KategorilerEDEBİYATEdebiyat Terimleri MazmunlarMuhtesip İhtisâb Şehremini Nedir Şiirlerde Şahne

Muhtesip İhtisâb Şehremini Nedir Şiirlerde Şahne

24.02.2020

Muhtesip

 

Osmanlıca yazılışı: محتسب  Muhtesib. 

Muhtesip kelimesi Arapça kökenlidir.  Kelime Arpaça  “hsb”, hisbe ( hasb)   kökünden gelir.  Hispe kelimesi ise “hesap, tedbir, mükâfat”  anlamındadır. Bu nedenle  iḥtisāb ve mıḥtesib “hsb “kökünden gelen kelimeler olmaktadır.

İhtisâb  kelimesinin sözlüklerdeki anlamı ise : sevabını umarak bir işi yapmak, akıllı ve basiretli bir şekilde yönetmek; çirkin bir iş yapanı kınamak, hesaba çekmektir.

Muhtesip : “iyiliği emredip, kötülüğü yasaklayan, engel olan ve cemiyette güzel ahlâk ve fazîletlerin korunmasına ve dînî hükümlerin uygulanmasına, çarşı ve pazarların düzenine bakmakla vazîfeli, ilim, fazîlet ve kuvvet sâhibi kimse.”[1] Olarak tarif edilir.

Muhtesip veya hisbe teşkilatı İslam devletlerinde halifelerden beri var olan büyük yerleşim yerlerindeki ahalinin şer’î emir ve yasaklara uymasını sağlamakla görevli, çarşı ve pazar gibi ticari yerleri denetlemekle yetkili,  bazı ticari davalara bakabilen, amme davalarına da belediye görevlisi,  zabıta memuru, ihtisap ağasıdır.

Muhtesip kelimesi Osmanlıda ihtisap emîni ve şehremîni kelimesinin eş anlamlısı olarak da kullanılmış, Kadı’ya bağlı olan idâri ve örfi işler için karar veren bir makam veya kurum olarak görülmüştür.  Muhtesibin görevleri arasında ahaliyi İslami hukuka ve ahlaka göre denetlemek,  ibadetin yapılmasını sağlamak, ahlak ve din zabıtası görevini ifa etmek, çarşıyı, pazarı, fiyatları denetlemek ortaya çıkan ticari anlaşmazlıkları çözmek,  süfli işlerle uğraşanları takip ve tevkif etmek, zina edenleri, şarap içenleri cezalandırmak,  bunları yapanları kınamak gibi işleri yaparlardı.  İltisap Ağası, satıcıların ve tacirlerin Kadı ve  Ahi teşkilatının tespit ettiği  “narha ve fiyata riayet edip etmediklerini kontrol ile, çarşı ve pazarların denetlemesini yapardı. Bugünkü belediye zabıta memurlarının vazifesini o dönemde muhtesipler görmekteydi.[2]

 Muhtesip veya İhtisap Ağası “Asayiş ve iç güvenliği sağlamakla görevli muhtesibin, azarlama, dövme, teşhir etme gibi insanı rencide edecek cezalar vermesi, toplum üzerinde caydırıcı bir etkiye sahipti.”[3]

Şehrini veya İhtisap ağası da denilen bu makamın emrinde şahne denilen kolluk kuvvetleri vardı. Bu kolluk kuvvetleri dine ve ahlaka aykırı davrananları takip eder ve cezalandırırlar,  sarhoş olacak kadar içenleri cezalandırırlar, esrar ve afyon kullanımlarını engellemeye çalışırlar,  fuhşa mani olmaya gayret ederler, esnafları, çarşıyı pazarı dolaşırlar işlerinde hile yapanları, pahalı satanları, tartı ve ölçülerde hile yapanları kollarlardı.

Muhtesipler divan tarafından atanır, şer’i ve örfi hukuku iyi bilen dini inançları kuvvetli, dürüst ve temiz ahlaklı kişilerden seçilirler, kadıların belediye hizmetleri görmelerine yardımcı olurlardı. Bellii sayıda kolluk kuvvetlerine de sahip olan bu teşkilatın şehirdeki en yüksek rütbeli olan amirine Muhtesip, İhtisap Ağası veya Şehremini denirdi.

Şehremini, İhtisap Ağası veya Muhtesipler kaza ve şehirlerdeki ticari ve iktisadi faaliyetlerden doğan vergi alacaklarını eksiksiz ve adalete uygun şekilde toplayan iltizam memurluğu gibiydi. İhtisap Ağasının bazı hususlarda mahkeme etmek ve ceza vermek yetkisi de vardı.  İhtisap Ağası, ticari davalara bakabilir, davalının suçunu itiraf ettiği alacak verecek davlarında yargılama hatta yargılamadan hüküm verme yetkisine sahipti. “Sadece davalının suçunu itiraf ettiği hususlara bakabilir ve kabullendiği borçların ödenmesi için icbarda bulunabilir; çünkü borcun geciktirilmesi muhtesibin görev alanına giren bir münker doğurmaktadır. Bununla birlikte meşrû sınırlar dışında kaldığı açık olmayan hususlara yahut inkâr edilen haklara ilişkin davalara bakamazdı.”[4]

Muhtesiplerin bakma yetkisi olmayan ihtilaflı davaları Kadı’lar yargılardı.

Hisbe teşkilatı şahne adı verilen kolluk kuvvetleri ile çarşıları, pazarları, kahvehaneleri dolaşırlar,  meyhane olarak kullanılan yerleri basarlar, sarhoşları, esrarkeşleri, afyon içenleri gerekirse kovalar ve döverlerdi.

Şahnelerin bu baskısı divan şairlerinin şiirlerine konu olmuş, pek çok şairimiz, İhtisap Ağası ve şahnelerden oluşan şikâyetlerini şiirlerde dile getirmişlerdir.  “Şairler özellikle meyhaneyi mekân edinmiş sarhoşlar üzerinden muhtesip korkusunu şiirlerinde ele almışlardır. Muhtesibe duyulan korkunun yanında, öfke ve sitem de bu şiirlerdeki yerini almıştır.”[5]

Meclis-i işrette sahbâ- nuş iken teşhir için
Rindi basmış tutmuş amma muhtesib ayık mıdır. Hâzık [6]

Müşkil değil midir içe menn ide muhtesib
Hem iltizam ede şarabı hem ihtisâb       Sami

Geçmez ayak sürür bize geldikçe muhtesib
Kâfir rakîbe gelse şitâbân gelür geçer   (Nevres-i Kadîm D

Muhtesib Tanrı için gel bana verme azap
Meyl-i, mescid mi eder meykedeler evbaşı     Fuzuli

Muhtesib meyhâneye mühr urdı ammâ bilmedi
Âlemüñ her gûşesi âriflere meyhânedür          (Hamdullah Hamdi

Değme kırsun şîşe-i rindânı kâfir muhtesib
Bir gice anıñ da çatlar başına âhır kabak     (Nevres-i Kadîm

Gözlerüñ beytü’l-haremde ihtisâb itmekdedür
Leblerüñ âbı dehânuñ pür-şarâb itmekdedür.  Dede Ömer Ruşeni

Pesend muhtesib-i asra şeyhi etti bu gün
Usûl ile fırçanın tam dibinde der- çenber      Nedim

Şikest-i şişeye ey muhtesib haris olma
Cem’in bu bezm de bir yafiğarı kalmıştır.   Nevres

Ne zevk-i bezm ü ne câm-ı şarâb kalmışdır
Bu bezmi muhtesib urmış harâb kalmışdır         Nevres-i Kadîm

Yevm-i şekk sohbetine şire sıkarken yârân. 
Sık boğaz etti basıp şahne-i şehr-i ramazan.  Sabit

 Ey şahne şerbetünden hoşdur bana mey-i telh. 
Gayrun nevâzişinden yegdür `itâb-ı sâkî          Şeyhülislam Yahya 

Şahne-i hâk-i Necefdür dil-i zâruñ mededi
Kat‘-ı ümmîd idelüm şahne vü şâhdan gayrı        Tokatlı Kani 

İlgili  Başlıklarımız

·         Bezm Nedir Meclis İşret ve Divan Şiirinde İçkili Eğlenceler

·         Dostkâni ve Dostkâni Muhabbet Şiirimizde Mahbub Meclisleri

·         Hammâr ( Meyhaneci ile Mürşit , Ayyaş ile Derviş ilişkisi )

·         MEYHANE NEDİR VE OSMANLIDA MEYHANE ADAPLARI VE EĞLENCELERİ

·         Câm ( kadeh- içki- peymane, sağar, ayak, dolu) )

·         HATT-I CÂM ( Hatt-ı Sağar)

·         Harabat ve Harabat Ehli

·         Harâbâti ( Mestâne- Ser- hoş)Sarhoş

·         Cem ( Divan Şiirinde Cem ve Tüm Özellikleri )

·         Câm-ı Cem, Câm-ı cihannüma, Câm- âlemnüma,  

·         AYİNE- İ İSKENDER ve AYİNE-İ ALEM NÜMA)

·         Cemşid ü Hurşid 

·         Hammar ( Meyhaneci ile Mürşit , Ayyaş ile Derviş İlişkisi)

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da