzumesini yukarıda anlattığımız çağdaş gelişimleri anlatmak amacıyla yazdı. Bu manzume Tanzimat Edebiyatının da fikri zeminini de hazırlayan, ilk ışık ilk fiil oluyordu.

 

Sadullah Paşa bu manzumede on dokuzuncu asır medeniyetinin en mühim iki unsuru olan ilim ve tekniği yüceltmiş, insan aklının, yaptığı keşifler ve icatları ortaya koymuştur.  Sadullah Paşa, bu manzumesinde şu fikirler ortaya konmaktadır.

 

  1. İnsan aklının kudreti
  2. Akıl ve tecrübe sayesinde meydana gelen ilim ve tekniğin Ortaçağ medeniyetine son vererek yeni bir devir açması,
  3. Sosyal sahada eşitlik ve hürriyet fikirlerinin doğuşu,
  4. Terakkiye iman

 

SADULLAH PAŞA HAYATI EDEBİ KİŞİLİĞİ ESERLERİ

 

 

ON DOKUZUNCU ASIR

 

Erişti evc-i kemalata nur-i idrakat
Yetişti rütbe-yi imkana kısm-ı mümteniat

Besait oldu mürekkeb, mürekkeb oldu basît
Bedahat oldu tecârible hayli mechûlat

Yıklıdı belki esasından eski ma''lumat
Mebahis-i felek ü arz ü hikmet-ü kimya

Değil vesavis-i ezhan ü vehm ül temsilat 
Mesail-i nazariye tecarib oldu sened

Erişti hadd-i yakine fusul-i zanniyet 
Ukuul-i zahire said feza-yi ecrama

Kuva-yi cazibe kaanun-i paye-yi mir kaat 
Nüfus-i Rakire nazil kırare-yi arza

Delil-i mebhas-ı tekvin defain-i tabakaat 
Heva vü berk u ziya vü buhar ü miknatis

Yed-i tasarruf-i insanda unsur-i harekat 
Ziya hayalen iken şimdi bi''l-fiil sai

Zılal zail iken şimdi ziver-i mir''at 
Seda hisab-i mesafatta muhbir-i sadık

Buhar zulmeti tenvirde ebda''-i ayat 
Cihat-ı erbaaya berk nakil-i ahbar

Buhar bahr ü ber üstünde Hızr-ı nakliyyat 
Tefahür eylemesin mi bu asr a''sara

Kısalttı bud ü mekan ü zamanı muhtereat 
Ne kaldı çeşme-yi Hayvan ne Daru-yi Sührab

Ne kaldı nüsha-yi efsun ne hükm-i tilsimat 
Ne kaldı sad-ı tevali ne kaldı nahs-ı kıran

Ne kaldı reml ü kehanet ne kaldı cifriyyat 
Ne var hümada saadet ne var şeamet-i bûm

Mukayyed asl-ı iradata cümle meculat 
Ne atlas alemi hamil ne zühre fail-i küIl

Değil ukuul-i Felatun usul-i tekvinat

Ne kaldı zann-ı tenasüh ne kaldı nar-ı mecus 
Değil ukuule ekaanim kıble-yi hikat

Esas-ı hikmet-i asr oldu vahdet-i Barı 
Taammün eyledi asl-ül-usul-i mutekadat

Bulur gider cihet-i vahdetin umum milel 
Vücud-i vahdeti müsbit olunca makuulat

Hudud-i hakk u vezaif muayyen ü sabit 
Ne kaldı cebr ü tagallüb ne kaldı keyfiyyat

Hukuuk-i şahs ü tasarruf masun taarruzdan 
Verildi alem-i umrana başka tensikaat

Ne Amr Zeydin esiri ne Zeyd Amra veli 
Müessis uss-i müsavata nass-ı mevzuat

Münevver eyledi ezhanı intişar-ı ulum 
Mükemmel eyledi noksan-ı feyzi matbuat

Megarib oldu dirigaa metali-i irfan 
Ne kaldı şöhret-i Rum ü Arab ne Mısr ü Herat

Zeman zeman-ı terakki cihan cihan-ı ulum 
Olur mu cehl ile kaabil bekaa-yi cem''iyyat

 

Üye olarak ESA şairi ve yazarı olabilir, yazılara katkıda bulunabilirsiniz.

 

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar