Şahne Nedir

26.12.2022

 

 

Osmanlıca yazılışı: şahne :  شحنه

 

Şahne  شحنه  sözcüğü Arapça kökenlidir.  Kelimenin eski devrilerdeki sözlük anlamları : “harmanlara nezâret eden kimse. yük, azık, düşmanlık, at sürüsü “ şeklinde iken Abbasiler zamanında ve Miladi 9. Asrın sonlarından itibaren “bir şehrin veya bölgenin muhafaza ve kontrolünden sorumlu kişi “ veya onun emrindeki kolluk güçlerini ifade eden terim olarak kullanılmaya başlanmıştır.

 

Şahne sözcüğünün aslı Arapça a "sihne" sözcüğüne dayanır. Selçuklu Hanedanı'nda, hem askeri hem idari işlerden sorumlu valilere sihne denmiştir.  [1]Sihne veya şahne kurumu Abbasiler zamanında ortaya çıkmış daha sonra diğer İslam devletlerinde de yer alan bir yönetim, emniyet ve idare amirliği olarak kalmıştır. Şahne teşkilatı Abbâsî Halifesi Muktedir-Billâh zamanında ortaya çıkmış, bu görevde bulunan Emîr Nâzûk’ün emrine 14.000 süvari ve piyade kuvveti [2] verilmiştir. Sâmânîler,  Büyük Selçuklular, Anadolu Selçukluları, atabeglikler, Fâtımîler ,Eyyûbîler ve Osmanlılarda da şahnelik kurumu mevcuttur. 

 

Osmanlılarda Şahne

 

Osmanlı devrinde şahne sözcüğü şehrin, beldenin vb emniyetini, sağlayan vali ve subaşı anlamından genişleyerek bu  emniyet, zabıta, muhafızlık, polislik ve bekçilik görevlerini yapan tüm  görevlileri kapsayacak şekilde anlam genişlemesine uğramıştır.

 

Osmanlılardaki şahne teşkilatı subaşı, vali ve kadı’nın emrindeki zabıta, kolluk güçleri , inzibat memeurları ve bekçiler olarak anlamak gerekir. Şahne sözcüğü hem teşkilatın başındaki subaşı vali veya kadı’yı hem de bu amirlere bağlı emniyet güçlerini de ifade etmektedir.

 

Şahne teşkilatına muhtesip veya hisbe teşkilatı da denilirdi.  Bu teşkilatlar İslam devletlerinde halifelerden beri vardı. Bunları görevleri büyük yerleşim yerlerinde ahalinin şer’î emir ve yasaklara uymasını sağlamak, çarşı ve pazar gibi ticari yerleri denetlemekle ,  bazı ticari, amme davalarına bakmaktı. [3]

 

Osmanlı kaynakları şahneyi “belde muhafızı, zabıta memuru, subaşı, emniyet müdürü veya bugünkü polis amiri”[4] olarak tarif eder. Ancak halk arasında şahnenin anlamı daha ziyade bu amirlere bağlı kolluk güçleridir. “ Şahneler meyhaneyi bastı, şahneler pazarı gezdi “ gibi …

 

Şahnelerin görevleri emniyeti sağlamak, devriye gezmek, şeri hükümlere aykırı işler yapan suçluları yakalamak bu suçları engellemek, meyhaneleri ve işret haneleri basmak, suçluları ve sarhoşları yakalamak, pazar yerlerini denetlemek gibi işleri yaparlardı.  ( bkz MUHTESIP İHTISÂB, ŞEHREMINI NEDIR ŞIIRLERDE MUHTESIB VE ŞAHNE)

 

Anadolu’da aşarı satılan köylere köylülerin mahsullerinin onda birini öşür vergisi olarak almak için gönderilen öşür memurlarına da şahne denirdi. “ Köylüler öşür memurlarının atına, itine, uşağına bile bakmak zorundaydı. Aksi halde kızdıkları köylüye harman kaldırma hakkı vermezler, çecini ölçmezler, mahsullerinin harmanda çürümesine neden olur, hayvanlarına da zarar verirlerdi. “

 

 

Şahneler Divan Şairleri ve Meyhaneler

Şahneler  Divan şiirinde şehir içindeki asayişi sağlanmak ile sorumlu, meyhaneleri basan görevliler olrak görülmektedir. İçjkiye düşükün şairler şahnelerden sürekli şikayet etmeişlerdir. 

Şahneler içki içilen yerleri bastıkları zaman zaman sarhoşları yakaladıkları ve dövdükleri için Osmanlı devrinde meyhane kavgaları bitmezdi.  “ Kabak başına patladı” deyimi de şahneler ve sarhoşlar arasında çıkan kavgalarda kabak kadehlerin  fırlatılması ile alakalıdır. [5] ( bkz KABAK KADEH NEDIR KABAK HEDEF KABAK ASMAK VE GEDU )

Bu nedenle şahneler ve şahnelik teşkilatı divan şairlerinin en çok şikâyet ettiği kişi ve kurumların başında gelmektedir. Divan şairleri en çok rakip âşıklardan daha sonra da şahnelerden şikâyetçidir.

 

Şöyle bir gaflet ile bastı ki tarif edemem

Guyiya bezmi basan şahne gibi bî – hengâm    Ragıp

 

Komaz bir lahza âleminde şahne-i devrân

Dil-i mestâneler kurtulmadı  bigâne kaydından  Sabrî Şâkir

 

Zamanın şahneleri keyfimize göre içki âlemi yapmamıza fırsat vermeden gelip bezmi bastı. Gönül ehli mestaneler bu halden bilmezlerin elinden kurtulamıyor.

 

Ne kayd-ı şahne ne gam-ı devran ne derd-i ser

Âzâde kûşedir hele meyhânemiz bizim        Sabrî Şâkir

 

Yevm-i şek niyyetine şîre sıkarken yârân

Sıkboğaz etti gelip şahne-i şehr-i ramazan   Sabit

 

Dostlarım ramazanın gelmesi şüphelidir diye şire sıkarken ( şarap yapmak için sıkılan şire ) hilal göründü ve Ramazan ayı şahne gibi basıp sık boğaz etti.

 

Germ olup kûyunda kılıç çektiğiyçün afitâb

Şahne-i devrân anı her gece eyler habs-i câh   Emri

 

Güneş sarhoş olup onun semtinde ışık kılıçlarını çektiği için devranın şahnesi her gece onu kuyuya haps ediyor.

 

Döğelim şahneyi hem basdıralım feryadın

Savt-o âla ile bir faslı dergâh eyleyelim     Sabit

 

KAYNAKÇA 

 

[1] Kahya, Fatih (2020). Üniversite Sınavlarında Çıkmış Tarih Terimleri Sözlüğü. Karekök Yayınları. s. 265.

[2] ERDOĞAN MERÇİL, https://islamansiklopedisi.org.tr/sahne

[3] ŞAHAMETTIN KUZUCULAR, MUHTESIP İHTISÂB, ŞEHREMINI NEDIR ŞIIRLERDE MUHTESIB VE ŞAHNE, https://www.edebiyatvesanatakademisi.com/Arama.aspx?id=48184

[4]  Bostan Şerhi’nden alıntılayarak Ahmet Talat Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, MEB, s. 447

[5] Ahi Baba Çıkmazları - Şahamettin Kuzucular – Kitapyurdu,

 

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar